Normalleştiremediklerimizden misiniz?
Evet tam kapanma sürecimizin sona erdi.
Coronavirüs Türkiye'ye geleli 1.5 sene oldu.
Ne oldu peki bu 1.5 senede?
Hangi konuda nasıl önlem alıp, nasıl ilerleme kat ettik?
İşletmeleri kapadık, olmadı.
İnsanları eve kapadık, trafikte hiçbir değişiklik olmadı.
Marketleri belirli saat açtık, olmadı.
Tam kapanma sürecinin içindeyken marketlerden kişisel alışverişleri yasakladık, o da olmadı.
Aşı bekledik, geldi, onu da olamadık.
Şimdiye kadar çoktan bitmesi gereken hiçbir şey bitmedi.
Ama ne oldu biliyor musunuz?
İşletmeleri kapadık sadece işletme sahipleri değil orada çalışan garson arkadaşlarımız mahvoldu.
Evine, çoluğuna çocuğuna, anasına babasına bakmak zorunda olan insanlar bitti.
Mekanlarda sahne alan sanatçı arkadaşlarımızdan 1.5 sene içerisinde 102 müzisyen arkadaşımız kendi hayatına son verdi.
Borcu olan, kendini yetersiz hisseden, yetemediği için psikolojik hastalıkla savaşan insanlar bu mücadeleden kurtulamayıp hayatlarına son verdiler.
Şansları yok çünkü çıkar yol bulamadılar.
İşten çıkarılma değil ki bu, her yer kapalı adamın işi bu başka nereden iş bulacak?
Bulamadı.
Bulamadığı için arkasında bıraktığı ailesine daha fazla yetersizlikten utanmamak için kendine kıydı.
Evde kalan birçok eş boşandı.
Sıkıntıdan birbirlerine sarmaya başladılar.
Eksik, gedik, borç harç konuşulmaya başladı.
Duran işler, gelmek bilmeyen para sorun olmaya başladı.
Evde oldukları için çabalamadıklarını düşünüp birbirlerini suçladılar, kavga ettiler ve evliliklerine son verdiler.
Olan çocuklu olanlara oldu.
İnsanları bir virüsten kurtarmaya çalışırken psikolojik bir virüse sürükledik.
Psikolojisi bozulmayan kimse kalmadı.
Herkes bir sakinleştirici, bir sinir ilacı kullanmaya başladı.
Hangisi daha tehlikeli?
Yayılmış olan bir virüse yakalanıp onunla mücadele etmek mi?
Yoksa bu virüs yüzünden insanların elinden tüm imkanları alıp o insanı bunalıma sürüklemek mi?
Psikolojisi yerinde ve sağlıklı olmayan bir toplumun hiçbir zaman faydası olmaz.
Olmuyor da zaten.
Nerede saçma haber bizde.
Nerede yaşanmamış trajik durumlar biz duyuyoruz, izliyoruz.
Bu millet bir kapanmayı daha kaldıramaz.
İflas eden mekân sahipleri, kirasını, kredisini ödeyemeyen, evine yiyecek içecek alamayan insanlar bunu artık kaldıramaz.
Eğlence mekanlarına her seferinde laf söyleniyor.
Yahu insanların eğlenmeye de ihtiyacı var.
Para kaygısı yaşamadan, tam kapanma sürecinde otellerde ya da lüks tatil köylerinde keyif yapan insanların olduğu gibi, bütçesi yetenin gittiği mekanlarda dinledikleri müziğe, dostlarıyla keyif yapmaya ihtiyacı var.
İnsanın insana ihtiyacı var çünkü!!!
Dilerim bir an önce tüm aşılama sürecinin sonuna geliriz.
Dilerim işletmeler, oteller, mekanlar, kişisel bakımla ilgili tüm mekanlar artık tamamen açık kalıp işlerini yapmaya devam ederler.
Aksi halde koca bir milletin psikolojisi inanılmaz bir hal alacak.
Coronavirüs Türkiye'ye geleli 1.5 sene oldu.
Ne oldu peki bu 1.5 senede?
Hangi konuda nasıl önlem alıp, nasıl ilerleme kat ettik?
İşletmeleri kapadık, olmadı.
İnsanları eve kapadık, trafikte hiçbir değişiklik olmadı.
Marketleri belirli saat açtık, olmadı.
Tam kapanma sürecinin içindeyken marketlerden kişisel alışverişleri yasakladık, o da olmadı.
Aşı bekledik, geldi, onu da olamadık.
Şimdiye kadar çoktan bitmesi gereken hiçbir şey bitmedi.
Ama ne oldu biliyor musunuz?
İşletmeleri kapadık sadece işletme sahipleri değil orada çalışan garson arkadaşlarımız mahvoldu.
Evine, çoluğuna çocuğuna, anasına babasına bakmak zorunda olan insanlar bitti.
Mekanlarda sahne alan sanatçı arkadaşlarımızdan 1.5 sene içerisinde 102 müzisyen arkadaşımız kendi hayatına son verdi.
Borcu olan, kendini yetersiz hisseden, yetemediği için psikolojik hastalıkla savaşan insanlar bu mücadeleden kurtulamayıp hayatlarına son verdiler.
Şansları yok çünkü çıkar yol bulamadılar.
İşten çıkarılma değil ki bu, her yer kapalı adamın işi bu başka nereden iş bulacak?
Bulamadı.
Bulamadığı için arkasında bıraktığı ailesine daha fazla yetersizlikten utanmamak için kendine kıydı.
Evde kalan birçok eş boşandı.
Sıkıntıdan birbirlerine sarmaya başladılar.
Eksik, gedik, borç harç konuşulmaya başladı.
Duran işler, gelmek bilmeyen para sorun olmaya başladı.
Evde oldukları için çabalamadıklarını düşünüp birbirlerini suçladılar, kavga ettiler ve evliliklerine son verdiler.
Olan çocuklu olanlara oldu.
İnsanları bir virüsten kurtarmaya çalışırken psikolojik bir virüse sürükledik.
Psikolojisi bozulmayan kimse kalmadı.
Herkes bir sakinleştirici, bir sinir ilacı kullanmaya başladı.
Hangisi daha tehlikeli?
Yayılmış olan bir virüse yakalanıp onunla mücadele etmek mi?
Yoksa bu virüs yüzünden insanların elinden tüm imkanları alıp o insanı bunalıma sürüklemek mi?
Psikolojisi yerinde ve sağlıklı olmayan bir toplumun hiçbir zaman faydası olmaz.
Olmuyor da zaten.
Nerede saçma haber bizde.
Nerede yaşanmamış trajik durumlar biz duyuyoruz, izliyoruz.
Bu millet bir kapanmayı daha kaldıramaz.
İflas eden mekân sahipleri, kirasını, kredisini ödeyemeyen, evine yiyecek içecek alamayan insanlar bunu artık kaldıramaz.
Eğlence mekanlarına her seferinde laf söyleniyor.
Yahu insanların eğlenmeye de ihtiyacı var.
Para kaygısı yaşamadan, tam kapanma sürecinde otellerde ya da lüks tatil köylerinde keyif yapan insanların olduğu gibi, bütçesi yetenin gittiği mekanlarda dinledikleri müziğe, dostlarıyla keyif yapmaya ihtiyacı var.
İnsanın insana ihtiyacı var çünkü!!!
Dilerim bir an önce tüm aşılama sürecinin sonuna geliriz.
Dilerim işletmeler, oteller, mekanlar, kişisel bakımla ilgili tüm mekanlar artık tamamen açık kalıp işlerini yapmaya devam ederler.
Aksi halde koca bir milletin psikolojisi inanılmaz bir hal alacak.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Nihat yilmaz
Adem Ünver
Sena Mülayim
Funda öner
ALPEREN YİĞİT
Sezgi
Beyza Yazıcı