Irak'Ta Seçimler Politik Bölünmelere Neden Oldu
Oysa Irak'ta Kürt ve Türkmenlerin ağırlıkta olduğu 4 şehrin dışında 12 vilayeti kapsayan seçimler, ülkenin haritasını yeniden şekillendirileceğine benziyor.
Bu önemli politik ayrışımı analiz eden çalışmadan anlaşılacağı üzere Irak gerçekten de kaynıyor.
Irak'ta Sünnilerin ağırlıkta olduğu kentlerin Enbar, Diyala, Salahaddin ve Neyneva olduğu biliniyor.
Bu kentlerden Diyala ve Salahuddin'de Sünni İslamcı Irak Uzlaşma Cephesi önde.
Bu da Tarık El Haşimi ve Adnan Duleymi'nin başını çektiği listenin hem Mahmud El Meşhedani grubunu tasfiye ettiği hem de geçen seçimlerde kazandığı gücünü büyük ölçüde koruduğunu gösteriyor.
Laik Sünni-Aşiret ittifakı İslamcıları zayıflatır Buna karşılık El Enbar eyaletinde Salih Mutlak liderliğindeki laik Irak Ulusal Projesi listesi birinci oldu.
Musul'da ise milliyetçi Arap aşiretlerini birleştiren El Hadba listesi başı çekti. Bu sonuçlar, siyasi yansımaları açısından değerlendirildiğinde laik Sünni Arapların oy oranını arttırdıpı gözüküyor. Öte yandan önceki seçimlerde varlık gösteremeyen Arap aşiretler hem Musul'da hem de El Enbar'da önemli ölçüde güç kazandı.
Süni Aşiretlerle eski Baasçı olarak bilinen Salih Mutlak'ın ortak tabana dayandığı göz önünde bulundurulursa ve Sünni Aşiretlerin Irak İslam Partisi ile olan restleşmesi dikkate alınırsa laik Arapların olası bir ittifakla İslamcı partileri zayıflatması mümkün gözüküyor.
Musul seçimleri Kürtleri zayıflattı, Sünni Arapları güçlendirdi Musul'da Sünni Arap aşiretlerinin seçimlere yoğun olarak katılması Kürtleri büyük bir hezimete uğrattı.
Arap Aşiretlerinin oluşturduğu El Hadba listesi %48.4 gibi önemli bir oy alarak kentteki yerel mevkileri garantilemiş oldu.
Buna karşılık %25.5 oy alan Kürtlerin elde ettiği birçok kazanımı kaybetmesi kesin gözüküyor.
Kentten %6.7 oy alabilen Irak İslam Partisi ise başarısız olmuşa benziyor. Bunda İslam Partisi'nin Kürtlere yaptığı ittifakın Arap aşiretler üzerindeki etkisinin payı büyük.
Sünni Aşiretlerin El Hadba listesinde başı çeken isimlerden birisi parlamentoda Musul milletvekili olarak görev yapan Usame Nuceyfi. Nuveyfi, eski Başbakan İyad Allavi'nin listesinden Kürtlere karşı ırkçı açıklamaları nedeniyle vaktiyle çıkartılmış bir isim. Kürtler birçok kez Nuceyfi'nin dokunulmazlığını kaldırmak amacıyla meclise başvurdu. Nuceyfi'nin Başbakan Nuri El Maliki ile Kürtler konusunda bazı görüşleri paylaştığı biliniyor.
Birkaç kez suikasttan kurtulan Nuceyfi hakkında Türkiye'de de para almakla suçlamaları mevcut.
Sonuçta Sünni Aşiretlerle, Sünni İslamcıların ittifak yapması durumunda valilik başta olmak üzere birçok önemli makamı Sünni Arapların alması beklenebilir.
Musul ve Enbar seçimleri ülkede güvenliği sağlar Irak'taki güvenlik sorununun en yoğun olarak yaşandığı yerler önce Enbar sonra Musul'du. Yeni siyasi süreçten rahatsız olan Sünni Arap aşiretlerinin El Kaide ve Baasçı unsurları barındırmalarının güvensiz ortamın sürmesindeki rolü büyüktü. Enbar'da Uyanış Konseyleri'nin Amerikan güçleriyle anlaşması sonrası El Kaide'nin bu kentteki faaliyetleri zayıfladı.
Ancak Musul'daki güvensiz durum devam ediyor. Kürtler de bu durumu kullanarak Sünni Arapları zayıflatmaya çalışıyordu.
Ancak bu seçim sonuçları Sünni Aşiretlerin, El Kaide ve Bassçı gruplara verdiği desteği zayıflatacağa benziyor.
Bu siyasi sonuçları bakımından hem Kürtlerin aleyhine gelişecek bir durum, hem de merkezi hükümetin Kürtlere olan bağımlılığını azaltacak yeni bir realite olacak.
Sünni Araplar, Şii Araplara karşı Bağdat'ta başarısız oldu Sünni ve Şii Arapların karışık olarak yaşadığı en önemli kent olan Bağdat'ta İslamcı Sünniler %9, laik Sünniler ise %1.6 gibi çok düşük oy oranına sahip.
Kentteki en büyük oy oranı % 38 ile Başbakan Nuri Maliki'nin listesine gitmiş durumda.
Kentteki Sünni nüfusun bu kadar az olmadığı göz önünde bulundurulduğunda Bağdat'ta bazı Sünni grupların Maliki'ye oy verdiğini düşünebiliriz.
Maliki'nin Kürtler karşısındaki ''ulusal'' tavırları ve Sadr milislerinin üzerine giderek Sünnilerin şikayetlerinin bir ölçüde gidermesi ve kenti nispeten güvenli hale getirmesinin etkisi büyük.
Iraktaki Şii Arap partilerin kısa tarihçesi Irak'taki İslamcı Şii Arapların Saddam döneminde kurduğu ilk muhalif partinin İslami Dava Partisi olduğu biliniyor. Ancak din adamı ve aydınlardan oluşan bu parti Irak'tan kaçışın ardından bir ayrışma yaşadı.
Din adamlarının başını çektiği grup Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi adı altında Muhammed Bakır El Hekim liderliğinde birleşti. Aydın kesimler ise İslami Dava Partisi olarak kaldı.
Irak'tan çıkamayan Şii İslamcılar ise Sadr grubu, İslami Dava Irak Örgütlenmesi ve Fazilet Partisi şeklinde öne çıktı. Buna karşılık laik eksende muhalefet yürüten İyad Allavi, El Irakiye çatısı altında örgütlenmeye gitti.
Irak genel seçimlerine Şii İslamcı Araplar Birleşik ırak ittifakı çatısı altında girmişti. Bir süre sonra Sadr grubu ve Fazilet partisi bu çatıdan ayrıldı. Buna karşılık Irak İslam Yüksek Konseyi ve Dava Partisi işbirliğini sürdürdü.
Ancak Dava Partisi'nden ayrılan İbrahim Caferi grubu, Ulusal Reformcu Akım adlı yeni bir oluşum kurdu.
Maliki ve El hekim neden Birleşik Irak İttifak olarak seçime girmedi? Yerel seçimlerde ise Başbakan Nuri Maliki ve Abdulaziz El Hekim iki ayrı liste halinde girdi. El Hekim'in bu kararı almasında birkaç etken önemli rol aldı. 1- El Hekim, Maliki'nin iktidar süresince yıprandığını düşündü.
2- El Hekim, hasta olduğu ve yerine oğlunu geçirmek istediği için oğlunun partisini güçlendirmek istedi. Bilindiği üzere Abdulaziz El Hekim, Yüksek Konsey, Bedir Örgütü ve Mihrap Şehidi adlı üç yapılanmayı yönetiyordu.
Oğlu Ammar El Hekim ise Mihrap Şehidi Örgütlenmesinin başındaydı. Seçimlere Mihrap Şehidi listesi ile giren baba El Hekim, oğlunun yapılanmasına reel bir güç kazandırmış oldu.
Maliki ve El Hekim ayrılığı sonuçları nasıl etkiledi? Tabi bunun yanı sıra Maliki'nin hem de El Hekim planlamadığı bir realite her iki grubun da işine yaradı.
Din adamlarının başı çektiği El Hekim grubu, kendi reel tabanını Basra gibi önemli kentlerde güçlendirdi.
Ancak El Hekim'in, İran'a yakınlığıyla bilinmesi milliyetçi kesimlerin ve aşiretlerin oylarını kazanamamasını beraberinde getirdi.
Buna karşılık İran'a mesafeli tavırlarıyla öne çıkan Maliki, Sadr Grubu, Fazilet Partisi ve Allavi'nin tabanını böldü. Altı çizilmesi gereken nokta Maliki ile El Hekim'in ortak listeye seçimlere girmesi durumunda, Birleşik Irak ittifakı çatısı altında buluşan iki partinin toplamda alacakları oranın düşük olacağı gerçeğiydi Şii Araplarda İslamcılar önde, laik partiler güç kazanamadı Batı basınında öne çıkan başlıklarda laik Şii Arapların yükselişte olduğu söyleniyor. Oysa Şii bölgelerde seçimleri kazanan partilere sırasıyla bakılırsa Maliki, El Hekim, Sadr, Caferi, Yakubi (Fazilet partisi) gruplarının aralarında fark olsa da hepsinin İslamcı olması bu iddiaya gölge düşürüyor.
Nitekim Maliki ve El Hekim'i bir çatı altında toplayan Birleşik Irak İttifakı'nın İslamcı kimliği bu gerçeği gösteriyor.
Bu noktada Birleşik Irak İttifakı'nın toplam oylarını azaltan tek etken İbrahim Caferi'nin hem Maliki hem de El Hekim'in oylarının bir kısmını kendisine çekmeyi başarması oldu.
Şii Arap seçmen federalizmden vazgeçti mi? Buna karşılık Şii Araplarda genel eğilimin federalizm aleyhine olduğu iddiası büyük ölçüde doğru. Tabi bu iddiayı değerlendirirken federalizm çağrılarının yapıldığı ortamın dikkate alınması gerekiyor.
Zayıf bir merkezi hükümetle Irak'ın tamamında hâkimiyet kuramayacağına inanan Şiiler için federalizm bir seçenek iken, bugün güçlenen merkezi hükümette etkin olan Şiiler için çok cazip bir düşünce değil.
CRA 04.Nisan.2009 Cumartesi - 18:00:00
Gazete baskısı için tıklayınız..
Bu önemli politik ayrışımı analiz eden çalışmadan anlaşılacağı üzere Irak gerçekten de kaynıyor.
Irak'ta Sünnilerin ağırlıkta olduğu kentlerin Enbar, Diyala, Salahaddin ve Neyneva olduğu biliniyor.
Bu kentlerden Diyala ve Salahuddin'de Sünni İslamcı Irak Uzlaşma Cephesi önde.
Bu da Tarık El Haşimi ve Adnan Duleymi'nin başını çektiği listenin hem Mahmud El Meşhedani grubunu tasfiye ettiği hem de geçen seçimlerde kazandığı gücünü büyük ölçüde koruduğunu gösteriyor.
Laik Sünni-Aşiret ittifakı İslamcıları zayıflatır Buna karşılık El Enbar eyaletinde Salih Mutlak liderliğindeki laik Irak Ulusal Projesi listesi birinci oldu.
Musul'da ise milliyetçi Arap aşiretlerini birleştiren El Hadba listesi başı çekti. Bu sonuçlar, siyasi yansımaları açısından değerlendirildiğinde laik Sünni Arapların oy oranını arttırdıpı gözüküyor. Öte yandan önceki seçimlerde varlık gösteremeyen Arap aşiretler hem Musul'da hem de El Enbar'da önemli ölçüde güç kazandı.
Süni Aşiretlerle eski Baasçı olarak bilinen Salih Mutlak'ın ortak tabana dayandığı göz önünde bulundurulursa ve Sünni Aşiretlerin Irak İslam Partisi ile olan restleşmesi dikkate alınırsa laik Arapların olası bir ittifakla İslamcı partileri zayıflatması mümkün gözüküyor.
Musul seçimleri Kürtleri zayıflattı, Sünni Arapları güçlendirdi Musul'da Sünni Arap aşiretlerinin seçimlere yoğun olarak katılması Kürtleri büyük bir hezimete uğrattı.
Arap Aşiretlerinin oluşturduğu El Hadba listesi %48.4 gibi önemli bir oy alarak kentteki yerel mevkileri garantilemiş oldu.
Buna karşılık %25.5 oy alan Kürtlerin elde ettiği birçok kazanımı kaybetmesi kesin gözüküyor.
Kentten %6.7 oy alabilen Irak İslam Partisi ise başarısız olmuşa benziyor. Bunda İslam Partisi'nin Kürtlere yaptığı ittifakın Arap aşiretler üzerindeki etkisinin payı büyük.
Sünni Aşiretlerin El Hadba listesinde başı çeken isimlerden birisi parlamentoda Musul milletvekili olarak görev yapan Usame Nuceyfi. Nuveyfi, eski Başbakan İyad Allavi'nin listesinden Kürtlere karşı ırkçı açıklamaları nedeniyle vaktiyle çıkartılmış bir isim. Kürtler birçok kez Nuceyfi'nin dokunulmazlığını kaldırmak amacıyla meclise başvurdu. Nuceyfi'nin Başbakan Nuri El Maliki ile Kürtler konusunda bazı görüşleri paylaştığı biliniyor.
Birkaç kez suikasttan kurtulan Nuceyfi hakkında Türkiye'de de para almakla suçlamaları mevcut.
Sonuçta Sünni Aşiretlerle, Sünni İslamcıların ittifak yapması durumunda valilik başta olmak üzere birçok önemli makamı Sünni Arapların alması beklenebilir.
Musul ve Enbar seçimleri ülkede güvenliği sağlar Irak'taki güvenlik sorununun en yoğun olarak yaşandığı yerler önce Enbar sonra Musul'du. Yeni siyasi süreçten rahatsız olan Sünni Arap aşiretlerinin El Kaide ve Baasçı unsurları barındırmalarının güvensiz ortamın sürmesindeki rolü büyüktü. Enbar'da Uyanış Konseyleri'nin Amerikan güçleriyle anlaşması sonrası El Kaide'nin bu kentteki faaliyetleri zayıfladı.
Ancak Musul'daki güvensiz durum devam ediyor. Kürtler de bu durumu kullanarak Sünni Arapları zayıflatmaya çalışıyordu.
Ancak bu seçim sonuçları Sünni Aşiretlerin, El Kaide ve Bassçı gruplara verdiği desteği zayıflatacağa benziyor.
Bu siyasi sonuçları bakımından hem Kürtlerin aleyhine gelişecek bir durum, hem de merkezi hükümetin Kürtlere olan bağımlılığını azaltacak yeni bir realite olacak.
Sünni Araplar, Şii Araplara karşı Bağdat'ta başarısız oldu Sünni ve Şii Arapların karışık olarak yaşadığı en önemli kent olan Bağdat'ta İslamcı Sünniler %9, laik Sünniler ise %1.6 gibi çok düşük oy oranına sahip.
Kentteki en büyük oy oranı % 38 ile Başbakan Nuri Maliki'nin listesine gitmiş durumda.
Kentteki Sünni nüfusun bu kadar az olmadığı göz önünde bulundurulduğunda Bağdat'ta bazı Sünni grupların Maliki'ye oy verdiğini düşünebiliriz.
Maliki'nin Kürtler karşısındaki ''ulusal'' tavırları ve Sadr milislerinin üzerine giderek Sünnilerin şikayetlerinin bir ölçüde gidermesi ve kenti nispeten güvenli hale getirmesinin etkisi büyük.
Iraktaki Şii Arap partilerin kısa tarihçesi Irak'taki İslamcı Şii Arapların Saddam döneminde kurduğu ilk muhalif partinin İslami Dava Partisi olduğu biliniyor. Ancak din adamı ve aydınlardan oluşan bu parti Irak'tan kaçışın ardından bir ayrışma yaşadı.
Din adamlarının başını çektiği grup Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi adı altında Muhammed Bakır El Hekim liderliğinde birleşti. Aydın kesimler ise İslami Dava Partisi olarak kaldı.
Irak'tan çıkamayan Şii İslamcılar ise Sadr grubu, İslami Dava Irak Örgütlenmesi ve Fazilet Partisi şeklinde öne çıktı. Buna karşılık laik eksende muhalefet yürüten İyad Allavi, El Irakiye çatısı altında örgütlenmeye gitti.
Irak genel seçimlerine Şii İslamcı Araplar Birleşik ırak ittifakı çatısı altında girmişti. Bir süre sonra Sadr grubu ve Fazilet partisi bu çatıdan ayrıldı. Buna karşılık Irak İslam Yüksek Konseyi ve Dava Partisi işbirliğini sürdürdü.
Ancak Dava Partisi'nden ayrılan İbrahim Caferi grubu, Ulusal Reformcu Akım adlı yeni bir oluşum kurdu.
Maliki ve El hekim neden Birleşik Irak İttifak olarak seçime girmedi? Yerel seçimlerde ise Başbakan Nuri Maliki ve Abdulaziz El Hekim iki ayrı liste halinde girdi. El Hekim'in bu kararı almasında birkaç etken önemli rol aldı. 1- El Hekim, Maliki'nin iktidar süresince yıprandığını düşündü.
2- El Hekim, hasta olduğu ve yerine oğlunu geçirmek istediği için oğlunun partisini güçlendirmek istedi. Bilindiği üzere Abdulaziz El Hekim, Yüksek Konsey, Bedir Örgütü ve Mihrap Şehidi adlı üç yapılanmayı yönetiyordu.
Oğlu Ammar El Hekim ise Mihrap Şehidi Örgütlenmesinin başındaydı. Seçimlere Mihrap Şehidi listesi ile giren baba El Hekim, oğlunun yapılanmasına reel bir güç kazandırmış oldu.
Maliki ve El Hekim ayrılığı sonuçları nasıl etkiledi? Tabi bunun yanı sıra Maliki'nin hem de El Hekim planlamadığı bir realite her iki grubun da işine yaradı.
Din adamlarının başı çektiği El Hekim grubu, kendi reel tabanını Basra gibi önemli kentlerde güçlendirdi.
Ancak El Hekim'in, İran'a yakınlığıyla bilinmesi milliyetçi kesimlerin ve aşiretlerin oylarını kazanamamasını beraberinde getirdi.
Buna karşılık İran'a mesafeli tavırlarıyla öne çıkan Maliki, Sadr Grubu, Fazilet Partisi ve Allavi'nin tabanını böldü. Altı çizilmesi gereken nokta Maliki ile El Hekim'in ortak listeye seçimlere girmesi durumunda, Birleşik Irak ittifakı çatısı altında buluşan iki partinin toplamda alacakları oranın düşük olacağı gerçeğiydi Şii Araplarda İslamcılar önde, laik partiler güç kazanamadı Batı basınında öne çıkan başlıklarda laik Şii Arapların yükselişte olduğu söyleniyor. Oysa Şii bölgelerde seçimleri kazanan partilere sırasıyla bakılırsa Maliki, El Hekim, Sadr, Caferi, Yakubi (Fazilet partisi) gruplarının aralarında fark olsa da hepsinin İslamcı olması bu iddiaya gölge düşürüyor.
Nitekim Maliki ve El Hekim'i bir çatı altında toplayan Birleşik Irak İttifakı'nın İslamcı kimliği bu gerçeği gösteriyor.
Bu noktada Birleşik Irak İttifakı'nın toplam oylarını azaltan tek etken İbrahim Caferi'nin hem Maliki hem de El Hekim'in oylarının bir kısmını kendisine çekmeyi başarması oldu.
Şii Arap seçmen federalizmden vazgeçti mi? Buna karşılık Şii Araplarda genel eğilimin federalizm aleyhine olduğu iddiası büyük ölçüde doğru. Tabi bu iddiayı değerlendirirken federalizm çağrılarının yapıldığı ortamın dikkate alınması gerekiyor.
Zayıf bir merkezi hükümetle Irak'ın tamamında hâkimiyet kuramayacağına inanan Şiiler için federalizm bir seçenek iken, bugün güçlenen merkezi hükümette etkin olan Şiiler için çok cazip bir düşünce değil.
CRA 04.Nisan.2009 Cumartesi - 18:00:00
Gazete baskısı için tıklayınız..
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.