Adli Tıp Kurumundan 'Skandal' Bir Açıklama!..
Öncelikle şunu iyi bilmek lazım, Adli Tıp Kurumu bağımsız bir kurumdur. Ölümlerin araştırılması, tıbbi incelemeyi gerektiren bazı suç eylemlerinin veya cezai ehliyeti ortadan kaldırabilecek akıl hastalıklarının saptanması, mahkemelerde bilirkişilik, gibi çeşitli uygulamalarda adli soruşturmaya veya kriminolojiye yardımcı olan bir bilim dalıdır.
Adli tıp kurumu delilleri kendi toplar,deneyleri kendi yapar daha sonrada Adalet Bakanlığına sunar. Adalet Bakanlığı da bu rapor doğrultusunda açıklama yapar. Yurt içerisinde gelişen olaylar sonrasında bağımsız olarak açıklama yapma yetkisine sahiptir fakat Uluslararası alanda Adli Tıp Kurumu yine raporunu bağımsız hazırlar ve Adalet bakanlığına sunar. Açıklamayı sadece Bakanlık yapabilir.
Adli Tıp Kurumu defalarca skandallarla karşımıza çıkmıştır fakat Ülkemizin geleceğini tehlike
altına sokabilecek kadar büyük bir ''skandal'', hatta büyük bir ''hata'' şimdiye kadar görülmemiştir.
Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç. Dr Haluk İnce'nin, İsrail komandolarının, Gazze'ye yardım götürmek amacıyla yola çıkan Mavi Marmara gemisindeki vatandaşlarımıza saldırısı sonrasında hayatını kaybedenlerle alakalı yapmış olduğu inceleme ve otopsi sonuçlarından sonra yapmış olduğu açıklama herkesi şok etmiştir.
Doç.Dr Haluk İnce yapmış olduğu açıklamada şu ifadeyi kullanmıştır;
''İsrail konvoy saldırısının delil incelemelerine Adalet bakanlık Müsteşarı eşlik etmekte.. Açıklamaları Bakanlık yapacak yada Bakanlığın istediği açıklamaları yapacağız''..
Bu açıklamadan anladığımız şudur; ''biz hükümete bağlıyız ve hükümet ne derse biz onun altını imzalarız.'' Bağımsız olması gereken bir kurumun başkanının böyle bir açıklama yapması büyük bir SKANDALDIR..
Kaideten, Doç. Dr Haluk İnce'nin bağımsız bir kuruma Adalet Bakanlığı Müsteşarı'nın dahil olduğunu söylemesi ve Adalet Bakanlığı Müsteşarıyla birlikte çalışıyoruz demesi
haddini aşmadır, yetkiyi kötüye kullanmadır ve en önemlisi deşifredir. Uluslararası ilişkilerde Hükümetin sözcüsünden başka hiç kimse açıklama yapamaz.
Bu skandal açıklamanın Uluslararası platformda karşımıza çıkması muhtemeldir.
İsrail bize bunu koz olarak kullanacaktır ve bu konuda verilen rapora itiraz edecektir.
Ayrıca bu durum, gemide öldürülen vatandaşlarımızın İsrail'e karşı açacakları davayıda etkileyecektir.
Yani kısacası bu açıklama bizi İsraile karşı haklı iken haksız duruma düşürecektir.
Uluslararası politikada da böyle bir açıklama Türkiye'nin itibar ve güven kaybına sebep olacaktır.
Adli tıp kurumu delilleri kendi toplar,deneyleri kendi yapar daha sonrada Adalet Bakanlığına sunar. Adalet Bakanlığı da bu rapor doğrultusunda açıklama yapar. Yurt içerisinde gelişen olaylar sonrasında bağımsız olarak açıklama yapma yetkisine sahiptir fakat Uluslararası alanda Adli Tıp Kurumu yine raporunu bağımsız hazırlar ve Adalet bakanlığına sunar. Açıklamayı sadece Bakanlık yapabilir.
Adli Tıp Kurumu defalarca skandallarla karşımıza çıkmıştır fakat Ülkemizin geleceğini tehlike
altına sokabilecek kadar büyük bir ''skandal'', hatta büyük bir ''hata'' şimdiye kadar görülmemiştir.
Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç. Dr Haluk İnce'nin, İsrail komandolarının, Gazze'ye yardım götürmek amacıyla yola çıkan Mavi Marmara gemisindeki vatandaşlarımıza saldırısı sonrasında hayatını kaybedenlerle alakalı yapmış olduğu inceleme ve otopsi sonuçlarından sonra yapmış olduğu açıklama herkesi şok etmiştir.
Doç.Dr Haluk İnce yapmış olduğu açıklamada şu ifadeyi kullanmıştır;
''İsrail konvoy saldırısının delil incelemelerine Adalet bakanlık Müsteşarı eşlik etmekte.. Açıklamaları Bakanlık yapacak yada Bakanlığın istediği açıklamaları yapacağız''..
Bu açıklamadan anladığımız şudur; ''biz hükümete bağlıyız ve hükümet ne derse biz onun altını imzalarız.'' Bağımsız olması gereken bir kurumun başkanının böyle bir açıklama yapması büyük bir SKANDALDIR..
Kaideten, Doç. Dr Haluk İnce'nin bağımsız bir kuruma Adalet Bakanlığı Müsteşarı'nın dahil olduğunu söylemesi ve Adalet Bakanlığı Müsteşarıyla birlikte çalışıyoruz demesi
haddini aşmadır, yetkiyi kötüye kullanmadır ve en önemlisi deşifredir. Uluslararası ilişkilerde Hükümetin sözcüsünden başka hiç kimse açıklama yapamaz.
Bu skandal açıklamanın Uluslararası platformda karşımıza çıkması muhtemeldir.
İsrail bize bunu koz olarak kullanacaktır ve bu konuda verilen rapora itiraz edecektir.
Ayrıca bu durum, gemide öldürülen vatandaşlarımızın İsrail'e karşı açacakları davayıda etkileyecektir.
Yani kısacası bu açıklama bizi İsraile karşı haklı iken haksız duruma düşürecektir.
Uluslararası politikada da böyle bir açıklama Türkiye'nin itibar ve güven kaybına sebep olacaktır.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.