Sorularımıza samimi cevaplar veren Yarar ile söyleşimiz, sorduğumuz sorular ve aldığımız cevaplar şöyle:
- Sayın Yarar 15 Temmuz’u biraz önce anlatınız zaten. 15 Temmuz da yaşananlar vesaire…
- Ben şöyle söyleyeyim. Bir ülke bütündür. Öyle birbirinden ayıramayız. Şehir şehir ayırmaya hiç gerek yok. Bir ülke ya hep beraber direnir. Ya da direnmez.
Burada belki darbe girişiminin fiili anlamda ateşli bir bölümü olmamıştır. Yani, burada darbeye karışan bir asker grubu olmamıştır. Ama buradaki toplum, diğer toplumu da ateşlemiştir. Bu yüzden birbirinden farkı yoktur.
Buradan gidenler, orada bulunanlar, seyahat için gitmiş olanlar veya orada çoluğu çocuğu olanlar, okuyanlar, bir şekilde bu işin bir parçası oldular. Ben Kastamonu’yu tanıyan biri olarak söylüyorum. Zannetmiyorum ki, Kastamonu insanı vatanı ve milleti söz konusu olduğunda hiç geri adım atmaz. Hem milliyetçiliğiyle hem dinine olan bağlılığıyla herkes tarafından bilinen bir yerdir burası. O yüzden de burada bir darbe girişimi olmamış olsa dahi, her türlü gücüyle bu darbeyi engellemek için mücadele ettiklerine inanıyorum.
Bu konuda farklı bir şey düşünmek aklımın ucundan bile geçmez.
Peki. FETÖ, yani Fetullahçı Terör Örgütü bir darbeye kalkıştı. Bu darbe tam anlamıyla bertaraf edildi mi sizce? Böyle bir tehdidimiz artık yok diyebilir miyiz?
- Darbenin ötesinde işgale kalkıştı.
Yani bir tek FETÖ ye mi oynadılar? Türkiye’yi çökertmek için direk ona mı bel bağladılar? Hayır. Muhakkak kendilerine münhasır başka bir unsur bulacaktır. Hatta birbirinden farklı, bugünlerde zayıflamış olan unsurları da birleştirebilirler. PKK ile FETÖ yü, FETÖ ile DEAŞ-KPC yi bir araya getirip beraber kullandırtabilirler.
Bunu nereden anlıyoruz? Bugün gaygubet dediğimiz evlerde veya yurt dışına kaçmaya çalışanlar aynı arabanın içerisinde PKK’lısı, FETÖ cüsü ve DEAŞ-KPC lisi aynı arabanın içinde çıkıyor. Aslında bugün zayıflamış olan bütün örgütler, Türkiye karşısında bir güç birliği yaparak saldırıya geçiyorlar.
Aslında herkesin de sorduğu, pek de dile getiremediği bir mevzu var. O akşam, işgal girişiminin olduğu akşam, Cumhurbaşkanına nasıl oldu da ulaşamadılar?
- Onun için kitabı okumanız lazım veya Marmaris ile ilgili yaptığımız belgeseli izlemeniz lazım. Bu çok ayrıntılı bir şey. Tek tek orda saat saat ve zaman zaman anlatıyorum. Bunu okumanızı tavsiye ederim. ‘’Darbenin Kayıp Saatleri ‘’ Ceyhun BOZKURT ile birlikte bir kitap yazdık. Onun içerisinde zaman dilimi var. Neler yaşandığını anlattık. Oradan bakmanızı tavsiye ederim. Çünkü bu böyle bir anda anlatılabilecek bir şey değil. Onun içerisinde birçok faktör var. O faktörler birleştiğinde bir mantık oluşuyor. Eğer tam okumazsanız işte o zaman insanların kafasında o tiyatro denen olaya doğru gidiliyor. Ama işte öyle değil. Çünkü darbe girişimini bir bütün olarak okumanız lazım ve o saatlerde, aynı zamanda başka nerede yaşanıyordu? O sırada başkası ne önlem alıyordu? Hepsini birleştirmeniz lazım. Birleştiremediğinizde anlayamazsınız. O yüzden inşalar kitap yazdı. Niye kitap yazdı? Ben ‘’Darbenin Kayıp Saatleri’ diye kitap yazdım. Belki Türkiye’de en çok satan kitaplardan bir tanesiydi. Yazmamın sebebi çok satsın da para kazanıyım değildi. Aldığım bütün parayı Samsun’da bir okula verdim. Samsun’da bir okul yapıldı. Benim tek amacım orda darbeyi tam anlamıyla anlayalım ki bir daha aynı tuzağa düşmeyelim. İşte insanlara tek düşen görev sadece benim kitabımdan değil bir sürü kitaptan okumaları. Ve o kitaplardan gerçeği anlamaları. Ama dediğim gibi, darbenin yalnızca işimize gelen tarafını değil, merak ettiğimiz tarafını değil, nasıl başladığından nasıl bittiğine kadar bir bütün olarak okunması gerekiyor. O zaman Cumhurbaşkanının nasıl yakalanmadığı sorusunun cevabını orada bulursunuz.
- Artık mücadele edilmiyor dediğimiz gün, 600 tane FETÖ’cü yakalandı ve tutuklandı. Yani mücadele dediğin zaten başka nasıl yapılabilir ki? Bir taraftan yargıyla, yargıdaki insanları görevden çekiyor başka bir yerde başka bir şey yapmaya devam ediliyor. Bunu böyle okumak lazım. Başka türlü okumazsanız anlayamazsınız. Bunu bir kez daha söylüyorum. Darbeye karışanların tutuklanmasından daha fazla kişi darbe sonrasında silahlı kuvvetlerle ve diğer bilimlerle ilişiği kesildi. Ama şu var. FETÖ’cülerle mücadele Ak Partinin görevi mi? Evet şu anlamda diyebilirsiniz, Ak Parti hükümet ve idare ediyor. Ama darbecilerle mücadele etmek milletçe görevimiz. Bunun partisi olmaz. O yüzden de millet meclisi olarak hep beraber bunu nasıl çözebileceğimizi konuşmamız ve tartışmamız gerekiyor. Demokrasiye ve hukuka zarar vermeden. Öyle söyleyeyim. Çok teşekkür ediyorum kardeşim.
Biz de zaman ayırıp sorularımızı yanıtsız bırakmadığınız için size teşekkür ederiz.
