Bayram Kömbesi
5.62 milyon nüfusuyla, Türkiye'deki en büyük nüfus yoğunluğa sahip bölgelerden biridir.
Çukurova batıda Anamur'dan başlamakta olup Akdeniz boyunca doğuya doğru uzanmakta, en kuzeyde Tufanbeyli'ye kadar genişlemekte,İskenderun Körfezi'ni kuşatmakta, güneyde Erzin'e dönmekte ve son olarak da Suriye sınırındaki Yayladağı'nda son bulmaktadır. Çekirdek alanı ise batıda Mersin'i, kuzeyde Kozan'ı, doğuda Osmaniye'yi ve güneyde Akdeniz'i kaplayan Çukurova (Klikya) düzlüğüdür. Adana-Mersin Metropol Alanı Çukurova'nın iş ve kültür merkezidir.
Çukurova bölgesinin büyük bir bölümü, dünyadaki tarıma en elverişli alanlar arasında olan geniş, düz ve verimli bir alandır. Tarih boyunca Çukurova Avrupa'dan Orta Doğu'ya kaçış noktası olmuştur ve kuzey Orta Doğu ve Orta Asya'dan Akdeniz'e en kısa geçiş noktasıdır, ayrıca iki büyük limanı ve yağ terminaliyle ulaşımın göbeğidir.
Adana ve Çukurova bölgesi eski devirlerden beri bir yerleşim merkezi olmuştur. Tarihi belgelerde Kilikya olarak geçen Çukurova'dan, Boğazköy'den çıkarılan Hitit yazılı levhalarında, Uru Adania(Adana ülkesi) diye sözedilmektedir.
Gezgin coğrafyacı Strabon, antik çağlarda Kilikya olarak bilinen bölgeden, "Coracesion'dan (Alanya), Kilikya-Suriye kapısına kadar uzanan Küçük Asya'nın güneydoğu kıyıları." diye sözeder.Herodot, bölgenin Hypachoea diye adlandırıldığını, Fenikeli Age-nor'un oğullarından Cilix'in buraya gelip yerleştiğini ve onun adından dolayı bölgenin Kilikya adını aldığını nakleder. Fakat Kilikya adı ilk kez, Asur yazıtlarında Chilakka olarak görülmüştür. Bu nedenle bugün Kilikya adının Asur kaynaklarında özellikle Dağlık Kilikya için kullanılan Chilakka kelimesinden kaynaklandığı kabul edilmektedir. Aynı Asur kaynaklarında Ovalık Kilikya ise Que olarak adlandırılmaktadır.
Anadolu ile Suriye ve Mezopotamya arasında ulaşımı sağlayan Gülek ve Sertavul (Kilikya kapıları) ile Belen (Suriye kapısı) gibi önemli geçitler nedeniyle stratejik önem taşıyan bölgenin doğu ve batı kesimleri yeryüzü şekilleri bakımından farklı özellikler gösterir. Bu nedenledir ki Hellenler, batı kesimini Cilicia Tracheia (Dağlık Kilikya), doğu kesimini Cilicia Pedias (Ovalık Kilikya) olarak anmışlardır. Romalılar ise Dağlık Kilikya'ya Cilicia Aspera, Ovalık Kilikya'ya Cilicia Campestris adını vermişlerdir. Dağlık Kilikya kabaca, Alanya ile Mersin arasında kalan, Ovalık Kilikya ise Mersin'den İskenderun Körfezi'ne kadar uzanan kesimlerdir. İki Kilikya'yı ise Lamas (Limonlu) çayının birbirinden ayırdığı kabul edilir. Günümüzde Dağlık Kilikya Taşeli yarımadası, Ovalık Kilikya ise Çukurova olarak adlandırılır.
Ramazan bayramı yaklaşırken bölgede gelenek halinde her ramazan bayramında olmazsa olmazlardan biri de bayram kömbesi'dir
Ramazanın sonuna doğru herkeste bir kömbe yapma telaşı başlar. Tabii mayalı hamur olduğu için, sahurdan yoğurulur, mayaya gelmesi beklenir, fırına götürülür, pişirilir, eve getirilir. O gün mis gibi taze taze, iftar sonrası tadına vararak çayın yanında yenir.
Belki bu güzel lezzeti denemek isteyenler olabilir diye tarifin vereceğim ama, dikkatli yemenizi tavsiye oldukca kalorisi yüksek bir lezzettir..
MALZEMELER
2 kg un
4 su bardağı şeker
500 gr tahin
700ml süt
2 su bardağı sıvıyağ
250 gr margarin veya tereyağı
1 su bardağı tahin
2 pk kuru maya yada 1 adet yaş maya (bulabilirseniz ekşi maya tavsiye ederim)
1 çay kaşığı karbonat
1 tatlı kaşığı tarçın
50 gr çerekotu (susam ve çerekotu üzerine serpilir)
Susam
YAPILIŞI
Bu ölçülerle yaklaşık 4-5 tepsi kömbe oluyor.Kömbenin en önemli özelliği bayatlamadan yaklaşık 1,5-2 ay kalabilmesi. Bu yüzden fazla yapmanın sakıncası yok. Ama bu kadar olmasını istemiyorum derseniz ölçüleri yarıya düşürerek yapabilirsiniz. Farklı ve çok güzel bir lezzet. Yememiş olanlara kesinlikle tavsiye ederim.
Mayamızı ılık sütün içinde eritiyoruz. Margarinimizi de eriterek, susam hariç tüm malzemelerimizi unun içine karıştırıp hamurumuzu iyice yoğuruyoruz. Hamurun üzerini kapatarak mayalanması için dinlenmeye bırakıyoruz. Genelde hamuru akşamdan hazırlayıp sabaha kadar dinlendirerek yapılıyor. Fakat 4-5 saatlik bir bekleme de yeterli oluyor. Bir gece de bekletseniz sade mayalı hamur gibi kabarmıyor. O yüzden kabarmadığını görüp sorun olduğunu düşünmeyin. Hamurumuzu dinlendirdikten sonra yuurta büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarlıyoruz ve hafif bastırıyoruz. Üzerine susamı da serptikten sonra önceden ısıttığımız fırında kızarana kadar pişiriyoruz. Adana'da bu pişirme işlemi sac altında yapılır ama günümüz şartlarında bu mümkün olmadığı için önceden ısıttığımız evdeki normal fırınlarımızda pişirebiliriz. Afiyet olsun.
Çukurova batıda Anamur'dan başlamakta olup Akdeniz boyunca doğuya doğru uzanmakta, en kuzeyde Tufanbeyli'ye kadar genişlemekte,İskenderun Körfezi'ni kuşatmakta, güneyde Erzin'e dönmekte ve son olarak da Suriye sınırındaki Yayladağı'nda son bulmaktadır. Çekirdek alanı ise batıda Mersin'i, kuzeyde Kozan'ı, doğuda Osmaniye'yi ve güneyde Akdeniz'i kaplayan Çukurova (Klikya) düzlüğüdür. Adana-Mersin Metropol Alanı Çukurova'nın iş ve kültür merkezidir.
Çukurova bölgesinin büyük bir bölümü, dünyadaki tarıma en elverişli alanlar arasında olan geniş, düz ve verimli bir alandır. Tarih boyunca Çukurova Avrupa'dan Orta Doğu'ya kaçış noktası olmuştur ve kuzey Orta Doğu ve Orta Asya'dan Akdeniz'e en kısa geçiş noktasıdır, ayrıca iki büyük limanı ve yağ terminaliyle ulaşımın göbeğidir.
Adana ve Çukurova bölgesi eski devirlerden beri bir yerleşim merkezi olmuştur. Tarihi belgelerde Kilikya olarak geçen Çukurova'dan, Boğazköy'den çıkarılan Hitit yazılı levhalarında, Uru Adania(Adana ülkesi) diye sözedilmektedir.
Gezgin coğrafyacı Strabon, antik çağlarda Kilikya olarak bilinen bölgeden, "Coracesion'dan (Alanya), Kilikya-Suriye kapısına kadar uzanan Küçük Asya'nın güneydoğu kıyıları." diye sözeder.Herodot, bölgenin Hypachoea diye adlandırıldığını, Fenikeli Age-nor'un oğullarından Cilix'in buraya gelip yerleştiğini ve onun adından dolayı bölgenin Kilikya adını aldığını nakleder. Fakat Kilikya adı ilk kez, Asur yazıtlarında Chilakka olarak görülmüştür. Bu nedenle bugün Kilikya adının Asur kaynaklarında özellikle Dağlık Kilikya için kullanılan Chilakka kelimesinden kaynaklandığı kabul edilmektedir. Aynı Asur kaynaklarında Ovalık Kilikya ise Que olarak adlandırılmaktadır.
Anadolu ile Suriye ve Mezopotamya arasında ulaşımı sağlayan Gülek ve Sertavul (Kilikya kapıları) ile Belen (Suriye kapısı) gibi önemli geçitler nedeniyle stratejik önem taşıyan bölgenin doğu ve batı kesimleri yeryüzü şekilleri bakımından farklı özellikler gösterir. Bu nedenledir ki Hellenler, batı kesimini Cilicia Tracheia (Dağlık Kilikya), doğu kesimini Cilicia Pedias (Ovalık Kilikya) olarak anmışlardır. Romalılar ise Dağlık Kilikya'ya Cilicia Aspera, Ovalık Kilikya'ya Cilicia Campestris adını vermişlerdir. Dağlık Kilikya kabaca, Alanya ile Mersin arasında kalan, Ovalık Kilikya ise Mersin'den İskenderun Körfezi'ne kadar uzanan kesimlerdir. İki Kilikya'yı ise Lamas (Limonlu) çayının birbirinden ayırdığı kabul edilir. Günümüzde Dağlık Kilikya Taşeli yarımadası, Ovalık Kilikya ise Çukurova olarak adlandırılır.
Ramazan bayramı yaklaşırken bölgede gelenek halinde her ramazan bayramında olmazsa olmazlardan biri de bayram kömbesi'dir
Ramazanın sonuna doğru herkeste bir kömbe yapma telaşı başlar. Tabii mayalı hamur olduğu için, sahurdan yoğurulur, mayaya gelmesi beklenir, fırına götürülür, pişirilir, eve getirilir. O gün mis gibi taze taze, iftar sonrası tadına vararak çayın yanında yenir.
Belki bu güzel lezzeti denemek isteyenler olabilir diye tarifin vereceğim ama, dikkatli yemenizi tavsiye oldukca kalorisi yüksek bir lezzettir..
MALZEMELER
2 kg un
4 su bardağı şeker
500 gr tahin
700ml süt
2 su bardağı sıvıyağ
250 gr margarin veya tereyağı
1 su bardağı tahin
2 pk kuru maya yada 1 adet yaş maya (bulabilirseniz ekşi maya tavsiye ederim)
1 çay kaşığı karbonat
1 tatlı kaşığı tarçın
50 gr çerekotu (susam ve çerekotu üzerine serpilir)
Susam
YAPILIŞI
Bu ölçülerle yaklaşık 4-5 tepsi kömbe oluyor.Kömbenin en önemli özelliği bayatlamadan yaklaşık 1,5-2 ay kalabilmesi. Bu yüzden fazla yapmanın sakıncası yok. Ama bu kadar olmasını istemiyorum derseniz ölçüleri yarıya düşürerek yapabilirsiniz. Farklı ve çok güzel bir lezzet. Yememiş olanlara kesinlikle tavsiye ederim.
Mayamızı ılık sütün içinde eritiyoruz. Margarinimizi de eriterek, susam hariç tüm malzemelerimizi unun içine karıştırıp hamurumuzu iyice yoğuruyoruz. Hamurun üzerini kapatarak mayalanması için dinlenmeye bırakıyoruz. Genelde hamuru akşamdan hazırlayıp sabaha kadar dinlendirerek yapılıyor. Fakat 4-5 saatlik bir bekleme de yeterli oluyor. Bir gece de bekletseniz sade mayalı hamur gibi kabarmıyor. O yüzden kabarmadığını görüp sorun olduğunu düşünmeyin. Hamurumuzu dinlendirdikten sonra yuurta büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarlıyoruz ve hafif bastırıyoruz. Üzerine susamı da serptikten sonra önceden ısıttığımız fırında kızarana kadar pişiriyoruz. Adana'da bu pişirme işlemi sac altında yapılır ama günümüz şartlarında bu mümkün olmadığı için önceden ısıttığımız evdeki normal fırınlarımızda pişirebiliriz. Afiyet olsun.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.