Kovid-19 denen bela ve Pandemik Süreç, zaten yeterince yoruyordu.
Dünya/yerküre/insanlar iyice bezgindi.
Ve bunun hala devam ediyor olması ise; cabası…

Birilerinin Yeni Dünya Düzeni ve Yeni Yüzyıl inşa çalışmaları, sanki yoluna girmiş/asgari müştereklerde uzlaşılmış ve insanlar dinlenemese de birazcık sakinliğe girdiğini düşünüyordu.
Küresel paylaşım/dizayn/yeni düzen çalışması sessiz ve derinden sürüyordu.

Ama artık bu yüzyılın veya günümüz insanlarının kaderi midir/şansı mıdır/şansızlığı mıdır bilinmez ama bir şeyler yine karışmaya/huzur kaçmaya/kaos alevlenmeye başladı.

İnsanlık artık yeter/yorulduk, ne yapıyorsanız bir an evvel yapın ve bir düzen tesis edilsin diyecek düzeyde, bezginlik ve bıkkınlıktayken, bir şeyler yine ters gitmeye başladı.

Ama bu defa, ülke/yönetimler/coğrafya bazlı değil de; sanki, baronlar/akıl ve güç sahipleri/dünyanın efendileri bir ihtilafa düştüler.
Adeta beklenmedik/umulmadık bir yol kazası gibi…

Hani Vatikan'da/Sistine Şapelinde Katolik kardinaller Papa seçmek için toplanırlar,
Halk her gün Papa'nın seçildiğine işaret anlamına gelen, Şapel'in bacasından çıkacak beyaz dumanı bekler;
Ama içeridekiler bir türlü seçemez ve bacadan peş peşe Papa seçilemedi anlamına gelen kara dumanlar yükselir,
Ve, Katolikler demoralize olup, Papa seçmek için 48 ülkeden gelen 115 kardinale içten içe bir kızgınlıkla;
Yahu yeter yani…
Böylesi manevi bir eylemde bile birbirinizi yemeyin de seçin Papayı,
Sizin kavganız bizim ruhumuza/ruhaniyetimize/moralimiz ve motivasyonumuza darbe indiriyor… tavrı sergiler ya…

Şu anki durum da aynen böyle…
Hatta daha kötü ve beter.

Bence de, olayın herkesi/her yeri/tüm dünyayı ve gelecek yüzyıla yakın süreci kapsadığını/kapsayacağını düşünürsek; belirsizlik/efendilerin ihtilaf ve uzlaşmazlığı/kayıkçı kavgası beterin beteri bir etki oluşturuyor.

Biliyor musunuz; şu anda yaşadığımız iyi/kötü her ne oluyorsa bu olayla ilintilidir ve iki elin parmağı kadar insanın tavrından kaynaklıdır.

Güç ve Akıl sahiplerinin sebebi bilinmeyen/kerameti kendinden menkul bilek güreşi (anlamlı veya anlamsız; onu bilemeyeceğim) dünyayı sarsıyor.

Ortalama beş şiddetindeki bir depremi bile kaldıramayacak kadar zayıflamış bir kasabanın yedi civarı bir deprem yaşadığını düşünün.
Dünyanın/ülkelerin/insanların da hali sanki böyle.

Ve böyleyken, bu muhteremlerin anlaşamamaları, yaşlı dünyamıza/yorgunlaşmış ülkelere ve bitkin insanlara daha büyük depremler yaşatıyor.

İsrail yakıp/yıkıyor,
Mazluma yatıyor,
Amerika başta olmak üzere,
Şaşırtıcı şekilde Almanya bile İsrail'e destek çıkıyor.

Amerika, Rusya ile ilgili kimi politikalarda Almanya'yı dışlıyor,
Çin/Hindistan/Pakistan/Afganistan cenahında ilginç gelişmeler yaşanıyor.

Kovid Hindistan'ı kasıp kavuruyor,
Kuzey Kore Çin'den aşı ve tıbbi malzeme alımını yasaklıyor…

Bir başıboşluk ve ülkesel bazlı bireysellik ve ne yaptığı bilinmezlik yaşanıyor.

Mesela, önümüzdeki günlerde aşıyla ilgili öyle şeyler duyabiliriz ki; bu da mı olacaktı/yahu nasıl aldatılmışız/aşı bahanesiyle neler neler hedeflenmiş… gibi, şok edici gelişmelere şahitlik edebiliriz.

Küresel bazlı ekonomik yıkımlar görülebilir,
Bitcoin başta olmak üzere Kripto Paraların geldiği/geleceği durumu takip edin; daha beter batışlar/bitişler yaşanabilecektir.

Öyle ki;
Amerikan Merkez Bankası Fed'in bile çaresizleştiğini; Amerikan Ekonomisi/Küresel ekonomik istikrar bağlamında acziyet yaşadığını görebiliriz.

Riskin şekli ve yaşanışı 1929-30'da yaşanan Büyük Buhran gibi olmasa da, Bölgesel/lokal/ülkesel boyutta, küçük küçük öyle şeyler/olaylar/iniş-çıkışlar yaşayabiliriz ki; etkileri Büyük Buhrandan beter olabilir.

Emin olun ülkemizde son günlerde yaşanan ve bize has ve uluslararasılık boyutu yok gibi görünen olaylar bile bahsettiğim gelişmelerden bağımsız ve azade değildir.

Yurtdışındaki birinin birilerini suçlaması olayı bile spontane ve bireysel can yanmasından öte, bu gelişmelerle ilintilidir.

Eğer ki;
Bu muhteremler, sebebini benim/senin/onun veya kimsenin bilmediği bu kavgayı/uzlaşmazlığı/ayrışmayı bitirmezlerse;
Bütün ülkeler/dünya/herkes risk altındadır.
Ülkeler ve halklar bazında kırılmalar/yıkılmalar/yok olmalar yaşanabilir.

Ülkelerde "orta gelir grubu"nun neredeyse yok olup; hemen hepsinin "alt gelir/yoksul" kategorisine düştüğü görülebilir.

Maalesef dünya, "azgın bir azınlığın/kendini seçilmiş sanan/ihtilaf ve anlaşmazlıklarıyla dünyayı yakmaktan imtina etmeyen "birkaç iyi insanın(!)" insafına kalmış vaziyette!..

Önceki yazımda bazı okurlarım hep ümitsizlik pompaladığımı, dile getirdiğimi söyledi.
Aslında, yapısal olarak pozitif biriyim ve bardağın dolu yanına bakmayı tercih ederim…

Lakin, görüp duyduklarım/bildiklerim/istişarelerim ve okumalarım çerçevesinde ümitli olamıyorum.

Her gün, her şey biraz daha kötüye gidiyor.
Ama yine de "su bulanmadan durulmaz/Allah'ın da bir hesabı var…" diyerek, tevekkül ediyorum.

Elbet her yokuşun bir inişi de vardır... diyerek, ümitlenmeye çalışıyorum.
Fakat, küreselde de/ülkeselde de çok üzgünüm ki; gidişat pek iyi değil!..

Peki, iyiye gidiş olmayacak mı… derseniz;
Mutlaka olacak…
Ama, galiba vakit henüz o vakit değil.

Dünya'nın ve insanların yaşayacağı, kaos/acı/yokluk/savaş/çatışma bir süre daha devam edecek gibi!..
Allah ömür verirse; yaşayacak ve göreceğiz…

Umarım/umuyorum ve İnşallah, küresel efendiler/Güç ve Akıl sahipleri akıllarına başlarına alır; küresel istikrara ve insanların yaşamına öncelik verirler ve bir uzlaşıya varırlar.

Bu konuda en kritik günleri yaşıyoruz.
Çok uzak değil; belki de haftaya veya en fazla, Haziran ortalarına kadar işin rengi ortaya çıkar.

Takipteyim ve gelişmeleri yine sizlerle an be an paylaşacağım.
Hayırlısı bakalım!..


Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.