'7 Kocalı Hürmüz' sahneye döndü..
Hikâyeyi hemen hemen herkes bilir ama yine de kısaca hatırlayalım:
İstanbul Taşkasap'ta yaşayan Hürmüz adındaki genç bir kadın, değişik mesleklerden ve kesimlerden altı kişiyle hiçbir yasal yanı olmadan evlenmiştir. Her kocasını haftanın bir günü ağırlamakta, gönüllerini hoş etmekte, onlardan hediyeler almakta ve kendi ekonomik sorunlarını çözdürmektedir. Ancak onun gönlü berber olan eşinin dükkânında gördüğü doktordadır. Doktorla tanışmak için türlü türlü yollar deneyen Hürmüz, bir gün bir hastalık uydurarak, doktoru evine getirtir. Doktor da ona âşık olur. Bu andan sonra doktor ve Hürmüz, kendilerini karmaşık olduğu kadar, gülünç gelişmeler karşısında bulurlar. Sonunda buluşan iki sevgili, tüm engelleri aşıp evlilik yolunda adım atarlar.
Müjdat Gezen, ikinci kez yönettiği 7 Kocalı Hürmüz müzikalinde, özgün metnin tamamını çalışmış. Elbette bir yönetmen olarak günceli yakalamak adına bazı değişikliklere yer vermiş. Kendi bakış açısıyla bazı bölümleri çıkararak, bazı bölümleri de ekleyerek yeni bir yorumla sahneye taşımış. Yapılan değişiklikler metnin aslına zarar verecek nitelikte değil, bilakis zenginlik katacak şekilde yerleştirilmiş. Zaten yıllar sonra, farklı bir dönemde, algısı ve beğenisi değişmiş olan seyirciye, özgün metni noktasına varıncaya kadar aynı şekilde oynamanın bir çekiciliği de yok anlamı da yok. Ancak yine de yönetmen, genel mânâda metnin tamamına sâdık kalma gayretinde olmuş.
Bu sadakat, sayesinde hikâyenin geçtiği Osmanlı’nın son dönemlerine götürüyor bizi. Ortaoyunun bütün değerlerine de aynı oranda bağlı kalınmış. Yenilik ve değişiklik yapacağım veya döneme göre adapte edeceğim diye kimi zaman klasik eserleri bambaşka bir forma sokan rejisörler, esasında hem yazara hem metne ihanet etmiş olurlar. Ortaoyunlarını, müzikalleri ve kalabalık kadrolu oyunları çok iyi bilen Gezen’in rejisinde böyle bir durum yok.
Şunu da eklemeden geçemeyeceğim. Sanatından ziyâde son zamanlarda ne yazık ki Müjdat Gezen ismi, daha çok siyâsî söylemleriyle ön plâna çıkıyor ve akıllara o söylemleriyle geliyordu. Oyuna giderken de sahnede siyâsî taşlamaların olacağını düşündüm. Ortaoyunlarının taşlamaları kaldırabilir yanının olması hasebiyle de bu imkânın kaçırılmayacağı zannında bulunup endişe ettim. Zîrâ hem oyunu bayağılaştırır hem de zaten gergin olan bu gündemde nefes almak için geldiğimiz oyunda yine geriliriz diye geçirdim içimden. Neyse ki bu düşüncelerimin yersiz olduğunu gördüm. Çünkü Müjdat Gezen, müzikale yukarda da bahsettiğim gibi büyük bir ekseriyetle sadık kalmış ve siyâsî söylemler yerleştirme gayretine hiç girmemiş. Bütün esprileri de o kadar tadında bırakmış ki abartıya hiç yer vermemiş. Dekoruyla, kostümüyle, aksesuarıyla, müziğiyle tam bir dönem işi çıkmış.
Sinemada Suna Pekuysal, Türkan Şoray, Nurgül Yeşilçay, tiyatroda Ayten Gökçer, Nükhet Duru gibi usta isimlerin can verdiği Hürmüz karakteri bu defa televizyon dünyasından tanıdığımız Birce Akalay’a; yine sinemada Efkan Efekan’ın, Salih Güney’in, Mehmet Ali Alabora’nın, tiyatroda ise Cihan Ünal, Levent Özdilek’in oynadığı Doktor ise yine daha çok sinema ve televizyon ekranlarından izlediğimiz İlker Ayrık’a emanet… Akalay’ın yorumu da daha öncekiler gibi yıllar boyu aynı övgüyle ve şanla anılacak diye düşünüyorum. Birce Akalay, dans ve müzik eğitimi almış çok yönlü bir sinema ve tiyatro oyuncusu. Hem sesi çok güzel hem de çok iyi dans ediyor.
Televizyon ve sinemadaki oyunculuğunun çok daha üstünde bir performansla sahnede çok iyi işler çıkartıyor. Doktor rolündeki Ayrık ise daha önceki örneklerinden bambaşka bir doktor yorumuyla sahnede. Doktor rolü hep bir jön olarak ele alınmış. Ancak Ayrık, gayet komik bir doktor olarak yorumlamış. Zaten bugüne dek komedi oyuncusu olarak gördüğümüz İlker Ayrık hâliyle bu yorumun hakkını veriyor Seyirciden de çok iyi reaksiyon alıyor.
Müzikalin kadrosu 65 kişiden oluşuyor. Kimler yok ki? Kadroda; Birce Akalay, İlker Ayrık’ın yanı sıra Yonca Evcimik, Ercan Bostancıoğlu, Suzan Kardeş, Ömür Arpacı, Mehtap Ar, Arzu Okay, Can Bana, Aykut Taşkın, Barış Taşkın, Murat Donat, Cengiz Okuyucu, Öncil Aktarıcı, Cemil Aydoğdu ve Cengiz Gezgin gibi önemli isimler, bilinen bu isimlere eşlik eden onlarca oyuncu ve dansçı yer alıyor.
Dekor tasarımı Barış Dinçel’e ait. Tüm detayları ile incelikli bir işçilik ve muazzam bir çalışma ortaya çıkarmış. Evlerin aralarına öyle bir derinlik vermiş ki adeta sokağın devamını hayâl ediyor ve zihnimizde oturtuyoruz. Dönem çok iyi araştırılmış ve ona uygun evler yapılmış. Kapı numaralarındaki ayrıntılar bile düşünülmüş. Dekor, çift taraflı olarak kullanılabilecek şekilde hazırlanmış. Döner sahne teknolojisi etkin bir şekilde kullanılmış. Tek handikabı, dekorun taşınma imkânı olmaması nedeniyle, müzikalin sadece TİM Maslak Show Center’da sahnelenecek olması.
Kostümler Leyla Gezen ve Bahar Korçan tarafından tasarlanmış. Muazzam bir titizlikle her karakterin yöresi ve mesleği düşünülerek hazırlanmış. Geniş kadrolu oyunlarda birbirine benzer kostümler çok kullanılır ve seyircinin de buna pek dikkat etmeyeceği zannedilir ancak aslında seyirci her şeyin farkındadır. Gezen ve Korçan, birbirinin aynı olan kıyafetleri giydirmekten kaçınmışlar. Kullanılan renkler de oyunun ritmine uygun parlaklıkta seçilmiş.
Müzikalde daha çok İstanbul şarkıları ve türküleri kullanılmış. Müjdat Gezen’in oyunun sonunda yaptığı açıklamaya göre, Sadık Şendil’in de oyuna dair isteklerinden biri de buymuş. Atilla Özdemiroğlu’nun Yalnız Kullar/Tanrım bestesi de müzikalde yerini alıyor. Geri kalan müzikleri hazırlayan isim ise Emirhan Cengiz.
Müzikalde değişiklik arz eden ve dönemimize de hitap eden ögelerden biri de danslardı. Dans düzeni Pınar Ataer’in…
Bu tarz eserler, hem dönem oyunu olduğu hem kadrosu çok geniş olduğu için sahnelenmesi bağlamında cesaret ister. Fakat sahnelendiği dönemlere de damgasını vurur. Yıllar geçse bile “Bu rolü zamanında filanca oyuncu oynamıştı, filanca rejisör yönetmişti, gidip izlemiştik, ne de güzel olmuştu” diye de adından bahsettirir. Çok nedeni var tabi ama işte sırf bu yüzden bile olsa, 7 Kocalı Hürmüz müzikali, sezonun izlenmesi gereken eserleri arasında yerini çoktan aldı bile.
İstanbul Taşkasap'ta yaşayan Hürmüz adındaki genç bir kadın, değişik mesleklerden ve kesimlerden altı kişiyle hiçbir yasal yanı olmadan evlenmiştir. Her kocasını haftanın bir günü ağırlamakta, gönüllerini hoş etmekte, onlardan hediyeler almakta ve kendi ekonomik sorunlarını çözdürmektedir. Ancak onun gönlü berber olan eşinin dükkânında gördüğü doktordadır. Doktorla tanışmak için türlü türlü yollar deneyen Hürmüz, bir gün bir hastalık uydurarak, doktoru evine getirtir. Doktor da ona âşık olur. Bu andan sonra doktor ve Hürmüz, kendilerini karmaşık olduğu kadar, gülünç gelişmeler karşısında bulurlar. Sonunda buluşan iki sevgili, tüm engelleri aşıp evlilik yolunda adım atarlar.
Müjdat Gezen, ikinci kez yönettiği 7 Kocalı Hürmüz müzikalinde, özgün metnin tamamını çalışmış. Elbette bir yönetmen olarak günceli yakalamak adına bazı değişikliklere yer vermiş. Kendi bakış açısıyla bazı bölümleri çıkararak, bazı bölümleri de ekleyerek yeni bir yorumla sahneye taşımış. Yapılan değişiklikler metnin aslına zarar verecek nitelikte değil, bilakis zenginlik katacak şekilde yerleştirilmiş. Zaten yıllar sonra, farklı bir dönemde, algısı ve beğenisi değişmiş olan seyirciye, özgün metni noktasına varıncaya kadar aynı şekilde oynamanın bir çekiciliği de yok anlamı da yok. Ancak yine de yönetmen, genel mânâda metnin tamamına sâdık kalma gayretinde olmuş.
Bu sadakat, sayesinde hikâyenin geçtiği Osmanlı’nın son dönemlerine götürüyor bizi. Ortaoyunun bütün değerlerine de aynı oranda bağlı kalınmış. Yenilik ve değişiklik yapacağım veya döneme göre adapte edeceğim diye kimi zaman klasik eserleri bambaşka bir forma sokan rejisörler, esasında hem yazara hem metne ihanet etmiş olurlar. Ortaoyunlarını, müzikalleri ve kalabalık kadrolu oyunları çok iyi bilen Gezen’in rejisinde böyle bir durum yok.
Şunu da eklemeden geçemeyeceğim. Sanatından ziyâde son zamanlarda ne yazık ki Müjdat Gezen ismi, daha çok siyâsî söylemleriyle ön plâna çıkıyor ve akıllara o söylemleriyle geliyordu. Oyuna giderken de sahnede siyâsî taşlamaların olacağını düşündüm. Ortaoyunlarının taşlamaları kaldırabilir yanının olması hasebiyle de bu imkânın kaçırılmayacağı zannında bulunup endişe ettim. Zîrâ hem oyunu bayağılaştırır hem de zaten gergin olan bu gündemde nefes almak için geldiğimiz oyunda yine geriliriz diye geçirdim içimden. Neyse ki bu düşüncelerimin yersiz olduğunu gördüm. Çünkü Müjdat Gezen, müzikale yukarda da bahsettiğim gibi büyük bir ekseriyetle sadık kalmış ve siyâsî söylemler yerleştirme gayretine hiç girmemiş. Bütün esprileri de o kadar tadında bırakmış ki abartıya hiç yer vermemiş. Dekoruyla, kostümüyle, aksesuarıyla, müziğiyle tam bir dönem işi çıkmış.
Sinemada Suna Pekuysal, Türkan Şoray, Nurgül Yeşilçay, tiyatroda Ayten Gökçer, Nükhet Duru gibi usta isimlerin can verdiği Hürmüz karakteri bu defa televizyon dünyasından tanıdığımız Birce Akalay’a; yine sinemada Efkan Efekan’ın, Salih Güney’in, Mehmet Ali Alabora’nın, tiyatroda ise Cihan Ünal, Levent Özdilek’in oynadığı Doktor ise yine daha çok sinema ve televizyon ekranlarından izlediğimiz İlker Ayrık’a emanet… Akalay’ın yorumu da daha öncekiler gibi yıllar boyu aynı övgüyle ve şanla anılacak diye düşünüyorum. Birce Akalay, dans ve müzik eğitimi almış çok yönlü bir sinema ve tiyatro oyuncusu. Hem sesi çok güzel hem de çok iyi dans ediyor.
Televizyon ve sinemadaki oyunculuğunun çok daha üstünde bir performansla sahnede çok iyi işler çıkartıyor. Doktor rolündeki Ayrık ise daha önceki örneklerinden bambaşka bir doktor yorumuyla sahnede. Doktor rolü hep bir jön olarak ele alınmış. Ancak Ayrık, gayet komik bir doktor olarak yorumlamış. Zaten bugüne dek komedi oyuncusu olarak gördüğümüz İlker Ayrık hâliyle bu yorumun hakkını veriyor Seyirciden de çok iyi reaksiyon alıyor.
Müzikalin kadrosu 65 kişiden oluşuyor. Kimler yok ki? Kadroda; Birce Akalay, İlker Ayrık’ın yanı sıra Yonca Evcimik, Ercan Bostancıoğlu, Suzan Kardeş, Ömür Arpacı, Mehtap Ar, Arzu Okay, Can Bana, Aykut Taşkın, Barış Taşkın, Murat Donat, Cengiz Okuyucu, Öncil Aktarıcı, Cemil Aydoğdu ve Cengiz Gezgin gibi önemli isimler, bilinen bu isimlere eşlik eden onlarca oyuncu ve dansçı yer alıyor.
Dekor tasarımı Barış Dinçel’e ait. Tüm detayları ile incelikli bir işçilik ve muazzam bir çalışma ortaya çıkarmış. Evlerin aralarına öyle bir derinlik vermiş ki adeta sokağın devamını hayâl ediyor ve zihnimizde oturtuyoruz. Dönem çok iyi araştırılmış ve ona uygun evler yapılmış. Kapı numaralarındaki ayrıntılar bile düşünülmüş. Dekor, çift taraflı olarak kullanılabilecek şekilde hazırlanmış. Döner sahne teknolojisi etkin bir şekilde kullanılmış. Tek handikabı, dekorun taşınma imkânı olmaması nedeniyle, müzikalin sadece TİM Maslak Show Center’da sahnelenecek olması.
Kostümler Leyla Gezen ve Bahar Korçan tarafından tasarlanmış. Muazzam bir titizlikle her karakterin yöresi ve mesleği düşünülerek hazırlanmış. Geniş kadrolu oyunlarda birbirine benzer kostümler çok kullanılır ve seyircinin de buna pek dikkat etmeyeceği zannedilir ancak aslında seyirci her şeyin farkındadır. Gezen ve Korçan, birbirinin aynı olan kıyafetleri giydirmekten kaçınmışlar. Kullanılan renkler de oyunun ritmine uygun parlaklıkta seçilmiş.
Müzikalde daha çok İstanbul şarkıları ve türküleri kullanılmış. Müjdat Gezen’in oyunun sonunda yaptığı açıklamaya göre, Sadık Şendil’in de oyuna dair isteklerinden biri de buymuş. Atilla Özdemiroğlu’nun Yalnız Kullar/Tanrım bestesi de müzikalde yerini alıyor. Geri kalan müzikleri hazırlayan isim ise Emirhan Cengiz.
Müzikalde değişiklik arz eden ve dönemimize de hitap eden ögelerden biri de danslardı. Dans düzeni Pınar Ataer’in…
Bu tarz eserler, hem dönem oyunu olduğu hem kadrosu çok geniş olduğu için sahnelenmesi bağlamında cesaret ister. Fakat sahnelendiği dönemlere de damgasını vurur. Yıllar geçse bile “Bu rolü zamanında filanca oyuncu oynamıştı, filanca rejisör yönetmişti, gidip izlemiştik, ne de güzel olmuştu” diye de adından bahsettirir. Çok nedeni var tabi ama işte sırf bu yüzden bile olsa, 7 Kocalı Hürmüz müzikali, sezonun izlenmesi gereken eserleri arasında yerini çoktan aldı bile.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.