Özellikle de Suriye’de ki hızlı gelişimlerden bu yana, herkes çok hararetli bir şekilde olup bitenlere yorumlar getiriyor, kurgular tartışılıyor, vs, vs.
Libya, Karabağ, Nahçıvan, Suriye, Lübnan...
Evet çok şey oldu, çok kısa zamanda çok şey oldu ve hepsi de lehimize oldu.

İşin garip tarafı, bizim içimizde birileri halen ve de inatla, tüm bu olup bitenleri, Türkiye’nin, Türk Devletinin ve elbette ki hükümetin başarısı olduğunu, hatta gerçek olduğunu kabul edemiyor.
İdeolojik körlüğe yapılacak bir şey yok.
Müstemleke aşıklığına yapılacak bir şey yok.

Açıkçası Türkiye içinde malum bir cenah, bu kadar Türkiye lehine olan olayların karşısında, halen şokta, halen patinaj çekiyor ve hatta kavrayamıyor.

E kolay değil tabii.
Seksen sene, taklitçi bir siyaset, bir üretim anlayışı, mütemadiyen ecnebi aşıklığı, hayranlığı ve şimdi durum bu.

Düne kadar ülkemize tepeden bakmalarına müsaade ettiğiniz kocaaa AB, bugün gelmiş sizden güvenlik talebinde bulunuyor.

Eeee, nerdeen, nereye.
Kim derdi ki bu günleri göreceğiz.
Kim derdi ki, ABD, tası tarağı toplayıp, peyderpey tüm dünyadan çekilecek.
Kim derdi ki, düne kadar, sırtını Sam Amcalarına yaslayıp, savunmaya hiç yatırım yapmama rehavetine giren, ama sürekli üretim yapan AB, gün gelecek, amcasız kalacak.
Kaldı işte.
Şimdi etekler tutuşunca, aman ne yapıp edip Türkiye ile sıkı fıkı olalım derdindeler.

Bölgemize dönelim.

Kimse merak etmesin, biz yabancı yerlerde angaje olmuyoruz, olduğumuz yerler zaten bizim eller.

Hani bir zamanlar bir Devleti Aliye vardı, yedi iklim, üç kıta da hüküm sürüyordu.
Sonra bir Lozan anlaşması vardı.
100 yıl boyunca bize pranga vurmuştu.

İşte o Lozan anlaşması bitti!

Ve biz, bize ait olan yerlerdeyiz ve yapmamız gereken ne varsa yapıyoruz ve de yapacağız.
Ve biz tüm bunları yaparken, hiç kimse, hiçbir şekilde karşı gelmeyecek, gelemeyecek!
Irak, Suriye, Lübnan ve dahi Filistin.
Dahası da var.
Ancak bu yazdıklarımda şu anda ve bundan sonra olan hiçbir gelişmeye, asla kimse şaşırmasın.
Bu yazı yazılırken, Şam a giden Sayın Fidan, Sayın Güler ve Sayın Kalın, boşuna gitmedi, boşuna bir gövde gösterisi yapmadı.
Özellikle de İsrail in, kendine yakın bölgede çevirmek istediği fırıldaklar, sanki bizim devletimizin radarında değil mi?

Yakın markajında hem de.

Ancak, planlanan hiçbir oyunun tutmayacağı garantisini, şimdiden verebilirim.
Hatta, planlanan çok başka, bambaşka bir şeyin, şeylerin olduğu da gayet net, ancak bu konuda, şimdilik tek satır yazamam.
Önümüz, özümüzdür.
Son olarak, şunu tekrar ediyorum, olacak hiçbir şeye şaşırmayın ve olup bitenleri daima biten bir Lozan’ı hatırlayarak düşünün.

Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam