Devletin sessiz neferinden miras: Mehmet Kemal Yazıcıoğlu örneği

Devletin sessiz neferinden miras: Mehmet Kemal Yazıcıoğlu örneği

Türk bürokrasisinin ve kamu yönetiminin hafızasında apayrı bir yeri olan merhum Vali Recep Yazıcıoğlu, yalnızca görev yaptığı illerde bıraktığı izlerle değil, devlet-millet bütünleşmesi konusundaki tavrıyla da gönüllere kazınmış bir isimdi. Onun hayata bakışını özetleyen “Ben devletçi bir adamım! Çünkü bilirim: Devlet yıkılırsa, her şey yıkılır.” sözü, bugün halen siyasi literatürde bir rehber ışığı gibi durur. İşte bu sözün ağırlığını, o ruhu ve o duruşu taşıyan bir isim var artık Tokat’ın yönetiminde: Mehmet Kemal Yazıcıoğlu.

Türkiye, uzun yıllardır siyaset sahnesinde çeşitli popülizm dozlarına maruz kaldı. Yerel yönetimlerde partizanlık, ayrıştırıcı dil ve günü kurtaran projelere dayalı anlayışlar çoğu kez şehirlerin geleceğini şekillendiren asıl meseleleri gölgede bıraktı. Tam da bu noktada, sahaya çıkan ve seçildiği günden bu yana çizgisini bozmayan, babasının mirasını çağdaş bir yönetim vizyonuyla buluşturan Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, Tokat için bir şans olduğu kadar Türkiye’nin yerel yönetim etiği açısından da bir örnek teşkil etmektedir.

Bugün Tokat sokaklarında gezen, esnafıyla konuşan, mahalle toplantılarına katılan vatandaşlar arasında ortak bir ifade işitilir: “Biz belediye başkanını artık makamda değil, aramızda görüyoruz.” Bu yaklaşım, aslında merhum Recep Yazıcıoğlu’nun yıllar önce Anadolu insanına gösterdiği tevazu ve devletle millet arasındaki mesafeyi kapatan tavrın genetik bir devamıdır. Devlet adamlığı, sadece protokol masalarında alınan kararlarla ölçülemez; milletin arasında yürürken hissedilen o güven duygusu, gerçek devlet terbiyesinin karşılığıdır.

Mehmet Kemal Yazıcıoğlu’nun belediyecilik anlayışında üç ana kavram öne çıkıyor: üretkenlik, adalet ve şeffaflık. Üretkenlik çünkü Tokat gibi tarihi, kültürel ve tarımsal potansiyeli olan bir şehrin kalkınma planı yalnızca asfalt dökmekle sınırlı olamaz. Adalet çünkü belediye hizmeti parti amblemleriyle değil, şehir kimliğiyle yürütülür. Şeffaflık ise devletin parasının kutsal olduğu bilinciyle şekillenir. Bu üç kavram, günümüzde yerel yönetimlerin çoğunda kaybedilen ve özlenen erdemlerdir.

Elbette siyasi miras taşıyan isimlerin üzerinde kamuoyu beklentisi çoktur. Babası efsaneleşmişse, toplum “aynısını” görmek ister. Ancak burada ince bir fark vardır: Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, babasının gölgesinde yürümüyor; o gölgenin içinden ışık üreterek yürüyor. Bu da kolay değildir. Çünkü bir efsaneyi takip etmek, efsaneyi taklit etmek değil, ona yakışan yeni eserler ortaya koymaktır.

Tokat, tarih boyunca stratejik bir şehir olmuştur. Bereketli toprakları, üretim alanları, kültürel değerleri ve Anadolu’nun derin hafızasında mühim bir yeri vardır. Bu şehir, doğru yönetildiği takdirde hem turizm hem tarım hem de dijital dönüşüm açısından bölgesel bir merkez haline gelebilir. Mehmet Kemal Yazıcıoğlu’nun projelerine baktığımızda görüyoruz ki; Tokat yalnız bugünün değil, on yıl sonra konuşulacak hamlelerin hazırlıklarını yapıyor. Gençlere teknoloji merkezleri, tarımsal üreticilere eğitim ve yeni pazar alanları, turizmde tanıtım stratejileri… Bu vizyon, yerel yöneticiliğin klasik kalıplarından çok daha fazlası.

Öte yandan, kamuoyu desteğinin sürdürülebilirliği, belediye başkanının kriz zamanlarındaki tavrıyla da ölçülür. Mehmet Kemal Yazıcıoğlu’nun afet bölgelerindeki koordinasyon yeteneği, sosyal dayanışma kampanyalarındaki performansı ve belediye hizmetlerinin “insana temas eden” yönü, bir kez daha babasının devlet felsefesini hatırlatıyor: Devlet, vatandaşın omuzuna yük bindirmek için değil, o yükü paylaşmak için vardır.

Bugün siyasette belki de en tehlikeli hastalık kibirdir. Kibir, milleti aşağıdan gören gözün verdiği bir zehir gibidir. Bu zehir, nice kariyerleri ve şehirleri çürütmüştür. Fakat Mehmet Kemal Yazıcıoğlu’nun tavrında kibre rastlamıyoruz. O, kapısını herkese açan; makamın tevazu gerektirdiğini bilen; oturduğu koltuğun bir emanet olduğunu unutmayan bir çizgide ilerliyor. Böyle başkanlara bugün memleketin çok ihtiyacı var.

Geleceğe dair iki umut belirgin:
Birincisi; Tokat, bu yönetim anlayışıyla bölgesel kalkınmayı hızlandırarak bir başarı hikâyesi yazabilir.

İkincisi; bu başarı hikâyesi, Türkiye’nin diğer şehirlerine de domino etkisi yaratabilir. Yerel yönetimler yarışını hizmete, vizyona, üretime çekebilir.

Merhum Recep Yazıcıoğlu, görevleri süresince halkın gönlünde taht kurmayı başardı. Bugün de o tahtın yeni bir sayfası yazılıyor. Bu sayfanın başında, soyadının yükünü değil, soyadının onurunu taşıyan bir isim var: Mehmet Kemal Yazıcıoğlu.

Türkiye’nin, memleket sevgisini devlet ciddiyetiyle birleştirebilen siyasetçilere ihtiyacı var. Çünkü aile geleneğiyle, devlet teşkilatı terbiyesiyle ve halkın dilini bilen bir yönetici profili, işte bugün Tokat’ta somut bir örneğe kavuşmuştur.

Ve belki de en önemlisi…

Devletin yıkılmaması için çalışan, devletçi bilinci topluma yeniden anlatan, emaneti namus bilen adamlar olduğu sürece; bu millet asla yıkılmaz.

Kalın Sağlıcakla…

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet