TİC Holding Header
  • USD 32.584
  • EUR 34.918
  • Altın 2437.996
  • BIST 100 9645.02

Akıllı şehir yolculuğu (X) Hinda Akıllı Şehir Teknolojileri

Hinda, şehirlerin karşılaştığı sorunları çözmek için şehir paydaşları ve sakinleri ile birlikte, teknolojiyi yenilikçi yöntemlerle kullanarak herkes için daha yaşanabilir şehirler kurar ve insan odaklı akıllı şehir çözümleri ile yaşam kalitesini artırır.
Akıllı şehir yolculuğu (X) Hinda Akıllı Şehir Teknolojileri
Değerli okuyucular.

Akıllı şehir yolculuğu yazı dizisi sizlerin ilgisiyle başarılı gidiyor.

Konunun güncel olmasına karşın spesifik olması okunma oranı açısından oldukça riskli. Bir riskte pandemi döneminde yüz yüze sinerji yaratmanın verimliliği ve gerekliliği için değişik ortamlarda bulunma zorluğu/zorunluluğu. Ancak mutlaka fark etmişsinizdir, tüm sektör paydaşlarıyla yol almayı önemsiyoruz. Bu yapıda bir hafta kamu bir hafta da özel sektör paylaşımını analiz edip sizlerle buluşturuyoruz.

Bu haftaki firma ortakları da uzun süredir sektörde olan, olumlu iz bırakan uzmanlar.

Zevkle okuyacağınız bir yazı;

Akıllı Şehir Yolculuğu yazı dizimizin X. yazısında Fatih Kafalı ve Mustafa Eruyar ile Akıllı Şehirleri ve "insan odaklı akıllı şehirler" mottosuyla yola çıkan inovatif ve veri odaklı;
Hinda Akıllı Şehir Teknolojileri'ni konuştuk.

Fatih Kafalı ve Mustafa Eruyar'ın yorum ve anlatımlarıyla "Akıllı Şehirler vizyonu ve bu vizyonun hayata geçirildiği Hinda Akıllı Şehir Teknolojileri şirketine uzanan yolculuk":

Şehir, medeniyetin daha büyük dünya içinde kendi dünyasını kurmanın bir ifadesidir. Şehirlerde medeniyetler gibi doğarlar, yaşarlar ve ölürler. Şehirleri de medeniyetleri de kuranlar da yok edenlerde insanlardır.Şehre baktığınızda insanı, insana baktığınızda da şehri görürsünüz. "Şehir tek bir organize bütünlük içerisinde milyonlarca parçanın oluşturduğu insan vücudu gibidir." ve değişimin temsilcisidir. Şehirler, fikirlerin yeşerdiği ve kök saldığı, bilginin ve tecrübenin arttığı, düşüncelerin değişime uğradığı veya yara aldığı, böylece insanların öğrendiği yerlerdir.

Değişimin çok hızla yaşandığı bir dünyada bu değişimlere kayıtsız kalmakta pek mümkün olmamaktadır. Yaşanan değişimlerin başında şehirlerde yaşayan insanların sayısının her geçen gün artması söylenebilir. Artan nüfus hareketleri hem göç veren hem de göç alan şehirleri etkilemektedir. Göç alan bölgelerdekısıtlı doğal kaynaklarla giderek artan nüfusa kalitelive sürdürülebilir hizmet ulaştırılmaya çalışılırken;göç veren bölgeler nitelikli insan gücünü koruma veşehirlerini daha yaşanabilir kılma gayretindedirler. Günümüz şehirlerinde artan nüfus yoğunluğu konut, altyapı, ulaşım, eğitim, sağlık, güvenlik, çevreve enerji gibi alanlarda zorluklarla karşı karşıya kalmaktave kaynak kapasitesinde sınırlara ulaşılmaktadır. Nüfusları hızla artan şehirlerin kadim dokusunu koruması, yaşanabilir şehirler olarak kalabilmesi, kaynaklarınısürdürülebilir bir şekilde kullanarak sakinlerine iyibir hayat kalitesi sunabilmesi, yatırımcıların gözdesiolmaya devam edebilmesi tüm bu sorunların bertaraf edilmesinde ve hatta çeşitli durumlarda kentsel kalkınmaya yönelik fırsata dönüştürülmesinde Akıllı Şehirler önem teşkil etmektedir. Şehirlerin bugün ve gelecekte karşı karşıya kalacağısorunlar ve etkileri aşağıdaki şekilde listelenebilir;

• Nüfus Artışı>İstihdam, konut, beslenme, göç, altyapı
• Küresel İklim Değişikliği> Tarım, afet, altyapı, su,göç, enerji
• Uzun Yaşam Süresi Beklentisi> Sağlık, bakım, istihdam, eğitim
• Kaynakların Azalması> Kirlilik, beslenme, ekonomi
• Kirlilik> Altyapı, su, sağlık, finans
• Artan Enerji Gereksinimi> Kirlilik, finans
• Teknik İşgücü Talebi>Eğitim, istihdam, girişimcilik, yüksek teknoloji
• Artan İletişim İhtiyacı> Finans, altyapı, yüksekteknoloji, güvenlik
• Kırsaldaki Sorunlar> Beslenme, istihdam, konut, göç
• Eskiyen Altyapı> Finans, yüksek teknoloji, istihdam

Şehirler hızla büyürken altyapılar aynı ivme ile büyümeye karşılık veremeyince bu durum şehirlerde yeni mücadele alanları oluşturdu. Bir taraftan artan nüfusunihtiyaçlarına cevap verebilmek için şehirlerde yeni üretim alanları açılırken birtaraftan bu tesislerin yol açtığı kirlilik şehirleri zorlu yaşam alanları haline getirdi.Artan motorlu taşıt sayısı hava kirliliğine, yollarda trafik kaynaklı beklemelere vemuazzam bir enerji ihtiyacına yol açtı. Göç alan şehirlerde yalıtılmış sosyo-kültürel bölgeler oluştu. Orta ölçekli ya da metropol olsun, farklı bölgelerarasında kaynaşmanın sağlanması da önemli bir zorluk olarak şehir yöneticilerinin önünde duruyor.Şehrin bir tarafında hayat kalitesini en üst düzeye ulaştırmayaçalışan insanlar yaşarken, beri tarafta sadece hayatta kalmave asgari geçim mücadelesi veren insanların yaşaması, şehre kimliğini sorgulatacak düzeyde temel bir problem olarak karşımızda durmaktadır.Sadettin Ökten'in deyimiyle "şehir bir ahlak meselesidir ve bir şehri kurmak, dönüştürmek ya da muhafaza etmek ahlâktan bağımsız değildir." Şehirlerdeki böylesi gelir dengesizliklerinin,toplumsal güvenlik algısını azaltan bir etkisinden bahsetmek demümkün. Şehirler kimliklerini koruyabilmek için bu zorluklarakendi kültür ve medeniyetlerinden kopmadan yenilikçi çözümlerüretmek durumundadırlar.

Şehirlerin attıkları adımları sadece zorluklar belirlemez. Şehir yöneticilerinin gelecek vizyonu vevatandaşların değişen talepleri de atılan adımlarayön verir. Günümüzde üretken vatandaşlar dahaiyi bir yaşam kalitesine sahip olmak istemekteve şehrindeki yenilikçi projelerin bir parçasıolmayı talep etmektedir. Dijital teknolojilerinyaygınlaşmasıyla birlikte vatandaşların ihtiyaçlarıda şekil değiştirmiştir. Yüzyıl kadar önce sebiller şehirlerde önemli bir hayrat olarak görülürken günümüzde ücretsiz internet hizmeti neredeyse sebilden daha fazla ihtiyaç olarak görülmektedir. Vatandaşlar şehirde karşılaştıkları sorunları kolayca yetkililere iletip sanal ortamdan kolayca takip edebilmeyi önemsemekte, eğitim ve turizm tercihlerini bu türden hizmetlerin bulunduğu şehirlerden yana kullanmaya eğilimlidirler. Şehir yöneticileri ise dışa bağımlılıkların asgariye indirildiği sürdürülebilir ve herkes için yaşanabilir şehirler hayal etmektedirler. Şehirlerin gelişmesi için tartışılan sürdürülebilirlik, yaşanabilirlik, yaşam kalitesi, rekabet, markalaşma, yönetişim, katılım, toplumsal refah ve dijitalleşme gibi farklı kavramları zaman içerisinde kendi bünyesinde toplamayı başaran "akıllışehir" yaklaşımını şehirlerimize özel olarak yeniden yorumlamalı ve şehrin tüm paydaşları ile kendi Akıllı Şehir yolculuğumuza çıkmalıyız.

Farklı şehirlerin kendilerine has zorluk ve vizyonları olmakla beraber bunların –tabiiolarak- tamamen birbirinden farklı olmadığı, çok sayıda benzer yönlerinin olduğu açıktır. Zorlukları aşıp, seçilen vizyon ışığında belirlenen hedeflere ulaşmak için şehirlerin seçtiği farklı metod ve araçlar olmakla birlikte ortak olarakyöneldiği bir araç göze çarpmaktadır: Bilgi ve İletişim Teknolojileri.

Teknolojinin olmadığı bir hayatın bile düşünülemediği bir dünyanın insanlarıyız. Modern dünyanın en öne çıkan unsuru olarak teknoloji, yediden yetmişe hiçbir insanın kendisine kayıtsız kalmasına müsaade etmeyecek kadar hayatımıza girmiş durumda. İnsanlar hayatiyetlerini sağlayabilmenin yegâne gereği olarak tekniğin elde bulundurulmasını ön görüyor.

Bugün teknik ve teknolojinin günlük hayatta olan egemenliği küçümsenmeyecek boyutlara varmış durumda. Şehirlerde yaşayan insanlar için teknik, sabahtan akşama, beşikten mezara her çalışmanın, her işleyişin yanı başında vazgeçilmez bir unsur olarak kendini gösteriyor. Gündelik hayatta kullandığımız araçlar doğrudan doğruya teknolojinin ürettiğinden ibaret, gıdaların elde ediliş yolları hatta yollarını bırakın kendileri bile artık teknolojinin güdümünde. Teknoloji bu kadar hayatımıza nüfuz etmiş ve insanlar tarafından bu kadar kabul görmüşken şehirlerin ve şehir yöneticilerinin teknolojiye kayıtsız kalması pek de mümkün gözükmemektedir. Teknolojinin gelişmesi ve insanlar tarafından çok hızlı tüketilmesi şehir açısından değerlendirildiğinde önemli fırsatları da beraberinde getirmekte şehirler sorunlarınındoğru teşhisi için bilgiye; ürettikleri tedavileriuygulamak için de teknolojiye ihtiyaçduymaktadırlar. Bu noktada son yıllarda ortayaçıkmış bir kavram benzer diğer kavramlara galip gelerek ve sıklıkla telaffuz edilmektedir: Akıllı Şehir



AKILLI ŞEHİR NEDİR?

Akıllı Şehir kavramı yeni bir kavram olduğu için sınırları henüz net olarak çizilmemiştir. Çok sayıda farklı tanım söz konusudur. Üstelik Akıllı Şehir kavramına benzer başka kavramlar da (Zeki Şehir,Bilgi Şehri, Sürdürülebilir Şehir, Yetenekli Şehir,Bağlı Şehir, Dijital Şehir, Eko-Şehir, Yenilikçi Şehir ve benzeri) mevcuttur. Tanımları yapan şehirler,firmalar ve organizasyonlar kendi bakış açılarına göre farklı sınırlar çizmektedir. Örneğin Avrupa Birliği; şehirlerin zorlukları ‘akıllı' bir şekilde yenmesi için bilgi ve iletişim teknolojisinin (BİT)önemli bir rol oynadığını, altı alandan birini veya daha fazlasını içeren en az bir girişimi olan şehirleri Akıllı Şehir olarak tanır (Bahsedilen 6 Alan: Akıllı Yönetişim, Akıllı İnsan, Akıllı Yaşam, Akıllı Mobilite, Akıllı Ekonomi ve Akıllı Çevre).

İstanbul'da Akıllı Şehir çalışmasında belirlemiş olduğumuz tanımı biz kendimize en yakın tanım olarak görüyoruz. Bize göre Akıllı Şehir;

"Sakinlerinin yaşam kalitesini yükseltmek, kaynakları etkin ve verimli kullanmak amacı ile teknolojik imkânlardan ve verilerden en ileri seviyede yararlanılan, şehrin tüm paydaşlarının şehir yönetimi ile entegre olduğu sürdürülebilir şehre Akıllı Şehir denir."

 Çok paydaşlı bir yapıya sahiptir.
 Akıllı şehirlerde etkinlik ve verimliliğin arttırılması için Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden faydalanılır.
 Düzenli olarak şehirden veri toplanır, analiz edilir ve şehirdeki firmalar, vatandaşlar ve kurumlarla paylaşılır.
 Çözülecek bir problem tek boyutlu olarak ele alınmaz. Örneğin bir ulaşım problemini çözmek için çevreye ve sağlığa zarar verilmez, tam tersine ulaşım problemine çözüm bulunurken aynı çözümün sağlık ve çevre alanlarındaki problemlere de çözüm oluşturması hedeflenir.
 Akıllı Şehir şemsiye bir tanımdır ve farklı hizmet alanlarını kapsar. Yönetişim, Yaşam, İnsan, Çevre, Enerji, Mobilite, Ekonomi, Sağlık, Turizm, Güvenlik gibi.
 Şehirde veri üretilirken belli standartlara uyulur ve verinin tekrar kullanımına önem verilir.

Akıllı şehir stratejisini benimseyen şehirler, şehir hizmetlerini daha etkili hale getirip sakinler, ziyaretçiler, yatırımcılar ve iş dünyası için daha cazip hale gelmeye çabalarlar.
Olgun bir akıllı şehir, birbirine bağlı bir sistem dahilinde yürüteceği süreçleri daha iyi bir şekilde planlayıp uygulamaktadır. Her şehrin kendine has sosyal, fiziki, iktisadi, yönetsel ve kurumsal yapısı çerçevesinde bina edilmesi gereken bir Akıllı Şehir yaklaşımı ile toplumsal ve kurumsal etkileşim temel alınmalıdır. Şehrin olgunluk aşamalarıda bu etkileşimin farklı düzeylerini göstermesi bakımından önemlidir. Dünyadaki örneklerinden ve uluslar arası standartlardan hareketle şehirlerin tarihsel ve güncel nitelikleri dikkate alınarak geliştirilecek olan bir yaklaşım ile akıllı şehre dair temel bir bakış açısı oluşturulmalıdır.

Bir Akıllı Şehir, net bir vizyon ile yönlendirilen, ilgili aktörlerin katılım gösterdiği ve süreçlerin etkin ve verimli bir şekilde organize edildiği üretken bir ortama ihtiyaç duyar.

Akıllı şehri kavramsal olarak nereye oturttuğunuz, teknolojiyi nasıl konumlandırdığınız da çok önemli. Son iki asırdır kavramlar bizim tarafımızdan oluşturulmuyor. Bu da beraberinde coğrafyayla ve iş yapış şekillerimizle uyuşmazlıklar yaşanmasına sebebiyet veriyor. Kavramı tekil olarak ele aldığınızda, peşinden koşulsuz bir şekilde takip ettiğinizde ve projelerin tamamında içselleştirmeyi yapmadığınızda ortaya koyduğunuz birçok proje ya akamete uğruyor ya da istenilen faydayı sağlayamıyor. Dolayısıyla kavramın öncelikli olarak bu coğrafyaya uygun olup olmadığını ve nasıl bu coğrafyayla uyumlu halde çalışabileceğini tanımlıyor olmanız gerekiyor. Özellikle Akıllı Şehir kavramının içerisinde akıl ifadesi geçtiği için bu işi biraz teknoloji tarafına yönlendirme veya öyle tanımlamaya çalışma gibi yanlış bir yolda izlenmektedir. Burada Akıllı Şehir' in çıkış noktasında teknoloji firmaların varlığı kavramın ticari anlamda bir kaygıyla ortaya çıkmış olması ve sahiplenenlerin biraz da teknoloji tarafına doğru yönlenmesine sebebiyet vermektedir.

Son 50 yılda şehirler önlerine getirilen sıfatlarla anılmaya hatta tanımlanmaya başladı. Dijital Şehirler, Sürdürülebilir Şehirler, Yenilikçi Şehirler, Bağlı Şehirler, Yeşil Şehirler gibi birçok kavram var ve Akıllı Şehir tam da bu kavramların üzerine oturmuş her bir kavramdan bir parça almış onların eksikliklerini tamamlayarak olgunlaşmasını sağlayarak vücuda gelmiş bir kavram olarak ifade edebiliriz. Çünkü içerisinde sürdürülebilirlik de var, bağlılık da var, yenilikçilik de var, dijitallik de var. Maalesef şehirler dijital olma yolunda ilerlerken sosyal anlamda insana dokunan vatandaşa dokunan birtakım şeyleri göz ardı edebiliyorlar. Şehre koyduğumuz bütün teknolojik ürünlerin sürdürülebilirliğini sağlamak strateji ortaya koymaktan daha ciddi sorunlar ortaya çıkartmaktadır.



Yerel yönetimlerin veya karar vericilerin ihtiyacı doğru bir şekilde belirleyebilmesi ve ne istediğini biliyor olması gerekiyor. Her şehrin kendine özgü güçlü olduğu alanlar var, Antalya'da sanayiyi ön plana çıkartamazsınız Antalya'da turizmi ve tarımı ön plana çıkartabilirsiniz. Belki bu alanlar şehrinizde yeterli olgunluğa ulaşmış olabilir turizmin yanına sağlığı ele alıp belki sağlık turizmi konusunda çalışmalar yaparak şehrin gelişimine katkıda bulunabilirsiniz. Ancak sanayiyi başka bir şehirde yapmak zorundasınız. Dolayısıyla seçtiğiniz fonksiyonel alanların uluslararası tanımların içerisinde geçen ve bir şablon olarak ortaya çıkmış tanımlardan biraz daha farklı olması gerekiyor. Yani şehrinize terzi işi bir yaklaşımla bakıyor olmanız gerekiyor.



Ortaya çıkarttığınız ürünlerin ne tür fayda sağlayacağını ve ne elde edeceğiniz sorusunu da soruyor olmanız gerekiyor. Burada Akıllı Şehirlerde birkaç başlık öne çıkıyor bunlara dikkat etmemiz gerekiyor. Özellikle Türkiye'de hiç başaramadığımız şeylerden birisi 19 yıllık kamu tecrübesinden sonra bunu rahatlıkla söyleyebilirim ‘birlikte çalışabilirlik' özelliğini çok ciddi bir şekilde güçlendirmemiz gerekmektedir. Şehirde, şehre katkı sunan STK'lar, üniversiteler, özel sektör temsilcileri ve vatandaş ile birlikte hareket edebilecek yapıları kurmamız gerekiyor. Tabi bunun dereceleri farklı farklı olmaktadır. Şehir yöneticilerinin vatandaşa karşı sorumlulukları daha fazla, 4 yıllık zaman dilimleri ile geldikleri için ortaya koydukları çözümlerin vatandaşın hayatında ne gibi rahatlıklar sağladığı veya ideal şehre doğru ne kadar yaklaştıklarını bir şekilde vatandaşa göstermek gibi bir sorumlulukları da var.



Paydaş ekosistemini iyi kurgulayıp birlikte çalışabilirlik fonksiyonları ile birlikte şehrinizi çok hızlı bir şekilde yol alabilecek noktalara getirebilirsiniz. Akıllı şehirler tek bir kimsenin, tek bir disiplinin çalışabileceği bir alan değil farklı disiplinleri bu ekosistemin içerisinde yoğurmanız gerekiyor. Geleneksel yönetim anlayışından yönetişim anlayışına geçişte bu ekosistemi kullanarak şehrinizde bir dönüşüm meydana getirebilirsiniz. Bunun içinde birtakım organizasyonlar kurmanız gerekiyor. Sadece ortaya koymuş olduğunuz bir stratejik plan veya yapalım diye vermiş olduğunuz bir karar yeterli değil. Bu şekilde sürdürülebilirliği sağlamanız çok mümkün olmaz. Bu mekanizmaları ortaya koyduğunuzda aslında ekonomi bu işin başında ve sonunda bir şekilde devreye giriyor. Fonlamayı nasıl yapacaksınız, sürdürülebilirliğini nasıl sağlayacaksınız, işletme maliyetlerini şehir olarak nasıl karşılayacaksınız bu sorulara işin başında cevap vermek ve kurgulamak zorundasınız. Sadece projenin oluşturulmasında ya da stratejinin ortaya çıkartılmasında değil hizmet sürenizin tamamında yaptığınız tüm işlerde işletme maliyetlerini göz önünde bulundurmanız gerekiyor. Ve tabi ki yetişmiş insan kaynağı; Türkiye'de yetişmiş inan kaynağı doğru projelerde konumlandırmamız gerekiyor. Bunun içinde yöneticiler bir miktar daha seçici olmak ve gayret etmek zorundalar.



Akıllı şehrinTürkiye'deki seyrini değerlendirdiğimizde Çevre Şehircilik Bakanlığı Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü tarafından Türkiye Akıllı Şehir Stratejik Eylem Planının hazırlanması, Cumhurbaşkanlığı düzeyinde sahiplenilmesi ve yerli milli teknolojilerle ilişkilendirilmesi Türkiye adına çok değerlidir. Türkiye Cumhuriyeti'nde en önemli makamı tarafından sahiplenilen Akıllı şehirlerin yerel yönetimler tarafından da temsiliyetinin üst düzeyde olmasını gerekli kılmaktadır. Burada yukarıda bahsettiğimiz bakış açısıyla yerel yöneticilere akıllı şehrin iyi anlatılması ve teknolojinin araç olmasının ötesine geçmemesi gerektiği doğrubir şekilde aktarılmalıdır. Burada iki tehlike önümüzde durmaktadır birincisi Akıllı Şehrin salt teknoloji olarak algılanması ve şehri teknoloji ile donatmanın akıllı şehir olmak için yeterli olduğu anlayışı diğeri de yapılan basit işlerin akıllı şehir gibi lanse edilmesi yerel yöneticilerin bu iki yanlışa düşmemesi ve çok dikkatli olması gerekmektedir.
Hinda Akıllı Şehir Teknolojileri (HINDA SCT) firması da işte tam burada devreye girmektedir.

Özel sektör, yeni gelişen trendlerin ve teknolojilerin yaygınlaştırılmasında her zaman öncü olmuştur. Teknoloji altyapısı ve hizmetleri sunan firmalar, son kullanıcılara veya şehir idarecileri kamu kurumlarına yeni gelişen trendleri ve teknolojileri birçok pazarlama faaliyeti ile tanıtmakta ve nihayetinde çözüm sağlamaktadır. Şehirler, kısıtlı kaynaklara sahip olmaları nedeniyle akıllı şehirlere dönüşüm yolculuğunda ihtiyaç duyduğu maliyetli teknolojileri belirlemede seçici davranmalıdır. Şehirler, teknoloji firmalarının esiri olmamalı ve sakinlerinin yaşam kalitesini artıran teknolojilere odaklanmalıdır. Teknoloji bir amaç değil araçtır, bu nedenle asıl amaç olan yaşam kalitesini artıracak projelerin geliştirilmesi gereklidir. Akıllı şehirlere dönüşümü sağlayan bu projelere "Akıllı Şehir Projeleri" ve şehirlerin akıllı şehir olma yolunda izlemesi gereken yola da "Akıllı Şehir Yol Haritası" denilmektedir.



Akıllı Şehir Yol Haritası, bir şehrin paydaşlarının, sakinlerinin ve ziyaretçilerinin ihtiyaçlarından beslenmekte ve yeni gelişen trend ve teknolojileri kullanarak yaşam kalitesini artırmaktadır. Şehirler, bu yol haritasını hazırlayabilmek için dünyadaki akıllı şehirleri araştırmalı, mevcut durumunu analiz ederek ihtiyaçlarını çıkarmalı, akıllı şehir vizyonunu belirlemeli ve bu vizyona ulaştıracak akıllı şehir yol haritasını geliştirmelidir. Danışmanlık, Türkiye'de henüz hak ettiği yeri bulamasa da dünyada şehirler, bu çalışmaları yapmak için danışmanlık hizmeti almaktadır. Ülkemizde bu hizmeti verecek ekipler, akıllı şehirler alanında gerekli bilgi ve tecrübeye sahip olmalı, her tedarikçiye eşit mesafede olarak tedarikçi bağımlılığı oluşturmamalı ve aynı zamanda Türkiye'deki yerel yönetimlerin çalışma prensiplerini iyi bilmelidir. Bu kriterlere göre değerlendirildiğinde, Türkiye'de akıllı şehirler alanında danışmanlık hizmeti verebilecek bir firma olmaması bizleri;
Hinda Akıllı Şehir Teknolojileri (HINDA SCT) şirketini kurmaya yöneltmiştir.

Yazımızın buraya kadar olan bölümünde gerçekçi bir bakış açısıyla Akıllı Şehir yapılanmaları nasıl olmalı ve niçin Hinda Akıllı Şehir Teknolojileri'ne (HINDA SCT) ihtiyaç var kurucu ortaklardan dinlediklerimiz bu şekildeydi.

Gelin şimdi yazının bu bölümünde de şirket'in kuruluş hikayesine bir göz atalım:

Önce şirketin adı niçin Hinda diye soracak olanlar olursa diye şu kısa açıklamayı yazdık, kuruculardan öğrendiklerimizden:

Hinda, "insan odaklı akıllı şehirler" mottosuyla yola çıkmıştır ve uluslararası alanda faaliyet göstermeyi hedeflediği için akıllı şehir alanındaki kilit kavramların İngilizce dilindeki baş harflerinden oluşmaktadır: Human (insan), Innovation (inovasyon) ve Data (veri).
(Hinda Akıllı Şehir Teknolojileri - HINDA SCT)

Ve bu adla hayata geçen şirket:

İstanbul Akıllı Şehir Projesi'nde beraber görev yapan ve İstanbul Akıllı Şehir yolculuğunda ciddi emekleri olan Fatih Kafalı ve Mustafa Eruyar'ın 2019 yılında özel hayata atılma kararı vermeleri ile kurulmuştur.

Şirketin kurucu ortaklarından Fatih Kafalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Coğrafi Bilgi Sistemleri alanında 15 yıl çeşitli kademelerde görev almış ve yine İBB iştiraki olan ve Türkiye'nin gündemine Akıllı Şehri yerleştiren şirket olan İsbak Aş.'de Hinda'yı kurana kadar Akıllı Şehir ve Strateji Geliştirme Müdürü olarak görev yapmıştır.

Mustafa Eruyar ise Ford tecrübesinden sonra İsbak Aş'de koordinatör olarak Mobilite konusunda birçok ulusal ve uluslararası projede görev almış projelerde liderlik yapmıştır. Türkiye'nin Akıllı Ulaşım Sistemleri (AUS) mimarisinin oluşturulmasında da önemli bir görev üstlenmiştir.

Kuruluşunda Akıllı Şehir yolculuğu tecrübesi olan bu iki isimle kurulmuş olan;
Hinda, insan odaklı akıllı şehirler tasarlayarak yaşam kalitesine en çok katkı sunan şirket olma vizyonuyla, akıllı şehircilik tecrübesini ulusal ve uluslararası şehirlere yaymayı hedeflemektedir.


SONUÇ:

Değişimi çok hızlı yaşıyoruz. Aslında COVID – 19 öncesi başladı bu hızlı değişim.
Asya, Avrupa, Amerika vs. birçok yerde Akıllı Şehir yolculuğunda yerini alan şehirler teknolojik ve insan odaklı tasarılarla iş-yaşam dengeside gözetilerek liderlik ve yönetim becerileri temelli hızlı değişimleri eğitimden sağlığa ve mobilitiye uygulamaya geçirdiler ve COVID – 19 ve sonrası içinde bu uygulamaları daha güvenli ve sağlıklı ortamlar için geliştirmeye devam ediyorlar. Ülkemiz içinde bu geçerli. Birçok şehrimiz Akıllı Şehir kategorisinde küresel gelişmeleri gözardı etmeden yeni projeler üretiyor, ürettiklerini geliştiriyor ve geleceğin bugüne yakınsandığı gerçeği ile de gelecek nesillere sürdürülebilir yaşamlar bırakmanın çalışmalarını sürdürüyor.


Sevgi ve Sağlıkla kalın...
ncmozdmr

Kaynak:
Hinda Akıllı Şehir Teknolojileri (HINDA SCT)


Katkıları için Hüsnü Baysal'a teşekkür ederiz.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri