Hem vatandaşı hakir gör, hem "Allah bizden yanadır" diye gel gel et!
Türkiye'nin geliştirip yaptığı İMECE Uydusu uzaya fırlatılmış.
Gayet de güzel olmuş ve sevindirici bir gelişme,
En alttan en üste; vesile olanları alkışlıyorum.
Allah razı olsun…
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam da bu gelişmeyi paylaşmış ve şöyle demiş:
"İMECE uydumuz uzaya başarıyla fırlatıldı.
Böylece Türkiye'de soğan ve patates fiyatları yakında ucuzlayabilir.
Uyduları yiyemeyiz ama yüksek çözünürlülük çekimleriyle ülkemize teknolojik açılımlar sağlarken, uydunun bir köşesinde 3-5 kasa da soğan/patates yetiştirilebilir belki:)"
Recep İvedik'in ninesinin dediği gibi;
Ulan,
O 3-5 kasa var ya, o 3-5 kasa,
………..
Diyesi geliyor insanın da; bunlara rağmen hala bitmemiş edebimiz elvermiyor!
Bu kadar da olmaz be!..
Muhterem,
Uzaya uydu mu fırlattınız yoksa kibirden kuleler mi diktiniz!
Yahu,
Öyle böyle değil;
Adam, soğan-patates fiyatlarından mustarip olan ve konuyu gündeme getirenlerle, resmen kuşak geçmiş!
Bre arkadaş,
Sizin lehçede soğanın karşılığı TOGG Otomobili,
Sarımsağın karşılığı TCG Gemisi,
Patatesin karşılığı İMECE Uydusu mu!
Arkadaşım,
Bunlar oluyor diye millet yemesin, içmesin mi!
Bunlar olunca gıda sorunu kendiliğinden çözülüyor, yemeden doyuluyor ve iktidarın sorumluluğu ortadan kalkıyor mu!
Sen, bir eli yağda bir eli balda olabilir ve fiyatlara bakmadan alışveriş yapabiliyor olabilirsin.
Ama milyonlarca vatandaş için, o iş öyle değil işte!..
Bu ne istihza yahu,
Bu nasıl bir istihfaf,
Bu neyin kibri arkadaş…
Deprem olur, sorumsuz yetkililerden dolayı felaket oluşur on binlerce insan ölür,
Ama önemli değil; uzaya uydu fırlattık!
"Fakir fukaranın, garip gurebanın", sadece karnını doyurduğu gıdaların fiyatı beşe katlanır,
Ama önemli değil; TOGG otomobili yaptık!
Kiralar balon olur, elektrik-gaz bedeli ampulleri söndürtür, benzin litre fiyatı maşallah,
Ama önemli değil; TGC Uçak gemisi yaptık!
Yahu,
9 defa imar affı çıkartan da sizsiniz; affedilmez suçlardandır diyen de!
Dikine dikeyine, binalar diken de sizsiniz; "yatay mimari candır" diyen de!
Mülakat koyan, başarıyı cezalandıran, gençlerin hayalini çalan da sizsiniz; "mülakat out başarı in" diyen de!
Hayaller cari fazla; gerçekler rekor cari açık,
Hedef, ihracatta rekor; gerçekleşen, ithalatta tarihi rekor!
İdealite, Dış Ticaret Açığında sıfırlama; realite, "hamdolsun" dalya!
Enflasyon köpüktür, sileceğiz dediniz ama köpürttükçe köpürttünüz,
Dünyada gıda fiyatları düştü; bizde soğan 25 TL!
Ve kalkmış; "soğan-patates" diyen vatandaşla dalga geçiyorsunuz!
Hani nimetti bunlar,
Nimetle dalga geçilmezdi hani!
Hani böyle yapmak küfran-ı nimetti!
Dalga geçmek de kesmiyor; resmen aşağılıyor, soğan-patates diyenleri horluyor ve işkembeden ibaret insancıklar gibi görüyorsunuz!
Yakın zamanda, vatandaşın şikayetlendiği gıda maddelerini Türk Gıda Kodeksi'nden çıkartıp; "artık bunları yemek ve hatta adını ağıza bile almak yasaktır" deseniz hakkınızdır Efendiler!
Lanet olsun ya,
Gerçekten lanet olsun!..
Bu nasıl bir insanlık, bu nasıl Müslümanlık, bu nasıl olmayan bir vicdandır ya!..
Şimdi bunları dedim ya;
Hemen,
"CHP olsa ne yapardı,
Kılıçdaroğlu olsa ne edebilirdi,
O ne yapardı, bu ne yapmazdı!" demeye başlayacaklar!
Elinin körü!..
Yahu,
Kim ne yaparsa yapsın, ne yapmazsa yapmasın umurumda bile değil!
Şuanda iktidarda, sorumluluk makamında sen varsın ve sana söylüyorum, sana sorarım, seni eleştiririm!
Sen istediğin kadar aşağıla ve sende kalmayan, kaç klavye karakteriyle küçümsersen küçümse,
Ben, "…ama soğan 25 TL" demeye devam edeceğim!
Elinden geleni ardına koyma,
Diline geleni içinde tutma!
İktidarın görevi çözüm bulmaktır kardeşim; bahane üretmek değil!
"Ne soğanı-patatesi! Uzayda uydumuz var!" diye lafazanlık da değil,
Dalga geçmek hiç değil!
Ama öyle bir hale gelmişler ki; durmak nedir bilmiyorlar!
Alemi kör milleti sağır sanıyorlar!
Yalana-dolana, demagojiye devam ediyorlar!
"Bunlar giderse, ya daha kötü olursa…"
Olursa olsun be kardeşim,
Bundan daha kötüsü ne olacak!
Gelecek olanın ne yapacağını, neyi yapamayacağını gelirlerse ve geldiklerinde görürüz!
İyi yaparlarsa takdir ederiz,
Yapamazlarsa, bundan daha beter eleştirir ve onları da değiştiririz!
Dünyanın sonu değil,
Siyaset bu; biri gider diğeri gelir!
Ne bu arkadaş ya!
Kuru soğana muhtaç hale gelinmiş,
Nerdeyse, halka "göbeğini kaşıyan-bidon kafalı" diyenlerden daha beter aşağılamaya girişilmiş;
Ama ağızlarda hep aynı nakarat;
"…ya daha kötü olursa!.."
Levent Yüksel'in dediği gibi;
"…Geç bunları,
Anam babam geç bunları
Bir kalemde,
Bilirim ben yapılanı!"
Ticari, bekleme yapma!
Aracını çek, yolu boşalt!
Kerameti iktidardan menkul bu muhterem, sözel aşağılamadan tatmin olamamış olmalı ki; cümlenin sonuna ergenler gibi gülücük atmayı da ihmal etmemiş!
Artık kimden öğrenmişse…
Ama ben sana bir şey söyleyeyim mi Serdar Efendi!
Bu dünya etme bulma dünyası,
Son gülen iyi güler aziz dostum!
O Allah var ya, O Allah;
Yarattığı kulları hakir görenleri, aşağılayanları, fakire yardım etmediği gibi dalga-dümen yapıp üstüne gülenleri öyle bir küçültür ki; kibrit kutusuna sığdırır!
Eğer bir nebze olsun insafın ve insanlığın kalmışsa başını çevir ve deprem bölgesine bir bak!
Bak ki; belki, şu af ve mağfiret ayında sırat köprüsünden önceki son çıkış tabelasını görür, yazdığın mesajdan dolayı tövbe ve istiğfar edersin!
Yoksa çok geç kalırsın; demedi deme!
Ama Azim dostum,
Sultan Süleyman'a da kalmadı dünya!
Allah büyüktür,
Elbet senin bu büyüklenmeni, böbürlenmeni ve "bulmuşcuk" halini de görür ve emojili faturanı gönderir!
Çünkü biz bilir ve inanırız ki;
Allah mühlet verir ama asla ihmal etmez!
***
Hatay-Dörtyol'da AKP-Aday Tanıtım Töreni ve Yapılan Dua!
Sözüm ona bir hoca,
Ve güya "dua" ediyor!
Söyledikleri eleştirmeye bile değmez,
Kelimelere haksızlık etmek olur!
Ama dikkate değer üç şey var.
Birincisi;
AKP'yi överken,
"Ak Arslanlar" diyerek vekil adaylarını mücahitleştirirken,
Cumhurbaşkanının felaket dediğine, "felaket değil rahmettir" dedi.
Yani,
Haşa, Cumhurbaşkanının sözünün üstüne söz etti!
İkincisi;
Bu hoca,
Pardon ya…
Hoca deyip duruyorum; hocalarımız kusura bakmasın,
"Şahıs" diyeyim en iyisi…
Bu şahıs Antakya'da yaşıyor olsaydı,
Depremde oturduğu ev yıkılsaydı,
Kendisi de ölmeseydi ve enkaz altında kalsaydı,
Çok merak ediyorum;
Acaba "bu bir rahmet ve ilahi bir kırbaç, beni kurtarmayın" mi derdi,
Yoksa "Allah rızası için, can kurtaran yok mu!" diye feryat-figan içinde yardım mı dilenirdi!
Üçüncüsü;
Ailesinin 11 ferdini kaybetmiş Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman da orada.
Acı içinde hem de…
Ve hoca denen bu zatın söyledikleri -dua diyemiyorum çünkü nefret doluydu- alkışlanıyor!..
Yazıklar olsun!
Alkış tutanlara soruyorum:
Hoca deyip, güya dua ettirdiğiniz o kişi;
Tanrının kırbacı, kırbacın rahmeti, rahmetin laneti dercesine konuşurken,
Berbat şiirsel edasıyla Hatay'ı betimleyen mozaik kavramı üzerinden ötekileştirme yaparken,
Kin-garez ve nefret kusan söylemlerini Allah'ın kitabı ve ayetleriyle delillendirmeye çalışırken,
Hatay'ı Hatay yapan, farklı din-dil-mezhep sahibi hemşerilerinizden de mi utanmadınız!
Belli ki utanmadınız,
Çünkü nefrete alkış tuttunuz!
Hadi bunu da geçtik;
En yakınlarını kaybeden "davadaşınız, yol arkadaşınız, parti gardaşınız" Hüseyin Yayman'a bakmak ve matem tutan beden dilini okumak da mı aklınıza gelmedi!
Gelmedi gelmedi!
Fark etmediniz bile!
Çünkü böyle bir melaliniz yok!
Dilinin ayarı kalmamış, birikmiş nefreti diline vurmuş bir şahsın,
Dua mı yoksa bed dua mı olduğu belli olmayan din referanslı kem sözlerine alkışlarınızla ortak oldunuz!
Yazıklar olsun!
Alkış tutan elleriniz "kırılmasın", e mi!..
**********
Kılıçdaroğlu Maaşını Kimden Alıyormuş!
Sanayi Bakanı Mustafa Varank:
"Kılıçdaroğlu'nun aldığı 74 bin liralık milletvekili maaşını, 49 bin liralık emekli maaşını vergilerimle ben ödüyorum."
Yahu,
Çalıyor-çırpıyor diyemiyor,
Soyup soğana çeviriyor diyemiyor,
Malı götürüyor diyemiyor,
Fakir-fukaranın, garip-gurebanın hakkını yiyor diyemiyor;
Maaşını vergilerimle ödüyorum diyor!
Bre Muhterem,
Sanki bir sırrı ifşa eder gibi söylüyorsun!
Çok aradın da; atacak başka çamur bulamadın mı!
Bula bula bunu mu buldun!
Devlet, milletvekili ve emekli maaşını neyle öder?
Ballı ihalelerden mi,
Beşli- onbeşli çetelerin şirketinden mi,
Kur Korumalı Mevduat faizlerinden mi!
Ya da,
Senin maaşını kim ödüyor?
Devlet ödüyorsa neyle ödüyor!
Söyle de bilelim; biz cahiller öğrenelim!
Yahu,
Adam, Harun iken Karun olmamış!
"Milletin nokta noktasına koyanlara; yürü yiğidim, yol senin varlık senin gerisi hep angarya!" dememiş!
Kazancıyla yetinmiş, maaşıyla geçinmiş!
Gizli değil, saklı değil,
Maaş bu; apaçık ortada…
Eğer bu bir kusur ise,
Allah, herkese böyle kusur nasip etsin!
Eğer bir suç ise;
Allah, herkese böyle bir suçtan idamı nasip etsin!
Kusuru hakka girmek, hak yemek, haksızlık etmek olana da; ibret-i alem için, bedelini bu dünyada ödetsin!
**********
AKP'nin Başörtülü Milletvekili Adayı Ayşe Böhürler:
"Kılıçdaroğlu ve zihniyetine hakkımı helal etmiyorum.
Bu insanlarla aynı masada oturmayı içine sindirenler olabilir,
Hazmedebiliyorlarsa herkesin vicdanı kendine…"
Valla Sayın Böhürler,
Sen, 28 Şubat zihniyetinin başat aktörlerinden biri olan Hulki Cevizoğlu ile aynı partinin vekili olmayı hazmedebiliyorsan,
"Zindan'dan Mehmet'e Mektup" yazan Necip Fazıl'ın "baba katiliyle baban bir safta" diye, kahrını dile getirdiği dizelerin tersine,
Çocuğuna, "Başörtüsü katiliyle başörtü mağduru annen bir safta" diyebilmenin rahatlığını ve kahırsızlığını içine sindirebiliyorsan; Kılıçdaroğlu ile olanlar, hayda hayda sindirir ve hazmeder!
***
Ankara'da Başka Söyler Şanlıurfa'da Şaşar
Bekir Bozdağ Urfa'da konuşuyor ve mealen şöyle diyor;
"Ey HDP'liler,
Millet İttifakına oy vermeyin; kullanıp atarlar ve seçimden sonra sizi tanımazlar"
Allah Allah,
Bir yaşıma daha girdim!
Yahu Bozdağ,
"Bunlar HDP'ye bakanlık verecekler, teröristleri devlete sokacaklar" diyen de, siz değil miydiniz!
Biz de şaşırdık; hangi dediğinize, hangi AKP'ye inanalım!
Hayırdır Hocam,
Yoksa boş salona konuşmak fikrini mi değiştirdi!
***
Günün Sorusu ve Sözü Sayın Cumhurbaşkanımızdan
"Kardeşlerim,
Harran Üniversitesi'ni kim yaptı?
Ötekiler sadece konuşmayı bilir.
Biz ise söylediğimiz her şeyi yapmayı namus borcu olarak biliyoruz."
El Cevap: Harran Üniversitesi 1992'de kuruldu ve o dönemin Başbakanı, Süleyman Demirel idi.
Gayet de güzel olmuş ve sevindirici bir gelişme,
En alttan en üste; vesile olanları alkışlıyorum.
Allah razı olsun…
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam da bu gelişmeyi paylaşmış ve şöyle demiş:
"İMECE uydumuz uzaya başarıyla fırlatıldı.
Böylece Türkiye'de soğan ve patates fiyatları yakında ucuzlayabilir.
Uyduları yiyemeyiz ama yüksek çözünürlülük çekimleriyle ülkemize teknolojik açılımlar sağlarken, uydunun bir köşesinde 3-5 kasa da soğan/patates yetiştirilebilir belki:)"
Recep İvedik'in ninesinin dediği gibi;
Ulan,
O 3-5 kasa var ya, o 3-5 kasa,
………..
Diyesi geliyor insanın da; bunlara rağmen hala bitmemiş edebimiz elvermiyor!
Bu kadar da olmaz be!..
Muhterem,
Uzaya uydu mu fırlattınız yoksa kibirden kuleler mi diktiniz!
Yahu,
Öyle böyle değil;
Adam, soğan-patates fiyatlarından mustarip olan ve konuyu gündeme getirenlerle, resmen kuşak geçmiş!
Bre arkadaş,
Sizin lehçede soğanın karşılığı TOGG Otomobili,
Sarımsağın karşılığı TCG Gemisi,
Patatesin karşılığı İMECE Uydusu mu!
Arkadaşım,
Bunlar oluyor diye millet yemesin, içmesin mi!
Bunlar olunca gıda sorunu kendiliğinden çözülüyor, yemeden doyuluyor ve iktidarın sorumluluğu ortadan kalkıyor mu!
Sen, bir eli yağda bir eli balda olabilir ve fiyatlara bakmadan alışveriş yapabiliyor olabilirsin.
Ama milyonlarca vatandaş için, o iş öyle değil işte!..
Bu ne istihza yahu,
Bu nasıl bir istihfaf,
Bu neyin kibri arkadaş…
Deprem olur, sorumsuz yetkililerden dolayı felaket oluşur on binlerce insan ölür,
Ama önemli değil; uzaya uydu fırlattık!
"Fakir fukaranın, garip gurebanın", sadece karnını doyurduğu gıdaların fiyatı beşe katlanır,
Ama önemli değil; TOGG otomobili yaptık!
Kiralar balon olur, elektrik-gaz bedeli ampulleri söndürtür, benzin litre fiyatı maşallah,
Ama önemli değil; TGC Uçak gemisi yaptık!
Yahu,
9 defa imar affı çıkartan da sizsiniz; affedilmez suçlardandır diyen de!
Dikine dikeyine, binalar diken de sizsiniz; "yatay mimari candır" diyen de!
Mülakat koyan, başarıyı cezalandıran, gençlerin hayalini çalan da sizsiniz; "mülakat out başarı in" diyen de!
Hayaller cari fazla; gerçekler rekor cari açık,
Hedef, ihracatta rekor; gerçekleşen, ithalatta tarihi rekor!
İdealite, Dış Ticaret Açığında sıfırlama; realite, "hamdolsun" dalya!
Enflasyon köpüktür, sileceğiz dediniz ama köpürttükçe köpürttünüz,
Dünyada gıda fiyatları düştü; bizde soğan 25 TL!
Ve kalkmış; "soğan-patates" diyen vatandaşla dalga geçiyorsunuz!
Hani nimetti bunlar,
Nimetle dalga geçilmezdi hani!
Hani böyle yapmak küfran-ı nimetti!
Dalga geçmek de kesmiyor; resmen aşağılıyor, soğan-patates diyenleri horluyor ve işkembeden ibaret insancıklar gibi görüyorsunuz!
Yakın zamanda, vatandaşın şikayetlendiği gıda maddelerini Türk Gıda Kodeksi'nden çıkartıp; "artık bunları yemek ve hatta adını ağıza bile almak yasaktır" deseniz hakkınızdır Efendiler!
Lanet olsun ya,
Gerçekten lanet olsun!..
Bu nasıl bir insanlık, bu nasıl Müslümanlık, bu nasıl olmayan bir vicdandır ya!..
Şimdi bunları dedim ya;
Hemen,
"CHP olsa ne yapardı,
Kılıçdaroğlu olsa ne edebilirdi,
O ne yapardı, bu ne yapmazdı!" demeye başlayacaklar!
Elinin körü!..
Yahu,
Kim ne yaparsa yapsın, ne yapmazsa yapmasın umurumda bile değil!
Şuanda iktidarda, sorumluluk makamında sen varsın ve sana söylüyorum, sana sorarım, seni eleştiririm!
Sen istediğin kadar aşağıla ve sende kalmayan, kaç klavye karakteriyle küçümsersen küçümse,
Ben, "…ama soğan 25 TL" demeye devam edeceğim!
Elinden geleni ardına koyma,
Diline geleni içinde tutma!
İktidarın görevi çözüm bulmaktır kardeşim; bahane üretmek değil!
"Ne soğanı-patatesi! Uzayda uydumuz var!" diye lafazanlık da değil,
Dalga geçmek hiç değil!
Ama öyle bir hale gelmişler ki; durmak nedir bilmiyorlar!
Alemi kör milleti sağır sanıyorlar!
Yalana-dolana, demagojiye devam ediyorlar!
"Bunlar giderse, ya daha kötü olursa…"
Olursa olsun be kardeşim,
Bundan daha kötüsü ne olacak!
Gelecek olanın ne yapacağını, neyi yapamayacağını gelirlerse ve geldiklerinde görürüz!
İyi yaparlarsa takdir ederiz,
Yapamazlarsa, bundan daha beter eleştirir ve onları da değiştiririz!
Dünyanın sonu değil,
Siyaset bu; biri gider diğeri gelir!
Ne bu arkadaş ya!
Kuru soğana muhtaç hale gelinmiş,
Nerdeyse, halka "göbeğini kaşıyan-bidon kafalı" diyenlerden daha beter aşağılamaya girişilmiş;
Ama ağızlarda hep aynı nakarat;
"…ya daha kötü olursa!.."
Levent Yüksel'in dediği gibi;
"…Geç bunları,
Anam babam geç bunları
Bir kalemde,
Bilirim ben yapılanı!"
Ticari, bekleme yapma!
Aracını çek, yolu boşalt!
Kerameti iktidardan menkul bu muhterem, sözel aşağılamadan tatmin olamamış olmalı ki; cümlenin sonuna ergenler gibi gülücük atmayı da ihmal etmemiş!
Artık kimden öğrenmişse…
Ama ben sana bir şey söyleyeyim mi Serdar Efendi!
Bu dünya etme bulma dünyası,
Son gülen iyi güler aziz dostum!
O Allah var ya, O Allah;
Yarattığı kulları hakir görenleri, aşağılayanları, fakire yardım etmediği gibi dalga-dümen yapıp üstüne gülenleri öyle bir küçültür ki; kibrit kutusuna sığdırır!
Eğer bir nebze olsun insafın ve insanlığın kalmışsa başını çevir ve deprem bölgesine bir bak!
Bak ki; belki, şu af ve mağfiret ayında sırat köprüsünden önceki son çıkış tabelasını görür, yazdığın mesajdan dolayı tövbe ve istiğfar edersin!
Yoksa çok geç kalırsın; demedi deme!
Ama Azim dostum,
Sultan Süleyman'a da kalmadı dünya!
Allah büyüktür,
Elbet senin bu büyüklenmeni, böbürlenmeni ve "bulmuşcuk" halini de görür ve emojili faturanı gönderir!
Çünkü biz bilir ve inanırız ki;
Allah mühlet verir ama asla ihmal etmez!
***
Hatay-Dörtyol'da AKP-Aday Tanıtım Töreni ve Yapılan Dua!
Sözüm ona bir hoca,
Ve güya "dua" ediyor!
Söyledikleri eleştirmeye bile değmez,
Kelimelere haksızlık etmek olur!
Ama dikkate değer üç şey var.
Birincisi;
AKP'yi överken,
"Ak Arslanlar" diyerek vekil adaylarını mücahitleştirirken,
Cumhurbaşkanının felaket dediğine, "felaket değil rahmettir" dedi.
Yani,
Haşa, Cumhurbaşkanının sözünün üstüne söz etti!
İkincisi;
Bu hoca,
Pardon ya…
Hoca deyip duruyorum; hocalarımız kusura bakmasın,
"Şahıs" diyeyim en iyisi…
Bu şahıs Antakya'da yaşıyor olsaydı,
Depremde oturduğu ev yıkılsaydı,
Kendisi de ölmeseydi ve enkaz altında kalsaydı,
Çok merak ediyorum;
Acaba "bu bir rahmet ve ilahi bir kırbaç, beni kurtarmayın" mi derdi,
Yoksa "Allah rızası için, can kurtaran yok mu!" diye feryat-figan içinde yardım mı dilenirdi!
Üçüncüsü;
Ailesinin 11 ferdini kaybetmiş Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman da orada.
Acı içinde hem de…
Ve hoca denen bu zatın söyledikleri -dua diyemiyorum çünkü nefret doluydu- alkışlanıyor!..
Yazıklar olsun!
Alkış tutanlara soruyorum:
Hoca deyip, güya dua ettirdiğiniz o kişi;
Tanrının kırbacı, kırbacın rahmeti, rahmetin laneti dercesine konuşurken,
Berbat şiirsel edasıyla Hatay'ı betimleyen mozaik kavramı üzerinden ötekileştirme yaparken,
Kin-garez ve nefret kusan söylemlerini Allah'ın kitabı ve ayetleriyle delillendirmeye çalışırken,
Hatay'ı Hatay yapan, farklı din-dil-mezhep sahibi hemşerilerinizden de mi utanmadınız!
Belli ki utanmadınız,
Çünkü nefrete alkış tuttunuz!
Hadi bunu da geçtik;
En yakınlarını kaybeden "davadaşınız, yol arkadaşınız, parti gardaşınız" Hüseyin Yayman'a bakmak ve matem tutan beden dilini okumak da mı aklınıza gelmedi!
Gelmedi gelmedi!
Fark etmediniz bile!
Çünkü böyle bir melaliniz yok!
Dilinin ayarı kalmamış, birikmiş nefreti diline vurmuş bir şahsın,
Dua mı yoksa bed dua mı olduğu belli olmayan din referanslı kem sözlerine alkışlarınızla ortak oldunuz!
Yazıklar olsun!
Alkış tutan elleriniz "kırılmasın", e mi!..
**********
Kılıçdaroğlu Maaşını Kimden Alıyormuş!
Sanayi Bakanı Mustafa Varank:
"Kılıçdaroğlu'nun aldığı 74 bin liralık milletvekili maaşını, 49 bin liralık emekli maaşını vergilerimle ben ödüyorum."
Yahu,
Çalıyor-çırpıyor diyemiyor,
Soyup soğana çeviriyor diyemiyor,
Malı götürüyor diyemiyor,
Fakir-fukaranın, garip-gurebanın hakkını yiyor diyemiyor;
Maaşını vergilerimle ödüyorum diyor!
Bre Muhterem,
Sanki bir sırrı ifşa eder gibi söylüyorsun!
Çok aradın da; atacak başka çamur bulamadın mı!
Bula bula bunu mu buldun!
Devlet, milletvekili ve emekli maaşını neyle öder?
Ballı ihalelerden mi,
Beşli- onbeşli çetelerin şirketinden mi,
Kur Korumalı Mevduat faizlerinden mi!
Ya da,
Senin maaşını kim ödüyor?
Devlet ödüyorsa neyle ödüyor!
Söyle de bilelim; biz cahiller öğrenelim!
Yahu,
Adam, Harun iken Karun olmamış!
"Milletin nokta noktasına koyanlara; yürü yiğidim, yol senin varlık senin gerisi hep angarya!" dememiş!
Kazancıyla yetinmiş, maaşıyla geçinmiş!
Gizli değil, saklı değil,
Maaş bu; apaçık ortada…
Eğer bu bir kusur ise,
Allah, herkese böyle kusur nasip etsin!
Eğer bir suç ise;
Allah, herkese böyle bir suçtan idamı nasip etsin!
Kusuru hakka girmek, hak yemek, haksızlık etmek olana da; ibret-i alem için, bedelini bu dünyada ödetsin!
**********
AKP'nin Başörtülü Milletvekili Adayı Ayşe Böhürler:
"Kılıçdaroğlu ve zihniyetine hakkımı helal etmiyorum.
Bu insanlarla aynı masada oturmayı içine sindirenler olabilir,
Hazmedebiliyorlarsa herkesin vicdanı kendine…"
Valla Sayın Böhürler,
Sen, 28 Şubat zihniyetinin başat aktörlerinden biri olan Hulki Cevizoğlu ile aynı partinin vekili olmayı hazmedebiliyorsan,
"Zindan'dan Mehmet'e Mektup" yazan Necip Fazıl'ın "baba katiliyle baban bir safta" diye, kahrını dile getirdiği dizelerin tersine,
Çocuğuna, "Başörtüsü katiliyle başörtü mağduru annen bir safta" diyebilmenin rahatlığını ve kahırsızlığını içine sindirebiliyorsan; Kılıçdaroğlu ile olanlar, hayda hayda sindirir ve hazmeder!
***
Ankara'da Başka Söyler Şanlıurfa'da Şaşar
Bekir Bozdağ Urfa'da konuşuyor ve mealen şöyle diyor;
"Ey HDP'liler,
Millet İttifakına oy vermeyin; kullanıp atarlar ve seçimden sonra sizi tanımazlar"
Allah Allah,
Bir yaşıma daha girdim!
Yahu Bozdağ,
"Bunlar HDP'ye bakanlık verecekler, teröristleri devlete sokacaklar" diyen de, siz değil miydiniz!
Biz de şaşırdık; hangi dediğinize, hangi AKP'ye inanalım!
Hayırdır Hocam,
Yoksa boş salona konuşmak fikrini mi değiştirdi!
***
Günün Sorusu ve Sözü Sayın Cumhurbaşkanımızdan
"Kardeşlerim,
Harran Üniversitesi'ni kim yaptı?
Ötekiler sadece konuşmayı bilir.
Biz ise söylediğimiz her şeyi yapmayı namus borcu olarak biliyoruz."
El Cevap: Harran Üniversitesi 1992'de kuruldu ve o dönemin Başbakanı, Süleyman Demirel idi.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Bega