Birkaç gündür dünya diplomatik trafiği epey yoğun geçti, geçiyor.
Bu ara Türk devletinin de diplomasi trafiği, olağanüstü hızla ilerledi, ilerliyor.

Roma zirvesinden sonra önce Sırbistan Başbakanı Vucic, sonra Viktor Orban, önümüzdeki dört, beş ayın çok tehlikeli geçeceğine ve Ekim ayına kadar olmazsa, olmayacak bir savaş eskalasyonuna dikkat çektiler.

Yani fiilen 3. Dünya Savaşı gibi bir şey.

Peki ne zaman dillendilirmeye başlandı bu?
G7 zirvesi ve akabindeki Ukrayna “Barış” görüşmelerinden sonra.
Sanırım bu iki toplantılarda da, barışın dışında her şey görüşüldü.

En basiti, iki savaş tarafından biri Rusya, ve Rusya “barış görüşülmelerine” davet bile edilmemiş.

Bu abes ile iştigal değil de ne?
Yani savaşın bir tarafının olmadığı bir zirveden nasıl barış çıkabilir?
Çıksa çıksa bir dayatma çıkar, bunu da Rusya asla kabul etmez.

Hem niye etsin ki?
2022’den beri, kedinin fare ile oynadığı gibi hem Ukrayna ile ve hem de AB ülkeleri ile oynuyor.

Hatta öyle bir oynuyor ki, Almanya’nın, İtalya ve Fransa’nın ekonomilerini ciddi zora soktu ve bilakis bunu da büyük bir zevk ile yapıyor.

Vladimir Putin, kendine bir şey dayattırır mı?
Şimdiye kadar hangi dayatma, hangi yaptırım Rusya’yı engellemiş?
Aksine, Rus ekonomisi, savaş öncesine rağmen daha iyi değil mi?
Rus Rublesi daha değer kazanmadı mı?
Tabi, amiyane tabirle, kime neyi dayatacaksın kardeşim?

Fakat o zirvelerde başka bir şeyler konuşulmuş olabilir mi?

Mesela, AB destekli bazı AB ülkelerinin Rusya ya saldırmaları gibi?
Çünkü eğer öyle olursa, yani NATO üyesi bir ülke saldırırsa, meşhur 5. Madde devreye girmez.

Nereden başlar bu iş?
Polonya’dan olabilir mi?
1939 da ikinci dünya savaşı, Hitler Almanya’sının Polonya’ya saldırması ile başlamamış mıydı?
Ve bunu neden bir Sırp siyasi dillendirdi?
Birinci dünya savaşı, bir Sırp partizanının, Avusturya Prensini vurması ile başlamamış mıydı?

Tarih tekerrür eder mi?

Eder mi bilmem de, mesela Almanya be Avusturya’da ki bazı alışveriş sitelerinde bu aralar en çok alınan ürünler, jeneratör, power bank, kamping malzemeleri, hayatı idame malzemeleri, gaz lambaları, mum.
Ve bu trend senenin başından beri devam ediyor.

Peki neden?
Bazı faktörler ve bulgular bariz ortada.

Şu anki mevcut dünya düzeni, 2. Cihan harbinden sonra, ABD tarafından dünyaya, zorla, zorbalıkla dayatılan bir sistem ve 100 milyon insanın hayatına mal oldu.

Bu sistemin en güçlü hamisi ABD ve en güçlü silahı Dolar!
Hayır, atom bombası falan değil, Dolar.
Şu anda ise dolara karşı ciddi bir muhalefet ve dahi seçenekler çoğaldı.
Yani ABD’nin en güçlü silahı ekarte edilmekte.
Böylelikle aslında ABD ekarte edilmekte, çünkü bu dünya jandarması, büyük abi meselesi artık dünyayı baydı.
Kaldı ki, ABD’nin kamufle etmeye mecbur bir de Siyonist zulmü var.
Bu bulgulara bakınca ne pandeminin organik şekilde geliştiği, ne Ukrayna savaşının rastgele çıkartıldığı olanakları pek de gerçekçi gelmiyor.

Dünyanın yeni bir evreye girme ihtiyacı var olduğu da bariz belli.

Ancak, bu ya süregelen Emperyalist sömürge sisteminin devamı olacak, ve azgın azınlık servetine servet katacak (artık nasıl olacaksa), ya da, Sayın Erdoğan’ın deyimi ile, daha adil bir dünya düzenine gidilecek.

Sanırım kopacak savaş da, tam da bununla ilgili olacak.

Zira artık birilerinin, tereyağından kıl çeker gibi dünyayı sömürdükleri yeter.
Hangi senaryo ile karşı karşıya kalacağız, bunu şu an için kestirmek pek mümkün görünmüyor, bekleyip göreceğiz.
Elbette ki temennimiz, dünya çapında akan kanın derhal durması yönündedir.



Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam