Bayramın Coşkunluğu!
Gerçi, ülkenin içinde bulunduğu atmosfer pek elverişli bulunmuyor. Ama yine de, inanç, birlik ve beraberlik, sevinç ve coşkunun sembolü mübarek bir ''Ramazan Bayramı'' daha yaşanıyor.
Artık geleneklerine tam uyulmasa da, bayramın ''telaşı'' insanı hareketlendiriyor.
Ne var ki, her yeni bayramda ''Nerede eski bayramlar?'' deniliyor, soruluyor.
Gerçekten de, ''Nerde eski bayramlar?''
Özellikle son yıllarda, dini bayramların bir ''tatil fırsatı'' olarak değerlendirilmesiyle bayramların tadı değişiyor.
Bilhassa akraba ve tanıdıkların, yaşlıların ziyaretlerine vesile olan bayramlarda, şimdi bu ulvi görevin yapılmadığı görülüyor ve ne yazık ki yaşanıyor.
Yeri gelmişken, ''Ramazan Bayramı''nın ''Şeker Bayramı'' diye adlandırılmasının yanlış olduğunu bir kez daha hatırlatalım.
Bayramda dostlukların kenetlenmesinin yanı sıra, birlik ve beraberliğin sergilenebileceği önemli anlar yaşanıyor.
Her şeyden önce, kişisel, ailevi ve kurumsal çıkarlarımızı bir yana bırakmalıyız.
Anlaşsak da, anlaşmasak da, bu topraklar üzerinde ''beraber'' yaşamak mecburiyetindeyiz.
Hem ''beraber'', hem de ''birlik-dirlik'' içinde yaşamamız kaçınılmaz oluyor.
Demokrasinin nimetlerinden yararlanıp yasalara saygı göstererek ve daima hukukun üstünlüğünü gözeterek, yolumuza ''huzur'' içinde devam etmeliyiz.
Önce, birey olarak dargınlığı, küskünlüğü bir kenara bırakmalıyız.
Her ne pahasına olursa olsun, dinamitlerimizi içimizde tahrip etmeliyiz.
Yok ''azınlık'', yok ''mezhep'' ayrılıklarıyla yeniden bir öfkenin doğmasına kesinlikle engel olmalıyız.
Sonra,Ülkemizin, Rejimimizin değerini bilmeliyiz.
CRA 20.Eylül.2009 Pazar - 05:21:00
Artık geleneklerine tam uyulmasa da, bayramın ''telaşı'' insanı hareketlendiriyor.
Ne var ki, her yeni bayramda ''Nerede eski bayramlar?'' deniliyor, soruluyor.
Gerçekten de, ''Nerde eski bayramlar?''
Özellikle son yıllarda, dini bayramların bir ''tatil fırsatı'' olarak değerlendirilmesiyle bayramların tadı değişiyor.
Bilhassa akraba ve tanıdıkların, yaşlıların ziyaretlerine vesile olan bayramlarda, şimdi bu ulvi görevin yapılmadığı görülüyor ve ne yazık ki yaşanıyor.
Yeri gelmişken, ''Ramazan Bayramı''nın ''Şeker Bayramı'' diye adlandırılmasının yanlış olduğunu bir kez daha hatırlatalım.
Bayramda dostlukların kenetlenmesinin yanı sıra, birlik ve beraberliğin sergilenebileceği önemli anlar yaşanıyor.
Her şeyden önce, kişisel, ailevi ve kurumsal çıkarlarımızı bir yana bırakmalıyız.
Anlaşsak da, anlaşmasak da, bu topraklar üzerinde ''beraber'' yaşamak mecburiyetindeyiz.
Hem ''beraber'', hem de ''birlik-dirlik'' içinde yaşamamız kaçınılmaz oluyor.
Demokrasinin nimetlerinden yararlanıp yasalara saygı göstererek ve daima hukukun üstünlüğünü gözeterek, yolumuza ''huzur'' içinde devam etmeliyiz.
Önce, birey olarak dargınlığı, küskünlüğü bir kenara bırakmalıyız.
Her ne pahasına olursa olsun, dinamitlerimizi içimizde tahrip etmeliyiz.
Yok ''azınlık'', yok ''mezhep'' ayrılıklarıyla yeniden bir öfkenin doğmasına kesinlikle engel olmalıyız.
Sonra,Ülkemizin, Rejimimizin değerini bilmeliyiz.
CRA 20.Eylül.2009 Pazar - 05:21:00
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.