"Cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci tura zorlayıp, burada da Millet İttifakı kazanması için, geçmişi temiz bir HDP'liye bakanlık verileceğini" açıkladı.

Bakın olabilir falan demiyorum, Allah muhafaza bunlara fırsat verilirse, olacağı budur ve bu, olacakların sadece bir boyutudur.

Sakın ha sakın, bunun bir gaf olduğunu falan düşünmeyin.
Böyle bir şey asla yok.
Tam tersi, Canan Kaftancıoğlu'nun yeni bir algı operasyonu ile karşı karşıyayız.
Bir Goebels stratejisi.

Alıştırma stratejisi.
Bir konu ne kadar konuşulursa, insanlar o kadar aşina oluyor ve tepkiler azalıyor.

Bu çok tehlikeli bir yöntem, zira subliminal mesajlar ile toplum mühendisliği yapılıyor.

Evet, bakalım bu ihanet tablosunu, kimler, hangi argümanlar ile savunmaya çalışacak.

Özellikle merak ettiğim konu, Meral Akşener'in İyi Parti'si bu işe ne diyecek?

Tabii bir şey derlerse…
Çünkü HDP'nin en ağır hakaretlerine bile sessiz kaldılar ya, buna niye yorum yapsınlar.

Nasıl bir kabine olabilir ki?

HDP'li biri İçişleri Bakanı, Sezgin Tanrıkulu denilen PKK sevici Savunma Bakanı, küfürbazlıktan başka meziyeti olmayan ‘eczacı' Özgür Özel Sağlık Bakanı, İMF'nin adeta Türkiye mümessili Faik Öztrak, Ekonomi Bakanı, rezidanslar kraliçesi Gamze İlgezdi, İmar Bakanı…

Gerisini düşünmek bile korkulu rüya.

Tabii tüm kurumlarda HDP kadrolaşması…

Meğer, ülkücülük kisvesi altında İyi Parti, ulusalcılık ve tamamen sahte Kemalizm kisvesi altında CHP, ülkeyi HDP'ye teslim etmeye, bölüştürmeye karar vermişler, saklı, gizli, kapalı kapılar ardında.

Ve maalesef bunu göremeyecek kadar, gözlerini nefret perdelemiş bir kesim ise bunlara desteğini sürdürmekte.

Gerçekten soruyorum:

HDP'yi hükümet içinde görmeyi, ne ile savunacaksınız?

Ve işin bir diğer can alıcı sorusu ise bu hükümetin PKK, FETÖ ve genel olarak terör ile mücadele edeceğine, edebileceğine nasıl inanırsınız, insanları nasıl inanmaya ikna etmeyi planlıyorsunuz?

Böyle bir hükümet ile Türkiye'nin Suriye, K. Irak, Doğu Akdeniz, Libya, Afrika politikaları ne olacak?

Ben yazayım, bunlar ile beraber, Türkiye'nin alî menfaatlerini sağlamak uğruna yapılan tüm siyasetler, anında çöp olacak, çöp.

Yerini ABD ve AB'ye tam bağımlılık, biat, İMF'ye yeniden ve devasa borçlanma alacak.

Gün aşırı ve sessiz sedasız yapılan operasyonlar ile yakalan teröristler yakalanmayacak, engellenen suikastlar, bombalı eylemler engellenmeyecek.

Korkarım ki, iki yıl içinde, Türkiye de kaos hâkim olacak ne istikrar kalacak ne İstiklal ne de İstikbal.

Onun için de tekrar, tekrar diyorum ki, Allah esirgesin!

Şimdi kimileri belki, "amma da yaptın ha" diyebilir.

O kimselere de ben diyorum ki, salt kazanmak için, HDP'ye her türlü bel bağlamış bir Millet İttifakından, HDP'yi hükümet ortağı olarak görmekten çekinmeyen bir Millet İttifakından, bunların hepsi ve çok daha fazlası, elbette beklenir.

Bundan dolayı da tekrar ve mütemadiyen hatırlatmakta, ikaz etmekte fayda vardır ki, 2023 seçimleri, hiç olmadığı kadar, Türk Milleti, Türk Devleti için bir beka sorunu ihtiva etmektedir.

Bu bağlamda ise herkesi, Cumhur İttifakının kuruluş protokolünü okumaya davet ediyorum.

Kimin ne için uğraştığını anlamak için.

Ben şahsen, içinde HDP olan, dahi CHP olan hiçbir oluşuma asla iyi gözle bakmadım, bundan sonra da asla bakamam.

Bu ülke, Batının emrine sokulsun, teröristlere peşkeş çekilsin diye bu seviyeye getirilmedi, hatta Cumhuriyet bunun için kurulmadı.

Ve son olarak da Mustafa Kemal Atatürk'ün gençliğe hitabesini, tekrar okumayı da öneriyorum.
Özellikle de dahili ve harici düşmanlar bölümünü!


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam