'Ilımlı İslâm' İslâm ülkelerinin arasını açıyor
Üstelik gerek Hac farizasına katılmak gerek, siyasi ve sosyal gelişmeleri takip etmek için en az 50 defa bu ülkeyi ziyaret ettiğim biliniyor. Bu arada, “Kutsal Vaha Suudi Arabistan” adlı ilk kitabımdan el’an alıntılar yapılıyor.
Gerçekten de, 1979’da yayınlanan kitapta Suudi Arabistan, mümkün olduğu kadar objektif anlatılıyor.
Denilebilir ki, bu nedenlerle Suudi Arabistan’a karşı “sempati” daima gündemden düşmüyor. Ancak, son zamanlarda özellikle geçen hafta, Suudi Arabistan’ın “Ilımlı İslam”a dönme açılımı dünyayı sarmalıyor. Oysa, bildiğiniz kadarıyla, kutsal dinimizde dereceler sıralanmıyor. Yani İslam’ın “radikal”, “orta”, “hafif” diye bir ayrım yapmak veya kategoriler yaratmak, doğrudan doğruya dinimizde çeşitli etkiler ve dolayısıyla “olumsuz” süreçler oluşturuyor.
Nitekim, bir zamanlar “Müslüman Kardeşler” de “Ilımlı İslam” parolasıyla, İslam ülkeleri arasında anlaşmazlıkların çıkmasına neden olmuştu. “İhvan il Müslimin” hareketinin belki de, en büyük muhalifinin Suudi Arabistan olduğu hafızalardan silinmiyor. Ne var ki, İslam dininde herhangi bir “reform” hiçbir zaman bahis konusu yapılmıyor. Veliaht Prens’in sözü Kamu Yatırım Fonu’nun 24 Ekim günü Riyad’da düzenlediği ve 60 kadar ülkeden 2 bin 500 kişinin katıldığı Gelecek Yatırımlar Girişimi toplantısında Suudi Veliaht Prens Muhammed Bin Selman, ülkesini “Ilımlı İslam”a döndürme sözü veriyordu. Prens, 1979’a kadar geriye gidiyor ve o tarihten bugüne otuz senedir
Suudi ülkesinin “anormal” durumda olduğunu belirtiyor. Özellikle 11 Ekim saldırısından sonra, ABD’nin “Radikal İslam”dan yavaş yavaş “Ilımlı İslam”a geçiş projesinden belki de en çok Suudi Arabistan’ın etkilendiği öne sürülüyor. Bunu da en çok Suudi Arabistan biliyor. Olsa olsa tüm açılımlar, ekonomik gelişim hedefleyen bir süper projeden başka bir şey görünmüyor.
Söz ekonomik gelişimi hedefleyen ve daha çok halkın ilgisini çekecek bir projeden açılmışken, Suudi Arabistan’ın neredeyse “Yeni Arap Baharı” gerçekten de “1001 Gece Masalları”nı anımsatacak boyutlar taşıyor. Aslında, Suudi Arabistan’ın yeni çıkışı, Büyük Orta Doğu Projesi’nin sanki bir kolu gibi yorumlanabiliyor.
Büyük projenin odağındaki 32 yaşındaki Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın açıkladığına göre; 500 milyar dolarlık NEOM projesi, Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün’ü kapsarken ve 26 bin 500 kilometrekarelik bir alanda yeni bir ekonomik proje oluşturuyor.
Hazırlanan videoda kadın ve erkeklerin birlikte çalıştığı ofisler, dronlar, robotlar, fütüristik yaşam alanları dikkatlerden kaçmıyor. Yabancı yatırımcı ve inovatif girişimcileri bölgeye çekmeyi amaçlayan NEOM’un kendine özgü yasaları olması hedefleniyor. Hafta içi Riyad’da düzenlenen uluslararası yatırımcıların katıldığı konferansta konuşan Prens Muhammed, “Burası konvansiyonel insanlar ya da konvansiyonel şirketler için değil. Burası dünyanın hayal kuranları için bir yer olacak” diyor.
Süper girişim, Suudi Arabistan’ın petrol sonrası dönemi için hazırlanan ‘Vizyon 2030’ projelerinden biri aslında. Hali hazırda, Suudilerin çoğunluğu kamu sektöründe istihdam ediliyor. En büyük gelirin petrol olduğu ülkede, kamu harcamalarının neredeyse yarısı maaş ödemelerine gidiyor. Petrol sonrası korkusu Suudi Arabistan özel sektörü canlandırmaya çalışırken devlet memuru sayısını 2030 itibariyle yüzde 20 azaltmayı hedefliyor.
Kızgın olduğu kadar, cömert olan bir çölde dizayn edilmek istenen süper proje, bir zamanlar vahayı andıran şehirlerden oluşan Suudi Arabistan’a ne getirir ne götürür şimdilik bilinmiyor. Bilinen şudur ki; Suudi Arabistan petrol sonrası korkusundan, bir mutluluk için ufkunu genişletiyor. Unutulmamalıdır ki, bir “kum okyanusu”nda huzurun sağlanmasına yıllar gerekiyor. Yoksa süper bir stratejinin “Ilımlı İslam”la hiç ilgisi bulunmuyor.
Anlaşılan Suudi Arabistan, rejimini radikalden ılımlıya döndürmek çabasını güdüyor.
Gerçekten de, 1979’da yayınlanan kitapta Suudi Arabistan, mümkün olduğu kadar objektif anlatılıyor.
Denilebilir ki, bu nedenlerle Suudi Arabistan’a karşı “sempati” daima gündemden düşmüyor. Ancak, son zamanlarda özellikle geçen hafta, Suudi Arabistan’ın “Ilımlı İslam”a dönme açılımı dünyayı sarmalıyor. Oysa, bildiğiniz kadarıyla, kutsal dinimizde dereceler sıralanmıyor. Yani İslam’ın “radikal”, “orta”, “hafif” diye bir ayrım yapmak veya kategoriler yaratmak, doğrudan doğruya dinimizde çeşitli etkiler ve dolayısıyla “olumsuz” süreçler oluşturuyor.
Nitekim, bir zamanlar “Müslüman Kardeşler” de “Ilımlı İslam” parolasıyla, İslam ülkeleri arasında anlaşmazlıkların çıkmasına neden olmuştu. “İhvan il Müslimin” hareketinin belki de, en büyük muhalifinin Suudi Arabistan olduğu hafızalardan silinmiyor. Ne var ki, İslam dininde herhangi bir “reform” hiçbir zaman bahis konusu yapılmıyor. Veliaht Prens’in sözü Kamu Yatırım Fonu’nun 24 Ekim günü Riyad’da düzenlediği ve 60 kadar ülkeden 2 bin 500 kişinin katıldığı Gelecek Yatırımlar Girişimi toplantısında Suudi Veliaht Prens Muhammed Bin Selman, ülkesini “Ilımlı İslam”a döndürme sözü veriyordu. Prens, 1979’a kadar geriye gidiyor ve o tarihten bugüne otuz senedir
Suudi ülkesinin “anormal” durumda olduğunu belirtiyor. Özellikle 11 Ekim saldırısından sonra, ABD’nin “Radikal İslam”dan yavaş yavaş “Ilımlı İslam”a geçiş projesinden belki de en çok Suudi Arabistan’ın etkilendiği öne sürülüyor. Bunu da en çok Suudi Arabistan biliyor. Olsa olsa tüm açılımlar, ekonomik gelişim hedefleyen bir süper projeden başka bir şey görünmüyor.
Söz ekonomik gelişimi hedefleyen ve daha çok halkın ilgisini çekecek bir projeden açılmışken, Suudi Arabistan’ın neredeyse “Yeni Arap Baharı” gerçekten de “1001 Gece Masalları”nı anımsatacak boyutlar taşıyor. Aslında, Suudi Arabistan’ın yeni çıkışı, Büyük Orta Doğu Projesi’nin sanki bir kolu gibi yorumlanabiliyor.
Büyük projenin odağındaki 32 yaşındaki Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın açıkladığına göre; 500 milyar dolarlık NEOM projesi, Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün’ü kapsarken ve 26 bin 500 kilometrekarelik bir alanda yeni bir ekonomik proje oluşturuyor.
Hazırlanan videoda kadın ve erkeklerin birlikte çalıştığı ofisler, dronlar, robotlar, fütüristik yaşam alanları dikkatlerden kaçmıyor. Yabancı yatırımcı ve inovatif girişimcileri bölgeye çekmeyi amaçlayan NEOM’un kendine özgü yasaları olması hedefleniyor. Hafta içi Riyad’da düzenlenen uluslararası yatırımcıların katıldığı konferansta konuşan Prens Muhammed, “Burası konvansiyonel insanlar ya da konvansiyonel şirketler için değil. Burası dünyanın hayal kuranları için bir yer olacak” diyor.
Süper girişim, Suudi Arabistan’ın petrol sonrası dönemi için hazırlanan ‘Vizyon 2030’ projelerinden biri aslında. Hali hazırda, Suudilerin çoğunluğu kamu sektöründe istihdam ediliyor. En büyük gelirin petrol olduğu ülkede, kamu harcamalarının neredeyse yarısı maaş ödemelerine gidiyor. Petrol sonrası korkusu Suudi Arabistan özel sektörü canlandırmaya çalışırken devlet memuru sayısını 2030 itibariyle yüzde 20 azaltmayı hedefliyor.
Kızgın olduğu kadar, cömert olan bir çölde dizayn edilmek istenen süper proje, bir zamanlar vahayı andıran şehirlerden oluşan Suudi Arabistan’a ne getirir ne götürür şimdilik bilinmiyor. Bilinen şudur ki; Suudi Arabistan petrol sonrası korkusundan, bir mutluluk için ufkunu genişletiyor. Unutulmamalıdır ki, bir “kum okyanusu”nda huzurun sağlanmasına yıllar gerekiyor. Yoksa süper bir stratejinin “Ilımlı İslam”la hiç ilgisi bulunmuyor.
Anlaşılan Suudi Arabistan, rejimini radikalden ılımlıya döndürmek çabasını güdüyor.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.