Avrupalılar savaşı Karadeniz'e genişleterek zaman mı kazanmaya çalışıyor?

Avrupalılar savaşı Karadeniz'e genişleterek zaman mı kazanmaya çalışıyor?

Az önce bir mesaj geldi.
Bir haber linki…
Yok efendim, Türkiye’nin savunma kalkanı zayıf mı?
Vay efendim, güvenlik açıklarımız mı var?
Aman efendim, İHA’lar, Drone’ler gelmiş radarlar neden görmemiş?
En başta şunu belirteyim:

İyi niyetli bile olsa ben bu tür yaklaşım ve değerlendirmeleri çok yanlış buluyorum.
Öncelikle bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaktan öte bir şey değil bunlar.
O halde ben de soruyorum:
Türk Savunma sisteminin haberdar olmadığını nereden veya neye/hangi somut bilgiye dayanarak iddia ediyorsunuz?
Belki de, daha Karadeniz’den kara sınırımıza yaklaşırken haberdardık ama özellikle böyle bir strateji izlenmiş olamaz mı?
Hassas bir konuda bir açıklama yapılmadıysa devletimiz ve devlet yöneticilerimizin bir bildiği veya farklı bir yaklaşımı olmuş olamaz mı?
O yüzden,
Özellikle de ulusal güvenliğimizi ilgilendiren konularda bu tarz yorumlar inanın hiç hoş değil ve bazen kaş yaparken göz çıkartmaktan başka bir işe yaramıyor.
Bazen gerçekten anlamakta zorlanıyorum; bu kadar zavallı ve aciz gösterilmeye çalışılan ülke sanki kendi ülkemiz değil de Yunanistan sanki!

Arkadaşlar!
Dünyanın her tarafı karmakarışık. Her yerde savaş tamtamları çalıyor/ihtilaflar/silahlanma faaliyetleri son hızla devam ediyor.
Ama ben bu yazımda ülkemiz için “Yakın Tehlikeye” parmak basmak istiyorum.
Nedir bu?
Ukrayna Savaşı Karadeniz’e mi taşınıyor?
Rusya, eğer Ukrayna Savaşı’nı yayacaksa en yakın ihtimal Doğu Avrupa (Polonya-Romanya-Moldova) veya Baltık devletleri (Letonya-Estonya-Litvanya ve dolayısıyla İskandinav ülkeleri İsveç-Norveç-Finlandiya ve Danimarka) olacaktır.
Türkiye için kısa vadede böyle bir ihtimal yoktur ve aslında Türkiye ile iyi geçinmek Türkiye’den ziyade Rusya’nın işine yaramaktadır.
Ama bu savaş sadece Rusya-Ukrayna savaşı olmaktan çıkmış; neredeyse tüm Avrupa’nın Rusya ile savaşı haline gelmiştir.
Buradan hareketle;
Ben, özellikle Batılı ülkelerin Türkiye ile ilgili abartılı övünç sözlerine hep şüpheyle bakarım.
Ki bugüne kadar Trump’ın Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili söylediği sözlere de öyle baktım.
Sadece Trump da değil; mesela Norveç Başbakanı’nın “Ruslarla baş edebilen tek ülke Türkiye’dir” sözüne de,
Almanya/Fransa/İngiltere/İtalya gibi Avrupa’nın başat ülke liderlerinin övgü dolu sözlerine de…
Tabir caizse “bayram değil seyran değil; eniştem beni niye övdü” misali…
İlginç bir şekilde son aylarda da Avrupa ülkelerinin bir Türkiye sevecenliği tuttu ne hikmetse!

Öyle görünüyor ki; özellikle Amerika’nın, Rusya saldırganlığı konusunda Avrupa’ya “başınızın çaresine bakın” demesinden sonra, Rusya’ya karşı koyabilmek için Avrupa ülkelerinin zamana ihtiyacı var.

Bunun içinse iki formülleri var:
Birincisi
; Ukrayna’nın direncini/dayanma gücünü artırmak.
Bu bağlamda geçen gün zaten 90 milyar Avroluk yardımı onayladılar.
Keza silah ve mühimmat desteklerini artırma ve çeşitlemeleri cabası…
İkincisi ise; birinci alternatif zayıfladığında veya her ihtimale karşı savaşı Karadeniz’e yöneltmek…
Yani, yine bir nevi savaşı kendilerinden uzak tutmak.
Bu ne demek peki?
Bu sayede hiç olmazsa 2 veya 3 yıl kazanmak ve hazırlıkları tamamlamak…
Bu esnada ise,
Türk-Rus ilişkileri bozulmuş-bozulmamış onların umurunda değil. Hatta bozulması daha çok işlerine gelir.

Arkadaşlar!
Hava savunma sistemleri konusunda ideal noktada mıyız?
Hayır değil maalesef.
Eksiklerimiz var mı? Evet var.
Türkiye içlerinde düşen/düşürülen bu drone ve İHA’lar ciddi bir güvenlik sorunu mu?
Evet aynen öyle…
Ama şunu sakın unutmayın:
Şu anda dünyada Amerika harici her ülke savunma ve savaş konusunda yeterince hazırlıklı değil…
Koskoca Avrupa ülkeleri bile…

Bir diğer önemli nokta da şu:
Böylesi anlarda “neyi kim yaptı/kim neyi niçin yapıyor” sorusuna soğukkanlı ve akılcı cevap aramak ve bulmak. Aceleci davranmamak ve hemen konuşmamak!
2025 yılında düşürülen Rus uçağı konusunda zamanın Başbakanı Davutoğlu’nun alelacele yaptığı açıklamanın nelere mal olduğunu hatırlayın…
Dikkatinizi çekmiştir;
Drone ve İHA olayı ilk duyulduğu andan itibaren “Ruslar S-400’ler konusunda ve/veya Ukrayna konusunda bize mesaj gönderiyor” gibi yorumlar gelmeye başladı.
Sanki yorumlar hazırda bekletiliyormuş gibi…
Açıkçası, ben ülke yöneticilerimizin bu konuda ve hatta Suriye’deki gelişmeler konusunda, makul/dikkatli/titiz ve olması gerektiği gibi bir yaklaşım içinde oldukları kanaatindeyim.
Ve eminim, Avrupa referanslı “savaşı Karadeniz’e kaydırma veya genişletme” politikası da, Türk diplomasi ve strateji yapıcıları tarafından özenle takip edilmektedir.
Bu konuda bir oldu-bittiye fırsat vermeden ama bir tavize de mahal vermeden hareket edecek algı/deneyim ve savaş hafızasına sahip bir ülkeyiz.
Bu defa Birinci Dünya Savaşında, Avrupalıların Yavuz ve Midilli zırhlılarını bize vererek Sivastopol limanını bombalatmaları gibi bir oldu-bittiye fırsat vermeyeceğimize,
Bilakis İkinci Dünya Savaşında sergilediğimiz soğukkanlı/akıllı-akılcı bir politikayla hareket edecek bir devlet aklına sahip olduğumuz görüşündeyim.
Ama yine de,
Yine ve yeniden söylüyorum ki; savaşın Karadeniz’e ulaştırılması konusu ülkemiz yöneticilerinin hassasiyetle tekrar tekrar düşünmeleri ve simüle etmeleri gereken bir fiili durumdur, yakın tehlikedir.
Sadece bu kadar da değil; her an herhangi bir savaşa/içeride olası bir terörizasyona, komşu ülkelerde ise muhtemel bir savaş durumuna hazırlıklı olmak zorunda ve mecburuz.

Not:

Yazıyı bitirdiğim anda Libya Genelkurmay Başkanı’nı taşıyan uçağın düştüğü haberi son dakika gündemi oldu.
Eminim bu olayla ilgili de komplo teorileri havada uçuşacak.
Haklı da olabilir ama unutulmaması gereken esas şu:
Habercilerin, yorumcuların ve hatta her olayı iktidara muhalefet etme fırsatı görenlerin gördüğünü veya düşündüğünü devleti yönetenler düşünemiyor mu Allah aşkına?
Tabi ki düşünüyor ve hem ziyadesiyle, hem de pek çok parametreyi dikkate alarak devlet ciddiyetiyle düşünüyor…
O yüzden biraz olsun devletimize güvenelim.
Başka devletimiz yok ve eğer bu ülke vatandaşı olarak biz, kendi devletimizi küçük düşürücü söylem ve yorum içinde olursak bu olsa olsa sadece kendi topuğumuza sıkmak ve gerçekten ülkemiz üzerinde manipülasyon yapmak isteyen oyunculara çanak tutmak olur.

Son olarak:
Düşen uçaktaki Libya heyetine Allah’tan rahmet diliyor; mağdur ve mazlum Libyalılara başsağlığı diliyorum.


Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • egemen
    ülkemiz için ne yazık ki çok büyük bir prestij kaybı...
islami sohbet
dini chat sohbet odaları