Mehmet Konuk

Mehmet Konuk

Dario Moreno

Dario Moreno

Dario Moreno, asıl adıyla David Arugete Moreno, Türk ve dünya müziğinin ve sinemasının unutulmaz isimlerinden biridir. 3 Nisan 1921'de Aydın'ın Germencik ilçesinde dünyaya gelen Moreno hem müzisyen hem de oyuncu kimliğiyle tanınır. Özellikle 1950'ler ve 1960'larda Türkiye ve Fransa başta olmak üzere dünya çapında büyük bir üne kavuşur. 

Zorlu Bir Çocukluk ve Sanata Sığınış

Aydın'da tren istasyonunda çalışan babası, trajik bir şekilde vurulup ölünce, Dario Moreno yetim kalır. Bu olaydan sonra annesiyle İzmir'e taşınır. Dört kardeşi daha olan Moreno, geçim sıkıntısından ötürü annesi tarafından yetimhaneye bırakılır. Okuldan arda kalan zamanlarda öğretmeninin de yönlendirmesi ve teşvikiyle gitar öğrenmeye başlar. Bu, onun en büyük tesellisi ve sığınağı olur. Bir yandan da Fransızcaya ilgi duyar ve dil öğrenir.

Askerliğini Akhisar Orduevi'nde müzisyen olarak yapar. Tezkeresini aldıktan sonra şarkılar söyleyip gitar çalarak para kazanmaya başlar. İzmir'deki çeşitli gazinolarda sahne alarak büyük beğeni toplar. Özellikle İzmir Palas gibi ünlü mekânlarda sahne alması, onun yıldızının parlamasına vesile olur.

İzmir'den sonra İstanbul müzik camiasında boy gösteren ve zamanla az da olsa tanınmaya başlayan Moreno, günün birinde Ankara'dan davet alır. Böylece Ankara Bomonti Gazinosu'nda çalışma fırsatı bulur. Burada bir pansiyona yerleşir. Fakat odayı biriyle paylaşmak zorundadır. Sabahın geç saatlerine kadar çalışan Moreno, ancak gün doğumlarında pansiyona gidebilir. Oda arkadaşı bir memurdur. Tam tersi zamanlarda odayı kullanan bu ikili, bir türlü karşılaşamaz. Bu kişi, günün birinde Moreno'yu dinleme fırsatı yakalar ve adeta büyülenir. Bunun üzerine "Yurt dışında sesinin kıymetini bilirler, şayet imkânın varsa git!" diye nasihat eder. Ona hayatını değiştirecek bu tavsiyeyi veren kişi, meşhur şair Orhan Veli’dir. Moreno, müzik camiasında yavaş yavaş ünlenmeye başlar fakat patronu ile maaş konusunda anlaşamaz. Moreno'nun aklına birden pansiyondaki oda arkadaşının sözleri gelir ve şansını denemek için Fransa'ya gitmeye karar verir. İzmir’den İstanbul’a giden sanatçı, oradan Paris'e yerleşerek adeta müzik elçimiz olarak çok başarılı işler yapar.

Fransa'da Üne Kavuşması

Moreno'nun hakiki şöhret mücadelesi Fransa'ya gitmesiyle başlar. Yetimhanede kalırken öğrendiği Fransızcasıyla şarkılar söyler. Monte Carlo'da ses yarışmasında birinci olur. Özellikle Brigitte Bardot ile söylediği şarkı, onu uluslararası arenada tanıtır. Fransa'da hem sinema filmlerinde oynar hem de birçok şarkı yapar. Fakat Moreno memleket hasreti çeker. Sonunda en sevdiği şehre, İzmir’ine döner.

Moreno, Musevi asıllı bir Türk vatandaşıdır ve her zaman "Ben Türk’üm" diye vurgular. Hatta Fransa'da birincilik kazandığı müzik yarışmasında çalan marşı durdurup, "Ben Türküm, Türk Marşı'nı çalın!" diye uyarır.

Vatana Dönüşü ve Ölümü

Bir süre sonra Türkiye'ye dönen Moreno, burada da çeşitli filmlerde rol alır. Ülkesine tam anlamıyla doyamayan sanatçı, henüz 1 Aralık 1968'de henüz 47 yaşında İstanbul'da hayata gözlerini yumar.

Dario Moreno, sadece Türkiye'de değil, Fransa'da da unutulmaz bir sanatçı olarak anılır. Hem sesiyle hem de oyunculuğuyla birçok kişiye ilham olur.

Âşık olduğu İzmir'i hayatı boyunca kalbinde taşıyan Moreno, bu şehre olan düşkünlüğünü hem sözleriyle hem de eylemleriyle gösterir. "İzmir, tatlı ve sevgili şehrim, bir gün şayet senden uzakta ölürsem, beni sana getirsinler. Fakat mezarıma götürülürken, öldü demesinler, İzmir’in koynunda uyuyor desinler, tatlı İzmir'im..." sözleriyle bu kente olan aşkını bir kez daha dile getirir. Hayatının son yıllarında bile İzmir'i unutmaz ve vasiyetinde İzmir'e gömülmek istediğini belirtir. Bir süre yaşadığı Karataş semtindeki Tarihi Asansör’ün bulunduğu sokağa ölümünden sonra onun adı verilir ve evi restore edilerek müzeye çevrilir. Bu sayede Moreno, İzmir'in sokaklarında yaşamaya devam eder.

Bayanlar Baylar! Dario Moreno: Bir Fırsatın Kaybı

Kosta Kortidis’in yazıp yönettiği ve aynı zamanda başrolünü üstlendiği "Bayanlar Baylar! Dario Moreno" oyunu, bir efsanenin tiyatro sahnesine taşınması bakımından oldukça iddialı bir proje olarak karşımıza çıkıyor. Ancak en baştan söylemeliyim ki beklentilerin ve lanse edilenin çok altında kalarak tiyatro severleri şaşkınlık yaratıyor. Aslında oyun konusu itibariyle, müziğin ve sinemanın önemli bir figürüne ışık tutması açısından bir fırsat sunuyor. Anlaşılan Kortidis, izleyiciye Dario Moreno’yu hatırlatmayı hedefliyor fakat bu hedefe ulaşma gayreti, maalesef pek çok açıdan hayâl kırıklığına uğratıyor. Ve bu fırsat, oyunun metin yapısı ve rejisinden kaynaklı yeterince değerlendirilemiyor.

Kurgusal Bütünlükten Uzak, Zayıf Bir Anlatım…

Her şeyden önce oyunun kurgusu, olumsuz anlamda eleştirilmeye değer. Zira Kortidis, Dario Moreno’nun yaşamına dair kesitler sunarken, bu kesitlerin arka plânını yeterince işlemiyor. Her şeyi deyim yerindeyse aceleye getiriyor. Bu da sahnedeki karakterlerle bağ kurmayı imkânsızlaştırıyor. Yetmez gibi mesnetsiz ve zorlama bir biçimde Freudyen alt metin yerleştirme çabaları, birdenbire beliren anne ve öğretmen figürleri, anlamsız cinsellik vurguları, Moreno’nun etrafındaki kişilerin kendisine yönelik tavır ve tutumlarının ani değişiklikleri yerindelik açısından da problemli duruyor.

Senaryo, Dario Moreno’nun karmaşık ve renkli hayatını anlatmayı amaçlasa da bunu kurgusal bütünlükten ve derinlikten yoksun ve yüzeysel bir şekilde yapıyor. Karakterlerin derinlemesine incelenmesi ve aralarındaki ilişkilerin daha detaylı ele alınması beklenirken, oyun basit bir biyografik özet olmaktan öteye gidemiyor. Gerçek ile kurgunun harmanlandığı iddiası, sahnede somut olarak kendini gösteremiyor. Seyirci, Moreno’nun hikâyesini doğru düzgün kavrayamıyor; aksine, sahne üzerinde beliren imgeler ve karakterler arasında kayboluyor.

Hangi oyuncu neden o an sahneye dahil oluyor, nereden geliyor ve ne zaman oyuna giriyor hiç belli değil! Çoğu zaman müzikler, şarkılar, diyaloglar ve dahi olaylar arasında en ufak bir bağlantı yok. Dolayısıyla reji bağlamında da bir kaos hâkim.

Oyunculuk Performansları: Sığlık ve İfadesizlik

Kortidis’in performansı, olması gerekenin oldukça altında kalıyor. Özellikle duygusal geçişlerdeki sığlık, Moreno’nun içsel çatışmalarını sunmak yerine, durağan bir performansa dönüşüyor. Beklenilen deruniliği ve nüansları hiç yakalayamıyor. Dario Moreno’nun ruhunu ve karizmasını sahneye yansıtma çabası, duygusallıktan yoksun, sıradan bir oyunculukla sonuçlanıyor.

Oynadıkları rolün ve içinde yer aldıkları oyunun farkında olarak daha enerjik bir modda oynayan, iç aksiyonlarını karşıya aktarabilen, görece hisseden ve hissettiren Dilara Tabak ve Akın Kaplan hariç sahnedeki diğer oyuncular, karakterlerinin duygusal karmaşasını yeterince yansıtamıyorlar. Canlandırdıkları kişilerin altyapısına inmeden, anlık tepkilerle sınırlı kalıyorlar. Bu durum, oyun ilerledikçe sahnedeki enerjinin düşmesine sebebiyet veriyor. Yine ismini verdiğim iki oyuncunun dışında maalesef hepsinin performansı, çoğu zaman mekanik bir tavra dönüşüyor ve bu, seyirciyi oyundan uzaklaştırıyor. Duygu geçişleri ve sahne içindeki etkileşimleri, sanki her biri ayrı bir oyunun parçasıymış gibi dağınık ve uyumsuz bir şekilde gelişiyor. Özellikle müzikal epizotlarda Kortidis de dahil olmak üzere oyuncuların dans ve şarkı okuma yetenekleri, oyunun izlenme kalitesini daha da düşürüyor. Üstüne yetmez gibi neredeyse oyuncuların büyük bir çoğunluğunun adeta kendi aralarında konuşuyormuşçasına kısık bir sesle konuşmaları da cabası…

Müzik ve Orkestra Problemi

Oyunun müzikleri, orkestra ve efektleri de büyük bir hayâl kırıklığı yaratıyor. Dario Moreno gibi bir şarkıcının hayatını konu alan oyunda, müziklerin bu kadar zayıf olması kabul edilemez çünkü müzik, bu oyunun en mühim yapı taşlarındandır; hatta belkemiğidir. Ancak müzikler, icraları açısından son derece sıradan ve ruhsuz. Orkestranın performansı, ritim ve melodi açısından cılız kalırken, zaman zaman disonanslara yol açıyor. Altuğ Akınsel’in müzik direktörlüğündeki bu eksiklik, oyunun genel atmosferini ciddi mânâda olumsuz etkiliyor. Özellikle Dario Moreno’nun kendine has melodilerinin ve unutulmaz parçalarının icrası, oyunun atmosferini güçlendirmenin aksine oyundan soğutuyor.

Ses, Efekt ve Dans Tasarımı: Dağınıklık

Gülay Oktar’ın ses ve efekt tasarımı, oyunu desteklemekten ziyade, çoğu zaman dikkat dağıtıcı bir unsur hâline geliyor. Müzikle senkronize olmayan ses efektleri anlatıma zarar verirken izleyicinin dikkatini ve ilgisini de kötü yönde etkiliyor.

Arda Alpkıray imzalı koreografinin her adımı, doğallıktan uzak, ruhsuz bir tekrardan ibaret. Oyuncular, adeta bir melodinin kaybolmuş notaları gibi, uyum ve ritim arayışı içinde sendeliyor. Bu vaziyet, sahnenin dramatik potansiyelini zayıflatırken hikâyenin duygusal bağını daha da zedeliyor. İfade ve estetikten yoksun kalan bu dans dili, bir dizi boş jest gibi kalıyor.

Dekor ve Işık Tasarımı

Bütün bu olumsuzlukların arasında, ışık düzenlemesi ve Batuhan Bozcaada’nın dekor tasarımı, oyunun tek olumlu yanını oluşturuyor. Kullanılan estetik dekor ve ışık unsurları, Dario Moreno’nun sahnedeki duruşuna dair bir ortam yaratmayı başarıyor.

Sonuç Olarak…

“Bayanlar Baylar! Dario Moreno”, ünlü bir sanatçının yolculuğunu anlatma ve onun mirasını anma amacıyla yola çıkmasına rağmen, bu şekliyle gayesine ulaşmaktan çok uzak kalıyor. Oyunun geneli zayıf bir metin, ekseriyetle vasatın altında kalan oyunculuklar, nitelikten uzak başarısız müzikler, dağınık ses ve hareket tasarımı ile birleştiğinde, tam bir hayâl kırıklığı yaşatıyor. Maalesef oyun, bir efsanenin hak ettiği karşılığı vermiyor ve bu şekliyle tiyatro sahnesinde tez elden unutulmaya mahkûm bir yapım olacak gibi görünüyor.

Teatro Rudius’un altıncı prodüksiyonundan, önemli bir sanatsal şahsiyeti anmak için daha anlamlı ve etkileyici bir anlatım beklenirken, bu beklentilerin karşılanmadığı aşikâr. Dario Moreno’yu hakkıyla anmak için daha sanatsal bir ifade ve bütünlük aranmalıydı; ne yazık ki bu prodüksiyon bunu sunamıyor.








Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı Evden eve nakliyat