Kuaförüm Sensin..
Önce, önyargılı davranarak yadırgadım. Oyunculuğunu çok beğenirim.
Kafamda bu tarz bir yarışmaya oturtamadım.
Lakin programın içeriğine rağmen, (yarışmacıların klasik atışmaları vs.) duruşunu, çizgisini hiç bozmadan sunuculuğun da üstesinden gelmiş.
Sadece kendisini daha başka tarz bir formatta izlemek isterdim.
“Kuaförüm Sensin” yarışmasına gelecek olursak; kuaför ve makyözlerin uygulamalarını yaptıkları modellerin, kurguya gerek kalmadan gerçek düşüncelerini söylemeleri ve bunu izlemek yarışmaya doğallık katmış.
Çünkü saçını, makyajını yaptıran her kadın (ben de dahil) aynaya bakınca mutlaka bir kusur bulur.
Kendisine yapılan şeyi beğenmezse asla beğendim diyemez.
Dolayısıyla gerçek bir şey izliyorum duygusunu fazlaca verdi.
Bir tek yarışmacıların birbiriyle olan atışmaları bana kurgu geldi.
Orasını da çok önemsemedim.
Alışık olduğumuz bir durum.
Zaten artık bunu herhalde hepimiz biliyoruz ve de kabullendik.
Gündüz kuşağında yayınlanan yemek, gelin, kaynana vs. tarzı yarışmalarda, yarışmacıların kurgusal tartışmalar yaptığını yani.
Çünkü tartışma ve dedikodu olmadan hiçbir şey izlenmez oldu.
Bunun dışında saç ve makyaj kadınların en ilgi duyduğu alandır.
Yeni modeller ve makyaj türleri öğrenmek adına da olumlu bir program olmuş.
En azından gelin-kaynana atışması görmüyoruz.
Gündüz pek izlenirliği yok.
Ben, gece tekrarına denk gelmiştim. Reytinglerine de bakınca tekrarları listeye giriyor.
Belki saat değişikliği alınması gerekiyordur.
Haftanın Filmi: The Professor 2018
Hemen hemen onsuz bir sahnesi olmayan bir Johny Deep filmi.
Filmin adı ilk olarak yönetmenin önceki filminden ilhamla “Richard Says Goodbye” olarak planlanan filmin isminin daha sonra ”The Professor” olmasında karar kılınmış.
Johnny Depp‘in yanı sıra, Zoey Deutch, Rosemarie DeWitt, Ron Livingston, Justine Worrington ve Danny Huston gibi pek çok başarılı oyuncu yer alıyor.
Filmin kısaca konusu şöyle;
Bir üniversitede, İngiliz Edebiyatı Profesörü olan Richard, (Johnny Deep) son evrede kanser hastası olduğunu ve minimum 6 aylık bir süresi olduğunu öğrenir.
Aynı anda evliliğinde ihanete uğradığını da öğrenen Richard, hayatta geçireceği son zamanlarını istediği gibi yaşamaya karar verir.
Ancak bunun için karısına, kızına, dostuna ve öğrencilerine veda etmek ister.
Film, Richard’ın hem yakın çevresiyle vedalaşma ve yüzleşme sürecini, hem de yaşamın değerini keşfetmesini konu ediyor.
“The Professor” ün yönetmeni ve senaristi ise, en son 2016 yılında çektiği “Katie Says Goodbye”ile tanınan Wayne Roberts.
Komedi/Dram türünde olan bu filmin bazı sahnelerinde gözlerinizin dolmasına engel olamıyorsunuz.
Johnny Deep’in saçlarına bayıldım.
Ama Deep’i filmin başında, “How i Met Your Mother” dizisinden tanıdığımız Josh Radnor’a (Ted Mosby) benzetmekten kendimi alı koyamadım.
Filmde insanı rahatsız eden bazı durumlar olmasına rağmen, hikayenin genel konusu itibariyle ve Deep’in olağanüstü oyunculuğu sayesinde izliyorsunuz.
Hayatımızın kıymetini hissettiren bir film olmuş.
Kesinlikle tavsiye ederim.
Haftanın Dizisi: Lucifer 4. Sezon
Özellikle ilk sezonunda gönülleri feth ederek büyük seyirci kitlesine sahip olan Lucifer’in 4. sezonu Netflix himayesinde yayına girdi.
İlk üç sezonunu Fox yapım üstlenmişti.
Fakat her sezon finalinde izleyici kitlesi diziyi bitirecekler diye paniklerdi.
Hatta fanlar Fox’un diziye onay vermesi için sosyal medyada kampanyalar bile yapmıştı.
Neyseki Netflix fanları bu dertten kurtardı.
Lucifer’ı kısaca bi hatırlayalım:
Cehennem Lordu” Lucifer Morningstar (Tom Ellis); Los Angeles Polis Departmanı için cinayet işleyen suçluları yakalamaktadır.
Ancak büyük bir sırrı vardır: Bu çekici adam, aslında yeryüzüne düşmüş bir melektir!
Bu melek, yani Lucifer, aynı zamanda cinayet masasında iş ortağı olan Chloe Decker’a gönlünü kaptırmıştır.
3. sezonun sonunda Chloe, Lucifer’ın şeytan olduğunu öğrenmiştir.
Netflix’te başlayan 4. sezon daha da heyecanlı olmuş.
Chloe artık gerçeği biliyor.
İlerleyen bölümlerde Chloe hakkında da bilmediğimiz sırların olduğunu öğreniyoruz.
Ayrıca diziye bu sezon sürpriz yeni karakterler giriyor.
Bu yeni sezonda, dizinin, diğer sezonlarına göre daha eğlenceli olmasının yanı sıra, ciddileşmiş bir hikayeye de sahip olduğunu fark edeceksiniz.
Netflix bizi Lucifer’siz bırakmadı.
Hatta şimdiden 5. sezonu da çekilecek mi diye fanlar sorguluyor.
Bu arada, bir çok film ve diziye imzasını atan, bu dizinin de yönetici yapımcısı olan Jerry Bruckheimer’ın başarısını es geçmek istemem.
Ekiple yapılan röportajlardan öğrendiğimize göre, bir on bölüm daha çekilme olasılığı varmış.
Lucifer hayranlarına duyurulur.
Bu arada ben de bir hayranıyım.
Herkese iyi seyirler, iyi haftalar..
Kafamda bu tarz bir yarışmaya oturtamadım.
Lakin programın içeriğine rağmen, (yarışmacıların klasik atışmaları vs.) duruşunu, çizgisini hiç bozmadan sunuculuğun da üstesinden gelmiş.
Sadece kendisini daha başka tarz bir formatta izlemek isterdim.
“Kuaförüm Sensin” yarışmasına gelecek olursak; kuaför ve makyözlerin uygulamalarını yaptıkları modellerin, kurguya gerek kalmadan gerçek düşüncelerini söylemeleri ve bunu izlemek yarışmaya doğallık katmış.
Çünkü saçını, makyajını yaptıran her kadın (ben de dahil) aynaya bakınca mutlaka bir kusur bulur.
Kendisine yapılan şeyi beğenmezse asla beğendim diyemez.
Dolayısıyla gerçek bir şey izliyorum duygusunu fazlaca verdi.
Bir tek yarışmacıların birbiriyle olan atışmaları bana kurgu geldi.
Orasını da çok önemsemedim.
Alışık olduğumuz bir durum.
Zaten artık bunu herhalde hepimiz biliyoruz ve de kabullendik.
Gündüz kuşağında yayınlanan yemek, gelin, kaynana vs. tarzı yarışmalarda, yarışmacıların kurgusal tartışmalar yaptığını yani.
Çünkü tartışma ve dedikodu olmadan hiçbir şey izlenmez oldu.
Bunun dışında saç ve makyaj kadınların en ilgi duyduğu alandır.
Yeni modeller ve makyaj türleri öğrenmek adına da olumlu bir program olmuş.
En azından gelin-kaynana atışması görmüyoruz.
Gündüz pek izlenirliği yok.
Ben, gece tekrarına denk gelmiştim. Reytinglerine de bakınca tekrarları listeye giriyor.
Belki saat değişikliği alınması gerekiyordur.
Haftanın Filmi: The Professor 2018
Hemen hemen onsuz bir sahnesi olmayan bir Johny Deep filmi.
Filmin adı ilk olarak yönetmenin önceki filminden ilhamla “Richard Says Goodbye” olarak planlanan filmin isminin daha sonra ”The Professor” olmasında karar kılınmış.
Johnny Depp‘in yanı sıra, Zoey Deutch, Rosemarie DeWitt, Ron Livingston, Justine Worrington ve Danny Huston gibi pek çok başarılı oyuncu yer alıyor.
Filmin kısaca konusu şöyle;
Bir üniversitede, İngiliz Edebiyatı Profesörü olan Richard, (Johnny Deep) son evrede kanser hastası olduğunu ve minimum 6 aylık bir süresi olduğunu öğrenir.
Aynı anda evliliğinde ihanete uğradığını da öğrenen Richard, hayatta geçireceği son zamanlarını istediği gibi yaşamaya karar verir.
Ancak bunun için karısına, kızına, dostuna ve öğrencilerine veda etmek ister.
Film, Richard’ın hem yakın çevresiyle vedalaşma ve yüzleşme sürecini, hem de yaşamın değerini keşfetmesini konu ediyor.
“The Professor” ün yönetmeni ve senaristi ise, en son 2016 yılında çektiği “Katie Says Goodbye”ile tanınan Wayne Roberts.
Komedi/Dram türünde olan bu filmin bazı sahnelerinde gözlerinizin dolmasına engel olamıyorsunuz.
Johnny Deep’in saçlarına bayıldım.
Ama Deep’i filmin başında, “How i Met Your Mother” dizisinden tanıdığımız Josh Radnor’a (Ted Mosby) benzetmekten kendimi alı koyamadım.
Filmde insanı rahatsız eden bazı durumlar olmasına rağmen, hikayenin genel konusu itibariyle ve Deep’in olağanüstü oyunculuğu sayesinde izliyorsunuz.
Hayatımızın kıymetini hissettiren bir film olmuş.
Kesinlikle tavsiye ederim.
Haftanın Dizisi: Lucifer 4. Sezon
Özellikle ilk sezonunda gönülleri feth ederek büyük seyirci kitlesine sahip olan Lucifer’in 4. sezonu Netflix himayesinde yayına girdi.
İlk üç sezonunu Fox yapım üstlenmişti.
Fakat her sezon finalinde izleyici kitlesi diziyi bitirecekler diye paniklerdi.
Hatta fanlar Fox’un diziye onay vermesi için sosyal medyada kampanyalar bile yapmıştı.
Neyseki Netflix fanları bu dertten kurtardı.
Lucifer’ı kısaca bi hatırlayalım:
Cehennem Lordu” Lucifer Morningstar (Tom Ellis); Los Angeles Polis Departmanı için cinayet işleyen suçluları yakalamaktadır.
Ancak büyük bir sırrı vardır: Bu çekici adam, aslında yeryüzüne düşmüş bir melektir!
Bu melek, yani Lucifer, aynı zamanda cinayet masasında iş ortağı olan Chloe Decker’a gönlünü kaptırmıştır.
3. sezonun sonunda Chloe, Lucifer’ın şeytan olduğunu öğrenmiştir.
Netflix’te başlayan 4. sezon daha da heyecanlı olmuş.
Chloe artık gerçeği biliyor.
İlerleyen bölümlerde Chloe hakkında da bilmediğimiz sırların olduğunu öğreniyoruz.
Ayrıca diziye bu sezon sürpriz yeni karakterler giriyor.
Bu yeni sezonda, dizinin, diğer sezonlarına göre daha eğlenceli olmasının yanı sıra, ciddileşmiş bir hikayeye de sahip olduğunu fark edeceksiniz.
Netflix bizi Lucifer’siz bırakmadı.
Hatta şimdiden 5. sezonu da çekilecek mi diye fanlar sorguluyor.
Bu arada, bir çok film ve diziye imzasını atan, bu dizinin de yönetici yapımcısı olan Jerry Bruckheimer’ın başarısını es geçmek istemem.
Ekiple yapılan röportajlardan öğrendiğimize göre, bir on bölüm daha çekilme olasılığı varmış.
Lucifer hayranlarına duyurulur.
Bu arada ben de bir hayranıyım.
Herkese iyi seyirler, iyi haftalar..
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.