Merhabalar,
Yılın son ayına giriş için hazırlanıyoruz. Aralık ayı hem hüzün hem de yeni başlangıç ayı benim için. Başlangıçlar heyecanlı bitişler de hüzünlü oluyor ama aslında bu bir döngü. Tüm olgularda yaşamın içinde olduğu gibi hep bir döngüyü tamamlamak üzerine kurulu bu sistem.

Gece gündüz, yaz kış, başlangıç ve bitiş şeklinde. Aralık ayı da "artık yıl bitiyor bu sene neler yaptın ve yeni hedefler nedir" muhakemesi bir bakıma. Kendimle dürüstçe konuştuğum ve şapkamı önüme koyduğum. Bu yıl yeni reçeteler neler denendi, hangileri listelendi, eskilerden neler revize edildi, annemin annanemin yaptıklarından hatırıma neler geldi, kimlerden neler öğrendim bunları düşünüyorum. Zaman zaman malzeme olarak bazı ürünlere ulaşamıyorum bir bulduğumu bir sonraki sefer bulamama durumlarım da oluyor maalesef. Bu beni biraz kendi çapımda olmaya itti aynı ürünler çevresinde dönmeye zorladı. Yeni yıldaki ilk hedef daha farklı malzemelerle yeni ve farklı reçeteler çıkarmak olacak anlaşılan…

Haftanın reçetesi kısmında da yılbaşı sofralarında olabilecek alternatiflerle ilerlemek istiyorum.

Benim çocukluğumda illa ki bir bütün kocaman hindi ritüeli olurdu, o günlerin şartlarına göre fırınların performansını da düşünürsek annem nasıl yapar eder nasıl pişirirdi bilemiyorum. Ama kocaman kızarmış bir hindi ve iç pilav hatırlıyorum muhakkak olan. Eşlikçileri olmazsa olmaz Rus salatası idi. (O dönemler öyle denirdi sonra Amerikan salatası denmeye başladı. Siyasi kutuplaşmanın yemek isimlerine kadar kendini gösterdiği zamanlardı demek. S.Kubrick yaşasaydı doğru isim hangi ülkeye ithaf edilmeli diye film yapabilirdi belki de)

Bu arada Rus salatasının mayonezi de elde yapılırdı öyle kavanozla al salataya boca et tarzı bir kolaylık yoktu yani. Ama bu elde yapılan mayonezin de kendine has hafif yeşilimsi bir rengi ve muhteşem bir tadı olurdu zeytinyağından ötürü. Kızarmış ekmeğe tek başına sürülüp yenilebilecek güzellikte hem de. Sonrasında bir sebzeli kiş veya açma ıspanaklı börek, zencefilli tarçınlı kurabiyeler, fava, karışık kızartma, patlıcan salatası, barbunya veya fasulye pilaki, patates salatası, bol yeşil salata, kocaman meyve sepeti, şahane havuçlu kekler ve tabii ki kütük pasta veya mozaik pasta…Seçenekler çok çok fazla olabilir elbet benim ilk aklıma gelenler bunlar açıkçası.

Başrol hindinin olacak elbet ama artık daha küçük evlerde daha az sayıda kişi yaşıyoruz bazen mutfaklar da fırınlar da küçük olabiliyor. Size hindi budundan yapabileceğiniz bir alternatif sunmak istiyorum. Kişi sayısına göre 2 veya 3 kalçalı but bayağı bir miktar tandır kıvamında hindi elde etmenizi sağlayacak. Burada tam bir ölçü olmayacak izlemeniz gözlemeniz gereken bir işlem açıkçası , pişirme adımlarını bildiğinizde damak tadınıza göre değişiklikler yapabilirsiniz. Bence yapmalısınız da çünkü mutfak her zaman deneme yanılma alanıdır. Üstelik bunları yapmak, sonuçlarını değerlendirmek çok keyifli işlerdir, en azından benim için öyle… Gelsin malzemeler...


FIRINDA ÇITIR HİNDİ KALÇA

2 Adet Hindi kalça derisi ile
1 demet taze adaçayı (taze bulamazsanız kuru yaprakları ile deneyin)
Sızma zeytinyağı (Önce hindileri marine etmek için ovacağız, sonra üzerine gezdireceğiz.)
Deniz tuzu, taze çekilmiş karabiber

Ben hafta sonu yaptığımda 2 adet kalçalı but kullandım. Dediğim gibi fırın tepsisi ve fırın büyük ise 3 de olabilir. Önce hindileri oda sıcaklığına getirmek için biraz beklettim. Sonra her yüzeyini bol zeytinyağı, tuz, karabiber ve adaçayı ile ovdum. Hindiler büyük olduğu için mühürleme ocakta sıkıntı oluyor o yüzden 175 derecede fırının ızgarası açık halde her iki yüzeyi hafif kızarana dek 15-20 şer dakika kızarttım. (Her fırının gücü, pişirme şekli farklıdır, dikkatli olup eti kurutmadan mühürlemek gerekiyor.) Sonrasında 180 derece alt üst ayarda 2,5 saate yakın pişti. Gözünüz fırında olmalı. 40-45 dakikada bir kontrol etmenizi öneririm.

Kızardıktan sonra bir 20 dakika daha pişirdim. Arada çevirdim alt üst yaptım her iki tarafı da deri sayesinde nar gibi kızaracak. Çatalı batırdığınızda gayet yumuşak ayrılması lazım çünkü parçalayacağız içi iyi pişmeli. Dışı çok çıtır olacak derisinden ötürü.



Piştikten sonra biraz dinlenecek o arada sosunu yaptım;

Sos için,
1 Kaşık un (su kıvamlı ise koymayabilirsiniz ama sıvı ise bağlamak için gerekli olacaktır.)
1 Kaşık pekmez
1 Kaşık soya sosu
1 – 2 tatlı kaşığı siriracha acı sos
1 tatlı kaşığı hardal
Tuz, karabiber

Tepside kalan su ile bu malzemeleri akışkan bir sos yaptım. Adaçayları karardığı için süzerek aldım suyu.
Sos hemen kıvam aldı. Alttaki de yaz sonunda mürdüm eriklerinden yapıp buzluğa koyduğum ekşi erik sosu. Özellikle böyle tiftik et ve tavuklarda başarılı bir sos oldu.



Ilınan hindiyi kemiğinden ayırıp servis tabağına aldım. Üzerine hindi suyu ile olan sosu serpiştirdim. Yanında fırın patates servis ettim. Dilerseniz normal pilav, iç pilav, patates püresi de harika gider hangisini isterseniz olabilir. Salata olarak da dolapta sirke soslu hazır bekleyen kırmızı lahana pancar salatası vardı , içine roka ve tere doğradım ekstra hiç sos koymadan yeşilliklerin diriliği ile kırmızı lahananın keskinliği harika bir bütünleşme yaşadılar. Tam bir Pazar yemeği oldu bizim için. Kalan da bir iki gün rahatlıkla kalıyor dilerseniz hindi ve cheddar peyniri ile nefis bir sandviç olabilir veya hafif ısıtılıp rahatlıkla kullanılabilir. Yılbaşı telaşı öncesi bir deneme yapıp , o gün keyifle rahatlıkla yapabilirsiniz. Yorumlarınızı beklerim, Sevgilerimle…