Bu saatten sonra da işte şu olmalıydı, şu olmamalıydı demek, nafile. 

Gideceğiz ve görevimizi yapacağız. 

Tercihler tabii farklı olabilir. 

Ancak dikkat edilmesi gereken bazı hususlar var ki bunların hemen hemen hepsi de can alıcı meseleler.

Birinci husus bu devletin, milletin on yıllardır çektiği terör meselesidir.

Gerek maddi gerek ise manevi bu devlete ve Aziz milletimize büyük kayıplar yaşatan bir eski, bir de yeni terör örgütü vardır.

Birincisi PKK’dır. Onbinlerce insanın, askerin, polisin, sivilin, hatta kadın ve bebeklerin katili olan PKK.

İkincisi ise hiç şüphesiz sinsi, hain FETÖ’dür ki bunların verdikleri zarar daha belli bile değil.

Bu iki örgütün ortak desteklediği, hatta cansiperane desteklediği bir aday var, kim olduğunu biliyorsunuz.

İkinci husus ise ahlaktır.

Kadim milletimizin yetişme tarzında, geleneklerinde, törelerinde, hiç kimseye kem söz söylemek yoktur.

Bırakın bir devlet büyüğüne sövmeyi.

İşte CHP adayının ahlak ölçüsü de bu!

Boş vaatler.

Bu kişi, denenmemiş biri değil. Yani öyle ahım şahım, tertemiz ve yeni birisi değil.

Tam tersi beş yıl boyunca bir ilçeyi yönetmiş, verdiği 37 vaadin sadece ikisini yerine getirmiş, ama kendi kesesini anormal boyutta doldurmuş ve başarı hanesinde kocaman bir sıfır olan biri.

İdeolojik oylar olmasa, bir Allah’ın kulunun kalkıpta oy vereceği biri değil.

Çünkü mantıken yanlış, hatta mantığa aykırı.

Bir ilçeyi yönetmeyi beceremeyen birine, koca metropol emanet edilir mi? 

Bu soruya herkes elini vicdanına koyarak cevap versin lütfen.

Öyle siyasi partizanlık anlayışı ile değil, ideolojik saplantılar ile değil, vicdanen ve mantıksal olarak cevap versin.

Bir başka etken ise, bu adayın mensup olduğu Parti, daha doğrusu bu partinin üstlendiği, uzun yıllardır üstlendiği Belediye sorumluluğu altında olan İl, İlçe ve Büyükşehirler.

Hiçbirinden bir başarı öyküsü çıkmaz ama şikayet, eziyet ve mahrumiyet çıkar. Hem de anormal derecede gelir bu şikayetler.

Bir de AK Partisi’nin yönettiği Belediyelere bakalım?

Ve kıyaslayalım. 

Sonuç bence gayet bariz ortada.

Ben burada şimdi yapılan tüm hizmetleri sayamam, yazı çok uzar çünkü.

Zaten aklı başında birisi, aralardaki farkları da gayet net görebilir.

Evet, işte bu denenmiş ve başarısız insan kalkıp öyle vaatler sayıyor ki…

En can alıcısına gelelim, burs meselesi!

76000 öğrenciye burs vereceğim diyen İmamoğlu, bunu İBB’nin Sayın Erdoğan’a geçmesi ile zaten yapılıyordu.

Ancak bunu hazmedemeyen CHP bu burs meselesini AYM taşıyıp, kamu zarar görüyor sebebi ile yasaklatmış, Belediyelerin burs vermesini imkansız hale getirmişlerdi.

İşte bu ufacık ayrıntıyı, İmamoğlu unutmuş olacak.

Diğer boş vaatlerine de buradan girmek istemiyorum bile. 

Ve şimdi bir de karşındaki adaya yani Binali Yıldırım beye bakalım;

12 sene ve tarihin en başarılı Ulaştırma Bakanı olmuş.

Ne kadar mega proje var ise, icraatı Binali beyin eseri. 

Ki bunları kahir ekseriyeti de yine bizzat İstanbul'a yaramıştır.

Bu adam Türkiye Cumhuriyeti’nin son Başbakanı olmuş, hülasa 15 Temmuz hain darbe gecesinde ise adeta devleşmiştir ki, sadece bu dik duruşu ve cesareti, her türlü takdire şayandır.

Sonuç olarak bu aday, Türkiye Cumhuriyeti’nin en şerefli makamlarının başında gelen, TBMM Başkanı olmuş ve aşığı olduğu İstanbul için bu makamdan feragat etmiştir. 

İcraat asamı olan Binali Yıldırım ın adı da sözü de senettir.

Bunu geçmiş bize göstermiştir.

Denenmiştir, başarıları ile tescillidir inkar ve şüphe götürmez!

İşte seçenekler bunlar.

Buyrun, aklıselim ile vicdan muhasebesi ile ve mantıklı bir karşılaştırma ile kararınızı veriniz.

Ben şimdiden 23 Haziran’ın İstanbul’umuza ve elbette tüm milletimize hayırlı olmasını diliyorum!


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam