Gerçekten de, Şeyh Sabah, tam 40 yıl (1963 - 2003), değişik ünvan ve yetkilerinin yanısıra, Kuveyt'in Dışişleri Bakanı olmasının gururunu yaşıyor. Çeşitli vesilelerle, Şeyh Sabah'la görüşmemizin ötesinde, biz Türkler için hiç de ismi yabancı gelmeyen Taif'teki trajik buluşmanın izleri unutulmuyor.

2 Ağustos 1990 şafağında Irak'ın komşusu ve din kardeşi Kuveyt'i işgal etmesiyle birlikte, hükümet ve sayılı şahsiyetler sonra da halkın bir bölümü, selameti Suudi Arabistan'a sığınmakta buluyor. Hatta 1991'de zaman Emiri Şeyh Cabir sürgünde hükümeti kuruyor. Suudi Krallığı, Kuveyt hükümetine ve ileri gelenlerine yazlık bir kent olan Taif'i -eskilerde Osmanlı İmparatorluğu zamanında buraya Mithat Paşa gibi önemli kişler sürgün edilmiştitahsis ediyor.

Tabii ki, Taif'te geçici yerleştirilen Kuveyt'liler arasında Şeyh Sabah'ta bulunuyor. Gayet zor ve sıkıntılı günler birbirini kollarken, Taif içinde bulunduğumuz Türk gazeteciler tarafından ziyaret ediliyor.

Gezinin asıl nedenini, Kuveyt'lilerin sürgünde geçirdikleri an ve anıları, medyatik ortama taşıma oluşturuyor. Taif'in müstesna otellerinden birinde, üzerinde abasız basit beyaz entari elbisesiyle Şeyh Sabah, öğlen yemeği niyetine, yoğurda ekmek katıp yiyordu.

Yanımızda Mehmet Barlas ve İlknur Çevik olduğu halde sofrasına yaklaştığımızda, gözlerinden adeta yaşlar süzülüyor. ''Seyyid Ken'an... Seyyid Ken'an...'' diyerek mutluluğunu adeta hissettiriyor.

Mehmet Barlas ve İlknur Çevik ile tanıştırdığımız Şeyh Sabah, her zamanki gibi, Türkler'e karşı olan sevgi, saygı ve minnet duygularını tekrarlıyor. Mehmet Barlas Şeyh Sabah'ı gerçekten de çok ''diplomat'', ''nazik'' ve ''dost'' olarak tanımlıyor. Kuveyt'in kurtuluşu ile ülkelerini yeniden ''inşa'' eden emirlik mensupları, dünyayı hayretler içinde bırakıyor.

29 Ocak 2006'da Milli Millet Meclisi'nin onayıyla Emir ilan edilen Şeyh Sabah'ın bir asra yakın hanedanlık geçmişi gerçekten de renkli olduğu kadar gizemli bulunuyor. Şeyh Sabah'ın çölün ortasında gerçekleştirdiği yenilikler bölgeyi hem kıskandırıyor, hem ürkütüyor.

Her şeyden önce, Arap dünyasında Kuveyt'in en özgür medyaya sahip olduğu kabulleniliyor. Yeni getirilen ''medya yasası'' özgürleri daha da genişletiyor. Şeyh Sabah, kadınlara oy hakkını tanırken, şu anda, Kuveyt Kabinesi'nde bir kadın bakanın bulunması dikkatleri çekiyor.

Bu arada, kamu toplantılarını yasaklayan kanunun iptali ve daha fazla özel gazete - televizyon ''ruhsat'' alımını kolaylaştırmak da, Şeyh Sabah'ın reformları arasında yer alıyor. Ne var ki, Al - Sabah ailesinin, aylıklarını 8 milyon Kuveyt Dinarı'ndan, 50 milyon Kuveyt Dinarı'na (171 milyon Amerikan Doları) çıkarması da bütün Ortadoğu'da konuşuluyor. 78 yaşındaki Şeyh Sabah'ın hobileri arasında ''fotoğrafçılık'' özel yer alıyor. Kuşkusuz ki, Şeyh Sabah'ın varlığı, Türk - Kuveyt ilişkilerinin zirveye ulaşmasını sağlıyor.

Nitekim Emir Şeyh Sabah, ''Kuveyt'in ülkemizdeki yatırımlarına bakıldığında son yıllarda memnuniyet vermiş bir artışın olduğu hemen farkediliyor'' diye, durumun altını çiziyor ve ''Biz Türkiye'nin çok önemli ve çekici bir yatırım ortamı olduğunu dikkate alarak hem kamu hem de özel sektördeki yatırımlarımızı arttırmaya devam edeceğiz'' müjdesini veriyor.

Bu arada, Kuveyt ile ''Askeri İşbirliği Çerçeve Anlaşması'' ile ilgili müzakerelerin de kısa sürede sonuçlanması bekleniyor. İki ülke arasında dış ticaret hacmi geçen yıl 400 milyon dolar olarak gerçekleşirken, Türk şirketlerinin Kuveyt'te üstlendikleri işlerin toplam tutarı da 500 milyon doları geçiyor.

Kuveyt firmaları genel olarak, finans, gayrimenkul, ticaret ve endüstri anlamında faaliyet gösteriyor. Firmaların yatırım kapasitesi 4 milyar doları geçiyor. Aslında, Şeyh Sabah'ın Türkiye ziyaretinin, ülkemizin Körfez'de gerçekleştirmek istediği stratejik ve ekonomik işbirliğine büyük temel olacağı da biliniyor.

 


kakin@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/06-12.Mart.2008/Sayı:67/Sayfa:06