Sultan Abdulhamide aslen zifiri karanlık dönemin Sultanı denebilir. Paşalarimizdan birinin ifadesi ile; şeytanın dahi melek gibi göründüğü bir dönem. Hal böyle olunca iki defa düşünmek gerek tenkid ederken. Bir Sultan yaptığı herşeyi açıklayamaz bu haddizatinda muhafaza edilmesi gereken devletin kodlarindan biridir.

Fatih Sultan Mehmed, kendisine ordunun nereye gittiğini soran üst düzey bürokratlarına-Bunu sakalımdan bir kıl bilse keserdim, diye cevap vermiştir. 

Keza benzer vaka Yavuz Sultan Selim döneminde de yaşanmıştır. Mısır’a seferi kimse bilmemiş ta ki sina çölüne varıncaya kadar. O vakte kadar Mısır sultanına “Halifemiz!” hitabı ile mektuplar yazılmış, İran daki Şia tehlikesini bertaraf için dualar istenmiştir.

Haddizatında Osmanlının bu geleneği Peygamberimiz'in sünnetidir. İslam tarihi buna şahiddir.

Ençok tenkid edilen konulardan bazıları; Osmanlı döneminde açılan içki fabrikaları ve umumhaneler.

Devlet işleri sırdır. Herkesin her şeyi bilmesine gerek yoktur. Ama sonraki zamanlar da bu açıklanmayacak da değil. Hiçbir şey sonsuza kadar gizli kalmayacak.

Şu bir vakadır ki; hâlâ devletin bazı noktaları tam millî değil. Ne piyango, toto, loto, resmî hayat kadınlığı, umumhanelerin resmî oluşu..vb. Sayın Cumhurbaşkanımız da bundan rahatsız olduğundan adımız gibi eminiz. 

Bu durumdan yorum çıkarmak zor. Çünkü son 150 senenin tarihi daha tam yazılmadı.

Peki yazılmayacak mı? Elbet yazılacak inşallah. Ama zaman vermek imkansız. Yazılmaması fiziğe aykırı. 

Özellikle Balta limanı anlaşmasından sonra tarihin bir çok koridorunda ışıklar sönüyor.

Hatta TGRT de yıllar önce Sultan Vahdeddin belgeselinde ona ithaf edilen söz her şeyi gayet net açıklar: “Dünyanın en zengin hazinelerini elinde bulunduran kişi dahi bendeki sırlar kadar zengin olamaz.”

Batının İspanyayı Müslümanlarda alma hayali 800 senelik bir hayal idi. (Bkz:İslam ansiklopedisi Diyanet yayınları ilgili madde. Endülüs)

Hatta tarihin yeniden yazılacağını iddia eden bazı tarihçiler de var. Dolayısıyla elde net veri olmayınca net yorum yapmak imkansız.

Bazı hadiselere bu pencereden bakmakta fayda var bu da onlardan biri.

Merhum Şehzade Ertuğrul efendi’nin rom içilmesi meselesi ile ilgili ifadesine gelince: biz bu ifadelere katılmıyoruz. 3-4 yaşında bir çocuğun idrakini aşan bir mesele olduğu kanaatindeyiz. Talihsiz bir yorum olarak tarihe geçmiştir. 

Bu hususta söylenecek sözler bu kadar. En doğrusunu Allah bilir. 

Biz bu ay Sultan Abdulhamidi inceledik. Sürç-ü lisan etti isek affola. Sadece biz değil devletimiz de. Sayın reisimiz de aileyi Yıldız Sarayında ağırladı gurur duyduk kendisine minnettarız. Bu ay nice hatimler indirildi Sultan dedemize. Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. Gençlerimize çok iş düşüyor. Arşivleri okuyup kitaplar yazmaları gerek. Hepimiz heyecanla bekliyoruz. 

Endülüs saraylarında şu ayet ile noktalayalım; Lâ galibe illallah.