Türkler tarih yazmaz, tarih yapar ve yaşarlar!
Zeytin dalı operasyonu ile bu sözleri yeniden kanıtladı yeni Türkiye. Hiçbir vesayeti, artık kabul etmeyeceğini, ne toprakları üstünde, ne Milleti üstünde, artık kimsenin oyun kuramayacağını, kesin ve keskin bir dil ile dünyaya ilan etti.
‘Ya ortak, ama göz hizasında ortak, ya da karşıt olarak karşınızda göreceksiniz bundan sonra’ diye tüm dünyaya deklere etti. Tüm ülke, hatta nerdeyse tüm İslam dünyası, tek nefes olmuş, kenetlenmiş, askerimize destek, moral ve dualar gönderiyor. Tarifi çok zor bir atmosfer var. Bir olağanüstülük, bir vakurluk, bir duygusallık!
Askerlik şubeleri önünde oluşan insan selleri, yol boyunca geçen askeri konvoylara gösterilen sevgi selleri, askere üşümesin diye yakacak taşıyanlar, kurban kesip pişiren yörük teyzeler. Anlatamam, yaşamak lazım, ülkemin bu farklı havasını derin, derin solumak lazım! Şahid olmak lazım! Bir parçası olmak lazım! Hatta sadece Türkiye değil, tüm Turan eli böyle!
Almanya’dan eski bir dostum, Suriyeli kardeşim, telefon açarak, ‘Allah sizlerden razı olsun, Allah Türk askerini korusun’ diyerek dua ediyor ise, şu eski atasözü de doğrulanmıştır: Türk beklenendir!
Peki tüm ülke mi böyle? Hiç olur mu?
Bir avuç, kanı şüpheli, entel, dantel, ne idiği belirsiz hain zümresi yine iş başında. ‘Savaşa hayır’ nidaları atıyorlar, ‘Afrin’de katliam var’ diyorlar, ‘Faşist, işgalci’ diyorlar. İsimlerini tek tek yazarak, reklamlarını yapmak niyetinde değilim. Eminim ki, kimleri kastettiğimi sevgili okurlarım, gayet iyi biliyor.
İşte bu güruh, PKK, DEAŞ, DHKP-C, sivilleri hain Terör faaliyetleri ile katlettiklerinde, hiç seslerini çıkartmayalar. Yiğitlerimiz, korkak pusular ile şehid edildiğinde, görmezden gelenler. Ve en önemlisi bunlar bir de 'İmtiyazlı' vatandaşlar. Devlet memurları. Doktor, hemşire, öğretim görevlisi veya akademisyen olanlar!
Peki, siz bu devletten haz almıyorsunuz da, maaş niye alıyorsunuz? Hadi haz almadınız, üstelik ihanet ediyorsunuz. Ve benim Zihni’min almadığı şey ise, bunlara ilgili bakanlıklar niçin gerekeni yapmıyor? Neden bu hainler, halen bu devletin ekmeğini yiyor ve neden halen bu devletin nüfus kağıdına sahipler?
Ya sev, ya terk et, bu cennet vatanı!
Afrin’de, kocası, üç çocuğu esir olup da buna rağmen evine dönen Kürt annesi kadar da mı olamıyorsunuz? Türk askerine dua eden, ‘biz burda Başkan Erdoğanı istiyoruz’ diyen o anne kadar da mı olamıyorsunuz?
Ve madem o kadar seviyorsunuz PKK’yı, Afrin sizin için çok önemli, buyrun gidin YPG üniforması giyin, yapabiliyorsanız Türk askerinin karşısına durun. Ama bu memlekette yaşamayın. Bu ülkenin oksijenini o kirli ciğerlerinize çekerek, iğrenç karbondioksit salgılamayın.
Bazıları şunu unuttu; Türk milletinin ata mesleği askerlik zaten. Burnumuzun dibinde, 30, 40,60, 70 bin kişilik ordu kurdurtur muyuz? Ters yerden rüzgar estirttiniz! Değil 4900, 400000 bin TIR silah gönderseniz ne yazardı? O silahları kullanacak yürek mi var? Kabiliyet mi var o teröristlerde?
İşte bir Türk Pilotu, imkansızı başararak, dünyayı şaşırtan bir manevra ile o silahları hurdaya çevirdi. Ve birkaç kendini bilmez haricinde, tüm dünya bu harekatın meşru olduğunu kabul etti. Hatta bu durumun müsebbibi konumunda olan ABD bile, istemeseler de, kabul ettiler, hatta alelacele dün gece itibari ile heyet gönderdiler. Aslında başka seçenekleri de yok!
Dedik ya, üstünde oyun kurmaya artık izin vermeyen, oyun kurup, oyunlar bozan bir Türkiye var! Onca iyi niyetli uyarıları siz dikkate almazsanız, bizim milletimizin tabiri ile ‘alnımızın dikine giderseniz’, e o zaman da yapacaklarımızı ancak seyredersiniz. Bahsi geçen kendini bilmeyenlerin arasında AB ve Almanya’da var tabii!
Efendim neymiş, kaygılı ilermiş! Eee, bize ne bundan? Sizin kaygı ve tasalarınız, on yıllardır besleyip büyüttüğünüz PKK’nın yok edilmesi ile iştigal. E kusura bakmayın da, kaygılanın o vakit. Çünkü sayın Başbakanımızın da dediği gibi; ‘Son terörist yok olana kadar devam edecek bu operasyon’
Almanya ise, ‘Türkler Almanya’dan aldıkları tankları, Kürtlere karşı kullanıyorlar’ diye saçmalığın zirvesine çıktılar. Mantığa tepki olarak sarf edilen bu lafların, elle tutulacak hiçbir yanı yok!
Birincisi, Zeytin Dalı Operasyonu Kürtlere karşı değil, TERÖR örgütlerine karşı yapılıyor ve tüm dünya da bunu görüyor ve tasvip ediyor zaten. İkincisi ise, çok pardon da, o tankları satarken siz, ‘bunları savaşta falan kullanmayın, içinde çiçek yetiştirin’ ya da ‘bunları ancak müzeye koyun’ diye bir ibare mi bıraktınız?
Siz tankları ne için yapar, ne için kullanırsınız? Patates tarlalarını sürmek için değil herhalde. Ne kendi halkınızı ve ne de Türk halkını, aptal yerine koymayı bırakın. Ve hazırlayın kendinizi. Çünkü bu harekat öyle üç, dört günde bitmeyecek!
Afrin ile de sınırlı değil. Artık Türk ordusu bölgede ve hareket halinde. Bu saatten sonra ise, biz ne vakit istersek, o zaman durur. Biz, ne kadar ve nerde kalacağımızı da kimseye sormayız. Size çok sabır ettik, defalarca uyardık. Bu durumda kabul edilecek hiçbir şey yok dedik, anlamadınız!
Şimdiden sonra da, artık sizin karışma lüksünüz asla yok. Artık iş Sakarya kahramanlarında, Peygamber ocağı dediğimiz, Türk ordusunda, Mehmetçiklerimizde. Sizin gibi, gittiğimiz yerlere, kan, zulüm ve gözyaşı da götürmüyoruz. Daha dün 500 çadırlık bir bir kamp inşaa ettik. İnsanı yardımlarımızı ulaştırdık!
Bizim farkımız bu!
Bakın eskiden ordumuz nasıl yemin edermiş:
Yılmam ölümden,
Yaradana askerim,
Orduma Gazi dedi Peygamberim,
Bir dileğim var, ölürüm isterim,
Yurduma tek düşman ayak basmasın!
Amin desin hep birden, birden yiğitler,
Allahüekber, gökten Şehidler!
Amin, Amin, Allahüekber Allahüekber!
Bu millete mi siz diz çöktürecektiniz? Rabbim Askerimizi korusun ve muzaffer eylesin!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Askerlik şubeleri önünde oluşan insan selleri, yol boyunca geçen askeri konvoylara gösterilen sevgi selleri, askere üşümesin diye yakacak taşıyanlar, kurban kesip pişiren yörük teyzeler. Anlatamam, yaşamak lazım, ülkemin bu farklı havasını derin, derin solumak lazım! Şahid olmak lazım! Bir parçası olmak lazım! Hatta sadece Türkiye değil, tüm Turan eli böyle!
Almanya’dan eski bir dostum, Suriyeli kardeşim, telefon açarak, ‘Allah sizlerden razı olsun, Allah Türk askerini korusun’ diyerek dua ediyor ise, şu eski atasözü de doğrulanmıştır: Türk beklenendir!
Peki tüm ülke mi böyle? Hiç olur mu?
Bir avuç, kanı şüpheli, entel, dantel, ne idiği belirsiz hain zümresi yine iş başında. ‘Savaşa hayır’ nidaları atıyorlar, ‘Afrin’de katliam var’ diyorlar, ‘Faşist, işgalci’ diyorlar. İsimlerini tek tek yazarak, reklamlarını yapmak niyetinde değilim. Eminim ki, kimleri kastettiğimi sevgili okurlarım, gayet iyi biliyor.
İşte bu güruh, PKK, DEAŞ, DHKP-C, sivilleri hain Terör faaliyetleri ile katlettiklerinde, hiç seslerini çıkartmayalar. Yiğitlerimiz, korkak pusular ile şehid edildiğinde, görmezden gelenler. Ve en önemlisi bunlar bir de 'İmtiyazlı' vatandaşlar. Devlet memurları. Doktor, hemşire, öğretim görevlisi veya akademisyen olanlar!
Peki, siz bu devletten haz almıyorsunuz da, maaş niye alıyorsunuz? Hadi haz almadınız, üstelik ihanet ediyorsunuz. Ve benim Zihni’min almadığı şey ise, bunlara ilgili bakanlıklar niçin gerekeni yapmıyor? Neden bu hainler, halen bu devletin ekmeğini yiyor ve neden halen bu devletin nüfus kağıdına sahipler?
Ya sev, ya terk et, bu cennet vatanı!
Afrin’de, kocası, üç çocuğu esir olup da buna rağmen evine dönen Kürt annesi kadar da mı olamıyorsunuz? Türk askerine dua eden, ‘biz burda Başkan Erdoğanı istiyoruz’ diyen o anne kadar da mı olamıyorsunuz?
Ve madem o kadar seviyorsunuz PKK’yı, Afrin sizin için çok önemli, buyrun gidin YPG üniforması giyin, yapabiliyorsanız Türk askerinin karşısına durun. Ama bu memlekette yaşamayın. Bu ülkenin oksijenini o kirli ciğerlerinize çekerek, iğrenç karbondioksit salgılamayın.
Bazıları şunu unuttu; Türk milletinin ata mesleği askerlik zaten. Burnumuzun dibinde, 30, 40,60, 70 bin kişilik ordu kurdurtur muyuz? Ters yerden rüzgar estirttiniz! Değil 4900, 400000 bin TIR silah gönderseniz ne yazardı? O silahları kullanacak yürek mi var? Kabiliyet mi var o teröristlerde?
İşte bir Türk Pilotu, imkansızı başararak, dünyayı şaşırtan bir manevra ile o silahları hurdaya çevirdi. Ve birkaç kendini bilmez haricinde, tüm dünya bu harekatın meşru olduğunu kabul etti. Hatta bu durumun müsebbibi konumunda olan ABD bile, istemeseler de, kabul ettiler, hatta alelacele dün gece itibari ile heyet gönderdiler. Aslında başka seçenekleri de yok!
Dedik ya, üstünde oyun kurmaya artık izin vermeyen, oyun kurup, oyunlar bozan bir Türkiye var! Onca iyi niyetli uyarıları siz dikkate almazsanız, bizim milletimizin tabiri ile ‘alnımızın dikine giderseniz’, e o zaman da yapacaklarımızı ancak seyredersiniz. Bahsi geçen kendini bilmeyenlerin arasında AB ve Almanya’da var tabii!
Efendim neymiş, kaygılı ilermiş! Eee, bize ne bundan? Sizin kaygı ve tasalarınız, on yıllardır besleyip büyüttüğünüz PKK’nın yok edilmesi ile iştigal. E kusura bakmayın da, kaygılanın o vakit. Çünkü sayın Başbakanımızın da dediği gibi; ‘Son terörist yok olana kadar devam edecek bu operasyon’
Almanya ise, ‘Türkler Almanya’dan aldıkları tankları, Kürtlere karşı kullanıyorlar’ diye saçmalığın zirvesine çıktılar. Mantığa tepki olarak sarf edilen bu lafların, elle tutulacak hiçbir yanı yok!
Birincisi, Zeytin Dalı Operasyonu Kürtlere karşı değil, TERÖR örgütlerine karşı yapılıyor ve tüm dünya da bunu görüyor ve tasvip ediyor zaten. İkincisi ise, çok pardon da, o tankları satarken siz, ‘bunları savaşta falan kullanmayın, içinde çiçek yetiştirin’ ya da ‘bunları ancak müzeye koyun’ diye bir ibare mi bıraktınız?
Siz tankları ne için yapar, ne için kullanırsınız? Patates tarlalarını sürmek için değil herhalde. Ne kendi halkınızı ve ne de Türk halkını, aptal yerine koymayı bırakın. Ve hazırlayın kendinizi. Çünkü bu harekat öyle üç, dört günde bitmeyecek!
Afrin ile de sınırlı değil. Artık Türk ordusu bölgede ve hareket halinde. Bu saatten sonra ise, biz ne vakit istersek, o zaman durur. Biz, ne kadar ve nerde kalacağımızı da kimseye sormayız. Size çok sabır ettik, defalarca uyardık. Bu durumda kabul edilecek hiçbir şey yok dedik, anlamadınız!
Şimdiden sonra da, artık sizin karışma lüksünüz asla yok. Artık iş Sakarya kahramanlarında, Peygamber ocağı dediğimiz, Türk ordusunda, Mehmetçiklerimizde. Sizin gibi, gittiğimiz yerlere, kan, zulüm ve gözyaşı da götürmüyoruz. Daha dün 500 çadırlık bir bir kamp inşaa ettik. İnsanı yardımlarımızı ulaştırdık!
Bizim farkımız bu!
Bakın eskiden ordumuz nasıl yemin edermiş:
Yılmam ölümden,
Yaradana askerim,
Orduma Gazi dedi Peygamberim,
Bir dileğim var, ölürüm isterim,
Yurduma tek düşman ayak basmasın!
Amin desin hep birden, birden yiğitler,
Allahüekber, gökten Şehidler!
Amin, Amin, Allahüekber Allahüekber!
Bu millete mi siz diz çöktürecektiniz? Rabbim Askerimizi korusun ve muzaffer eylesin!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
