Anayasa değişiklik paketini kim okudu?
Arkasından ekleriz: Anayasa değişikliği kamuoyunca yeterince tartışılmadı, Halk gereği şekilde bilgilendirilmedi, Anayasa değişikliği hemen öyle yapılacak bir şey değildir.
Dillerde dolaşır böyle sözler.
Yapıcılıktan uzak bir eleştirelliğimiz var ya…
Dünyanın en iyi Anayasa taslağı da hazırlansa, herşeyi bilen malumat furuş kesim yine kusur bulacaklar, “İyi hoş ama…” diye başlayan cümleler sıralanacak;
Eyalet sistemi gelecekmiş,
Ülke bölünecekmiş,
Tek Adam’lık gelecekmiş,
Vs. vs. vs.
Sorarsın okudun mu 18 maddelik değişiklik önerisini diye, “Okumadım ama” diye başlayan cümleyle; “öyle diyorlar” tarzında bir söylem dillendirir.
Gündeme konu Anayasa değişikliği paketini okumak yarım saat sürer,
Okuyan hemen herkes değişikliğin “Eyaletleşme” gibi bir içeriği barındırmadığını görür,
Başkanlık sistemini eyaletle özdeş görecek kadar olaya yüzeyseliz. Elimizin altında internet var. Bir arama motoruna “Başkanlık Sistemi” nedir yazarak bakmayız.
Çok meşgul ve yoğunuz ya,
Her birimiz kocaman şirketlerin üst düzey yöneticileriyiz ya (!),
Henüz inceleme fırsatımız olmadı deriz “bilgece”…
Ülkenin bölünmesine dair bir cümle, ima, fikir yok değişiklikte,
Ama ülkemizin Barolar Birliği Başkanı gibi hukukçu şahsiyet başlıyor bir kahve toplantısında nezaket gösterip kendini dinleyen alicenap halkımıza;
“Bu değişiklik ülkenin tapusunu sizden alıp Erdoğan’a vermektir, bölünmedir, parçalanmadır”
Yahu bunu bari sen söyleme,
Yılların birikimi bilgine ihanet etme,
Kendin bile inanmıyorsun bu dediğine, dinleyen halk mı inanacak sana,
Zaten dinleyenler de konuşmasını bitirse de artık gitse dercesine bakış içindeler…
Tek Adam’lığa gelince,
Aynı iddiadakiler bugüne kadar “Tek Adam”lıkla yönetiliyoruz diyorlardı,
Şimdi ise bu değişiklik Tek Adam’lık getirecek deniyor,
Hangisi doğru acaba,
Bir karar verilse de, biz de aydınlansak…
Yürütme zaten tek başlı olur ve olmalıdır,
Şuandaki sistemsizlik bir sisteme kavuşacak bu değişiklikle,
“Cumhurbaşkanlığı Sistemi” bütüncüllük sağlayacak,
Eleştirilen fiili durumun Anayasal bir zemine oturmasını sistematize edecek.
Seçimle gelen bir Cumhurbaşkanı ve bir Başbakan var,
Bu bir dilemmadır ve yürütsel iki başlılıktır.
Bu karmaşa bitecek…
Evet derken de Hayır derken de,
Önce okuyalım, anlayalım. Bilelim neye Evet veya Hayır diyeceğimizi,
Kişiselleştirilmiş gözlüklerle önyargılarla hareket etmeyelim,
Erdoğan husumeti veya muhalefetiyle toptancı bir reddiyecilik bizi “açığa düşürür”.
Tıpkı Mecliste bu değişikliğin 1. Maddesine karşı çıkan muhalefet gibi,
“Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.”
Daha önce de olan “bağımsız” kısmına “tarafsız” ibaresi ekleniyor.
Buna “Hayır” oyu veriyor muhalefet,
Yoksa yargının bağımsızlığının yanında tarafsız olmasını istemiyor musunuz?
Hayır,
O Meclisteki her vekilin bu maddeye taraf olduğundan zerre kuşkum yok.
Ama körü körüne muhalefet etmek böyle bir şey,
Bu duruma düşmemek lazım,
Bilmek, öğrenmek ve fikir sahibi olup, ona göre tercih kullanmak lazım…
Referanduma giderken, soğukkanlı ve saygılı olmalıyız.
Evet derken Hayır diyeni, Hayır derken Evet diyeni şeytanlaştırmamalıyız,
Herkes bir tercih yapar ve yapacaktır,
Siyasi tercihlerimize katılmayanlara “linç politikası” yapılmamalı, “Mahalle Baskısı” uygulanmamalıdır.
Siyasi ve beşeri nezaket ve saygıyla, fikir ve tercihlerimizi anlatabilmeli, hür iradeyle kimsenin baskısına maruz kalma kaygısı olmaksızın tercihimizi oy’a dönüştürebilmeliyiz.
Biz bu toplumun, ülkenin, vatanın vatandaşlarıyız,
Her zaman yüz yüze bakacağız,
Böylesi seçim dönemlerinin, kin, nefret, düşmanlık üretmesine fırsat vermemeliyiz.
Yeri geldiğinde bir diğerimizi rencide etmeden, inatla değil inançla, bilgili fikirle, ikna etmeye çalışabilmeliyiz.
Bu konuşmalar, iddialar, fikir tartışmaları nezaketi aşmamalı, işin sonunda yine tebessüm ve karşılıklı saygıyla birlikte yaşamın gereğini yerine getirebilmeliyiz.
Lütfen aklı selimi ve birbirimize saygıyı unutmayalım...
Dillerde dolaşır böyle sözler.
Yapıcılıktan uzak bir eleştirelliğimiz var ya…
Dünyanın en iyi Anayasa taslağı da hazırlansa, herşeyi bilen malumat furuş kesim yine kusur bulacaklar, “İyi hoş ama…” diye başlayan cümleler sıralanacak;
Eyalet sistemi gelecekmiş,
Ülke bölünecekmiş,
Tek Adam’lık gelecekmiş,
Vs. vs. vs.
Sorarsın okudun mu 18 maddelik değişiklik önerisini diye, “Okumadım ama” diye başlayan cümleyle; “öyle diyorlar” tarzında bir söylem dillendirir.
Gündeme konu Anayasa değişikliği paketini okumak yarım saat sürer,
Okuyan hemen herkes değişikliğin “Eyaletleşme” gibi bir içeriği barındırmadığını görür,
Başkanlık sistemini eyaletle özdeş görecek kadar olaya yüzeyseliz. Elimizin altında internet var. Bir arama motoruna “Başkanlık Sistemi” nedir yazarak bakmayız.
Çok meşgul ve yoğunuz ya,
Her birimiz kocaman şirketlerin üst düzey yöneticileriyiz ya (!),
Henüz inceleme fırsatımız olmadı deriz “bilgece”…
Ülkenin bölünmesine dair bir cümle, ima, fikir yok değişiklikte,
Ama ülkemizin Barolar Birliği Başkanı gibi hukukçu şahsiyet başlıyor bir kahve toplantısında nezaket gösterip kendini dinleyen alicenap halkımıza;
“Bu değişiklik ülkenin tapusunu sizden alıp Erdoğan’a vermektir, bölünmedir, parçalanmadır”
Yahu bunu bari sen söyleme,
Yılların birikimi bilgine ihanet etme,
Kendin bile inanmıyorsun bu dediğine, dinleyen halk mı inanacak sana,
Zaten dinleyenler de konuşmasını bitirse de artık gitse dercesine bakış içindeler…
Tek Adam’lığa gelince,
Aynı iddiadakiler bugüne kadar “Tek Adam”lıkla yönetiliyoruz diyorlardı,
Şimdi ise bu değişiklik Tek Adam’lık getirecek deniyor,
Hangisi doğru acaba,
Bir karar verilse de, biz de aydınlansak…
Yürütme zaten tek başlı olur ve olmalıdır,
Şuandaki sistemsizlik bir sisteme kavuşacak bu değişiklikle,
“Cumhurbaşkanlığı Sistemi” bütüncüllük sağlayacak,
Eleştirilen fiili durumun Anayasal bir zemine oturmasını sistematize edecek.
Seçimle gelen bir Cumhurbaşkanı ve bir Başbakan var,
Bu bir dilemmadır ve yürütsel iki başlılıktır.
Bu karmaşa bitecek…
Evet derken de Hayır derken de,
Önce okuyalım, anlayalım. Bilelim neye Evet veya Hayır diyeceğimizi,
Kişiselleştirilmiş gözlüklerle önyargılarla hareket etmeyelim,
Erdoğan husumeti veya muhalefetiyle toptancı bir reddiyecilik bizi “açığa düşürür”.
Tıpkı Mecliste bu değişikliğin 1. Maddesine karşı çıkan muhalefet gibi,
“Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.”
Daha önce de olan “bağımsız” kısmına “tarafsız” ibaresi ekleniyor.
Buna “Hayır” oyu veriyor muhalefet,
Yoksa yargının bağımsızlığının yanında tarafsız olmasını istemiyor musunuz?
Hayır,
O Meclisteki her vekilin bu maddeye taraf olduğundan zerre kuşkum yok.
Ama körü körüne muhalefet etmek böyle bir şey,
Bu duruma düşmemek lazım,
Bilmek, öğrenmek ve fikir sahibi olup, ona göre tercih kullanmak lazım…
Referanduma giderken, soğukkanlı ve saygılı olmalıyız.
Evet derken Hayır diyeni, Hayır derken Evet diyeni şeytanlaştırmamalıyız,
Herkes bir tercih yapar ve yapacaktır,
Siyasi tercihlerimize katılmayanlara “linç politikası” yapılmamalı, “Mahalle Baskısı” uygulanmamalıdır.
Siyasi ve beşeri nezaket ve saygıyla, fikir ve tercihlerimizi anlatabilmeli, hür iradeyle kimsenin baskısına maruz kalma kaygısı olmaksızın tercihimizi oy’a dönüştürebilmeliyiz.
Biz bu toplumun, ülkenin, vatanın vatandaşlarıyız,
Her zaman yüz yüze bakacağız,
Böylesi seçim dönemlerinin, kin, nefret, düşmanlık üretmesine fırsat vermemeliyiz.
Yeri geldiğinde bir diğerimizi rencide etmeden, inatla değil inançla, bilgili fikirle, ikna etmeye çalışabilmeliyiz.
Bu konuşmalar, iddialar, fikir tartışmaları nezaketi aşmamalı, işin sonunda yine tebessüm ve karşılıklı saygıyla birlikte yaşamın gereğini yerine getirebilmeliyiz.
Lütfen aklı selimi ve birbirimize saygıyı unutmayalım...
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.