Reha Muhtar'ın deyişiyle; 'Nerde bu Devlet!..'
Şaşkınlık içindeyim,
Hayret ve kaygıyla izliyorum.
Türk siyasetinin geldiği hal tüylerimi ürpertiyor.
Gelin bir durum tespiti yapalım
"Pislik-Müptezel" birisi "deli saçması" açıklamalarda bulunuyor.
(Yakıştırmalar bana ait değil; devletin bakanı söylüyor.)
Diyelim ki öyle…
Ama o "müptezelin deli saçması" iddia ve ithamlarına feveran ediliyor ve ne gariptir ki; panik içinde cevaplar yetiştirilmeye çalışılıyor.
Bu zaman zarfında, o "müptezelin" dile getirdiği "deli saçması" açıklamalar elli milyonu aşkın insanca takip ediliyor.
Bu da çok garip…
Normalde kendinden eminsen,
Çiğ et yememişsen,
"Abdestinden kuşkun yoksa";
Cevap bile vermez,
Vermek için çırpınmaz,
Şeyine bile takmaz,
İt ürür kervan yürür, der gidersin.
Öyle değil mi; ben geçmişimi biliyorsam ve bir "pislik-müptezel" bana dair ithamlarda bulunuyorsa;
Cevap vermeyi bile zul addederim.
Çünkü cevap vermek, dikkate almak ve panik sergilemek muhataplık oluşturur.
Ki, söyleyen "pislik-müptezel", söylenenler "deli saçması" asılsız iddia, iftira ve itham ise;
Vız gelir tırıs geçer,
Kem söz sahibine aittir,
Tükürsem tükrüğüme, cevap versem sözüme yazık der ve "durmak yok yola devam" derim.
Ama hal ve ahval ortada,
Ve oldukça da acınası, dramatik ve kamu yönetimi açısından trajik bir hal..!
Herkes tedirgin,
Panik içinde,
Ve yüzlerden düşen bin parça…
Bu arada söylemeliyim ki;
"Sımsıkı birbirimizin ardındayız" mealinde söyleyiş ve ortaya çıkan topyekün muhataplıkla; o "pislik-müptezel"e ulusal ve uluslararası popülarite kazandırıldı, kazandırılıyor...!
Meral Akşener,
Cumhurbaşkanımızı Netanyahu'ya benzetti.
Katılıyor muyum; asla…
İktidar sorumluluğu olmamasına,
Muhalefet parti başkanı olmasına rağmen,
Oldukça yanlış ve gereksiz bir yakıştırma idi..!
Ama, Akşener'in Rize'de muhatap olduğu tatsızlıkla ilgili Cumhurbaşkanı'mızın söylemi de beni dehşete düşürdü.
Her ne kadar AK Parti Grup Başkan Vekili "Cumhurbaşkanımız durum tespiti yaptı" dese de; takdir sizlerindir.
"…..Gelin hanım beni Netanyahu'ya benzetiyor oradan da memleketime gidiyor.
Orada gayet güzel bir ders veriliyor.
Sen kalkıp da Rize'nin uşağına bu şekilde hakaret edersen yapılacak olan budur.
Dua et ki; gelin hanıma, çok ileri gitmeden bir ders verdiler.
Bunlar daha iyi günler.
Daha neler olacak neler…
……………………….."
Bu sözler, belki trajikomik olacak ama bana Rahmetli Demirel’e atfedilen "Tapulu arazime gecekondu yaptırmam…" sözünü anımsattı.
Keşke, Akşener’in Rize seyahati öncesinde, özel ihtimam ve özen gösterilmesi için tembihte bulunup,
İstediği gibi bir çalışma yapabilmesi için uyarı yapsa idi;
En güzel cevap bu olurdu.
Halbuki;
“Sen bana Netenyahu benzetmesi yaptın,
Ama ben, sana özgür, sağlıklı ve güvenli bir muhalefet çalışma yapman için zemin hazırladım.
Çünkü ben, herkesin;
Hatta, beni Netanyahu olmakla suçlayan senin bile, Cumhurbaşkanı’nım ve güvenliğini tesis ederim” mealinde bir örneklik sergilese;
Sadece Akşener için değil,
Hepimiz için "güvence", herkes için "güvenlik garantisi" olurdu.
Bence olması gereken de bu idi..!
Böyle olmayınca ne olur?
"Herkesin can ve mal güvenliği devletin ve dolayısıyla iktidarın korumasındadır" sözünün inandırıcılığı sarsılır.
Bir de;
"Eğer AK Parti'li değilsen veya antipatizanı isen sakın Rize’ye gitme. Başınıza neler gelir, neler…" sonucu çıkar ki;
Bu, Rize gibi nadide bir şehrimizi "yalnızlaştırmak" ve "Western" bir Texas'laştırma olmaz mı..!
Gerçi ben ülkemizde Anayasa Mahkemesi kararının yerel mahkemece uygulanmadığını gördüğümden beri; hiçbir şey için olmaz demiyorum.
O yüzden de,
Artık günümüz Türkiye’sinde hiçbir şeyi muhal görmüyor,
"Her şey mümkün, her bir şey olabilir" diyorum..!
Aklıma ne geldi?
Mayıs-1997,
MHP Kongresi,
Ülkü Ocakları Eski Genel Başkanı Azmi Karamahmutoğlu;
“…Yaşasın hainler için İLLEGALİTE. Bunu fert olarak başlatıyorum…”
Süleyman Soylu:
“Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan’ın emrinde olduk, emrindeyiz, emrinde olacağız...”
Bu bir malumu ilamdır.
Aksi düşünülmezken,
Düşünmek bile abesle iştigalken,
Durum, konum ve görevin gereği ve gerçeği buyken;
İnsan, böyle söyleme ihtiyacı neden hisseder ki…
“Aksi mümkün müydü yani…” diye sormazlar mı..!
Uğur Mumcu-1975
“Bir toplum böyle çöker işte!..
Devletin yerini kaba kuvvet alır, susulur.
Yasanın yerini Allah alır, korkulur.
Yolsuzluklar, cinayetler birbirini izler; eller kollar bağlanıp götürülür.
Vuran vurur, öldüren öldürür ve bütün bunlardan sonra, bir çete gelir ve devleti teslim alır…”
Merak ediyorum…
The Godfather canlansa; “benden daha popüler oldu diye”, Sedat Peker’i kıskanır mıydı…
Cengiz Han mı çok ganimet toplamıştır yoksa günümüz adaşları mı...
Dadaloğlu der ki:
Okuttuğun tutmaz oldu alimler
Kalktı da adalet, arttı zulümler
Terlemeden mal kazanan zalimler
Can verirken soluması zor imiş…
Benim sözüm dinleyene nasihat
Besmelesiz kazanılan hiç evlat
O da dünyasına ziyankar imiş...
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Arzu
zavazingo