TİC Holding Header
  • USD 32.39
  • EUR 35.108
  • Altın 2324.983
  • BIST 100 9129.19
Muhammet Abdulhamit Kılıçdere

Muhammet Abdulhamit Kılıçdere

Aşil'in Topuğu FETÖ'nün "O Gece"si

Aşil'in Topuğu FETÖ'nün "O Gece"si
Merhaba sevgili okurlar, yeni bir 'Kütüphane Köşesi' yazımızla daha karşınızdayız. Tarihin pek çok döneminde ve dünyanın pek çok yerinde mevcut yönetimi devirmek ve yönetimi ele geçirmek amacıyla farklı yöntemlere başvurulmuş, onlardan bir tanesi de darbe olmuştur. Cumhuriyet döneminde ülkemizde de çeşitli darbe ve muhtıralar yaşanmıştır. Bunun en son örneği de 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanmıştır. 15 Temmuz gecesinde yaşanan darbe girişimi ile de hiçbir düşmanın ve düşman devletin dahi cesaret edemediği ve başvuramadığı bir alçaklığa başvurulmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Genel Kurmay Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Özel Kuvvetler Komutanlığı, TÜRKSAT gibi ülkenin en mahrem, en kutsal ve en önemli yerleri bombalanmıştır. Biz de bu yazımızda 15 Temmuz darbe girişiminin 6. yıldönümünde darbe gecesi yaşanan gelişmelerle ilgili bir eseri tahlil edeceğiz

İnceleyeceğimiz eser Mustafa Önsel tarafından kaleme alınan Aşil'in Topuğu FETÖ'nün "O Gece"si adlı çalışmadır. 2016 yılında Alibi Yayıncılık tarafından basılan eser toplam 240 sayfadan oluşmaktadır. Aşil'in Topuğu FETÖ'nün "O Gece"si adlı eser O Gecenin Öncesi, O gece, O Gecenin Ertesi ve Bitirirken şeklinde temel başlıklar altında yazılmıştır. Her başlık kendi içinde alt başlıklara ayrılmaktadır. Bu çalışmasında Önsel, Fetullahçı Terör Örgütünün 15 Temmuz 2016 akşamında kalkıştığı askerî darbe girişimini ve onun öncesinde devlet kadrolarındaki yapılanmalarını göz önüne sermeye çalışmaktadır.

Eserin içeriğine, bölümlerine ve dikkatimizi çeken alt başlıklarına kısaca değinecek olursak, ilk bölüm "O Gecenin Öncesi" başlığıyla oluşmaktadır. Bu bölümde ilk olarak karşımıza 30 Ağustos 2015 tarihli, Mehmet Önsel'in Eski Jandarma Genel Komutanı, Türk Kara Kuvvetleri Komutanı ve Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel'e yazmış olduğu sitem dolu mektubu çıkmaktadır. Bu mektupta Önsel, devletin kılcal damarlarına kadar örgütlenen bu oluşuma göz yumulduğunu iddia etmektedir. Mustafa Önsel devamında FETÖ'nün Türk medyasında bu denli geniş çaplı bir okuyucu ve izleyici kitlesine ulaşmasının sebeplerini tahlil etmektedir ki bu tahliller çok dikkat çekicidir. Bunun akabinde Balyoz ve Ergenekon davalarından yargılanan çok sayıdaki Türk subayının, adaletsiz yargı süreçlerine dikkat çekilmektedir. Balyoz ve Poyrazköy davalarında görevlerinden uzaklaştırılan subayların yerine, FETÖ mensubu askerlerin geçirildiğini savunmaktadır. Önsel, TSK bünyesindeki FETÖ'cülere karşı operasyon yapılmamasının sebebini ise, operasyon sonra ordudan tasfiye edilen subayların yerine vasıfsız ve Fetullahçı yapıyla mücadele konusunda hiçbir şey yapamayacak yeni askerlerin getirilmesine bağlamaktadır. Kitabın "O Gecenin Öncesi" bölümünde son olarak 23 Mart 2016 tarihinde Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanan Ahmet Hakan'ın Dursun Çiçek röportajına yer verilmiştir.

Kitabın "O Gece" başlıklı ikinci bölümünde ise Mustafa Önsel'in 15 Temmuz gecesinde ne yaptığı aktarılmıştır. Yazar o gece eski bir arkadaşıyla dışarıda olduğunu ve FETÖ/PDY aleyhinde onca kitaplar yazmış biri olarak ailesini korumaya çalıştığı saatleri anlatmaktadır. Balkan Harbi'nde bu yana duyduğumuz en büyük utançla karşı karşıyaydık diyen Önsel, devamında bu kalkışmaya katılan askerlerle yaptığı teskin konuşmalarına da yer vermektedir. 15 Temmuz kalkışmasına katıldığı için tutuklanan bir Albayın ifadesine de yer veren Önsel, ifadeden bazı bölümleri okuyucuyla paylaşmıştır. Albay'ın sorgusundaki cümleleri aktarırken, bu darbenin bizzat Fetullah Gülen tarafından istendiği ve onaylandığını, askeri operasyonlardan örgüt içerisinde önde gelen "ağabeylerin" haberdar olduğu ve bu örgütün mensuplarının kendilerini gizlemek için içki içtiği, eşlerine dekolte kıyafetler giydirdiği ve kadına zaafı varmış gibi hareket etmeleri gerektiği şeklinde kan donduran bilgiler vermektedir. O gece Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda Tuğgeneral Semih Terzi'nin, Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı'nın emri doğrultusunda Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir tarafından öldürülmesi ve yaşanan bu hadisenin ardından şehit olmasına yer verilirken, Aksakallı'nın, Halisdemir'e tarihe altın harflerle kazınacak "O haini vur ve Şehit ol" emrini verişi aktarılmaktadır. Ek olarak Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar'ın da ifadelerine yer verildiği bu bölümde Org. Akar'ın derdest edildiğinde Tuğgeneral Hakan Evrim tarafından "Sizi kanaat önderimiz Fetullah Gülen ile görüştürelim" önerisine cesurca nasıl karşı çıktığına, "Ben kimseyle görüşmem" diyerek reddetmesine ve yaşananlara teferruatlarıyla yer verilmektedir.

Kitabın "O Gecenin Ertesi" başlıklı üçüncü bölümünde ise Önsel, bölüme kitabın isminin nereden geldiğini anlatarak başlamaktadır. ...15 Temmuz gecesi ile her şey bitmedi. Bu melun örgüt, 15 Temmuz ile sadece kan kaybetti. Bu rauntta oldukça fazla yumruk aldı. Ama maç sona ermedi... Bu bölümde ifadeleri ile bir dönem gündemi oldukça meşgul eden ikinci bir darbe girişimi iddiaları değerlendirilmektedir. Son olarak FETÖ'nün yurtdışında yapmış olduğu örgütlenmeye, okullarına, ekonomik gelirlerine ve bugün Ortadoğu'daki duruma dair genel bir değerlendirme yapılmaktadır.

Kitabın son ana başlığı olan "Bitirirken" isimli bölümünde ise FETÖ/PDY'nin devlet kadrolarından nasıl temizleneceği anlatılmıştır. Bunun yanı sıra çok sayıda Whatsapp görüşmesine, Tweet'e, Facebook bildirisine, 16 Temmuz tarihine ait gazete manşetlerine, darbe girişimi sonucunda şehit olanların cansız bedenlerine ait bazı fotoğraflara, yazarın diğer kitaplarına ve isim dizinine yer verilmektedir.

Aşil'in Topuğu FETÖ'nün "O Gece"si adlı eser, bir bütün olarak incelendiğinde olaylar gerçekleşmeden tabiri caizse araba devrilmeden önce de yol gösterenlerden birisi olduğu, bu yaptığıyla ve kaleme aldığı son kitabıyla diğer yazarlardan farklı olduğu hissedilmektedir. Eserde, Ömer Halisdemir'in ortaya koyduğu kahramanlığın da ayrı bir başlık altında değerlendirilmesi de çok anlamlı bir hareket olmuştur. Bunun yanı sıra planlanan bu darbe girişiminde hayati derecede önemli iki Orgeneral olan Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Akın Öztürk ve dönemin 2. Ordu Komutanı Org. Adem Huduti'nin bu olaylardaki rolleri daha net ve ayrı bir başlık altında ele alınması gerektiğini düşünmekteyim. Kitapta, bu iki Orgeneral'in 15 Temmuz gecesinde ve öncesinde tam olarak neyi başarmak istedikleri ve görevleri ile ilgili kafalardaki soru işaretlerini giderecek bir ayrı başlık da açılabilirdi. Kitabın, Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Sarıkız, Ayışığı Yakamoz ve Eldiven darbe girişimi iddiaları hakkında, malumatı olmayan kişiler tarafından okunması, okuyucunun kafasında büyük soru işaretleri bırakabilir. Bu kitabı okuyacak kişinin, öncesinde yukarıda ismi zikredilen sözde darbe girişimi iddialarına dair az da olsa bir bilgisinin olması kafasındaki bu soru işaretlerini giderecektir. Okuyucuyu sıkmayan ve akıcı bir dile sahip olan kitap olayların içinden biri tarafından kaleme alınmış olmasından ötürü ayrı bir öneme sahiptir. Bütün olumsuzluklara üzücü hadiselere rağmen bu darbe girişiminin beklenmeyen ve tahmin edilemeyen pek çok faydaları da görüldüğü kanaatindeyim. Her şeyden önce halk, devleti ve milleti ile bir kez daha birlik oldu. Zor gün dostu olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Türkün Türk'ten başka dostu olmadığı bir defa daha anlaşıldı. Bu darbe ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın her vesile ile dile getirdiği "tek vatan, tek millet, tek devlet ve tek bayrak" hayaline zarar vermek isteyenler bir kere daha derslerini almış oldular. Bundan sonra böyle bir gaflete düşecek olanlara da Türk Milleti tarafından gerekli mesajlar bir kez daha verilmiş oldu. Bir başka faydası da çok sinsi bir şekilde devletin silahlı kuvvetler, emniyet, yargı ve eğitim başta olmak üzere hemen her sektöre sızmış ve oralarda çok önemli yerlere gelmiş FETÖ'cü terör elemanları devletten temizlenmiş oldu ve temizlenmeye de devam edecektir. 15 Temmuz gecesi demokrasisine kendi seçimine sahip çıkmak amacıyla meydanlara inen vatandaşlarımızdan 2.194'ü tanklar, bombalar, ateşli silahlar ve çatışmanın etkisinde kalarak gazi olmuş, 250 vatandaşımız ise şehadete yürümüştür. Bu vatan ve millet uğruna şehadet şerbetini içen şehitlerimize yüce Allah'tan rahmet diliyor gazilerimize hayırlı uzun ömürler diliyorum. Mehmet Akif Ersoy'un dediği gibi "Cenab-ı Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın."

Bir sonraki "Kütüphane Köşemiz" de buluşmak dileğiyle, Allah'a emanet olun…

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın