Babacan ve Davutoğlu'nun kısır döngüsü..!
Bir zamanlar beraber oldunuz,
Beraber yürüdünüz,
Hatta beraber yola çıktınız…
Çok ama çok anı/hatıra birikti tabi, doğal olarak…
Acı-tatlı anlar/anılar…
Çünkü, hiç de azımsanmayacak/epeyce bir zamandı; bu beraberlik…
Neredeyse 10-15 yıl kadar…
Sonra kırgınlaştınız ve sessizleştiniz,
Dışardan bakanlar bile farkediyordu, bunu…
Teşbihte hata olmaz bağlamında söylersek;
Adeta, tatsız/tuzsuz/mutsuz ama kerhen yürüyen bir evlilik gibiydi.
"Duygusal kopuş" oluşmuş ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacak gibiydi.
Ama aradaki hatır ve hukuktan/paylaşılan mahremiyetten/belki de alışmışlıktan dolayı "kağıt üzerinde" sürüyordu.
Derin bir suskunluk eşliğinde…
Ama bir an geldi ve bitti…
Resmen de/kağıt üzerinde de bitti…
Şimdi yeni birliktelik/beraberlik,
Yeni bir aile/yuva/siyasi parti içindesiniz.
Hem de baş/başkan/lider/reis olarak…
Ve eski müttefik/müttehid/aile/yuva/siyasi parti olduklarınızla mücadele durumundasınız.
İşiniz, emsal muhalif partilere göre, daha zor…
Çünkü bir geçmiş/yaşanmışlıklar var…
Olması gereken;
"Herkes kendi yoluna" yaklaşımıdır.
Çünkü, öncekiyle "yol ayrımına" gelinmemiş olsaydı, zaten ayrılış olmazdı.
Bittabi ki, seçmen "neden ayrıldınız/ne oldu da bitirdiniz/biz sizi beraberken çok sevmiştik…" gibi sorular sorabilir,
Ve, siz de doğal olarak,
Bu soruları cevaplamak/haklılığınızı göstermek ve "yeni oluşumla" kabul görmek için,
Bir, hatta iki-üç defa, geçmişten örneklerle bunu anlatabilirsiniz/anlatmalısınız.
Yapmanız gereken en doğal/gerekli ve zorunlu bir şey…
Ki, yaptınız ve anlattınız; hem de defalarca…
Peki sonrası..?
Sonrası, yeni konseptinize/bugüne ve yarınlara odaklanmak.
Çünkü, eskiden aile üyesiydiniz, şimdi aile reisisiniz.
Aksi durum, "eski"nin tuzağına düşmek olurdu.
Çünkü, eksi beraber olduğunuz hala güçlü,
Hala, sesini daha çok duyurabilen,
Ve en önemlisi; hakem denen kitle, yani seçmen hala sizden daha güçlü şekilde onun yanında…
Hal/ahval/durum böyleyken;
Bence, siz "eski"nin tuzağına düştünüz/düşüyorsunuz.
"Geçmiş polemiğinden" kurtulamıyor/çıkamıyorsunuz.
Sizin de içinde olduğunuz "geçmiş", mücadele ettiklerinizin/edeceklerinizin, hala en güçlü alanı…
Yahu, "hayrıyla/şerriyle/sorunuyla/sıkıntısıyla bitti, geçti, gitti" demelisiniz.
"Hayatın dünle işi olmaz; hayat ileri giden bir maceradır" demelisiniz.
"Zaten ilk günkü/başlangıçta olduğu gibi olsaydı, bitirmezdik…" deyip, gelecek projeksiyonu sunmalısınız.
Ama siz, "dün"ün şehvetli polemiğinden, bırak "yarın" planlarınızı; "bugün"e bile gelemiyorsunuz.
Halbuki güzel başlamıştınız,
Hatta susarken beğenilmeye başlamıştınız.
İnanın, seçmen/halk bu "geçmiş polemiğinden" hazzetmiyor ve yakında bunu daha sesli dillendirecektir.
"Ayrıldınız gittiniz; ne diye hala eskinin polemiğindesiniz…" diyecektir.
Siz bunu devam ettirirsen;
"Madem bu kadar kötüydü; neden o kadar beraber kaldın,
O halde siz,
Ya iyi/kötü algısında zayıfsınız,
Ya da kötü olduğunu bile bile kaldınız…
Her iki hal de kabul edilebilir değildir…" denecektir.
Bu nedenle de;
Ayrılan/resmen de ayrılan ve hatta yeni oluşum/yuva/aile kuran birinin, hala akılının/fikrinin/gözünün "eski eş'de" olması ve sürekli bunu konuşması gibi davranmayın.
Aksi durumda,
Zaten yirmi yıldır görülmedik ölçüde sıkıntıda olan halk,
"Yorulduk,
Gerginlikten bıktık,
Biraz olsun sakinleşme/dinginlik/dinlenme istiyoruz.
Ama daha önemlisi,
Açım aç..!
Buna bir çare arıyorum ben.
Bana ne sizin eski defterlerinizden…!
Bir ümit olursunuz sanmıştık; ama siz, ama siz………!
Bu iş kabak tadı vermeye başladı, artık…" deyip, size de küsebilir.
Ki, kanımca tam da o raddede…
Erdoğan/AK Parti kompleksini aşamazsanız Erdoğan'ı aşamazsınız..!
Benden size tavsiye…
Mevlana’yı dinleyin,
Aksi takdirde bir milim ileri gidemezsiniz.
"Dünle beraber gitti, cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…
Düşman saçma sapan laflar eder,
Duyar can kulağım.
Benim için kötü şeyler düşünür,
Görür can gözüm.
Üzerime köpeğini salar,
Isırır köpek ayağımı,
Çok acılar çekerim, çok acılar…
Köpek değilim onu ısıramam,
Isırırım dudağımı.
Gene de şu ana kadar övünemem,
Bütün ayıplar bende ama,
Ne yapıp yapmalı,
Uçmalı dostlara,
Geride kalmayı kendime yediremem."
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.