''Başbakan, Cumhurbaşkanı'Nı Atadı Mı ?''
O da değerli, bugüne kadar beraber bu yolda olduğumuz, bu hareketi beraber kurduğumuz Abdullah Gül kardeşimizdir'' sözleri bazı çevreler tarafından ilk defa Türkiye'de bir Başbakan Cumhurbaşkanını atadı şeklinde nitelendirildi. Erdoğan'ın Gül'ün adını vermesinin ardından grup salonunda karar büyük bir çoşku ile karşılandı. Çeşitli tezahüratlarda bulunan milletvekilleri ile izleyiciler, ''Türkiye sizinle gurur duyuyor'' diye tempo tuttu. Milletvekilleri daha sonra kürsüye çıkan Başbakan Erdoğan ile Abdullah Gül'ü kutladı. Peki bir başbakan ülkemizde bir Cumhurbaşkanı atıyorsa bu atama sonunda ise mecliste bu tablo karşısında tezahüratlarda bulunan milletvekilleri ile kısmende olsa atama yaptı diyerek değerlendirdiğimiz aday belirleyen Başbakanı o makama halk seçtiyse buna bence atama değil demokrasinin göstergesi şeklinde bir yorum yapılabilir.
CUMHURBAŞKANLIĞI SÜRECİ
14 Nisan'da Demokratik bir şekilde vatandaşlar Ankara'da toplanarak protesto mitingi yaptılar. Yine vatandaşlar meclisin kararına saygı göstermeliyiz şeklindeki pankartlarla İstanbul'u bez afiş cennetine çevirerek Meclise cumhurbaşkanlığı sürecinde tam destek verdiklerini sessiz sedasız göstermeye çalıştılar. Buna karşılık siyasi partiler iktidar partisinin cumhurbaşkanlığı sürecinde her türlü tepkilerini demokratik ortamda haykırdılar. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin 11. Cumhurbaşkanlığı için aday gösterdiği Abdullah Gül, 'Demokrasinin işlediğini herkes görecektir' diyerek bugüne kadar oluşan Cumhurbaşkanlığı sürecindeki demokrasi sürecinin bundan sonrada uygulanacağını belirtmesi ise benim için çok önemli bir ifadeydi. Cumhurbaşkanı olursa halkla bütünleşeceğini söyleyen Gül, eşinin başörtüsüne de saygı gösterilmesini istemesini de ben demokrasinin bir gereği olarak düşünüyorum. Ama bu isteğine olumlu cevap alacağını zannetmiyorum. Cumhurbaşkanlığı sürecinde ve daha sonrada Gül'ün eşinin başörtüsünü meydanlarda seçim propogandası yapacaklarından üzülerek eminim.
HAK VE ÖZGÜRLÜKLER
Eşinin türban takmasının ''bireysel tercih'' olduğunu söyleyen Gül, ''Her türlü saygının gösterilmesi gerekiyor. Anayasa'nın ilkeleri gayet açıktır. Türkiye demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir'' sözünü demokratik şekilde anlamalı, her kesimin bu konuda hassas davranmalı ve tahriklere kapılmamalıdır. Bu hak ve özgürlükler çerçevesinde Türkiye'nin birçok probleminin demokratik ortamda çözmemizin gerekli olduğunu bilerek hareket etmeliyiz. Gül cumhurbaşkanı olunca milletle daima içiçe olursa, halkımızla bütünleşir ve ülkemizi yurtdışında önceden olduğu gibi temsil ederse Cumhurun başkanı olur ve halk onu baştacı yapar. Zaten Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ten bu güne kadar ülkemizde halkla iç içe olmuş Cumhur'un başkanını mumla arar durumdayız.
fyildirim@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/29.Nisan-05.Mayıs.2007/Sayı:18
CUMHURBAŞKANLIĞI SÜRECİ
14 Nisan'da Demokratik bir şekilde vatandaşlar Ankara'da toplanarak protesto mitingi yaptılar. Yine vatandaşlar meclisin kararına saygı göstermeliyiz şeklindeki pankartlarla İstanbul'u bez afiş cennetine çevirerek Meclise cumhurbaşkanlığı sürecinde tam destek verdiklerini sessiz sedasız göstermeye çalıştılar. Buna karşılık siyasi partiler iktidar partisinin cumhurbaşkanlığı sürecinde her türlü tepkilerini demokratik ortamda haykırdılar. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin 11. Cumhurbaşkanlığı için aday gösterdiği Abdullah Gül, 'Demokrasinin işlediğini herkes görecektir' diyerek bugüne kadar oluşan Cumhurbaşkanlığı sürecindeki demokrasi sürecinin bundan sonrada uygulanacağını belirtmesi ise benim için çok önemli bir ifadeydi. Cumhurbaşkanı olursa halkla bütünleşeceğini söyleyen Gül, eşinin başörtüsüne de saygı gösterilmesini istemesini de ben demokrasinin bir gereği olarak düşünüyorum. Ama bu isteğine olumlu cevap alacağını zannetmiyorum. Cumhurbaşkanlığı sürecinde ve daha sonrada Gül'ün eşinin başörtüsünü meydanlarda seçim propogandası yapacaklarından üzülerek eminim.
HAK VE ÖZGÜRLÜKLER
Eşinin türban takmasının ''bireysel tercih'' olduğunu söyleyen Gül, ''Her türlü saygının gösterilmesi gerekiyor. Anayasa'nın ilkeleri gayet açıktır. Türkiye demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir'' sözünü demokratik şekilde anlamalı, her kesimin bu konuda hassas davranmalı ve tahriklere kapılmamalıdır. Bu hak ve özgürlükler çerçevesinde Türkiye'nin birçok probleminin demokratik ortamda çözmemizin gerekli olduğunu bilerek hareket etmeliyiz. Gül cumhurbaşkanı olunca milletle daima içiçe olursa, halkımızla bütünleşir ve ülkemizi yurtdışında önceden olduğu gibi temsil ederse Cumhurun başkanı olur ve halk onu baştacı yapar. Zaten Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ten bu güne kadar ülkemizde halkla iç içe olmuş Cumhur'un başkanını mumla arar durumdayız.
fyildirim@ogungazetesi.com.tr
OGÜN/29.Nisan-05.Mayıs.2007/Sayı:18
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.