Akı kara, baharı kış yapan U dönüşçü analist/yorumcu ve gazetecilerimiz…
Nasrettin Hoca ve oğlu pazardan dönüyorlarmış.
Oğlunu eşeğe bindirmiş, kendisi de yanında yürüyormuş.
Yolda yanlarından geçen biri görür ve hocaya:
—Hocam,
Yaşlı-başlı adamsın; sen yürüyorsun, çocuğu eşeğe bindirmişsin,
Bu olacak iş mi?
Hoca düşünmüş; adam doğru söylüyor.
Eşeğe kendi binmiş, çocuk yürümekte…
Bir süre sonra yoldan geçen başka biri der ki:
—Hocam, utan utan!
Eşeğe binmişsin, el kadar çocuğu yürütüyorsun,
Ayıp ayıp!..
Bu defa da çocuğu arkasına almış ve eşeğe ikisi birlikte binmişler.
Biraz ilerledikten sonra rastladıkları başka biri :
—Yuh sana Hoca!
İki kişi bir olmuş, şuncacık hayvana birlikte binmişsiniz.
Bu hayvanın canı yok mu!..
İkisi birden inmişler eşekten; başlamışlar yürümeye…
Bir süre sonra karşılaştıkları başka bir komşusu:
—Yahu hocam, sende hiç akıl yok mu?
İki kişi yürüyorsunuz, eşek boş gidiyor.
Hiç olmazsa biriniz binsenize eşeğe!..
Artık dayanamayan Hoca oğluna dönüp acı acı gülmüş ve demiş ki:
—İşte evladım; herkesin söylediği, her doğruya uymaya çalışırsan ilerlemek güç oluyor.
Boşuna dememişler; insanoğlunun ne önünden gidilir ne arkasından…
En iyisi, bildiği doğruyla devam etmektir!..
Bu fıkrayı neden anlattım?
Arkadaşlar,
Eskiden seçim zamanları daha heyecanlı/daha tarafgir ve daha duygusal idim.
Galiba yaşlandım,
Hırs ve ihtirasım azalırken hoşgörüde çoğalmaya başladım galiba…
Siyaset sarhoş edemiyor beni artık sanırsam…
Şimdi etrafı, telaşsız rahat ve daha dingin seyredebiliyorum…
Artık kazanmak sarhoş edemiyor, kaybetmek kederlendirmiyor beni pek…
Kızamıyorum bile artık; ne kendi refleksime ne başkasınınkine..
Yoksa umursamazlaştım mı/vurdumduymaz mı oldum acaba diye soruyorum kendi kendime…
Yok yok…
Böylesi daha iyiymiş,
Böyle olmak/bakmak/görmek ve davranmak için geç bile kalmışım…
Neden?
Çünkü artık bir seçim sonucunun zafer olmadığını fark edebiliyorum.
Çünkü artık olandan ziyade neden olmadığına, olanın arka planına ve nelerin olmayacağına bakabiliyorum.
Sadece sonuçlara odaklanmaktan öte/sahadaki oyuna kapılmaktan öte; siyaset tribünlerini/amigoları ve taraftarların tavırlarını izleyebiliyorum.
Sonuca kahredenleri/sonuçtan memnunları/sonuç üzerinden şehvet devşirenleri ve herşeyi bilen analistlerin dünden bugüne değişen analizlerini ibretle takip edebiliyorum.
Ama bu esnada öyle şeyler duyuyor/görüyorum ki; tıpkı Nasrettin Hoca fıkrasındaki gibi…
Kampanya sürecinde Kılıçdaroğlu'nun itidal/sabır/sükunet stratejisi yere-göğe kondurulamıyordu.
Özellikle taraftar kalemler/yorumcular/gazeteciler öve öve bitiremiyordu.
Aynı şekilde birileri de Erdoğan'ın dilini sert/tarzını gergin ve stratejisini agresif buluyordu.
İlk tur sonuçlandı,
Sonuçlar ortada..
Her iki tarafa da, dün eleştiri ve güzelleme yapanların bugünkü terso hallerini görünce; ben de güzel güzel/manidarca ve muzipçe gülümsüyorum.
Neden?
Çünkü aklıma bu fıkra geliyor…
Yok efendim, Erdoğan zehirli bir dil kullanıyormuş da,
Vay efendim, toplum kutuplaşmaktan yorulmuşmuş da,
Aman efendim, Kılıçdaroğlu Erdoğan'ın tuzağına düşmüyormuş da…
Canım efendim, Kılıçdaroğlu müspet politikadan yanaymış da…
Neler neler…
Ama şimdi;
"Ben demiştim" tarzı söz/söylem ve yorumlar gırla gidiyor.
"Kılıçdaroğlu'nun tarzının başarılı olamayacağı belliydi/Türkiye gerçeğinden uzaktı" gibi sözler aldı başını gidiyor.
"Erdoğan bu işi biliyor kardeşim/milleti nasıl ikna edeceğini bilmek onun işi" gibi kerameti kendinden menkul gülümsetici yorumlar havada uçuşuyor.
Daha geçen hafta birini övücü, diğerini yerici sözler edeneler sanki onlar değildi!
Sanki ülkeye bugün gelmişler gibi,
Sanki sürece henüz müdahil olmuşlar gibi…
Herkes en iyi bilen,
Yanlışı en doğru gören,
Neyin neden olmadığını, neyin eksik kaldığını, nelerin yapılmadığını herkes biliyor maşallah!
Ama bir tek Kılıçdaroğlu bilmiyor!
Eğer sonuç böyle olmasaydı Erdoğan ve stratejisiyle ilgili de neler konuşulurdu neler…
"Bu zehirli dilin miyadını doldurduğu belliydi ama Erdoğan bunu göremedi" diye başlayan cümleler/muhteşem yorumlamalar ve negatiflemeler tozu dumana katardı!
Fıkra gibi valla…
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Egemen T.
Ahmet S.
Mustafa Kastamonu
Mehmet U.
Ufuk Ayvalı
Sırrı T.
Erhan Uz
Kemal Balıkesir
Hasan P.
Hasan