TİC Holding Header
  • USD 32.377
  • EUR 34.985
  • Altın 2324.875
  • BIST 100 9129.19
Doç.Dr. Ömer Kul

Doç.Dr. Ömer Kul

Türkiye’de yaşamakta olan Doğu Türkistanlıların karşılaştığı problemler

Türkiye’nin güvenlik endişesi ve değişen Çin politikaları yüzünden alınan karar ve uygulamalar, ülkemizde ikamet etmekte olan Çin vatandaşı Doğu Türkistan Türklerinin daha önceden karşılaşmadığı çeşitli problemlerin doğmasına sebep olmuştur.
Türkiye’de yaşamakta olan Doğu Türkistanlıların karşılaştığı problemler
Bu sorunların başında hukuki statü belirsizliği gelmektedir. Çin dünya genelindeki resmi diplomatik temsilcileri vasıtasıyla yurt dışında yaşamakta olan Doğu Türkistanlıların süresi geçmekte olan pasaportlarını yenilememekte ve ülkeye geri dönmeye zorlamaktadır. Doğu Türkistan'a geri dönenlerin akıbetlerinden ise endişe duyulmaktadır. Bu nedenle bir kısım Doğu Türkistanlılar pasaportları sayesinde sahip olduğu hukuki statülerini kaybetmiş, bir kısmı da yakın zamanda kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu sorunun doğal bir sonucu ise yasal olarak çalışma, sağlık ve sosyal haklardan mahrumiyeti doğurmuştur. 

Türkiye’nin Doğu Türkistan meselesiyle ilgili olarak, Çin’e karşı dış politikadaki tutumunu bir kenara bırakıp, sorunun iç yüzüne bakacak olursak, aslında temel problemin, Doğu Türkistanlı soydaşlarımıza ulaşmakta zorluk çekilmesidir. Devlet ve STK'ların soruna sistematik çözüm odaklı yaklaşamaması, önümüzdeki süreçte daha ciddi problemlerle karşılaşacağının göstergesi olmuştur. 

İçişleri Bakanlığının 2017 yılı Haziran ayından itibaren Doğu Türkistanlılara "Uzun Dönem İkamet"e başvuru sürecini açması ve son dönemlerde ikamet belgelerinin alınmaya başlanmasıyla “hukuki güvence” açısından yaşanan belirsizlik bir nebze olsun ortadan kalkmıştır. Lakin uzun dönem ikametini alan Çin vatandaşı Doğu Türkistanlıların çoğunun pasaport süreleri bitmiş veya kısa bir süre içerisinde bitecek olduğundan, önümüzdeki süreçte bunlar tam anlamıyla vatansız statüsüne dahil olacaklardır.



Bununla beraber mevcut durumda vatandaşı sayıldığı Çin devletinin herhangi bir resmi makamında diğer Çin vatandaşları gibi iş ve işlemler yaptırılamadığından uluslararası hukuk terimine göre bu kişiler “fiili vatansız statüsüne” düşeceklerdir. Bunun sonucu olarak bu kişiler; en temel insani haklardan olan çalışma, sosyal güvenlik, sağlık, eğitim ve seyahat vs. haklarından resmi bir şekilde faydalanamayacaktır.

Buna ek olarak, Türkiye’de 2019 yılının “Çin Kültür ve Barış Yılı” ilan edilmesi sebebiyle, Çin tarafının Türkiye’de arttırmış olduğu diplomatik ziyaretlerle oluşan yeni koşullar Doğu Türkistanlı soydaşlarımızın daha da özgüvenlerini kaybetmelerine yol açmaktadır. Zaten hukuki güvenceden mahrum olan fiili vatansız statüsündeki Doğu Türkistanlılara, Çin yetkili makamları çeşitli asılsız iddialarla “suçlu” konumuna düşürmek istemektedir. Bu durumda olan Doğu Türkistanlı soydaşlarımızın korkusu bir sonraki aşamada suçluların iadesi anlaşması çerçevesinde Çin'e geri gönderilme riskidir. Bu durum ülkemizde ikamet etmekte olan resmi (uzun dönem, insani ikamet sahibi kişiler) ve gayri resmi Doğu Türkistanlılar üzerinde ciddi bir güvensizlik ortamı oluşturmaya başlamıştır. Bu duruma örnek olarak, Kayseri’de yaşamakta olan “bekar” bir Uygur kızı hakkında Çin Büyükelçiliği, “Doğu Türkistan’da hamileydi ama çocuğunu düşürdükten sonra Türkiye’ye kaçtı” suçlaması yaparak, resmi dava açması, bundan sonraki süreçte bu türden davaların artacağı endişesini ortaya çıkarmıştır. 

Bu gibi olumsuz durumların daha da derinleşmemesi adına çözüm önerisi olarak var olan hukuk düzenine göre iki yöntem ortaya çıkmaktadır.

Birincisi: Durumun aciliyeti dolayısıyla, hızlı çözüm olarak, 2009 Temmuz ayındaki Urumçi katliamından sonra İçişleri Bakanlığı'nın çıkardığı genelgeye benzer bir genelge çıkarılmalı, bu sayede soydaşlarımız hukuki güvence altına alınmalıdır. 

İkinci olarak; Fiili vatansız statüsünde olan Doğu Türkistanlıların, Çin resmi makamlarında resmi işlemlerini yaptıramamaları dolayısıyla Türk Soyluluğunu gösteren belgelere sahip olmaları imkansız hale gelmiştir. Bununla beraber, Türkiye’de ikamet etmekte olan söz konusu Doğu Türkistanlıların İçişleri Bakanlığı tarafından Türk Soylu belgesi verilerek iskan kanunun Türk Soyluları için sağladığı geniş hak ve yetkilerden faydalanması temin edilmelidir. Bu bağlamda İskan kanunun 8. maddesi değerlendirilmelidir.

Sonuç olarak; mevcut yaşananlar göz önüne alındığında Türkiye’de ikamet etmekte olan Doğu Türkistanlıların hukuki statülerindeki belirsizlikler güvenlik kaygısı ve temel insani haklardan yararlanmada zorluklar ortaya çıkarmıştır. Kısacası işadamlarının iş ve yatırım yapma, yurtdışı ticari faaliyetleri zorlaşmakta, çocukların eğitimlerine dair problemler her geçen gün artmakta, sağlık hizmetlerinden ve sosyal yardımlardan resmi olarak yararlanmaları neredeyse imkansız hale gelmektedir.

Yukarda dile getirilen olumsuzluklar sıkıntı içinde olan binlerce Doğu Türkistanlının genel durumunun özetidir. Ortaya konulanlar sadece buzdağının görünen kısmıdır, gerçek durum aslında çok daha ciddidir. Son 1-2 yılda Türkiye göç yasalarına göre yasal olarak 5 yıl ikamet süresini tamamlayıp vatandaşlık başvurusu yapan Doğu Türkistanlıların vatandaşlık işlemlerinin yapılmaması veya geçici olarak askıya alınması ciddi endişelere yol açmış, zihinlerde acaba Çin'e verilmiş bir söz mü var, Çin vatandaşı statüsünde bırakılarak, her an Çin'e gönderilme korkusu yaşanmasına yol açılmıştır.

İkamet belgesi almanın uzaması, ikamet çeşitliliğinden kaynaklı olarak sosyal devlet anlayışının gereği acil yardımların prosedürlere takılması, ikamet hususunda iş ve işlemlerin uzayıp aksaması, belirlenen şartları fazlasıyla yerine getirmesine rağmen vatandaşlık işlemlerinin bir nevi askıya alınmış olması, ülkemizde ikamet etmekte olan Doğu Türkistanlılarda ciddi endişelere yol açmış gözükmektedir.

Bu ve benzeri nedenlerle, ivedilikle tedbir alınmadığı takdirde, Doğu Türkistanlıların Türkiye’de Türk vatandaşı olma ümidi kesilmek üzeredir. Bu durum devlete karşı güvensizlik peyda edebileceği, hatta etmeye başladığı gibi, Doğu Türkistanlılar arasında bir kimliksizlik krizi ortaya çıkaracaktır. Doğu Türkistan toplumunun önde gelen iş adamları ve aydınları başta olmak üzere yolunu bulan herkes ne olursa olsun bir kimlik sahibi olabilmek gayesiyle yurtdışına gitmeye başlamıştır. Buna en son Kanada'ya götürülmek üzere liste yapım işi eklenmiştir. Kanada'nın müracaat eden herkesi almayacağı düşünüldüğünde hangi Doğu Türkistanlıları Türkiye'nin kaybedeceğini burada izah etmeme hacet olmasa gerekir.

Türkiye'nin Doğu Türkistanlı soydaşlarımızın önde gelen elit kesimini kaybetmesi ilerleyen dönemlerde başka sıkıntıları da doğuracaktır. Bu durum aynı zamanda ABD, Avrupa ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerde yetişmiş ama Türkiye'yi ikinci vatanları olarak gören Doğu Türkistanlı bilim adamları, iş adamları ve aydınlarının Türkiye’ye katkıda bulunma arzularına da sekte vuracaktır. Mesele hem Doğu Türkistan toplumu hem de ülkemiz açısından büyük kayıp olarak değerlendirilmelidir. Sıkıntılar giderilmediği takdirde telafisi mümkün olmayacak sonuçlarla karşı karşıya kalma ihtimali yüksektir.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın