Soru: Ekonomi düzelmezse ne yaparsın? – El-Cevap: Üzülürüm
Sevilay Yılman:
Umarım düzelir Sayın Bakan. Nihayetinde hepimiz bu gemideyiz!
Maliye Bakanı:
Bravo!
Öyleyiz işte.
Bitersek hep beraber biteceğiz. Kazanırsak hep beraber.
Karamsar tablo çizenler var. Hiçbir şekilde bize inanmayanlar.
Onlara diyorum ki;
"Sen maaş alıyorsun.
En fazla neyini kaybedersin? Enflasyonun altında ezilirsin. Ama ben bütün varlığımı kaybederim bu iş düzelmezse eğer.
1000 çalışanımız var. 1000 kişiyle beraber bütün varlığımı kaybederim.
Ben babadan görme bir insanım. Babamın bana bıraktıklarını kaybederim.
Ben bunu göze alır mıyım Sevilay Hanım?
Bu iş ya düzelecek ya düzelecek!
Yeter ki bize güvenilsin, inanılsın!
***
Şaşırdım mı…
Gerçekten şaşırmadım.
Kritik anlarda insanların bilinçaltı fırlayıveriyor.
Cümleye bakar mısınız;
"Ben bunu göze alabilir miyim Sevilay Hanım…"
Neyi göze alamazmış?
Babası kendisine, tamı tamına 1000 çalışanı olan büyük bir varlık bırakmış ve bu varlıkları kaybetmeyi göze alamazmış.
Bu yüzden bile olsa, ülke ekonomisini düzeltecekmiş.
Yoksa?
Yoksa "üzülürmüş"…
İşçi neyini kaybedermiş ki!...
Çoksa, enflasyonun altında ezilirmiş,
Ama Bakan bey, her şeyini yani tüm servetini kaybedermiş.
Bakan'ın kaybedeceklerinin yanında işçinin enflasyon altında ezilmesinin ne önemi olabilir ki!..
"Ama öyle deme, milyonlarca işçi var…" dediğinizi duyar gibiyim.
Olsun… Ne önemi var ki…
İşçi-ücretli-maaşlı dediklerin de nedir ki…
Biri gider biri gelir…
Bu yüzden de ey İşçi, ey Maaşlı ve ey fakir fukara, garip gureba…
Sizler sadece kemiyetsiniz (sayısal çokluk),
Hepiniz bitseniz de, batsanız da, yiyecek ekmeğe muhtaç kalsanız da bir önemi yok!..
Yeter ki, yüce devletlümüzün ve diğer "mücahit muhteremlerin" varlıkları batmasın-bitmesin!..
Yahu arkadaş,
Bunlar ne yiyor, ne içiyorlar da bu sözleri ediyorlar diyeceğim ama artık yaşanan her bir şey, söylenen hiçbir şey beni şaşırtmıyor.
Güya "kimileri" karamsarmış ve inanmıyorlarmış.
Yahu, o dilinizden düşürmediğiniz ve sadece sizinmişçesine sahiplendiğiniz Allah'ın rızası için, "karamsar olmamak" ve "iyi düşünmek" adına bir tane ya, bir tanecik olumlu bir şey gösterin.
Arkadaş, siz rüzgara tükürüyorsunuz, anında bizim yüzümüze yapışıyor.
Siz bol keseden tükürmenin keyfini yaşarken,
Vatandaş ise balgamınızın keyfini mi sürsün!..
***
Abdullah Abi'yle konuştum.
Bugün pazara gittim dedi.
"Pazar nasıldı? Sen de olumsuz bir ortam hissettin mi…" dedim.
"Ya kardeş, pazardaki sıkıntıyı geç sen,
Eve gelirken ekmek alıp dönen iki teyzeyi gördüm.
Birisi sanki kendi kendine konuşur gibiydi.
Öyle bir beddua ediyordu ki; vallahi-billahi, dinime-imanıma şok oldum…" dedi.
Teyzenin ettiği bedduaları bana söyledi ama korkumdan burada yazamıyorum.
Bir bunları düşündüm, bir de çok sayın Maliye Nazırımızın, çok ağlanası halimize gülümseyerek söylediklerini…
Arkadaş,
Bir yaşanan hale bak, bir de söylenen sözlere ve bol keseden yapılan hamasete,
Bir yaşanan vahamete bak, bir de anlatılan sahte cennete…
Yahu adama sormazlar mı!..
Bu dediklerine sen inanıyor musun,
Bu dediklerine sana oy verenler ve hatta, hala bile vermeyi düşünenler inanıyor mu sence, diye!..
Sözün bittiği yerdeyiz.
Halkın % 70-80'i karamsar,
Ümitsiz,
Tırlatmaya az kalmış ve inancı tükenmiş.
Ama bu muhteremlerin gözleri-akılları-idrakları kör ve yok olmuş gibi, "bize güven, gerisini merak etme sen…" diyebiliyorlar hala…
İktidar sahiplerinin bu yaman çelişkisi aklıma bir söz getirdi.
Kimi absürt durumlar ve vakti zamanında izzet-azamet içinde olup da, saçmalamaya başlayan,
Milletin aklıyla dalga geçer gibi,
Gerçeklikten uzaklaşıp, hayal dünyasında yaşayarak, ütopik laflarla toz-pembe bir dünya anlatan kişiler için kullanılan bir söz…
Bilirsiniz; yarış atları vardır.
İhtişamlı dönemlerinde herkesi ayaklandırır,
Muhteşem koşar,
Hep birinci gelir,
Alkış tufanı kopar.
Gel gelelim; gün gelir, bu görkemli at yaşlanır ve koşamaz hale gelir.
Sonra ne olur?
Sütçü beygiri yapılır.
Ve bir dönem hipodromların gözdesi, bahisçilerin bankosu olan muhteşem at, bir-iki kova sütü bile taşımakta zorlanır.
Zavallılaşır,
İstemsiz şekilde ve kontrolsüzce yellenir.
Bu durumdan mülhem bir vecize ortaya çıkmıştır;
"Allah, şaşırttığı kulunu sütçü beygiri gibi osurtur…"
Umarım düzelir Sayın Bakan. Nihayetinde hepimiz bu gemideyiz!
Maliye Bakanı:
Bravo!
Öyleyiz işte.
Bitersek hep beraber biteceğiz. Kazanırsak hep beraber.
Karamsar tablo çizenler var. Hiçbir şekilde bize inanmayanlar.
Onlara diyorum ki;
"Sen maaş alıyorsun.
En fazla neyini kaybedersin? Enflasyonun altında ezilirsin. Ama ben bütün varlığımı kaybederim bu iş düzelmezse eğer.
1000 çalışanımız var. 1000 kişiyle beraber bütün varlığımı kaybederim.
Ben babadan görme bir insanım. Babamın bana bıraktıklarını kaybederim.
Ben bunu göze alır mıyım Sevilay Hanım?
Bu iş ya düzelecek ya düzelecek!
Yeter ki bize güvenilsin, inanılsın!
***
Şaşırdım mı…
Gerçekten şaşırmadım.
Kritik anlarda insanların bilinçaltı fırlayıveriyor.
Cümleye bakar mısınız;
"Ben bunu göze alabilir miyim Sevilay Hanım…"
Neyi göze alamazmış?
Babası kendisine, tamı tamına 1000 çalışanı olan büyük bir varlık bırakmış ve bu varlıkları kaybetmeyi göze alamazmış.
Bu yüzden bile olsa, ülke ekonomisini düzeltecekmiş.
Yoksa?
Yoksa "üzülürmüş"…
İşçi neyini kaybedermiş ki!...
Çoksa, enflasyonun altında ezilirmiş,
Ama Bakan bey, her şeyini yani tüm servetini kaybedermiş.
Bakan'ın kaybedeceklerinin yanında işçinin enflasyon altında ezilmesinin ne önemi olabilir ki!..
"Ama öyle deme, milyonlarca işçi var…" dediğinizi duyar gibiyim.
Olsun… Ne önemi var ki…
İşçi-ücretli-maaşlı dediklerin de nedir ki…
Biri gider biri gelir…
Bu yüzden de ey İşçi, ey Maaşlı ve ey fakir fukara, garip gureba…
Sizler sadece kemiyetsiniz (sayısal çokluk),
Hepiniz bitseniz de, batsanız da, yiyecek ekmeğe muhtaç kalsanız da bir önemi yok!..
Yeter ki, yüce devletlümüzün ve diğer "mücahit muhteremlerin" varlıkları batmasın-bitmesin!..
Yahu arkadaş,
Bunlar ne yiyor, ne içiyorlar da bu sözleri ediyorlar diyeceğim ama artık yaşanan her bir şey, söylenen hiçbir şey beni şaşırtmıyor.
Güya "kimileri" karamsarmış ve inanmıyorlarmış.
Yahu, o dilinizden düşürmediğiniz ve sadece sizinmişçesine sahiplendiğiniz Allah'ın rızası için, "karamsar olmamak" ve "iyi düşünmek" adına bir tane ya, bir tanecik olumlu bir şey gösterin.
Arkadaş, siz rüzgara tükürüyorsunuz, anında bizim yüzümüze yapışıyor.
Siz bol keseden tükürmenin keyfini yaşarken,
Vatandaş ise balgamınızın keyfini mi sürsün!..
***
Abdullah Abi'yle konuştum.
Bugün pazara gittim dedi.
"Pazar nasıldı? Sen de olumsuz bir ortam hissettin mi…" dedim.
"Ya kardeş, pazardaki sıkıntıyı geç sen,
Eve gelirken ekmek alıp dönen iki teyzeyi gördüm.
Birisi sanki kendi kendine konuşur gibiydi.
Öyle bir beddua ediyordu ki; vallahi-billahi, dinime-imanıma şok oldum…" dedi.
Teyzenin ettiği bedduaları bana söyledi ama korkumdan burada yazamıyorum.
Bir bunları düşündüm, bir de çok sayın Maliye Nazırımızın, çok ağlanası halimize gülümseyerek söylediklerini…
Arkadaş,
Bir yaşanan hale bak, bir de söylenen sözlere ve bol keseden yapılan hamasete,
Bir yaşanan vahamete bak, bir de anlatılan sahte cennete…
Yahu adama sormazlar mı!..
Bu dediklerine sen inanıyor musun,
Bu dediklerine sana oy verenler ve hatta, hala bile vermeyi düşünenler inanıyor mu sence, diye!..
Sözün bittiği yerdeyiz.
Halkın % 70-80'i karamsar,
Ümitsiz,
Tırlatmaya az kalmış ve inancı tükenmiş.
Ama bu muhteremlerin gözleri-akılları-idrakları kör ve yok olmuş gibi, "bize güven, gerisini merak etme sen…" diyebiliyorlar hala…
İktidar sahiplerinin bu yaman çelişkisi aklıma bir söz getirdi.
Kimi absürt durumlar ve vakti zamanında izzet-azamet içinde olup da, saçmalamaya başlayan,
Milletin aklıyla dalga geçer gibi,
Gerçeklikten uzaklaşıp, hayal dünyasında yaşayarak, ütopik laflarla toz-pembe bir dünya anlatan kişiler için kullanılan bir söz…
Bilirsiniz; yarış atları vardır.
İhtişamlı dönemlerinde herkesi ayaklandırır,
Muhteşem koşar,
Hep birinci gelir,
Alkış tufanı kopar.
Gel gelelim; gün gelir, bu görkemli at yaşlanır ve koşamaz hale gelir.
Sonra ne olur?
Sütçü beygiri yapılır.
Ve bir dönem hipodromların gözdesi, bahisçilerin bankosu olan muhteşem at, bir-iki kova sütü bile taşımakta zorlanır.
Zavallılaşır,
İstemsiz şekilde ve kontrolsüzce yellenir.
Bu durumdan mülhem bir vecize ortaya çıkmıştır;
"Allah, şaşırttığı kulunu sütçü beygiri gibi osurtur…"
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Egemen T.