Vatandaşlıktan Çıkaralım
İstanbul'un meşhur odun ekmek simit'inden alarak beni Ayasofya camisinin içerisine soktu ve bir rehber edasıyla bana bu büyülü atmosferin esrarını anlatmaya başladı. Ayasofya gezimizin ardından Sultanahmet camisine geçerek Cuma namazımızı eda ettik.
Şimdi Cuma namazı çıkışlarında göremediğim şekilde cami çıkışında herkes herkesle birbirlerini yıllardır tanır gibisine kucaklaşmışlardı.
Cami avlusunda Rahmetli babam ne kadar Ankara başkentimiz olsa bile Babıâ- li şehrimizde olduğu için Türkiye İstanbul'dan yönetilir dediğinde ise, yaşımın küçük olmasından dolayı bu söylemden bir şey anlamamış ama sadece anlamış gibi görünmüştüm.
Gün ola devran döne diye bir söz vardır ya işte o misali babamın o yıllarda söylediği söz günümüzde Bizans olaylarının çoğalmasıyla değişti.
Şu anda Türkiye İstanbul'dan etkilenmeden tüm Bizans olaylarına rağmen Ankara'dan yönetiliyor ve yurt dışından karıştırılmaya çalışıyor.
Ama ne kadar ülkemiz Ankara'dan yönetilse de tüm Türkiye siyasetle yatıp siyasetle kalkıyor ve yarın için kaygı yaşadığımızdan dolayı güncel olaylar konuşularak, organize şekilde projeler üretiliyor.
Geçmişte halkımızın apolitikleştirilmesinden yakınır durulurdu. Şimdi ise politikaya olan ilgi ve alakadan biraz endişe duymaya başladık. Çünkü apolitikleşmeden kurtulan halkımız yoğun bir siyasallaşma neticesinde zıt kutuplara ayrılmaya başlıyor. Hepimiz birbirimizle görüştüğümüz veya istişare yaptığımız zaman birbirimize hep aynı soruları soruyoruz; Ne olacak? Ne yapmalıyız?
BİRBİRİMİZE BİLENİYORUZ
Tabi ki! Bu soruları birbirimize sorarken, birbirimize bu soruları soramadığımız kişilerle ise günden güne birbirimizden uzaklaşıyor ve her geçen gün daha da birbirimize bileniyoruz.
Ülkemizi çekirdek bir aile gibi düşünürsek, ailemizden bazı kardeşlerimizin anne ile babamızın boşanması için yaramazlık yaptığını gören diğer kardeşler anne ile babalarına giderek ne söylemeleri lazımdır sizce?
Bence ailelerine sadık olan kardeşler anne babalarına giderek, anne biz bu bozgun kardeşlerimizi kardeşlikten ret ettik sizde lütfen bunları evlatlıktan ret edin demeleri gerekmektedir.
İçten içe sabrımızı taşıran ve yıllardır ekmeğimizi yiyerek ülkemize hainlik yapan ve hainleri temsil eden kardeşlerimizi ben kardeşlikten ret ettim. Lütfen Cumhur'un başkanı Sayın Abdullah Gül beyefendi sizden rica ediyorum. Sizde bu ülkenin bütünlüğüne zarar verecek herkesin vatandaşlıktan çıkarılması için tavsiyelerde bulunun ve bu güne kadar yapılmayanı yapın. Hainlik yapanı cezaevine atmak bence bir ceza değil bir mükâfattır. Onun için yeni cezaevleri yapmak yerine misak-i milli sınırlarımız içerisinde huzurumuz ve birliğimiz ile dirliğimiz adına gereken yapılmalı ve acilen hainliğin ilk cezası vatandaşlıktan çıkarılma olmalıdır. Tahminler, fısıltılar ile dedikodulara ancak ve ancak bu formülle son verilebilir. Meclis kürsüsünde bir mebus ''Türkiye'yi germeyin'' diye haykırmış ve gerginliğe sert olarak yaptığı konuşmayla katkı sağlamıştı. İki Türkiye yaygarası yapmak ne kadar bu ülkeyi gerdiğinin farkına varanlar olduğu kadar varamayanlarda vardır. Sağduyuyla, soğukkanlılıkla, hoşgörüyle bu güne kadar uzlaşma yolları denendi olmadı. Tam aksine tepemize çıkmaya kalktılar.
HADLERİNİ ÇOK AŞTILAR
Ama son olarak Türkiye'miz de yaşayan herkes gerilmiş vaziyette ama bölücüler ile sempatizanları şu an sırat köprüsünde yürür haldeler ve şayet, güzel Türkiye'min güzel insanları biraz daha gerilirse bu ip kopacak ve bu ipin kopmasıyla ipin üzerinde olanlar ateşin içerisine düşecektir. Ateşin tam ortasına düşen kardeşlerimize ise yardım eli uzatmayacağız bu böyle biline. Sebebine gelince; Bu kardeşlerimiz hadlerini çok aştılar.
fyildirim@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/16-22.Aralık.2007/Sayı:51/Sayfa:03
Şimdi Cuma namazı çıkışlarında göremediğim şekilde cami çıkışında herkes herkesle birbirlerini yıllardır tanır gibisine kucaklaşmışlardı.
Cami avlusunda Rahmetli babam ne kadar Ankara başkentimiz olsa bile Babıâ- li şehrimizde olduğu için Türkiye İstanbul'dan yönetilir dediğinde ise, yaşımın küçük olmasından dolayı bu söylemden bir şey anlamamış ama sadece anlamış gibi görünmüştüm.
Gün ola devran döne diye bir söz vardır ya işte o misali babamın o yıllarda söylediği söz günümüzde Bizans olaylarının çoğalmasıyla değişti.
Şu anda Türkiye İstanbul'dan etkilenmeden tüm Bizans olaylarına rağmen Ankara'dan yönetiliyor ve yurt dışından karıştırılmaya çalışıyor.
Ama ne kadar ülkemiz Ankara'dan yönetilse de tüm Türkiye siyasetle yatıp siyasetle kalkıyor ve yarın için kaygı yaşadığımızdan dolayı güncel olaylar konuşularak, organize şekilde projeler üretiliyor.
Geçmişte halkımızın apolitikleştirilmesinden yakınır durulurdu. Şimdi ise politikaya olan ilgi ve alakadan biraz endişe duymaya başladık. Çünkü apolitikleşmeden kurtulan halkımız yoğun bir siyasallaşma neticesinde zıt kutuplara ayrılmaya başlıyor. Hepimiz birbirimizle görüştüğümüz veya istişare yaptığımız zaman birbirimize hep aynı soruları soruyoruz; Ne olacak? Ne yapmalıyız?
BİRBİRİMİZE BİLENİYORUZ
Tabi ki! Bu soruları birbirimize sorarken, birbirimize bu soruları soramadığımız kişilerle ise günden güne birbirimizden uzaklaşıyor ve her geçen gün daha da birbirimize bileniyoruz.
Ülkemizi çekirdek bir aile gibi düşünürsek, ailemizden bazı kardeşlerimizin anne ile babamızın boşanması için yaramazlık yaptığını gören diğer kardeşler anne ile babalarına giderek ne söylemeleri lazımdır sizce?
Bence ailelerine sadık olan kardeşler anne babalarına giderek, anne biz bu bozgun kardeşlerimizi kardeşlikten ret ettik sizde lütfen bunları evlatlıktan ret edin demeleri gerekmektedir.
İçten içe sabrımızı taşıran ve yıllardır ekmeğimizi yiyerek ülkemize hainlik yapan ve hainleri temsil eden kardeşlerimizi ben kardeşlikten ret ettim. Lütfen Cumhur'un başkanı Sayın Abdullah Gül beyefendi sizden rica ediyorum. Sizde bu ülkenin bütünlüğüne zarar verecek herkesin vatandaşlıktan çıkarılması için tavsiyelerde bulunun ve bu güne kadar yapılmayanı yapın. Hainlik yapanı cezaevine atmak bence bir ceza değil bir mükâfattır. Onun için yeni cezaevleri yapmak yerine misak-i milli sınırlarımız içerisinde huzurumuz ve birliğimiz ile dirliğimiz adına gereken yapılmalı ve acilen hainliğin ilk cezası vatandaşlıktan çıkarılma olmalıdır. Tahminler, fısıltılar ile dedikodulara ancak ve ancak bu formülle son verilebilir. Meclis kürsüsünde bir mebus ''Türkiye'yi germeyin'' diye haykırmış ve gerginliğe sert olarak yaptığı konuşmayla katkı sağlamıştı. İki Türkiye yaygarası yapmak ne kadar bu ülkeyi gerdiğinin farkına varanlar olduğu kadar varamayanlarda vardır. Sağduyuyla, soğukkanlılıkla, hoşgörüyle bu güne kadar uzlaşma yolları denendi olmadı. Tam aksine tepemize çıkmaya kalktılar.
HADLERİNİ ÇOK AŞTILAR
Ama son olarak Türkiye'miz de yaşayan herkes gerilmiş vaziyette ama bölücüler ile sempatizanları şu an sırat köprüsünde yürür haldeler ve şayet, güzel Türkiye'min güzel insanları biraz daha gerilirse bu ip kopacak ve bu ipin kopmasıyla ipin üzerinde olanlar ateşin içerisine düşecektir. Ateşin tam ortasına düşen kardeşlerimize ise yardım eli uzatmayacağız bu böyle biline. Sebebine gelince; Bu kardeşlerimiz hadlerini çok aştılar.
fyildirim@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/16-22.Aralık.2007/Sayı:51/Sayfa:03
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.