Cumhur İttifakını, 15 Temmuz gecesi ve akabindeki demokrasi nöbetleri sürecinde, bizzat Aziz Türk Milleti kurmuştur.

Çünkü omuz omuza, kol, kola, demokrasisine, vatanına, hürriyetine göz dikenlere karşı göğüslerini siper etmiş olan, iki siyasi hareketin, yani AK Partisi ve Milliyetçi Halk Partisinin tabanı idi.

Ve hiç kimsenin asla bir siyasi çıkar gözetmediği, söz konusunun sadece Vatan ve beka olduğu bir anda kendi kendine gelişti Cumhur İttifakı!

Bir olması gerekenler birleşti.

Akıllarında Vatan aşkı olan, Millet aşkı olan, Bayrak sevdalıları, bir araya geldi.

Bizzat şahidim.

O ihanet akşamında, Gaziosmanpaşa AK Parti İlçe binasındaki kalabalığın, en önünde yürüyen biriyim. İstikamet Sütlüce ve güzergah İslambey yokuşu.

İlk anlardan itibaren, saflara karışan, boyunlarına bağladıkları, ellerinde sakladıkları üç hilalli bayraklar ile MHP'li kardeşlerimizdi.

"AK Partiyi yalnız mı sandı bunlar!" sözleri ile omuz omuza vermiştik o gece!

Her ne kadar, darbe girişimi olmuş olsa da o anlarda hissettiğim yoğun duyguları anlatmak için lügatlar yetersiz kalır.

Darbe gecesi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önüne gelen, Nizam-ı Alem Ocak'ları yiğitleri değil miydi? Hatta, içerdeki koruma polislerine bile siper olan, şehid düşen?

Tam da öyle idi.

Bir arada olması gerekenler, o gece kavilleşmişti sanki. Söz söylemeden, mukavele imzalamadan!

Direnişi başlatan siyasi lider Dr. Devlet Bahçeli'dir!

Partisinin Genel Merkezinin tüm ışıklarını açtırıp, "Biz buradayız" diye meydan okuyan liderdir.

Tehditlere rağmen, Sonic patlatmalarına rağmen, basına demeç verip, darbenin karşısında olduğunu bildiren adamdır, Sayın Bahçeli!

Daha resmî açıklamalar gelmeden, Sayın Erdoğan'ın İstanbul a gelmesini garantilemiş ve Darbe girişiminin püskürtülmesinde büyük rol oynamıştır.

Lakin asıl konu, milletin ne yaptığıdır.
Direniş gösteren Türk Milleti, darbe sonrası izlenecek yolu da siyaseti de siyasilere göstermiştir.

Sanırım, dünya tarihinde bu da bir ilkti!

Evet, açık, bariz, Türk Milleti, daha doğrusu yerli ve milli olan kısmı, bağlı bulundukları partilere, o geceden mütevellit, izlenmesi gereken siyaseti, yol haritasını, adeta önlerine koymuştur.

Bunu da 40 gün boyunca, demokrasi nöbetleri esnasında, her gece teyit etmiştir!

Gelelim, eşyanın tabiatına aykırı olarak davranan Millet İttifakına.

Kılıçdaroğlu'nun o geceki performansı, tanklara selam çakıp, kahve içerek, darbenin seyrini izlemek oldu.

Meral Akşener'in durumu daha da vahim.

Nitekim kendisi, ergen kızlar gibi darbeden aylar önce "Ben Başbakan olacam" diye, kanal kanal geziniyordu!

Darbe sonrası, bu iki liderin yaptıkları da ortada.

"Tiyatro", "Kontrollü darbe", "asıl darbe 20 Temmuz'da yapıldı" gibi söylemler, günümüze kadar gelmiştir!

Bir nevi, millete rağmen, Millet İttifakı olmak, abesle iştigal değil de nedir Allah aşkına?

Bugün bile biz neyi konuşuyoruz?

CHP, HDP, İP, SP'nin bir araya gelip Millet İttifakı olduğunu konuşuyoruz?

Pekala, PKK'nın siyasi uzantısı HDP'nin içinde olduğu, her hangi bir hareket, Millet ismini taşıyabilir mi?

Savunduklarını ileri sürdükleri Kürt'leri dahi öldüren, yani kendi deyimleri ile, kendi milletlerini katledenlerin içinde bulunduğu bir İttifak, nasıl olur da Millet ismini taşıyabilir?

Soralım o zaman, siz hangi milletsiniz?

Menfaatlerini güttüğünüz Avrupa ve Batı milletimi?

Çünkü besbelli ki Türk Milletinin yanında değilsiniz.

Türkiye'nin menfaatlerine her şekilde karşı çıkıyor, engellemek için, elinizden geleni yapıyorsunuz.

Dolayısıyla bu İttifak, hangi Milletin İttifakı'dır acaba?


Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam