Aynı baykuşlar
Ordumuz, askerimiz orada operasyon yaparken içerde uğursuz baykuşların ötüşüne benzer sesler, sözler işittik yazık ki…
Dünyanın ve ülkemizin içinden geçtiği şu amansız, zor süreçte de aynı baykuşlar ötmeye devam ediyorlar…
Kinleri beyinlerinden bin kat büyük olan milyonlarca densiz, dinsiz, milliyetsiz, cibilliyetsiz, iz'ansız, insafsız tiplerin havlamaları yankılanıyor ortalıkta.
Koronavirüsün ülkemize gelişinin sorumluluğunu umrecilere yükleme derdinde olan bu zavallıların milyonlarcasını toplasanız, çarpsanız, bölseniz, sıksanız bir beyin etmiyorlar, etmezler…
Beyin fukarası, insaf fukarası, sağduyu fukarası bu yobazların şakşakçılığını, borazancılığını yapan safdillerimiz de var yazık ki.
Soruyorum;
Koronavirüs Mekke ve Medine'de mi ortaya çıktı?
Hayır?
Nereden çıktı? Çin'den.
Çin Müslüman mı?
Hayır.
Hastalığın asıl kaynağının, asıl nedeninin ne olduğu ortaya çıktı mı?
Hayır.
Bu hastalık Çinlilerin yiyip içtiklerinden ortaya çıktığı iddiası var. Çinlilerin yılan, çıyan, akrepten tutun kedi, köpek, fareye kadar her şeyi yedikleri, dolayısıyla virüsün bu sebepten insanlara bulaştığı iddiası var.
Doğru mu bilemiyoruz.
Doğruysa şayet, bu durumdan İslam ve Müslümanların bir sorumluluğu olabilir mi?
Çin kültürü, Çin’deki sapkın dinlerin tartışılmayıp İslam ve Müslümanların tartışılmaya açılmak istenmesinin insanî izahı var mı, olabilir mi?
Elbette hayır.
Bu virüsün;
Dünya hakimiyetine oynayan güçler arasındaki ekonomik, siyasal savaşların bir yansıması ve aşaması olduğu iddiaları da çok güçlü bir şekilde konuşuluyor.
Yani bu virüsün laboratuvarlarda üretilip kasten yayıldığı iddiaları da var.
Doğru mudur?
Henüz bilemiyoruz.
İlerleyen yıllarda ortaya çıkacaktır elbette.
Virüs üretilip yayıldıysa şayet;
Bu virüs Mekke ve Medine'de mi üretilip yayılmıştır?
Arabistan'da ya da diğer İslam ülkelerinde bu tür bir savaşı başlatabilecek teknolojik altyapı var mıdır?
Elbette yoktur.
Peki,
Bu tür biyolojik bir savaşı başlatabilecek kafa, ruh, teknolojik alt yapı kimde var?
Amerika, İsrail, İngiltere, Rusya gibi ülkeler olamaz mı?
Her yeni gün nükleer deneyler ve yığınaklar yapan, atom bombası üreten ve kullanan, II. Dünya Savaşında 80 milyon insanı acımasızca öldüren, Stalin, Lenin, Hitler gibi insanlık tarihinin en acımasız zalimlerini üreten,
Ve bugün yine dünyanın yarısını ateşe veren, Guantanomo kampları kuran, Gazze'yi, Doğu Türkistan-Uygur bölgesini, Arakan'ı, Suriye'yi Cehenneme çevirenler kim ve bu tür deneyler ve saldırılar yapamazlar mı?
Dünya nüfusunun bilmem ne kadarını yok edecek bir kıyımdan dolayı dünyayı yöneten beşli çetenin siyasi, ideolojik, dini arka planlarını değil de Müslümanları ve İslam’ı suçlamak için ellerindeki hangi veriye dayanarak konuşabiliyorlar?
Devlet yetkililerinden bir açıklama bekliyoruz.
Koronavirüs vakalarının Çin'de ilk ortaya çıktığı günden bugüne, ülkemiz sınırlarından toplam kaç kişi giriş çıkış yapmıştır?
Son iki ayda,
Amerika'ya, Almanya'ya, Fransa'ya, Hollanda, Belçika, İtalya, İspanya, Yunanistan'a, Rusya'ya gidip gelen Türklerin sayısı kaçtır?
Hastalık tesbit edildikten sonra, Çin'e giden, Çin'den gelen insan sayısı da açıklansın.
Sadece Türk vatandaşlarının sayısını değil, tüm ülkelerden ülkemize giriş çıkış yapanların sayıları de açıklansın.
Ülkemizde tespit edilen yabancı girişli tüm virüs vakalarının ülke ülke istatistiği de yayınlansın.
Evet, bu süreçte umre için kutsal topraklara gidenlerin, oradan virüs taşıyanların sayısı da açıklansın.
Kör gözler görmez, içinde beyin olmayan kafalar, insaf, vicdan barındırmayan ölü ruhlar elbette anlamazlar, anlayamazlar, kabul edemezler ama bu süreçte umreye gidip dönenlerin sayısı, Müslüman olmayan ülkelerden girip çıkanların sayısının yanında devede kulak bile değildir…
Devletimiz bu verileri açıklasın ki, koronavirüsü kadar tehlikeli olan yalan virüsü yayanlara karşı vatandaşımızın kendilerini koruyabilmeleri için ellerinin altında dezenfektan ve antivirüs görevi yapacak doğru bilgiler bulunsun…
Taşlar tümden bağlı olmasın.
Aklı başında herkes ve hatta bu baykuşlar da biliyorlar ki yalan konuşuyorlar, yanıltmak için, çarpıtmak için konuşuyorlar.
Peki neden?
Hemen söyleyeyim;
Tüm hayat ve tüm hadisat, insan olan insana İslam'ın ne kadar muazzam bir din olduğu gerçeğini haykırıyor.
İslam’ın her emir ve tavsiyesinin insan ve insanlık için can olduğunu, cansuyu olduğunu, ilaç olduğunu; hayatı ve dünyayı güzelleştiren, yaşanılır kılan ilkeler bütünü olduğunu ilan ediyor, ispat ediyor…
"Ey insanlar! Yeryüzünde, size verdiklerimizin helâl ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır." (Bakara 168) emri can değil mi, ilaç değil mi?
"Hiç şüphesiz Allah tevbe edenleri ve temizlenenleri sever" (Bakara 222) ayeti,
"Temizlik imandandır" hadisi, İslam Dininin insanlık için can suyu ve ilaç olduğunu ilan ve ispat etmiyor mu?
Ve dinimizin, din büyüklerimizin her emir ve tavsiyelerinin, nasihatlerinin, uygulamalarının insanlığın kurtuluş reçetesi olduğunu ilan ve ispat ediyor.
Ve bir kısım yeminli şeytanlar, şeytancıklar tam da bu yüzden yani insanların İslam’a yönelecek olması ihtimalinden son derece rahatsız oldular, kudurdular ve hemen saldırıya geçtiler.
İslam’a, İslam ahlak ve ahkamına saldırmaya güçlerinin, endamlarının yetmeyeceğini bilen bu zavallı şeytancıklar, umreye giden insanlarımız üzerinden İslam’a saldırma yolunu deniyorlar.
Düşmanın, saldıracağı kale surlarının en zayıf, en alçak yerlerinden saldırmayı denemesi gibi; umreye giden sıradan insanlar üzerinden İslam’ı karalama adına saldırıya geçtiler.
Oysa bu insanlarda bir kusur varsa, suçun en az yarısı dine yan bakan, laikliği esas almış güya modern eğitim sisteminindir…
Yeterince eğitim vermeyi beceremediği insanların tedbirsiz davranışlarını, hatalarını bahane ederek eğitim sistemine değil de hemen İslam’a saldırmak apaçık din düşmanlığıdır, çarpıtmadır, nefret söylemidir, ötekileştirmedir.
Devlet yetkililerimizin ilk açıklamalarından anlıyoruz ki, hastalık ülkemize Avrupa’dan giriş yapmıştır.
Bu uyanıklar akıllarınca Avrupa kültür, medeniyet ve siyasetinin hasta ve hastalıklar karşısında ne kadar savunmasız, korumasız, çaresiz ve acımasız olduğu gerçeğini, Batı rüyasının tamamen göz boyamadan ibaret olduğunun açığa çıkmasını engellemek, batılı hayat ve ahlak tarzının başlı başına bir hastalık olduğunu gizlemek için çırpınıyorlar.
Batı medeniyeti itibar kaybederse kendilerinin de ülke içinde itibar kaybedeceğinden korkuyorlar…
Batı çökerse işsiz, ekmeksiz, kemiksiz ve sahipsiz kalmalarından korkuyorlar.
"Gavurun ekmeğini yiyen, kılıncını sallar" der atalarımız.
"Kış, kışlığını yapar..." der...
Her köpek sahibi adına havlar, sahibi adına avlanır elbette.
Batıcılığı bir din, batıyı, batılı değerleri, batı felsefesini ilah gibi görenler, Batılı derebeyleri efendileri olarak görenler, onların paralı ya da gönüllü askerliğini yapanlar kutsallarını, tanrılarını, efendilerini koruyor, savunuyor, onlar adına İslam’a saldırıyorlar…
Koronavirüs Çin'e, İtalya'ya, İspanya'ya, Amerika'ya umreden dönenlerden mi bulaştı ey zavallılar?
Bugün ülkemizin virüsle mücadelesinde dünyanın takdir ettiği bir başarı varsa;
Vaka sayısı ve ölümler batılı ülkelerden çok çok az ise bu başarı sizin dinsiz zihniyetiniz sayesinde değildir.
Tam tersi, sizin saldırdığınız İslam ve Müslümanlar sayesindedir.
Siz ne kadar inkar etseniz, gözünü kapatsanız, kafanızı kuma soksanız, çarpıtmaya çalışsanız da, insanlık yarışında, kriz yönetiminde, tedbir almakta ve uygulamakta, yardımlaşmakta İslam ve Müslümanlar batıya galebe etmiştir.
Anlaşıldı ki batı medeniyeti çökmüştür. Zaten çöküntüdür…
İddianızda azıcık samimiyseniz, azıcık adamlığınız varsa, sıkıyorsa umreden dönenlerin olmadığı ülkelere atın başınızı ve kurtulun...
Yemedi değil mi?
Dünyanın ve ülkemizin içinden geçtiği şu amansız, zor süreçte de aynı baykuşlar ötmeye devam ediyorlar…
Kinleri beyinlerinden bin kat büyük olan milyonlarca densiz, dinsiz, milliyetsiz, cibilliyetsiz, iz'ansız, insafsız tiplerin havlamaları yankılanıyor ortalıkta.
Koronavirüsün ülkemize gelişinin sorumluluğunu umrecilere yükleme derdinde olan bu zavallıların milyonlarcasını toplasanız, çarpsanız, bölseniz, sıksanız bir beyin etmiyorlar, etmezler…
Beyin fukarası, insaf fukarası, sağduyu fukarası bu yobazların şakşakçılığını, borazancılığını yapan safdillerimiz de var yazık ki.
Soruyorum;
Koronavirüs Mekke ve Medine'de mi ortaya çıktı?
Hayır?
Nereden çıktı? Çin'den.
Çin Müslüman mı?
Hayır.
Hastalığın asıl kaynağının, asıl nedeninin ne olduğu ortaya çıktı mı?
Hayır.
Bu hastalık Çinlilerin yiyip içtiklerinden ortaya çıktığı iddiası var. Çinlilerin yılan, çıyan, akrepten tutun kedi, köpek, fareye kadar her şeyi yedikleri, dolayısıyla virüsün bu sebepten insanlara bulaştığı iddiası var.
Doğru mu bilemiyoruz.
Doğruysa şayet, bu durumdan İslam ve Müslümanların bir sorumluluğu olabilir mi?
Çin kültürü, Çin’deki sapkın dinlerin tartışılmayıp İslam ve Müslümanların tartışılmaya açılmak istenmesinin insanî izahı var mı, olabilir mi?
Elbette hayır.
Bu virüsün;
Dünya hakimiyetine oynayan güçler arasındaki ekonomik, siyasal savaşların bir yansıması ve aşaması olduğu iddiaları da çok güçlü bir şekilde konuşuluyor.
Yani bu virüsün laboratuvarlarda üretilip kasten yayıldığı iddiaları da var.
Doğru mudur?
Henüz bilemiyoruz.
İlerleyen yıllarda ortaya çıkacaktır elbette.
Virüs üretilip yayıldıysa şayet;
Bu virüs Mekke ve Medine'de mi üretilip yayılmıştır?
Arabistan'da ya da diğer İslam ülkelerinde bu tür bir savaşı başlatabilecek teknolojik altyapı var mıdır?
Elbette yoktur.
Peki,
Bu tür biyolojik bir savaşı başlatabilecek kafa, ruh, teknolojik alt yapı kimde var?
Amerika, İsrail, İngiltere, Rusya gibi ülkeler olamaz mı?
Her yeni gün nükleer deneyler ve yığınaklar yapan, atom bombası üreten ve kullanan, II. Dünya Savaşında 80 milyon insanı acımasızca öldüren, Stalin, Lenin, Hitler gibi insanlık tarihinin en acımasız zalimlerini üreten,
Ve bugün yine dünyanın yarısını ateşe veren, Guantanomo kampları kuran, Gazze'yi, Doğu Türkistan-Uygur bölgesini, Arakan'ı, Suriye'yi Cehenneme çevirenler kim ve bu tür deneyler ve saldırılar yapamazlar mı?
Dünya nüfusunun bilmem ne kadarını yok edecek bir kıyımdan dolayı dünyayı yöneten beşli çetenin siyasi, ideolojik, dini arka planlarını değil de Müslümanları ve İslam’ı suçlamak için ellerindeki hangi veriye dayanarak konuşabiliyorlar?
Devlet yetkililerinden bir açıklama bekliyoruz.
Koronavirüs vakalarının Çin'de ilk ortaya çıktığı günden bugüne, ülkemiz sınırlarından toplam kaç kişi giriş çıkış yapmıştır?
Son iki ayda,
Amerika'ya, Almanya'ya, Fransa'ya, Hollanda, Belçika, İtalya, İspanya, Yunanistan'a, Rusya'ya gidip gelen Türklerin sayısı kaçtır?
Hastalık tesbit edildikten sonra, Çin'e giden, Çin'den gelen insan sayısı da açıklansın.
Sadece Türk vatandaşlarının sayısını değil, tüm ülkelerden ülkemize giriş çıkış yapanların sayıları de açıklansın.
Ülkemizde tespit edilen yabancı girişli tüm virüs vakalarının ülke ülke istatistiği de yayınlansın.
Evet, bu süreçte umre için kutsal topraklara gidenlerin, oradan virüs taşıyanların sayısı da açıklansın.
Kör gözler görmez, içinde beyin olmayan kafalar, insaf, vicdan barındırmayan ölü ruhlar elbette anlamazlar, anlayamazlar, kabul edemezler ama bu süreçte umreye gidip dönenlerin sayısı, Müslüman olmayan ülkelerden girip çıkanların sayısının yanında devede kulak bile değildir…
Devletimiz bu verileri açıklasın ki, koronavirüsü kadar tehlikeli olan yalan virüsü yayanlara karşı vatandaşımızın kendilerini koruyabilmeleri için ellerinin altında dezenfektan ve antivirüs görevi yapacak doğru bilgiler bulunsun…
Taşlar tümden bağlı olmasın.
Aklı başında herkes ve hatta bu baykuşlar da biliyorlar ki yalan konuşuyorlar, yanıltmak için, çarpıtmak için konuşuyorlar.
Peki neden?
Hemen söyleyeyim;
Tüm hayat ve tüm hadisat, insan olan insana İslam'ın ne kadar muazzam bir din olduğu gerçeğini haykırıyor.
İslam’ın her emir ve tavsiyesinin insan ve insanlık için can olduğunu, cansuyu olduğunu, ilaç olduğunu; hayatı ve dünyayı güzelleştiren, yaşanılır kılan ilkeler bütünü olduğunu ilan ediyor, ispat ediyor…
"Ey insanlar! Yeryüzünde, size verdiklerimizin helâl ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır." (Bakara 168) emri can değil mi, ilaç değil mi?
"Hiç şüphesiz Allah tevbe edenleri ve temizlenenleri sever" (Bakara 222) ayeti,
"Temizlik imandandır" hadisi, İslam Dininin insanlık için can suyu ve ilaç olduğunu ilan ve ispat etmiyor mu?
Ve dinimizin, din büyüklerimizin her emir ve tavsiyelerinin, nasihatlerinin, uygulamalarının insanlığın kurtuluş reçetesi olduğunu ilan ve ispat ediyor.
Ve bir kısım yeminli şeytanlar, şeytancıklar tam da bu yüzden yani insanların İslam’a yönelecek olması ihtimalinden son derece rahatsız oldular, kudurdular ve hemen saldırıya geçtiler.
İslam’a, İslam ahlak ve ahkamına saldırmaya güçlerinin, endamlarının yetmeyeceğini bilen bu zavallı şeytancıklar, umreye giden insanlarımız üzerinden İslam’a saldırma yolunu deniyorlar.
Düşmanın, saldıracağı kale surlarının en zayıf, en alçak yerlerinden saldırmayı denemesi gibi; umreye giden sıradan insanlar üzerinden İslam’ı karalama adına saldırıya geçtiler.
Oysa bu insanlarda bir kusur varsa, suçun en az yarısı dine yan bakan, laikliği esas almış güya modern eğitim sisteminindir…
Yeterince eğitim vermeyi beceremediği insanların tedbirsiz davranışlarını, hatalarını bahane ederek eğitim sistemine değil de hemen İslam’a saldırmak apaçık din düşmanlığıdır, çarpıtmadır, nefret söylemidir, ötekileştirmedir.
Devlet yetkililerimizin ilk açıklamalarından anlıyoruz ki, hastalık ülkemize Avrupa’dan giriş yapmıştır.
Bu uyanıklar akıllarınca Avrupa kültür, medeniyet ve siyasetinin hasta ve hastalıklar karşısında ne kadar savunmasız, korumasız, çaresiz ve acımasız olduğu gerçeğini, Batı rüyasının tamamen göz boyamadan ibaret olduğunun açığa çıkmasını engellemek, batılı hayat ve ahlak tarzının başlı başına bir hastalık olduğunu gizlemek için çırpınıyorlar.
Batı medeniyeti itibar kaybederse kendilerinin de ülke içinde itibar kaybedeceğinden korkuyorlar…
Batı çökerse işsiz, ekmeksiz, kemiksiz ve sahipsiz kalmalarından korkuyorlar.
"Gavurun ekmeğini yiyen, kılıncını sallar" der atalarımız.
"Kış, kışlığını yapar..." der...
Her köpek sahibi adına havlar, sahibi adına avlanır elbette.
Batıcılığı bir din, batıyı, batılı değerleri, batı felsefesini ilah gibi görenler, Batılı derebeyleri efendileri olarak görenler, onların paralı ya da gönüllü askerliğini yapanlar kutsallarını, tanrılarını, efendilerini koruyor, savunuyor, onlar adına İslam’a saldırıyorlar…
Koronavirüs Çin'e, İtalya'ya, İspanya'ya, Amerika'ya umreden dönenlerden mi bulaştı ey zavallılar?
Bugün ülkemizin virüsle mücadelesinde dünyanın takdir ettiği bir başarı varsa;
Vaka sayısı ve ölümler batılı ülkelerden çok çok az ise bu başarı sizin dinsiz zihniyetiniz sayesinde değildir.
Tam tersi, sizin saldırdığınız İslam ve Müslümanlar sayesindedir.
Siz ne kadar inkar etseniz, gözünü kapatsanız, kafanızı kuma soksanız, çarpıtmaya çalışsanız da, insanlık yarışında, kriz yönetiminde, tedbir almakta ve uygulamakta, yardımlaşmakta İslam ve Müslümanlar batıya galebe etmiştir.
Anlaşıldı ki batı medeniyeti çökmüştür. Zaten çöküntüdür…
İddianızda azıcık samimiyseniz, azıcık adamlığınız varsa, sıkıyorsa umreden dönenlerin olmadığı ülkelere atın başınızı ve kurtulun...
Yemedi değil mi?
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
M.UYANIK
Rahmi demiral