GurbET’te, ET özlemi
Karate Milli Takımımız ile İsviçre’nin en büyük ve en önemli kentlerinden birisi olan Zürih’e Avrupa Karate Şampiyonası için gittiğimizde yapılan karşılaşmalar sonucunda bayanlar ferdi kumite 50 kiloda Serap Özçelik’in Avrupa şampiyonu olması bizleri gerçek anlamıyla sevince boğdu.
Gurbetçi Türk gençlerimiz müsabakalar boyunca bizleri bir an olsun yalnız bırakmazken, bizleri evlerine davet ederken birbirleri ile yarışmaları misafirperverliğimizin Avrupa’da da yaşatıldığını bizlere hissettirdi.
Limmat Irmağı'nın gölden ayrıldığı noktada, ırmağın iki yakasında kurulmuş olan Zürih’i gezerken, gördüğümüz trafik ile yaşamdaki düzen bizleri tam anlamıyla hayran bıraktı.
Zürih’in eski yerleşim alanlarında bulunan dar sokakları, kiliseleri, kuleleri ve renkli saatleri ile kendimizi tipik bir ortaçağ kentinde zannettik.
BAHNHOFSTRASSE, BAĞDAT CADDESİ GİBİ
Demiryolu istasyonundan göle kadar uzanan Avrupa'nın en çarpıcı alışveriş merkezlerinden biri olan Bahnhofstrasse’ye geldiğimizde ise Bağdat Caddesi’nin benzeriyle karşılaştık.
Avrupa’nın yaşam kalitesi en yüksek şehri olan Zürih’i 20 yıl önceki ziyaretimden farklı bulmuş ve mültecilerin çoğalmasıyla şehrin geceleri çirkinliklere sahne olduğunu gözlemledik.
Caddelerinde, muhteşem araba markalarını, hatta klasik arabaları gördüğüm, Lüks, güzel ve hastalık derecesinde temiz bir kent olan Zürih’te ki güzelliklerin ardından burada yaşayan Türk kardeşlerimizin ne kadar şanslı olduğu düşüncem ise gurbetçilerimizle yaptığım sohbetler sonrasında tamamen değişti.
GURBETÇİLERİN ETE HASRETLİKLERİ KENTTEKİ GÜZELLİKLERİ GÖLGELİYOR
Müslümanlar için Zürih’te ki şaşalı hayat, düzenli yaşam ve modern şehir tam anlamıyla ülkelerindeki bolluk ve bereketi sofralarına koyamamaları sebebiyle tam bir keşmekeşe dönüşmüş.
Şehirde iki din mensubu domuz etini günah saydığından restaurantlarından yemek yiyemiyor ve marketlerinden et satın alamıyorlarmış.
Yahudiler bu olayı devletten kendi kesim yerlerini açmak için müsaade alarak, kendi etlerini dini vecibelerine göre kesiyorlarmış. Tabi Yahudiler, bize uygun olmayan, İsviçre resmi makamlarının hayvanları keserken uyutun şartına uyarak kesim yapmayı da kabul etmişler.
Dinimize göre hayvanın uyutularak, uyuşturularak veya öldürülerek kesilmesi helal olmadığı için bizim şartlarımıza göre İsviçre makamlarının izin vermemesi üzerine gurbetçilerimizin ete hasret bir yaşam sürdüğünü öğrendiğimde gerçekten gurbetteki vatandaşlarımıza yapılan “tu kaka” anlayışına bir anlam veremedim.
CUMA NAMAZI ÇIKIŞINDA ET VE DÖNER SIRASI OLUŞUYOR
Zürih İslam Kültür Merkezi’nde bulunan camiye giderek, Cuma namazımızı eda ettikten sonra cami çıkışında gurbetçilerimizin değişik alanlarda sıraya girdiğini gördüğümde 1980’li yıllarda tüp almak için girdiğim sıralar aklıma geldi.
Sıraların ne sırası olduğunu sorduğumda aldığım cevap, sıranın birisinin döner sırası, diğerinin ise bakkaldan et ile kıyma alma sırası olduğunu öğrendim.
Cemaatin hepsine yetmeyen et ile kıyma ve dönerden alanlar, evde et yiyecekleri için güle oynaya evlerine dönerken, sıra kendilerine gelmeden ürünler bittiği için elleri boş evlerine dönenlerin ise üzgün halleri bizlere Türkiye’nin zenginliği ile güzelliğini bir kez daha hissettirdi.
Yurt dışından izin zamanlarında güzel yurdumuza gelen gurbetçi akraba, eş-dost ve hısım-akrabalarımıza izzet ve ikramlarda bulunmanızı şiddetle tavsiye eder, kardeş kavgaları ile cehenneme çevirmeye çalıştığımız güzel yurdumuzun değerini de bilmenizi ısrarla tavsiye ederim.
Gurbetçi Türk gençlerimiz müsabakalar boyunca bizleri bir an olsun yalnız bırakmazken, bizleri evlerine davet ederken birbirleri ile yarışmaları misafirperverliğimizin Avrupa’da da yaşatıldığını bizlere hissettirdi.
Limmat Irmağı'nın gölden ayrıldığı noktada, ırmağın iki yakasında kurulmuş olan Zürih’i gezerken, gördüğümüz trafik ile yaşamdaki düzen bizleri tam anlamıyla hayran bıraktı.
Zürih’in eski yerleşim alanlarında bulunan dar sokakları, kiliseleri, kuleleri ve renkli saatleri ile kendimizi tipik bir ortaçağ kentinde zannettik.
BAHNHOFSTRASSE, BAĞDAT CADDESİ GİBİ
Demiryolu istasyonundan göle kadar uzanan Avrupa'nın en çarpıcı alışveriş merkezlerinden biri olan Bahnhofstrasse’ye geldiğimizde ise Bağdat Caddesi’nin benzeriyle karşılaştık.
Avrupa’nın yaşam kalitesi en yüksek şehri olan Zürih’i 20 yıl önceki ziyaretimden farklı bulmuş ve mültecilerin çoğalmasıyla şehrin geceleri çirkinliklere sahne olduğunu gözlemledik.
Caddelerinde, muhteşem araba markalarını, hatta klasik arabaları gördüğüm, Lüks, güzel ve hastalık derecesinde temiz bir kent olan Zürih’te ki güzelliklerin ardından burada yaşayan Türk kardeşlerimizin ne kadar şanslı olduğu düşüncem ise gurbetçilerimizle yaptığım sohbetler sonrasında tamamen değişti.
GURBETÇİLERİN ETE HASRETLİKLERİ KENTTEKİ GÜZELLİKLERİ GÖLGELİYOR
Müslümanlar için Zürih’te ki şaşalı hayat, düzenli yaşam ve modern şehir tam anlamıyla ülkelerindeki bolluk ve bereketi sofralarına koyamamaları sebebiyle tam bir keşmekeşe dönüşmüş.
Şehirde iki din mensubu domuz etini günah saydığından restaurantlarından yemek yiyemiyor ve marketlerinden et satın alamıyorlarmış.
Yahudiler bu olayı devletten kendi kesim yerlerini açmak için müsaade alarak, kendi etlerini dini vecibelerine göre kesiyorlarmış. Tabi Yahudiler, bize uygun olmayan, İsviçre resmi makamlarının hayvanları keserken uyutun şartına uyarak kesim yapmayı da kabul etmişler.
Dinimize göre hayvanın uyutularak, uyuşturularak veya öldürülerek kesilmesi helal olmadığı için bizim şartlarımıza göre İsviçre makamlarının izin vermemesi üzerine gurbetçilerimizin ete hasret bir yaşam sürdüğünü öğrendiğimde gerçekten gurbetteki vatandaşlarımıza yapılan “tu kaka” anlayışına bir anlam veremedim.
CUMA NAMAZI ÇIKIŞINDA ET VE DÖNER SIRASI OLUŞUYOR
Zürih İslam Kültür Merkezi’nde bulunan camiye giderek, Cuma namazımızı eda ettikten sonra cami çıkışında gurbetçilerimizin değişik alanlarda sıraya girdiğini gördüğümde 1980’li yıllarda tüp almak için girdiğim sıralar aklıma geldi.
Sıraların ne sırası olduğunu sorduğumda aldığım cevap, sıranın birisinin döner sırası, diğerinin ise bakkaldan et ile kıyma alma sırası olduğunu öğrendim.
Cemaatin hepsine yetmeyen et ile kıyma ve dönerden alanlar, evde et yiyecekleri için güle oynaya evlerine dönerken, sıra kendilerine gelmeden ürünler bittiği için elleri boş evlerine dönenlerin ise üzgün halleri bizlere Türkiye’nin zenginliği ile güzelliğini bir kez daha hissettirdi.
Yurt dışından izin zamanlarında güzel yurdumuza gelen gurbetçi akraba, eş-dost ve hısım-akrabalarımıza izzet ve ikramlarda bulunmanızı şiddetle tavsiye eder, kardeş kavgaları ile cehenneme çevirmeye çalıştığımız güzel yurdumuzun değerini de bilmenizi ısrarla tavsiye ederim.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.