Erkan Yılmaz

Erkan Yılmaz

Toplumun lanetlileri ve hazzı yücelten mutlu azınlık..

Kaybedecek bir şeyi kalmayan insan en tehlikeli insandır.
Toplumun lanetlileri ve hazzı yücelten mutlu azınlık..

İtilmiş, kakılmış, hor görülmüş ve bir de ekonomik imkansızlıkla imtihan edilen bir çoğunluk oluştu ve gün be gün artıyor.

Özellikle gelişmekte olan ve Ortadoğu ülkelerinde bu durum ciddi riske dönüşmeye başladı.
Bir de bunun yanında, ülke iktidarlarına yakın lüks ve konforlu yaşama sahip bir "mutlu azınlık" var.

İkili bir kategorizasyon ortaya çıktı.
Birincisi "şiddeti kutsayanlar" diğeri ise "hazzı yüceltenler"
Başka bir deyişle; yaşadığı çevreye, topluma ve hatta kendi gibi olmayan herkese içsel bir kin ve şiddet besleyen ve kendi kendini adeta "toplumsal lanetliler" gören tükenmişler,

Diğeri ise emeksiz, çabasız ve armut piş ağzıma düş diyerek, hayallerinin ötesinde bir varsıllık içinde yaşayan "haz devri çocukları".

Bu ikili durum öyle bir hal aldı ki artık bir kıvılcım bekliyor.
Şili’de, Bolivya’da, Irak’ta ve İran’da fitil ateşlendi.
Tam da algı operatörlerinin ve siyaset mühendislerinin istediği mümbit bir zemin.

İran’daki sokak hareketlerini irdeleyelim…
Yani sadece akaryakıta yapılan zam mı, bu infialin sebebi.?
Yok yok… Belki de zam, en basit sebebidir.

Hani lise tarih kitaplarından aklımızdadır ya; Birinci Dünya Savaşı sebebi diye…
"Avusturya-Macaristan Veliahtı’nın bir Sırplı öğrenci tarafından Saraybosna’da öldürülmesi"
Sizce koca Cihan Harbi bu yüzden mi başladı..?
Alakası yok…

Bir kibrit gerekiyordu ve bu  olay da, o kibritin çakılması oldu.
Aynen bu örnek gibi, İran’da da zamlar, çakılan kibritir.
Biriken kin, nefret ve şiddetin dışavurumudur.
Kaybedecek bir şeyi kalmayan "lanetlilerin, kullanışlı aptalların ve tükenmişlerin" (!) eşitsizliğe  ve görmezden gelinmeye isyanıdır.

Kendileri açlık ve sefalet içindeyken, ikincil ve önemsiz insanlaştırılmışken; emsalleri, akranları ve mümasilleri olan diğer kesimin hedonist  debdebesine itirazın sokağa yansımasıdır.

Olaylara sebebiyet veren bireysel ve kitlesel psikolojik arkaplan doğru irdelenmezse alınacak önlemler sadece kan ve ölüm getirir.

Toplumsal kutuplaşma ve ötekileştirmeyi daha da derinleştirir.
Sosyolojik kopuşları ve şiddeti tırmandırır.
Hele bir de tıpkı İran’daki gibi yolsuzluk, hırsızlık, kayırmacılık ve "yönetsel imtiyazlı muktedir azınlık" ve "hazzı yücelten" pervasız yaşamları gün be gün görünürleşirse;

Emin olalım ki yaşadığı sefaletten, dışlanmışlıktan, tükenmişlikten, ikincilleştirmekten muzdarip "kendini lanetlenli" hisseden, kaybedecek bir şeyi kalmadığını düşünenler birikmiş kinlerini herhangi bir sebeple radikal bir isyana dönüştürebilirler.

Bu ekonomik, siyasi, milli, dini, vatani, veya çok basit bir sebep olabilir.
Gerekçe, doğrudan ilgili olsun veya olmasın, farketmez.

Mesela; EYT olabilir, KPSS sonucu olabilir, Mültecilerle ilgili kızgınlık olabilir, hayat pahalılığı olabilir, FETÖ mağdurluğu olabilir veya başka bir sorunsal olabilir, farketmez.

Sebebin muhtevasının hiçbir önemi yoktur.
Çünkü bu kesim patlama noktasına gelmiş; bardağı taşıracak son bir damla yani bir bahane bekliyor.
Bu bölgenin bir ülkesinde başlayan bir hareketin diğerlerine de yayılması hep ve çok muhtemel olmuştur.

Umarım ki; Türkiye’de yönetenler, akademisyenler, sosyologlar,  psikologlar, melal ve ıstırapı olanlar bu tehlikenin farkındadırlar.

Aksi takdirde;  kutsanan şiddetin alevlenmesi, yön değiştirmesi, radikal isyana dönüşmesi  kaçınılmaz olur.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • Nergis
    Haz devri çocukları dedikleriniz için, toplumsal kutuplaşma hayatın her yerine sızmış durumdadır. Rekabet olasılığınız olmayan bir arenada rekabet edemezsiniz. Siz baştan yenik başlamışsınızdır. Eğitim sistemimiz bile toplumsal eşitsizliği tekrardan üretmek işine yarar. Çoktan seçmeli test sınavları bunun göstergesidir. En ufaktan başlayarak bile bunu görebilmekteyiz. Gel gelelim artık yoksunluktan, yoksulluk değil yoksunluktan ötürü insanlar kitlesel olarak üzgün ve yetersiz hissetmektedir. Haz devrini yaşayanları gördükçe peki neden ben sorusu akla gelmektedir? Ben neden yapamadım neden yok, neden olmuyor. Neden kimse bilmiyor, oysa fırsat olsa neler yapacağım, ama gelin görün ki eşitlik ve adalet ayrı kavramlardır. Ne eşitiz ne de adalet var.
  • Eda mutlu
    Çok fazla osmanlıca kelime var... Herkes o kelimelerin anlamını bilmek zorunda değil. Sonuçta 1928 te Latin alfabesine geçildi öyle değil mi...
  • zavazingo
    Tespitlerinize katılıyorum.
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet elektronik sigara cinsel sohbet su böreği sipariş oyun haberleri tıkanıklık açma dijital pazarlama ajansı galeri yetki belgesi nasıl alınır yalama taşı