Cesaret ve kahramanlıklarıyla anılan ecdadımızın, Kurtuluş Savaşı ile taçlandırdığı Milli Meclis 23 Nisan 1920 yılında açılmış ve ayrıca, Milli Mücadeleninde, karargah görevini üstlenmiştir...

İşte bu kadar önemli ve kutlu bir günde TBMM özel gündemle toplandı. Toplantıda siyasi partilerin genel başkanları ve parti sözcüleri söz aldılar...

Meclisteki özel gündem toplantısını bende takip etme imkanı buldum. Bu toplantıda özellikle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar'ın konuşmalarını hayretle dinlediğimi belirtmek isterim...

Kılıçdaroğlu'nun eline tutuşturulduğu ve maddeler halinde sıralanan bir konuşma metninin ne kadar boş ve günümüz gerçeklerinden uzak olduğunu görmenin üzüntüsünü yaşadığımı belirtmek isterim...

HDP'nin Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ise dünü bugünü değerlendiren ve konuşmasını etnik yapı üzerine kurgulayarak, en güçlü meclisin, bugün en zayıf meclis tarafından kutlandığını öne sürerek, TBMM'ni, yine aynı çatı altında pasifize göstermeye çalışmıştır. Sancar ayrıca kayyumlara atıfta bulunup, CHP'li belediyelerinin'de baskı altında olduğunu iddiasını ortaya koymuştur...

Aslında konuşmayı takip edenler muhalefetin ne kadar boş ve beyhude işler peşinde olduğunu aleni açık ve net bir şekilde ortaya koymaktadır...

Mithat Sancar'ın CHP'li belediyelere arka çıktığınıda özellikle vurgulamak istiyorum. Çünki HDP, dün bizim oylarımızla seçildiler, diyerek efelendikleri sözlerin bu gün gereğini yapmaktadır...

Yani HDP ortaklarından hesap sorabilecekleri gibi, arka da çıkabileceklerini aleni ortaya koymuştur. Kimin, kiminle kol, kola olduğunun, bu açık tezahürünü siz değerli okurlarımın takdirlerine sunmak istiyorum...

İyi Parti sözcüsü Lütfi Tükkan'ın tek adam rejimi çıkışınada, değinmeden geçemeyeceğim. Aslında tek adam rejiminin, hangi manaya geldiğinin, tam kavranamadığı, görüşümü yenilemek istiyorum...

Tek adam rejimi veya aynı çevrenin iddiada bulundukları gibi Diktatörlükle yönetilen bir yönetim şeklinin iyice kavranamadığını görüyoruz. Böyle bir rejimde Diktatör eleştirilmez ve hakarete uğramaz. Böyle bir rejimde, mesela Kuzey Kore özelini değerlendirecek olursak, herkes sonucu tahmin edecektir...

Eleştiri olmalı ama eleştiri hakkaniyet ölçeğinde olmalıdır. Bu günki Muhalifliğin boyutları CHP'nin Adnan Menderes'e reva gördüğü o acımasız tutumun çok ötesindedir...

Dünyanın gıpta ile baktığı ve tüm dünya mazlumlarının, umut kapısı olarak gördükleri Türkiye'nin jeopolitik değerinin bilinci ile hareket etmek gerekir. Türkiye'yi TBMM çatısı altında zayıf göstermek, Türkiye’ye yapılacak en büyük ihanettir...

Son bir söz " Kimin, kiminle beraber olduğuna iyi bakmak ve Türkiye’nin geleceği açısından iyi tahlil etmek gerekir..."

Selam ve dua ile...