Yine ortada bir Türk Devleti var.
Karşısında ise tıpkı o zaman da dost gibi görünüp, aslında kuyu kazan Almanya, Fransa.
İngiltere'nin bu kez uğraşacak gücü yok, keza İtalya'nın da.

ABD o zaman da pek bulaşmamıştı, şimdi de pek bulaşmamaya ihtimam gösteriyor, kaldı ki, ABD'nin de karışacak pek dermanı yok gibi.

Tabii, ortalıkta yine bir piyon var, o zaman da Yunan idi, bu kez de Yunan.

Hem de öyle bir eda ile geliyorlar ki, bakan da dünyanın süper gücü falan sanır.

Mantık şu: Ege de Akdeniz de bizim, sadece bizim, Türkiye ancak Antalya'da plajdan denize girebilir, ona da biz müsaade edersek.

O zaman da bunların aklına "ionik deniz" saçmalığını sokmuşlardı, şimdi de sokmuşlar.

Kendi anakaralarına 560 km uzaklıkta olan üç beş ada parçasını baz alıp, buradan 420 mil kıyı sahandılığı iddia edebilecek kadar da realiteden uzaklar.

Hatta ve hatta, deniz sınırları olmayan Mısır ile işte yine o olmayan sınırlarının birleşmesi için, gülünç bir anlaşma yapacak kadar da gözlerini hırs büyümüş.

Mesele tabii ki, önümüzdeki yüz yılın enerji dağılımının paylaştırılacağı Akdeniz.

Unutulmamalı ki, BAE'in petrol rezervleri tükenmek üzere.
Onun için de 20 yıldır turizme yatırım yapmaktalar.

Suudi Arabistan rezervleri için de durum aynen geçerli.

Eh Akdeniz de bulunan rezervlerin de tahmini rakamı dudak uçuklatıyor.
Yüzlerce trilyon metreküp doğalgaz ve petrol.

Elektromobilite ise daha nerdeyse gelişme safhasında, dünya ölçülerinde.

Yani, doğalgaz da petrol de daha en azından bir yüz sene, önemli ihtiyaç.

Şimdi gelelim işin asıl önemli bölümüne.

Bir Türk, Yunan savaşı yaşanır mı?
Veya ciddi çatışmalar olur mu?

Ben şahsen buna pek ihtimal vermiyorum.

Bir kere iki ülke de NATO üyesi, dolayısıyla müttefik.

Yunanistan, evet, atıp tutabilir, ancak, nihayetinde ekonomik durumu da belli.
Savaşmak için silah gerek mühimmat gerek bunlar içinde büyük paralar gerek.
Yunanistan ise iflas etmiş bir ülke, ekonomik olarak çökmüş bir ülke.

Bu parayı bulması için yine birilerine el açması ve büyük bedeller ödemesi lazım.
Çünkü kimse, kimseye boşuna para vermez, karşılık ister ve Yunanistan taviz verebilecek durumda da değil, çünkü vere vere kalmamış zaten.

Bir diğer mevzu ise Yunan halkı.

Yunanistan halkı, olup bitenlere tepkili.
Çünkü ekonomik çöküntünün yanısıra, korktukları bir başka şey var:
Ava giderken avlamak.

Yani adalardan olmak.
Ve eğer ki böyle bir durum yaşanırsa, Türkiye'nin bunu fırsat bilip o adaları ellerinden alacağını, çok iyi biliyorlar.
Gayri resmi işgal ettiklerini de.

Sonunda, Yunanistan hükümeti, AB'nin iki tükenmeye yüz tutmuş ülkesi olan Fransa ve Almanya'nın taşeronu olmayı üstlenir mi, üstlenmez mi, bunu göreceğiz.

Nerden çıkarttı bu tükenmişliği diye sorduğunuzu duyar gibiyim.

Fransa ekonomisi iki yıldır, ağır sekteye uğradı, sarı yelekliler, bu zaman zarfında hemen her hafta sonu, başta Paris olmak üzere büyük şehirleri, yangın yerine çeviriyor, talan ediyorlar.

Almanya'nın fişini ise Trump çekti.
Otomotiv sektörünü adeta çökertti.

Sonunda Covid-19 ise tüm Batı ülkelerine ağır kayıplar verdiği gibi bu iki ülkeye de ağır kayıplar verdi, veriyor, verecek.

Türkiye'nin Akdeniz'deki dik duruşu ve tavizsiz davranışı, Batı'ya ayrıca bir kültür şoku yaşattı.

Alışık oldukları, emir alan, git deyince giden, gel deyince gelen Türkiye artık yok.

Sayın Hulusi Akar'ın da dün dediği gibi, etki alanımız inanılmaz derecede gelişti, ilgi alanınız ise tüm dünya!

Bu hakikatleri elbette Yunanistan da bilmektedir.
Ve zorbalığa başvurmadan önce, bir değil, bin kere düşünecektir.

Hatırlatalım ki bizim davamız kızıl elmadır, kızıl elma ise tüm cihandır.

Bunlar gerçekler.
Bu gerçekleri görmezden gelen isefr akibeti ile kumar oynar.

Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam