Abartmak ve kekleri kabartmak
Bugün gelinen noktada insanların tarihten hiçbir örnek almadığını, örnek almayı bırakın çoğu insanın tarihini bile bilmediğini gözlemlemekteyim. Bireyler toplumdan kendini sıyırdığını düşünse bile, bir milletin en küçük yapı birimi insandır. Bu yüzden bu ülkeye yakışan ve her birimizin üstünde kendimiz ve ailemizin dışında, büyük Türk Milleti’ne ait olmanın bir gururu ve sorumluluğu olduğunu düşünüyorum.
Bireysel olarak toplumu etkileyecek yapmamamız gereken en önemli koşullar ;
Tutuculuk, bağnazlık, benmerkezcilik, abartı, cepheleşme, sınıflandırma, egoistlik, bencillik gibi, kendini veyahut kendi tarafını üstün görme/tutma tavrı, diğer insanları kışkırtan aşağılayan tutumlardır.
Yakın tarihimizde yaşanmış ve gerçekleşmiş olan 2 darbe var. Bunları göz önüne örnek olarak alırsak, sağ-sol çatışmalarının temelinde de bu yukarıda saydığımız maddeleri göreceğiz.
Sonuç? Ülke darbelerle en az 50 yıl geri gitti. Bu sonuç hiçbir zaman değişmeyecek olumsuzluklara gebedir .
Bir başka örnek ise;
Henüz zararlarını somut şekilde görmediğimiz fakat genç neslimizin teknolojik makinalar yani; cep telefonu, tablet, bilgisayar tarzı araçlarla da çok fazla zaman geçirmesiyle hatta başka bir şeyle ilgilenmemesiyle, ebeveynlerimizin gençlere tam anlamıyla eğitim verememesinden dolayı, internet sahiplerinin ülkemizdeki bütün gençlerin fizibilitesini bu ağlar sayesinde kodlamış olduklarını ve yine bu sayede ülkemizdeki seçme seçilme hakkına sahip olmuş insanları internet üzerindeki algı ve otoritelerle yönetebildiklerini göreceğiz. Şimdiden fikir aşılayabiliyor veya fikir değiştirebiliyorlar çünkü. Sonuç? Yine hüsran, kontrol başkalarında.
Değişmeyen durum, yani olumsuzluğa götüren yanlış ne? Egoizm, cehalet ve abartmak.
Bütün bunlar daha önceki yıllarda daha kontrollüydü çünkü aile yapılarımız daha sağlamdı. Aile yapılarımızı bozmak içinse, Hollywood filmleri, sübliminal mesajlar, yukarıda söylediğimiz internet/sosyal medya, yabancı sermayenin ülkemize girmesiyle dışarıya duyulan özentiye uymaya çalışılması gibi öyle aşılamalar yaptılar ki toplumumuza. Hep özümüzden götürdü. Peki buradaki neden/nasıl/ne içinlere bakalım?
Yine abarttık, okuyup araştırmadık. Manevi değerlerimize sahip çıkmadık! Tarihten alacağımız, o kadar güzel dersler vardı ki..
"Çoğu zarar azı karar", "Her şeyin fazlası zarar", "Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz", "Böbürlenme padişahım senden büyük Allah var"...vb. sözlerimize bakalım mesela, bunlar bizlere, düşünsek o kadar güzel anlatılmış ki aslında.
Bugün falan cemaatle, filan cemaatin, falan takımla filan takımın, X memleketindeki kişileri sevmeyen insanlardan tutun, efendim ‘belli bir giyim tarzıyla giyinen insanlardan nefret ediyorum’a kadar giden bir çok örneğe şahit olduğumuz; gruplaşma, kutuplaşma ve tutuculuğun, kindarlığın ve nefretin bu topluma düşüncesizliklerimizden dolayı ne kadar zarar verdiğini fark edeceksiniz. Daha anlayışlı, daha hoşgörülü, ve daha mütevazi insanlar olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bireyler olarak, toplumumuzu milletimizi kötü etkilememeliyiz.
Bir sonraki yazımızda görüşmek ümidi ile ...
Bireysel olarak toplumu etkileyecek yapmamamız gereken en önemli koşullar ;
Tutuculuk, bağnazlık, benmerkezcilik, abartı, cepheleşme, sınıflandırma, egoistlik, bencillik gibi, kendini veyahut kendi tarafını üstün görme/tutma tavrı, diğer insanları kışkırtan aşağılayan tutumlardır.
Yakın tarihimizde yaşanmış ve gerçekleşmiş olan 2 darbe var. Bunları göz önüne örnek olarak alırsak, sağ-sol çatışmalarının temelinde de bu yukarıda saydığımız maddeleri göreceğiz.
Sonuç? Ülke darbelerle en az 50 yıl geri gitti. Bu sonuç hiçbir zaman değişmeyecek olumsuzluklara gebedir .
Bir başka örnek ise;
Henüz zararlarını somut şekilde görmediğimiz fakat genç neslimizin teknolojik makinalar yani; cep telefonu, tablet, bilgisayar tarzı araçlarla da çok fazla zaman geçirmesiyle hatta başka bir şeyle ilgilenmemesiyle, ebeveynlerimizin gençlere tam anlamıyla eğitim verememesinden dolayı, internet sahiplerinin ülkemizdeki bütün gençlerin fizibilitesini bu ağlar sayesinde kodlamış olduklarını ve yine bu sayede ülkemizdeki seçme seçilme hakkına sahip olmuş insanları internet üzerindeki algı ve otoritelerle yönetebildiklerini göreceğiz. Şimdiden fikir aşılayabiliyor veya fikir değiştirebiliyorlar çünkü. Sonuç? Yine hüsran, kontrol başkalarında.
Değişmeyen durum, yani olumsuzluğa götüren yanlış ne? Egoizm, cehalet ve abartmak.
Bütün bunlar daha önceki yıllarda daha kontrollüydü çünkü aile yapılarımız daha sağlamdı. Aile yapılarımızı bozmak içinse, Hollywood filmleri, sübliminal mesajlar, yukarıda söylediğimiz internet/sosyal medya, yabancı sermayenin ülkemize girmesiyle dışarıya duyulan özentiye uymaya çalışılması gibi öyle aşılamalar yaptılar ki toplumumuza. Hep özümüzden götürdü. Peki buradaki neden/nasıl/ne içinlere bakalım?
Yine abarttık, okuyup araştırmadık. Manevi değerlerimize sahip çıkmadık! Tarihten alacağımız, o kadar güzel dersler vardı ki..
"Çoğu zarar azı karar", "Her şeyin fazlası zarar", "Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz", "Böbürlenme padişahım senden büyük Allah var"...vb. sözlerimize bakalım mesela, bunlar bizlere, düşünsek o kadar güzel anlatılmış ki aslında.
Bugün falan cemaatle, filan cemaatin, falan takımla filan takımın, X memleketindeki kişileri sevmeyen insanlardan tutun, efendim ‘belli bir giyim tarzıyla giyinen insanlardan nefret ediyorum’a kadar giden bir çok örneğe şahit olduğumuz; gruplaşma, kutuplaşma ve tutuculuğun, kindarlığın ve nefretin bu topluma düşüncesizliklerimizden dolayı ne kadar zarar verdiğini fark edeceksiniz. Daha anlayışlı, daha hoşgörülü, ve daha mütevazi insanlar olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bireyler olarak, toplumumuzu milletimizi kötü etkilememeliyiz.
Bir sonraki yazımızda görüşmek ümidi ile ...
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.