En Birinci Vazife: Eğitim ve nesil yetiştirmek
Bir yıl sonrasını düşünürsen tohum ek,
On yıl sonrasını düşünürsen ağaç ek,
Yüzyıl ve daha sonrasını düşünürsen insan yetiştir.
Hazret-i Ömer (R.A.) halife iken, ileri gelen kişilerin de bulunduğu bir mecliste, şöyle bir soru ortaya atar: "Eğer dileğiniz Allah tarafından hemen kabul edilecek olsa ne isterdiniz?"
Birisi, "Falan vadi dolusu altınım olsun isterdim. Ta kî onu harcayıp İslam'a hizmet edeyim." der.
Bir başkası, "Sürülerle davarım olsun isterdim. Onları yeri ve zamanı geldikçe Allah yolunda tereddütsüz sarf edebilmek için.." diye karşılık verir.
Herkes bunlara benzer şeyler söyler. Hazret-i Ömer hiç birini beğenmez. Bunun üzerine sorarlar:
"Peki ya Ömer sen ne isterdin?" Hazret-i Ömer (R.A.)'ın cevabı adam kıymeti bilmenin benzersiz bir misalidir:
"Ben Salim gibi, Ebû Ubeyde gibi, Muaz gibi adamlar yetişsin isterdim ki, onlar vasıtasıyla İslam'a hizmet edeyim."
Evet nesil yetiştirmek bu kadar önemli.
Peygamberimiz Sahabelerin eğitimine çok önem verirdi. Bilhassa, ilim öğrenmeye müsait gençlerden ve diğer
sahabelerden oluşan Ashab’ı Suffe’nin eğitimleri ile bizzat ilgilenirdi.
Suffe'de kalanların başında kimsesiz muhacirler geliyordu. Onların ilk akla gelenleri Abdullah b. Mesud, Bilal- i Habeşî, Ammar b. Yasir, Selman-ı Farisî ve Suheyb-i Rumî'dir.
Ayrıca Mekke dışından hicret ederek Suffe'ye dâhil olan muhacirler de vardı ki, bunların en meşhurları Yemen'in Devs kabilesinden Medine'ye hicret eden büyük hadis râvisi Ebu Hureyre'dir.
Suffe'nin ikinci grup müdavimleri Medine'deki bekâr Müslümanlardır. Onlar Medine'de evleri olsa da Hz. Peygamber'den daha fazla istifade edebilmek için burada yatıp kalkarlardı. Sayıları az olan bu gruba Abdullah b. Ömer'i örnek vermek mümkün.
Geçimlerini sağlayabilecekleri bir işleri olmayan Ehl-i Suffe'nin maişetiyle bizzat ilgilenen Resulullah akşam olunca karınlarını doyurmak için onları birer ikişer ashaba taksim eder, kendisi de evine götürür, yedirip içirdikten sonra yatmaları için tekrar Suffe'ye gönderirdi.
Tabii, Suffe Ashabı ile yemekler, Resulullah’ın ilim ziyafeti ile dolu geçerdi.
Allah Resulü'nün hemen hemen her gece evine misafir kabul ettiği Suffeliler 10 kişi civarında oluyordu.
Hz. Peygamberin yetiştirdiği Nesil
Hz. Muhammed (A.S.M), İla’yı Kelimetullah Davasında, sadece münkirlerle mücadele etmiyor, bir toplumu da dönüştürüyordu.
Bakınız Bediüzzaman Said Nursi, Hz Peygamberin (A.S:M.) yapmış olduğu bu muazzam dönüşümü şöyle anlatıyor.
“Eğer istersen gel Asr-ı Saadet'e, Ceziret-ül Arab'a (Arap Yarımadası) gideriz. Hayalen olsun onu vazife başında görüp ziyaret ederiz….diyor ve anlatıyor.
“Bakınız O zat (ASM) nasıl kısa bir zamanda vahşi, bedevi ve mutaassıp bir kavmi, bütün medeniyete Üstad eyledi” diyor.
Ayrıca müthiş bir teşhis yapıyor
“Bilirsin ki, sigara gibi küçük bir âdeti, küçük bir kavimde büyük bir hâkim, büyük bir himmetle ancak daimî kaldırabilir.
Halbuki bak bu zât, büyük ve çok âdetleri; hem inadcı, mutaassıb ve büyük kavimlerden, zahirî küçük bir kuvvetle, küçük bir himmetle, az bir zamanda ref'edip yerlerine öyle secaya-yı âliyeyi ki (yüksek meziyetler) dem ve damarlarına karışmış derecede sabit olarak vaz' ve tesbit eyliyor.”
Evet,
Gümümüzün post modern ikna kabiliyetleri ve propoganda gücüne rağmen sigara gibi bir alışkanlığın kaldırılması engellenemezken, Peygamberimizin mutaassıp, inatçı ve cahil bir kavimden kaldırmış olduğu adet ve huylar düşünülse, yapılan gönül devriminin büyüklüğü ortaya çıkar.
Hz. Peygamberin Yetiştirdiği Nesil..
Hz. Muhammed (ASM) Peygamberliğini ilan ediş tarihi: 611
Vefatı (Allah O’na Rahmet Etsin): 632
•Kudüs’ün fethi: 636 (Allah Resulü’nün vefatından sadece 4 yıl sonra, Hz. Ömer Devri)
•İran’ın Fethi, 10 yıl içerisinde Sasani devleti yıkılıyor, Koca İran Fethediliyor, Hz. Ömer Devri
Kadisiye Zaferi 635
Celula Zaferi 637
Nihavend Zaferi 642
•Kıbrıs’ın Fethi:
649 Yılında Kıbrıs Vergiye bağlandı. Hz. Osman Dönemi
654 yılında askeri olarak da fethedildi.
•Hz. Peygamberin vefatından sadece 36 sene sonra Sahabiler İstanbul Önlerinde, 668-669,
Doğu Roma İmparatorluğu vergiye bağlandı.
İstanbul kuşatmasında, Hz. Peygamberin sahabileri hayattaydı.
Başta Hz. Eyyup el Ensari olmak üzere, Hz Ömer’in oğlu ibni Ömer, Hz Abbas’ın oğlu İbni Abbas, Zübeyir bin Avvam’ın oğlu Abdullah bin Zübeyir bu sefere katılmışlardı.
•Müslümanlar İspanya’da, 711-714..
Hz. Peygamberin vefatından takriben 80 sene sonra, 700 yıl süren Endülüs Devleti kuruldu
Bunları neden anlatıyorum sevgili dostlar..
İktidarların en önemli görevi nesillerimize iyi bir eğitim vermek, dünyaya hazırlamaktır ama en önemlisi de, milli mefkureye haiz nesiller yetiştirmektir.
Hz. Peygamberin yetiştirdiği ve “Onlar Yıldızlar Gibidir” dediği nesiller, Kureyş kabilesine, Mekke ve Medine’ye sığmamışlar,
3 yıl sonra Iran’a,
4 yıl sonra Kudüs’e,
17 yıl sonra İran’a,
36 Sene sonra taa İstanbul’a uzanmışlar.
80 yıl sonra, İspanya’yı fethedip, 700 yıl süren ve tüm Avrupa’yı aydınlatan Endülüs Medeniyetini kurmuşlardır.
Peki, biz şimdi nerdeyiz?
Nasıl bir nesil yetiştirdik?
Bir veli olarak, ebeveyn olarak,
Bir idareci olarak,
Bakanlık olarak,
Hükümet olarak görevimizi yaptık mı?
Herkes kendi cevabını versin..
Kalın sağlıcakla..
On yıl sonrasını düşünürsen ağaç ek,
Yüzyıl ve daha sonrasını düşünürsen insan yetiştir.
Hazret-i Ömer (R.A.) halife iken, ileri gelen kişilerin de bulunduğu bir mecliste, şöyle bir soru ortaya atar: "Eğer dileğiniz Allah tarafından hemen kabul edilecek olsa ne isterdiniz?"
Birisi, "Falan vadi dolusu altınım olsun isterdim. Ta kî onu harcayıp İslam'a hizmet edeyim." der.
Bir başkası, "Sürülerle davarım olsun isterdim. Onları yeri ve zamanı geldikçe Allah yolunda tereddütsüz sarf edebilmek için.." diye karşılık verir.
Herkes bunlara benzer şeyler söyler. Hazret-i Ömer hiç birini beğenmez. Bunun üzerine sorarlar:
"Peki ya Ömer sen ne isterdin?" Hazret-i Ömer (R.A.)'ın cevabı adam kıymeti bilmenin benzersiz bir misalidir:
"Ben Salim gibi, Ebû Ubeyde gibi, Muaz gibi adamlar yetişsin isterdim ki, onlar vasıtasıyla İslam'a hizmet edeyim."
Evet nesil yetiştirmek bu kadar önemli.
Peygamberimiz Sahabelerin eğitimine çok önem verirdi. Bilhassa, ilim öğrenmeye müsait gençlerden ve diğer
sahabelerden oluşan Ashab’ı Suffe’nin eğitimleri ile bizzat ilgilenirdi.
Suffe'de kalanların başında kimsesiz muhacirler geliyordu. Onların ilk akla gelenleri Abdullah b. Mesud, Bilal- i Habeşî, Ammar b. Yasir, Selman-ı Farisî ve Suheyb-i Rumî'dir.
Ayrıca Mekke dışından hicret ederek Suffe'ye dâhil olan muhacirler de vardı ki, bunların en meşhurları Yemen'in Devs kabilesinden Medine'ye hicret eden büyük hadis râvisi Ebu Hureyre'dir.
Suffe'nin ikinci grup müdavimleri Medine'deki bekâr Müslümanlardır. Onlar Medine'de evleri olsa da Hz. Peygamber'den daha fazla istifade edebilmek için burada yatıp kalkarlardı. Sayıları az olan bu gruba Abdullah b. Ömer'i örnek vermek mümkün.
Geçimlerini sağlayabilecekleri bir işleri olmayan Ehl-i Suffe'nin maişetiyle bizzat ilgilenen Resulullah akşam olunca karınlarını doyurmak için onları birer ikişer ashaba taksim eder, kendisi de evine götürür, yedirip içirdikten sonra yatmaları için tekrar Suffe'ye gönderirdi.
Tabii, Suffe Ashabı ile yemekler, Resulullah’ın ilim ziyafeti ile dolu geçerdi.
Allah Resulü'nün hemen hemen her gece evine misafir kabul ettiği Suffeliler 10 kişi civarında oluyordu.
Hz. Peygamberin yetiştirdiği Nesil
Hz. Muhammed (A.S.M), İla’yı Kelimetullah Davasında, sadece münkirlerle mücadele etmiyor, bir toplumu da dönüştürüyordu.
Bakınız Bediüzzaman Said Nursi, Hz Peygamberin (A.S:M.) yapmış olduğu bu muazzam dönüşümü şöyle anlatıyor.
“Eğer istersen gel Asr-ı Saadet'e, Ceziret-ül Arab'a (Arap Yarımadası) gideriz. Hayalen olsun onu vazife başında görüp ziyaret ederiz….diyor ve anlatıyor.
“Bakınız O zat (ASM) nasıl kısa bir zamanda vahşi, bedevi ve mutaassıp bir kavmi, bütün medeniyete Üstad eyledi” diyor.
Ayrıca müthiş bir teşhis yapıyor
“Bilirsin ki, sigara gibi küçük bir âdeti, küçük bir kavimde büyük bir hâkim, büyük bir himmetle ancak daimî kaldırabilir.
Halbuki bak bu zât, büyük ve çok âdetleri; hem inadcı, mutaassıb ve büyük kavimlerden, zahirî küçük bir kuvvetle, küçük bir himmetle, az bir zamanda ref'edip yerlerine öyle secaya-yı âliyeyi ki (yüksek meziyetler) dem ve damarlarına karışmış derecede sabit olarak vaz' ve tesbit eyliyor.”
Evet,
Gümümüzün post modern ikna kabiliyetleri ve propoganda gücüne rağmen sigara gibi bir alışkanlığın kaldırılması engellenemezken, Peygamberimizin mutaassıp, inatçı ve cahil bir kavimden kaldırmış olduğu adet ve huylar düşünülse, yapılan gönül devriminin büyüklüğü ortaya çıkar.
Hz. Peygamberin Yetiştirdiği Nesil..
Hz. Muhammed (ASM) Peygamberliğini ilan ediş tarihi: 611
Vefatı (Allah O’na Rahmet Etsin): 632
•Kudüs’ün fethi: 636 (Allah Resulü’nün vefatından sadece 4 yıl sonra, Hz. Ömer Devri)
•İran’ın Fethi, 10 yıl içerisinde Sasani devleti yıkılıyor, Koca İran Fethediliyor, Hz. Ömer Devri
Kadisiye Zaferi 635
Celula Zaferi 637
Nihavend Zaferi 642
•Kıbrıs’ın Fethi:
649 Yılında Kıbrıs Vergiye bağlandı. Hz. Osman Dönemi
654 yılında askeri olarak da fethedildi.
•Hz. Peygamberin vefatından sadece 36 sene sonra Sahabiler İstanbul Önlerinde, 668-669,
Doğu Roma İmparatorluğu vergiye bağlandı.
İstanbul kuşatmasında, Hz. Peygamberin sahabileri hayattaydı.
Başta Hz. Eyyup el Ensari olmak üzere, Hz Ömer’in oğlu ibni Ömer, Hz Abbas’ın oğlu İbni Abbas, Zübeyir bin Avvam’ın oğlu Abdullah bin Zübeyir bu sefere katılmışlardı.
•Müslümanlar İspanya’da, 711-714..
Hz. Peygamberin vefatından takriben 80 sene sonra, 700 yıl süren Endülüs Devleti kuruldu
Bunları neden anlatıyorum sevgili dostlar..
İktidarların en önemli görevi nesillerimize iyi bir eğitim vermek, dünyaya hazırlamaktır ama en önemlisi de, milli mefkureye haiz nesiller yetiştirmektir.
Hz. Peygamberin yetiştirdiği ve “Onlar Yıldızlar Gibidir” dediği nesiller, Kureyş kabilesine, Mekke ve Medine’ye sığmamışlar,
3 yıl sonra Iran’a,
4 yıl sonra Kudüs’e,
17 yıl sonra İran’a,
36 Sene sonra taa İstanbul’a uzanmışlar.
80 yıl sonra, İspanya’yı fethedip, 700 yıl süren ve tüm Avrupa’yı aydınlatan Endülüs Medeniyetini kurmuşlardır.
Peki, biz şimdi nerdeyiz?
Nasıl bir nesil yetiştirdik?
Bir veli olarak, ebeveyn olarak,
Bir idareci olarak,
Bakanlık olarak,
Hükümet olarak görevimizi yaptık mı?
Herkes kendi cevabını versin..
Kalın sağlıcakla..
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.