Siyasi ayak ve darbe söylentileri
Soğuk savaş zamanından beri gelenektir ki, dünyada ne kadar namlı istihbarat servisi varsa, yeni mensuplarını eğitim için Türkiye’ye, hususen İstanbul’a yollarlardı, yolluyorlar.
Ve şimdi, gökten inmiş gibi, bir ağızdan birileri, FETÖ’nün siyasi ayağı tartışmasını başlattı ise bunun arkasında muhakkak bir oyun, bir hinlik vardır.
Özellikle de FETÖ’yü askeriyeye sokmakta çok mahir olan komutan (?) lardan biri, bariz yalanlar ile ortaya atılıyor ise durum gerçekten vahimdir.
Peki şimdi bir de işin içine yeni darbe söylentileri girdi.
Neden girdi?
Bunun cevabı, FETÖcü oldukları besbelli olan isimlerin, tıpkı 15 Temmuz öncesi takındıkları tavırlar, söylemleri, firari FETÖcülerin, sosyal medyada sergiledikleri performansla izah edilebilir mi?
Sorulması gereken soru şu:
Artık yeniden bir darbe, teknik, lojistik, ideolojik bakımdan olabilir mi?
Milletin kahir ekseriyetinin darbeye karşı olduğunu bile bile, yani ideolojik platformun olmadığını, herhangi bir karşılığının olmadığını bile bile, hatta darbeyi gerektirecek hiçbir sebebin olmadığını bile bile, kim kalkıpta bu çılgınlığa yeltenir.
Şimdi ilk evvela bir siyasi ayak işine bakalım.
AK Partisi, elbette bir vakitler, yani FETÖ’nün bir dini hareket olduğu sanıldığı vakitlerde, bunlarla beraber imiş gibi gözükmüştür. Aslında ise içlerine sızıp, deşifre edip, sonlarını getirmeye başlamıştır.
Unutulmaması gerekir ki, FETÖ o zamanlar dahi gücünün zirvesinde idi.
Dershaneler krizi patlak verdiğinde, aralar iyice gerildi.
Yeni Şubat MİT Müsteşarı krizinde iyice belli oldu saflar.
17/25’den sonra ise her şey ayyuka çıktı ve ne hikmetse CHP tam da o andan itibaren FETÖ’nün siyasi ayağı olmaya başladı!
FETÖ malzeme verdi ve CHP’nin yandaş ne kadar medyası var ise FETÖcü medya ile tek bir ağızdan, kopyala, yapıştır usulü ile paylaşılmış, Kılıçdaroğlu vesilesi ile de TBMM’de savrulmuştur.
Firari FETÖcülere CHP neden sahip çıkar?
Bu işbirliği 15 Temmuz’a giden süreçte de, bizzat darbe girişiminde de, ve akabinde de devam etmiştir, ve de etmektedir.
Bunu göremeyen ise ya gafildir, ya bakan kör, veyahut da ideolojik nefreti içinde boğulmaktadırlar, o kadar ki, gerçekleri görmek bir yana, gerçekleri yalan sanarlar!
Bugün itibariyle de durum, aynen budur.
Danışmanları FETÖcü, Vekilleri FETÖcü, Belediye Başkanları FETÖcü, yandaş medyası FETÖcü, canhıraş savunduğu darbe failleri FETÖcü ve tüm bunlara rağmen, Kılıçdaroğlu tutmuş, ciddi, ciddi, FETÖ’nün siyasi ayağı Tayyip Erdoğan’dır diyor, diyebiliyor!
Şimdi gelelim şu darbe söylentilerine!
İlk önce bir kendi sokağımıza bakalım.
Bir zamanlar AK Partisi sayesinde, Cumhurbaşkanı, Bakan, Başbakan, Genel Başkan olmuş, İl, İlçe Başkanları olmuş, Vekil olmuş bir takım tabansız neden kalkıp da yeni parti kurup, ‘geçmişten arınma’ dertlerindeler?
Onları bu duruma sıkan ne?
Korku mu, yoksa hırs mı?
Darbe, bir ülkede neden yapılır?
Ekonomik krizler tüm halkı kırıp geçirirse, açlık, sefalet çekiliyor ise halkın %99’u fakirlikten kırılıyor ise anarşi baş göstermiş, düzen çığırından çıkmış, ülkede ne can, ne mal güvenliği kalmadı ise, asayiş tesis edilemiyor ise siyaset içinden çıkılmaz bir hal almış ise o vakit tarihte darbeler yapılmıştır!
Peki bugün böyle bir durum var mı?
Hiçbiri yok, dolayısıyla halk tarafından bir darbeye, zerre miskal karşılık da yok.
Hele de çıkıpta salt bu milletin %52’sinin bizzat seçtiği bir siyasiyi, yani Sayın Erdoğan’ı devirmek için bir darbe yapmaya kalkışırsanız, hele de 15 Temmuz’dan sonra, işte o zaman, emin olun ki, bu millet size 15 Temmuz’a Rahmet okutur.
Zaten daha o lanet gecenin kini, nefreti de içinde iken…
Bence tüm bu suyu bulandırma çabalarının ardında bambaşka nedenler var.
Türkiye, tüm saldırılara rağmen, dimdik ayakta.
Evet yara aldı mı, aldı, alıyor mu, alıyor.
Fakat, Türkiye yerine hangi ülke olursa olsun, bunca düşmanın, bunca saldırısına rağmen, şimdiye dek, tarumar olmuştu.
Suriye’de işler istedikleri gibi gitmiyor, gidemiyor.
İstedikleri kukla, terör devletini bir türlü inşa edemiyorlar.
Peşinde koştukları Akdeniz koridorunu bir türlü tesis edemiyorlar.
Akdeniz’de istedikleri gibi at koşturmuyorlar.
Çin’in içine düştüğü sorundan mütevellit, sorunun çözümü Türkiye olarak ortaya çıkmaya başlıyor.
Milli araba meselesi, tüm sıkıntılarının üzerine bir de tuz, biber oldu.
Tüm olumsuzluklara rağmen, Türk ekonomisi, direniyor.
Tüm felaketlere rağmen, millet isyan etmiyor, kenetleniyor.
Bu da birilerinin fena canını sıkıyor.
Denedikleri hiçbir provokasyon tutmadı.
Kaz dağları vs. de istedikleri katılımı bulamadılar.
Yeni yasalardan sonra, sokaklara inmeye de pek cesaret edemiyorlar zaten.
Üstelik, İstanbul’un başına seçtirdikleri, yeni umutları da ellerinde çok erken patladı.
Ondan da bir şey olmayacağını anladılar ki, şimdi bu psikolojik harekata başladılar.
Ha, belki de gerçekten de bir darbe fantezileri vardır.
Lakin bilmelidirler ki, bu fantezileri, bu rüyaları, kendilerinin sonu olacaktır!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Ve şimdi, gökten inmiş gibi, bir ağızdan birileri, FETÖ’nün siyasi ayağı tartışmasını başlattı ise bunun arkasında muhakkak bir oyun, bir hinlik vardır.
Özellikle de FETÖ’yü askeriyeye sokmakta çok mahir olan komutan (?) lardan biri, bariz yalanlar ile ortaya atılıyor ise durum gerçekten vahimdir.
Peki şimdi bir de işin içine yeni darbe söylentileri girdi.
Neden girdi?
Bunun cevabı, FETÖcü oldukları besbelli olan isimlerin, tıpkı 15 Temmuz öncesi takındıkları tavırlar, söylemleri, firari FETÖcülerin, sosyal medyada sergiledikleri performansla izah edilebilir mi?
Sorulması gereken soru şu:
Artık yeniden bir darbe, teknik, lojistik, ideolojik bakımdan olabilir mi?
Milletin kahir ekseriyetinin darbeye karşı olduğunu bile bile, yani ideolojik platformun olmadığını, herhangi bir karşılığının olmadığını bile bile, hatta darbeyi gerektirecek hiçbir sebebin olmadığını bile bile, kim kalkıpta bu çılgınlığa yeltenir.
Şimdi ilk evvela bir siyasi ayak işine bakalım.
AK Partisi, elbette bir vakitler, yani FETÖ’nün bir dini hareket olduğu sanıldığı vakitlerde, bunlarla beraber imiş gibi gözükmüştür. Aslında ise içlerine sızıp, deşifre edip, sonlarını getirmeye başlamıştır.
Unutulmaması gerekir ki, FETÖ o zamanlar dahi gücünün zirvesinde idi.
Dershaneler krizi patlak verdiğinde, aralar iyice gerildi.
Yeni Şubat MİT Müsteşarı krizinde iyice belli oldu saflar.
17/25’den sonra ise her şey ayyuka çıktı ve ne hikmetse CHP tam da o andan itibaren FETÖ’nün siyasi ayağı olmaya başladı!
FETÖ malzeme verdi ve CHP’nin yandaş ne kadar medyası var ise FETÖcü medya ile tek bir ağızdan, kopyala, yapıştır usulü ile paylaşılmış, Kılıçdaroğlu vesilesi ile de TBMM’de savrulmuştur.
Firari FETÖcülere CHP neden sahip çıkar?
Bu işbirliği 15 Temmuz’a giden süreçte de, bizzat darbe girişiminde de, ve akabinde de devam etmiştir, ve de etmektedir.
Bunu göremeyen ise ya gafildir, ya bakan kör, veyahut da ideolojik nefreti içinde boğulmaktadırlar, o kadar ki, gerçekleri görmek bir yana, gerçekleri yalan sanarlar!
Bugün itibariyle de durum, aynen budur.
Danışmanları FETÖcü, Vekilleri FETÖcü, Belediye Başkanları FETÖcü, yandaş medyası FETÖcü, canhıraş savunduğu darbe failleri FETÖcü ve tüm bunlara rağmen, Kılıçdaroğlu tutmuş, ciddi, ciddi, FETÖ’nün siyasi ayağı Tayyip Erdoğan’dır diyor, diyebiliyor!
Şimdi gelelim şu darbe söylentilerine!
İlk önce bir kendi sokağımıza bakalım.
Bir zamanlar AK Partisi sayesinde, Cumhurbaşkanı, Bakan, Başbakan, Genel Başkan olmuş, İl, İlçe Başkanları olmuş, Vekil olmuş bir takım tabansız neden kalkıp da yeni parti kurup, ‘geçmişten arınma’ dertlerindeler?
Onları bu duruma sıkan ne?
Korku mu, yoksa hırs mı?
Darbe, bir ülkede neden yapılır?
Ekonomik krizler tüm halkı kırıp geçirirse, açlık, sefalet çekiliyor ise halkın %99’u fakirlikten kırılıyor ise anarşi baş göstermiş, düzen çığırından çıkmış, ülkede ne can, ne mal güvenliği kalmadı ise, asayiş tesis edilemiyor ise siyaset içinden çıkılmaz bir hal almış ise o vakit tarihte darbeler yapılmıştır!
Peki bugün böyle bir durum var mı?
Hiçbiri yok, dolayısıyla halk tarafından bir darbeye, zerre miskal karşılık da yok.
Hele de çıkıpta salt bu milletin %52’sinin bizzat seçtiği bir siyasiyi, yani Sayın Erdoğan’ı devirmek için bir darbe yapmaya kalkışırsanız, hele de 15 Temmuz’dan sonra, işte o zaman, emin olun ki, bu millet size 15 Temmuz’a Rahmet okutur.
Zaten daha o lanet gecenin kini, nefreti de içinde iken…
Bence tüm bu suyu bulandırma çabalarının ardında bambaşka nedenler var.
Türkiye, tüm saldırılara rağmen, dimdik ayakta.
Evet yara aldı mı, aldı, alıyor mu, alıyor.
Fakat, Türkiye yerine hangi ülke olursa olsun, bunca düşmanın, bunca saldırısına rağmen, şimdiye dek, tarumar olmuştu.
Suriye’de işler istedikleri gibi gitmiyor, gidemiyor.
İstedikleri kukla, terör devletini bir türlü inşa edemiyorlar.
Peşinde koştukları Akdeniz koridorunu bir türlü tesis edemiyorlar.
Akdeniz’de istedikleri gibi at koşturmuyorlar.
Çin’in içine düştüğü sorundan mütevellit, sorunun çözümü Türkiye olarak ortaya çıkmaya başlıyor.
Milli araba meselesi, tüm sıkıntılarının üzerine bir de tuz, biber oldu.
Tüm olumsuzluklara rağmen, Türk ekonomisi, direniyor.
Tüm felaketlere rağmen, millet isyan etmiyor, kenetleniyor.
Bu da birilerinin fena canını sıkıyor.
Denedikleri hiçbir provokasyon tutmadı.
Kaz dağları vs. de istedikleri katılımı bulamadılar.
Yeni yasalardan sonra, sokaklara inmeye de pek cesaret edemiyorlar zaten.
Üstelik, İstanbul’un başına seçtirdikleri, yeni umutları da ellerinde çok erken patladı.
Ondan da bir şey olmayacağını anladılar ki, şimdi bu psikolojik harekata başladılar.
Ha, belki de gerçekten de bir darbe fantezileri vardır.
Lakin bilmelidirler ki, bu fantezileri, bu rüyaları, kendilerinin sonu olacaktır!
Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.