Yapısal reform/Kamusal tasarruf ve güven şart! Yoksa her şey daha zor olacak!
Faiz artışları/ek vergiler/zamlar…
Ağır mı? Evet, çok ağır ve epeyce bir süre daha vatandaşın canını yakacak gibi…
Başka alternatif var mı idi?
Maalesef yoktu!
Çünkü son beş yıldır yapılmayan/ertelenen ve kronik hale gelen sorunlar artık bir şekilde çözülmeliydi.
Hepinizin malumudur; bir sorunu vaktinde çözmezseniz veya yanlış formülle çözmeye çalışırsanız; sorun daha da büyümekle kalmaz; içinden çıkılmaz bir hal alır!
Türk ekonomisinin yaşadığı tam da bu idi…
Ve Mehmet Şimşek geldi,
Ama adeta mucize beklenerek ve sanki elinde sihirli değnek varmış gibi bir havada geldi.
Arkadaşlar,
Öyle değil işte,
Ekonomi denen şey mucizelerle yönetilmez!
Bunun parametreleri bellidir ve kötü durumun iyileştirilmesi kaçınılmaz şekilde can yakacaktır.
Ki, yakmaya başladı da…
Bu arada küresel ekonominin kötü gidişatı da işin cabası…
Daha yapılması gerekenler nedir peki?
—Ekonominin maliyeti sadece halka yansıtılmamalı.
Kamusal tasarruf/israfın azaltılması ve maliyet paylaşımı en görünür şekilde uygulanmalıdır.
—Türk ekonomisi sadece alınan dış borçla düzelmez.
İvedilikle yabancı yatırımcı çekilmelidir.
Bunun için ise; yapısal reformlar hemen başlatılmalıdır.
Nedir bunlar?
Yatırımcının kendini güvende hissetmesi için hukuksal güvence,
Demokratik adımlar,
Yatırım teşvikleri,
Ve kamu yönetiminde objektivite…
—"Ekonomi yönetiminde ağız birliği gerek" demiş ve önceki yazılarımda da şiddetle vurgulamıştım.
Bugünlere gelinmenin sebebi Mehmet Şimşek'miş gibi tüm mesuliyet onun omuzuna yüklenmemeli; iktidar topyekûn şekilde ekonomi pratiklerine sahip çıkmalıdır.
Aksi takdirde acı reçete karşısında dayanılmaz durumda olan vatandaşın ümidi daha da kırılır. Bu ise bırakın düzelmeyi; gün be gün, beklentinin bile pozitife dönmesi ihtimalini yok eder!
Şuanda, yabancılar finansal boyutla seçim öncesine göre daha olumlu bakar haldeler.
Özellikle yeni kurulan kabine ve Şimşek'in ekonominin patronu olması bu olumlu havanın oluşmasını sağladı.
Ama bu yetmez,
Bunun devamı olmazsa; sorunlar çözülmez ve dış finansmanın realizasyonu sağlanamaz.
Hele de gelişmiş ekonomiler enflasyon/faiz kıskacındayken ve resesyon durumuyla karşı karşıya iken Türkiye olarak çok daha fazla çaba gösterilmesi ve radikal adımlar atılması kaçınılmazdır.
Evet, herkes fedakarlık etmeli,
Ama sadece vatandaşa yüklenmemeli; maliyet topyekûn üstlenilmelidir.
Uygulanan programın/yapılan zammın/vergi artışlarının neden-niçin yapıldığı en üst ağızlardan anlatılmalı; bunun izahı sadece Maliye Bakanlığına ve bakanına bırakılmamalıdır!
Ek vergi/fiyat artışları vb. gibi alternatifler pansuman tedbirlerdir ve abartı gibi düşünmeyin ama depremin maliyetini bile karşılamaya yetmez!
Tasarrufsa herkesin yapması/fedakarlıksa herkesi kapsaması ve özellikle kamunun örnek teşkil edecek şekilde pratik oluşturması şarttır/elzemdir/mutlak gereklidir!
Sonuç:
Sağda solda işitiyorum;
"Mehmet Şimşek geldi ama sadece vergi/zam/fiyat artışları yapıyor.
Öncekilerden bir farkı yok!"
Arkadaşlar,
Farkındayım; ekonomi can yakıyor!
Ama çok üzgünüm ki; yakmaya devam da edecek!
Çünkü küresel ekonomi/gelişmiş ekonomiler bile büyük zorluklarla mücadele ederken, o ülkelerin halkları da tüketimi kısıp tasarrufa giderken bizim gibi kırılgan/gelişmekte olan ve dışa bağımlı ekonomisi olan bir ülkenin canının yanmaması mümkün değildir ve olmayacaktır da!..
Ama bir gerçek var; o da ekonomimiz kötü durumda.
Bunu öteleyebilir miyiz? Artık santim öteleme imkanımız kalmadı ve sıfır toleranstayız!
Fakat yabancı yatırım için Türkiye hala cazip bir ülke.
Hele de Rusya ve Çin ile Amerika ve Batı'nın arasında oluşan husumeti ve yaptırımsal yaklaşımı düşününce; buradan fırsatlar çıkartmamız çok mümkün.
NATO zirvesinde de bunu gördük.
Fakat bunun için akıllı/akılcı olmak, öncelikle içeride gereken reformları geciktirmeden yapmak ve yatırım cazibesi için somut adımlar atmak zorundayız!
Yoksa ve sadece mucizevi çözüm beklentisi içinde olursak; maalesef söylemek zorundayım ki, hiçbir şey olmaz ve dinamik Türk sanayicisine rağmen daha beter hallere düşmemiz çok muhtemel hale gelir!
Not:
Bu yazıyı yazdığım sırada Mehmet Şimşek'ten "Kamu Kurumlarında Tasarruf" içerikli bir açıklama geldi.
Çok güzel bir gelişme…
Ama yukarıda da söylediğim gibi, bu durum sadece Şimşek'in sırtına yıkılmamalı ve iktidarın tüm bileşenleri, kamusal tasarrufa en güçlü vurgu yapmalı ve pratiğe geçirmelidir!
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Ağır mı? Evet, çok ağır ve epeyce bir süre daha vatandaşın canını yakacak gibi…
Başka alternatif var mı idi?
Maalesef yoktu!
Çünkü son beş yıldır yapılmayan/ertelenen ve kronik hale gelen sorunlar artık bir şekilde çözülmeliydi.
Hepinizin malumudur; bir sorunu vaktinde çözmezseniz veya yanlış formülle çözmeye çalışırsanız; sorun daha da büyümekle kalmaz; içinden çıkılmaz bir hal alır!
Türk ekonomisinin yaşadığı tam da bu idi…
Ve Mehmet Şimşek geldi,
Ama adeta mucize beklenerek ve sanki elinde sihirli değnek varmış gibi bir havada geldi.
Arkadaşlar,
Öyle değil işte,
Ekonomi denen şey mucizelerle yönetilmez!
Bunun parametreleri bellidir ve kötü durumun iyileştirilmesi kaçınılmaz şekilde can yakacaktır.
Ki, yakmaya başladı da…
Bu arada küresel ekonominin kötü gidişatı da işin cabası…
Daha yapılması gerekenler nedir peki?
—Ekonominin maliyeti sadece halka yansıtılmamalı.
Kamusal tasarruf/israfın azaltılması ve maliyet paylaşımı en görünür şekilde uygulanmalıdır.
—Türk ekonomisi sadece alınan dış borçla düzelmez.
İvedilikle yabancı yatırımcı çekilmelidir.
Bunun için ise; yapısal reformlar hemen başlatılmalıdır.
Nedir bunlar?
Yatırımcının kendini güvende hissetmesi için hukuksal güvence,
Demokratik adımlar,
Yatırım teşvikleri,
Ve kamu yönetiminde objektivite…
—"Ekonomi yönetiminde ağız birliği gerek" demiş ve önceki yazılarımda da şiddetle vurgulamıştım.
Bugünlere gelinmenin sebebi Mehmet Şimşek'miş gibi tüm mesuliyet onun omuzuna yüklenmemeli; iktidar topyekûn şekilde ekonomi pratiklerine sahip çıkmalıdır.
Aksi takdirde acı reçete karşısında dayanılmaz durumda olan vatandaşın ümidi daha da kırılır. Bu ise bırakın düzelmeyi; gün be gün, beklentinin bile pozitife dönmesi ihtimalini yok eder!
Şuanda, yabancılar finansal boyutla seçim öncesine göre daha olumlu bakar haldeler.
Özellikle yeni kurulan kabine ve Şimşek'in ekonominin patronu olması bu olumlu havanın oluşmasını sağladı.
Ama bu yetmez,
Bunun devamı olmazsa; sorunlar çözülmez ve dış finansmanın realizasyonu sağlanamaz.
Hele de gelişmiş ekonomiler enflasyon/faiz kıskacındayken ve resesyon durumuyla karşı karşıya iken Türkiye olarak çok daha fazla çaba gösterilmesi ve radikal adımlar atılması kaçınılmazdır.
Evet, herkes fedakarlık etmeli,
Ama sadece vatandaşa yüklenmemeli; maliyet topyekûn üstlenilmelidir.
Uygulanan programın/yapılan zammın/vergi artışlarının neden-niçin yapıldığı en üst ağızlardan anlatılmalı; bunun izahı sadece Maliye Bakanlığına ve bakanına bırakılmamalıdır!
Ek vergi/fiyat artışları vb. gibi alternatifler pansuman tedbirlerdir ve abartı gibi düşünmeyin ama depremin maliyetini bile karşılamaya yetmez!
Tasarrufsa herkesin yapması/fedakarlıksa herkesi kapsaması ve özellikle kamunun örnek teşkil edecek şekilde pratik oluşturması şarttır/elzemdir/mutlak gereklidir!
Sonuç:
Sağda solda işitiyorum;
"Mehmet Şimşek geldi ama sadece vergi/zam/fiyat artışları yapıyor.
Öncekilerden bir farkı yok!"
Arkadaşlar,
Farkındayım; ekonomi can yakıyor!
Ama çok üzgünüm ki; yakmaya devam da edecek!
Çünkü küresel ekonomi/gelişmiş ekonomiler bile büyük zorluklarla mücadele ederken, o ülkelerin halkları da tüketimi kısıp tasarrufa giderken bizim gibi kırılgan/gelişmekte olan ve dışa bağımlı ekonomisi olan bir ülkenin canının yanmaması mümkün değildir ve olmayacaktır da!..
Ama bir gerçek var; o da ekonomimiz kötü durumda.
Bunu öteleyebilir miyiz? Artık santim öteleme imkanımız kalmadı ve sıfır toleranstayız!
Fakat yabancı yatırım için Türkiye hala cazip bir ülke.
Hele de Rusya ve Çin ile Amerika ve Batı'nın arasında oluşan husumeti ve yaptırımsal yaklaşımı düşününce; buradan fırsatlar çıkartmamız çok mümkün.
NATO zirvesinde de bunu gördük.
Fakat bunun için akıllı/akılcı olmak, öncelikle içeride gereken reformları geciktirmeden yapmak ve yatırım cazibesi için somut adımlar atmak zorundayız!
Yoksa ve sadece mucizevi çözüm beklentisi içinde olursak; maalesef söylemek zorundayım ki, hiçbir şey olmaz ve dinamik Türk sanayicisine rağmen daha beter hallere düşmemiz çok muhtemel hale gelir!
Not:
Bu yazıyı yazdığım sırada Mehmet Şimşek'ten "Kamu Kurumlarında Tasarruf" içerikli bir açıklama geldi.
Çok güzel bir gelişme…
Ama yukarıda da söylediğim gibi, bu durum sadece Şimşek'in sırtına yıkılmamalı ve iktidarın tüm bileşenleri, kamusal tasarrufa en güçlü vurgu yapmalı ve pratiğe geçirmelidir!
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
HASAN
Şefika
İsmail G
Hakan M.
İsmail T.
Mehmet HAK
TAHİR EKSEN
Turgut
Ahmet BAL
Murat ÖZGÜR