Akademik-Bilimsel ve Diplomat, Patlıcan Düşmanları...

Sorarlar Keçecizade Fuat Paşa'ya; 'Rus politikasında isabetli kararlar alıyorsun. Bunu neye borçlusun?..
Akademik-Bilimsel ve Diplomat, Patlıcan Düşmanları...

Paşa; "Rusya ile ilgili bir konu olunca Rus sefirini çağırıyor ve konuşuyorum.
Sefir ne söylerse tersini yapıyorum"
Peki, o yılların Rusya'sıyla, sizce; şimdiki arasında bir fark var mı..!
Bence yok.
Hatta daha beter…
Çünkü akrep, akrepliğini bırakmaz ki…
Ne kadar iyi davranırsan davran; mutlaka sokar.
Tabiatı bu, çünkü…
Fuat Paşa o hengamede bile bunların farkında.
Ama şimdi.?
Artık siz takdir edin…
Galiba söylem, kavram ve konsept boyutunda "dost" algımız da değişti.
Hatta garipleşti…
Bir ülkeyle sık görüşmeye başlayınca; o ülke başkanı, medyası veya yorumcularından Türkiye ve yöneticilerimize dair övücü birkaç kelam gelince hemencecik "kadim dost"laşıyoruz.
Merak ettim; "Kadim" ne demek diye…
Bildiğimi sanıyordum ama dillerde pelesenk olunca, çok kolay söylenince ve herkesle "kadim"leşilince, şüpheye düştüm.

Bilgimi yenileme ihtiyacı hissettim.
"Kadim: Başlangıcı, geçmişin derinliklerinde bulunan, pek çok eskiye uzanan, öncesiz olan" demekmiş.
Bu çerçevede Türk-Rus ilişkisinin başlangıcı, eski mi.?
Geçmişin derinliklerinde mi bulunuyor.?
Pek çok eskiye dayanan mı.?
Öncesiz olan mı.?
Evet, hemen hepsine evet…
Ama bu "kadim"lik, dostluk üzere ve dostane mi.?
Baktım, araştırdım, inceledim ve cehaletim mazur görülsün ama "hasımlık"tan ve hatta  düşmanlıktan başka bir şeye rastlamadım.

Yani Türk-Rus ilişkisine dair ille "kadim"lik atfı yapacaksak; olsa olsa, "Kadim düşman-hasım"  demek daha gerçekçi olacaktır.

Bir de okumuş ve okutan, öğrenmiş ve öğreten, bilmiş ve bildiren, anlamış ve anlatan bir kesim var.
Gazeteci, Yazar, Doçent, Profesör, uzman, analist, bilmem ne araştırma şirketi Rusya direktörü, koordinatörü, her şeyi bilicisi gibi gibi, ünvanlarla bizleri "aydınlatan" nadide insanlar var…

İktidar dost dese onlar kadim dost diyor,
İktidar kadim dost dese, onlar en kadim dost diyor.
İktidar Rusya ile iyiyiz dese onlar hemen ABD ve Batı iğrenç, Rusya harika, yerimiz aslında Avrasya gibi söz ve söylemlerle alıyorlar sazı ellerine…

Yok efendim; "Işık doğudan gelirmiş,
Batı zaten batakmış, hasımmış, bizi sevmezmiş,
Rusya aslında söylendiği gibi değilmiş,
Öcü olarak gösterilmiş miş….
Hem Rusya'dan "güzel güzel" turist de geliyormuş; ekonomimizi düzeltiyor, iktidarımızı (!) tescilliyormuş.
Hal, durum ve ahval böyleyken; anlı şanlı akademisyen ve yorumcu-yazarlarımız "Rusizm" fantezisi ve bilimsel aforizmalar yaparken Cumhurbaşkanı’mız Rusya ve politikalarına dair karşıt ve eleştirel olmaya başlamasın mı…

Eyvah eyvah…
Hemen başlıyor bizim Bremen pardon Moskova mızıkacıları Rusya ve Putin'le ilgili bilimsel  yergi ve muhteşem bilgilendirmelere…
(Aslında içten içe de; yahu cumhurbaşkanım şimdi bu söylemin zamanı mı idi. Kaptırmış kendimizi gidiyorduk. Şimdi nasıl güzellemecilikten, yergiciliğe geçeceğiz diyorlardı. Ama her kabın şeklini alabilir kıvraklıkta olan bu "besleme ekabir ve patlıcan düşmanı entelijansiya" şaşkınlığını hemen atıyor ve birer Rus düşmanı ve batı sevicisi oluveriyor)

Yok efendim; doğudan gelen ışık göze zararlı, yanıltıcı ve kaypakmış,
Batı medeniyetmiş, teknolojiymiş ve refahmış,
Rusya aslında büyüklerin söylediği gibi; kötü, alçak ve güvenilmezmiş,
Hem gelen "güzel güzel" turistler de makyaj güzeliymiş. Zaten para bırakmayan yoksullarmış ve ekonomiye hiç de katkıları yokmuş. Ve "iktidar" tescilleri de göz boyama imiş, öyle bir şey de yokmuş ve tecrübeyle sabitmiş.

Avrasyacılık bir ütopya imiş; Rusya-Çin'e güvenip Avrupa'dan uzaklaşmak akıl karı değilmiş…

Şaşkınlıkla izliyor, okuyor, dinliyorum…
Heriflerin dün, Rusya’nın ak-pak-parlak olduğunu cansiperane savunuşundan, bugün kara-kapkara oluşunu savruluşunu hayretler içinde takip ediyorum.

Galiba onlar haklı ve bizler cahiliz.
İnsan kendinden şüpheye düşüyor.
Rahmetli Erbakan Hoca olsaydı, eminim;
"Sizi gidi taklacılar siziiii…. Sizi gidi beslemeler siziiii" derdi.
Bir de anlattığım tipolojiler gibi olmayan, yanlışı gören "patlıcan düşmanlığı" yapmayan ama yaşam standardını, koltuğunu, rektörlüğünü, makamını, mamasını kaybetmek istemeyip; "neme lazım susayım en iyisi… Ne olur ne olmaz; başıma bir iş gelmesin de…" diye susanlar var.

Hele sizler, hele sizler; Vebali çok büyük olan sizler…
(Her türlü korku, tedirginlik ve linç riskine rağmen yanlışa yanlış, doğruya doğru diyebilen, yazabilen, konuşabilen ve sayıları bir elin parmağı kadar az kalan "gerçek nadide" insanları kutluyor ve saygıyla selamlıyorum)

Son cümlesi, "Aman Sultanım, ben sizin dalkavuğunuzum, patlıcanın değil." diye biten fıkrayı da anlatmayacağım.

Allah bizi "patlıcan düşman"larının şerrinden korusun.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • Emine
    Akrep 🦂 dır
  • Nejla
    Çünkü akrep akrepligini bırakmaz ki.... Ne kadar iyi davranırsan davran mutlaka sokar... Tabiatı bu.... 👏