Rehavet.. Asla, asla, asla
Alevleri gören “İyi İtfaiyeci”ler ve tüm ahali alevleri söndürmeye koştu. Genç, ihtiyar, kadın, erkek, herkes, dışarıya, yangını söndürmeye fırladı. Korkusuzca; kovalarla, şişelerle, battaniyeleriyle, ne buldularsa onunla veya bulmadılarsa canlarıyla, cansiperane alevlere daldılar.
Ve bu “Çılgın” koşturmaca gece yarısından itibaren yangının alevlerini söndürdü.
Ama asıl işimiz göklere yükselen alevlerin söndürülmesi sonrası başladı. Çünkü bir yangının en önemli kısmı, yükselen alevleri yok etmek kadar, “Soğutma İşlemi”nin sağlıklı yapılmasıdır. Çünkü alevlerin külleri altında sönmeyen ve kendini gizleyen “sinsi kor parçalarının” yok edilmesi, yangının yeniden başlamaması için olmazsa olmaz şarttır. İşi bilen İtfaiyeciler sönmüş görünen yangına epey bir süre daha su sıkmaya devam ederler. Çünkü yangın tam sönsün, gizli ve sinsi sönmemiş “kor”lar tamamen bitsin diye…
Görüyoruz ki; 15 Temmuz gecesi Darbe Yangınının alevleri söndürüldü ve itfaiyeci tabiriyle, “Soğutma işlemi” safhası başladı. Devletimiz küllerin altındaki kalıntıları da söndürüp yok etmek için büyük bir ciddiyetle hareket ediyor. Özellikle Cumhurbaşkanı’nın ciddi, dikkatli ve uyarıcı tavrı sayesinde, 15 Temmuz gecesine kadar “Rehavet aymazlığındaki”ler de yangının dehşet ve vahametinin idrakinde olmaya mecbur kaldılar.
Ama bu FETÖ ve onun uşaklığını yaptığı “Baş kundakçı” ABD ve Avrupa, boş durmayacaktır. Bu yüzden, bu alçak yangının “artçıları” olabileceğinin bilinciyle, mutlak dikkatle uyanık davranmamız şarttır. Bu “Baş Kundakçı”nın elinde FETÖ psikopatının yanında İŞİD, PKK, PYD/YPG, DHKP-C gibi başka ve birbiriyle paslaşabilen, ortaklaşabilen, işbirliğine girebilen “Türkiye Düşmanları” hazır durmaktadır.
“Soğutma işlemi”ni tüm ülke ve millet olarak; milli birlik ve beraberliği bozmadan, araya nifak ve ihtilaf sokulmasına fırsat vermeden, tesis edilmiş ittifaka halel getirmeye çalışan münafıklara amansız şekilde sürdürmeliyiz. Yaklaşık 30 yıllık geçmişi olan tehlikenin üç ayda bertaraf edilemeyeceğini bilmek ve kabul etmek zorundayız.
Bu yüzden; hiç kimse ama hiç kimse rehavete girmemelidir. Aksi takdirde, rehavet, ihanete ortaklık ve hatta eşdeğer olacaktır. TSK’nın vatanperverleri, Emniyetin serdengeçtileri, Siyasi Partiler, STK’lar, Hükümet, Bürokrasi ve kısaca bu ülkede yaşayan tüm vatanseverler müteyakız ve uyanık olmalıdır. Hainlerin ve onlara maddi, manevi destek olanların temizlenmesi konusunda, mutlak tavizsiz çalışmaya devam etmelidir.
Bu nedenle, sürekli tetikte olmalı ve uyanık kalmalıyız. Atalar boşuna “Su uyur Düşman uyumaz” dememişler.
Unutmayalım ki; ABD ve Batı boş durmayacaktır. FETÖ hainiyle geldiler, “Millet Duvarına” tosladılar ama başka şekillerle yine geleceklerdir.
FETÖ kahpesinin kamikaze şizofrenleri üzerinden suikastlarla gelecekler,
PKK itlerinin tuzakları ve kalleş saldırılarıyla gelecekler,
İŞİD üzerinden bombalamalarla gelecekler,
Ekonomik olarak gelecekler,
Kürt-Türk etnisitesi üzerinden gelecekler,
Alevi-Sünni ihtilafı yaratmaya çalışarak gelecekler,
İçimizdeki yazar-çizer, akademisyen, işadamı işbirlikçileri ile, medya üzerinden algı operasyonları ile gelecekler…
Çünkü bunlar “Haçlılar”…
Bu savaş kıyamete kadar sürecek “Hak-Batıl” mücadelesidir.
FETÖ denen psikopat kundakçı ve onun hain mensup ve sempatizanları şuanda “yaralı domuz gibi”ler.
Anadolu’da domuz avına çıkanlar iyi bilirler; En tehlikeli domuz yaralı olandır ve ona karşı özellikle dikkatli olunması gereklidir.
15 Temmuz gecesi Millet’in, Vatanperverlerin, Yurtseverlerin, “Çılgın Serdengeçtiler”in, “Ölümü Öldürenlerin” ortaya çıkarttıkları “Kuvvay-i Milliye” ruhunu ve Şehadetle gösterdikleri “Ölümsüz”lüğü, özellikle devletin karar mekanizmasında yer alanların asla ve asla unutmadan, yönetsel rehavete kapılmadan, mücadeleye tavizsiz devam etmeleri mutlak gereklidir.
Çünkü, karşımızdaki düşmanın dini, vicdanı, aklı, ruhu, kalbi bizim bildiğimiz ve inandığımız gibi değildir.
Bunu 15 Temmuz gecesi hepimiz maalesef gördük, yaşadık. “Hiçbir şey insan kadar yücelemez ve onun kadar alçalamaz” sözü muvacehesinde bu necip millet “yüce”liği, FETÖ ve hainleri de “alçalmanın” sınırsızlığını gösterdiler. Ve alçaklığın en adicesini yaptıkları katliam ve ihanetle canice, kalleşce gösterdiler.
Ama...
Durmayacaklar, yine gelecekler…
Biz de korkmadan ama tedbiri de elden bırakmadan dimdik durmaya devam edeceğiz.
Gafil avlanmayacağız.
Gaflet -Allah Korusun- sonumuz olur…
Ve bu “Çılgın” koşturmaca gece yarısından itibaren yangının alevlerini söndürdü.
Ama asıl işimiz göklere yükselen alevlerin söndürülmesi sonrası başladı. Çünkü bir yangının en önemli kısmı, yükselen alevleri yok etmek kadar, “Soğutma İşlemi”nin sağlıklı yapılmasıdır. Çünkü alevlerin külleri altında sönmeyen ve kendini gizleyen “sinsi kor parçalarının” yok edilmesi, yangının yeniden başlamaması için olmazsa olmaz şarttır. İşi bilen İtfaiyeciler sönmüş görünen yangına epey bir süre daha su sıkmaya devam ederler. Çünkü yangın tam sönsün, gizli ve sinsi sönmemiş “kor”lar tamamen bitsin diye…
Görüyoruz ki; 15 Temmuz gecesi Darbe Yangınının alevleri söndürüldü ve itfaiyeci tabiriyle, “Soğutma işlemi” safhası başladı. Devletimiz küllerin altındaki kalıntıları da söndürüp yok etmek için büyük bir ciddiyetle hareket ediyor. Özellikle Cumhurbaşkanı’nın ciddi, dikkatli ve uyarıcı tavrı sayesinde, 15 Temmuz gecesine kadar “Rehavet aymazlığındaki”ler de yangının dehşet ve vahametinin idrakinde olmaya mecbur kaldılar.
Ama bu FETÖ ve onun uşaklığını yaptığı “Baş kundakçı” ABD ve Avrupa, boş durmayacaktır. Bu yüzden, bu alçak yangının “artçıları” olabileceğinin bilinciyle, mutlak dikkatle uyanık davranmamız şarttır. Bu “Baş Kundakçı”nın elinde FETÖ psikopatının yanında İŞİD, PKK, PYD/YPG, DHKP-C gibi başka ve birbiriyle paslaşabilen, ortaklaşabilen, işbirliğine girebilen “Türkiye Düşmanları” hazır durmaktadır.
“Soğutma işlemi”ni tüm ülke ve millet olarak; milli birlik ve beraberliği bozmadan, araya nifak ve ihtilaf sokulmasına fırsat vermeden, tesis edilmiş ittifaka halel getirmeye çalışan münafıklara amansız şekilde sürdürmeliyiz. Yaklaşık 30 yıllık geçmişi olan tehlikenin üç ayda bertaraf edilemeyeceğini bilmek ve kabul etmek zorundayız.
Bu yüzden; hiç kimse ama hiç kimse rehavete girmemelidir. Aksi takdirde, rehavet, ihanete ortaklık ve hatta eşdeğer olacaktır. TSK’nın vatanperverleri, Emniyetin serdengeçtileri, Siyasi Partiler, STK’lar, Hükümet, Bürokrasi ve kısaca bu ülkede yaşayan tüm vatanseverler müteyakız ve uyanık olmalıdır. Hainlerin ve onlara maddi, manevi destek olanların temizlenmesi konusunda, mutlak tavizsiz çalışmaya devam etmelidir.
Bu nedenle, sürekli tetikte olmalı ve uyanık kalmalıyız. Atalar boşuna “Su uyur Düşman uyumaz” dememişler.
Unutmayalım ki; ABD ve Batı boş durmayacaktır. FETÖ hainiyle geldiler, “Millet Duvarına” tosladılar ama başka şekillerle yine geleceklerdir.
FETÖ kahpesinin kamikaze şizofrenleri üzerinden suikastlarla gelecekler,
PKK itlerinin tuzakları ve kalleş saldırılarıyla gelecekler,
İŞİD üzerinden bombalamalarla gelecekler,
Ekonomik olarak gelecekler,
Kürt-Türk etnisitesi üzerinden gelecekler,
Alevi-Sünni ihtilafı yaratmaya çalışarak gelecekler,
İçimizdeki yazar-çizer, akademisyen, işadamı işbirlikçileri ile, medya üzerinden algı operasyonları ile gelecekler…
Çünkü bunlar “Haçlılar”…
Bu savaş kıyamete kadar sürecek “Hak-Batıl” mücadelesidir.
FETÖ denen psikopat kundakçı ve onun hain mensup ve sempatizanları şuanda “yaralı domuz gibi”ler.
Anadolu’da domuz avına çıkanlar iyi bilirler; En tehlikeli domuz yaralı olandır ve ona karşı özellikle dikkatli olunması gereklidir.
15 Temmuz gecesi Millet’in, Vatanperverlerin, Yurtseverlerin, “Çılgın Serdengeçtiler”in, “Ölümü Öldürenlerin” ortaya çıkarttıkları “Kuvvay-i Milliye” ruhunu ve Şehadetle gösterdikleri “Ölümsüz”lüğü, özellikle devletin karar mekanizmasında yer alanların asla ve asla unutmadan, yönetsel rehavete kapılmadan, mücadeleye tavizsiz devam etmeleri mutlak gereklidir.
Çünkü, karşımızdaki düşmanın dini, vicdanı, aklı, ruhu, kalbi bizim bildiğimiz ve inandığımız gibi değildir.
Bunu 15 Temmuz gecesi hepimiz maalesef gördük, yaşadık. “Hiçbir şey insan kadar yücelemez ve onun kadar alçalamaz” sözü muvacehesinde bu necip millet “yüce”liği, FETÖ ve hainleri de “alçalmanın” sınırsızlığını gösterdiler. Ve alçaklığın en adicesini yaptıkları katliam ve ihanetle canice, kalleşce gösterdiler.
Ama...
Durmayacaklar, yine gelecekler…
Biz de korkmadan ama tedbiri de elden bırakmadan dimdik durmaya devam edeceğiz.
Gafil avlanmayacağız.
Gaflet -Allah Korusun- sonumuz olur…
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.