TİC Holding Header
  • USD 32.291
  • EUR 34.819
  • Altın 2399.946
  • BIST 100 10276.88

Türkiye’de petrol ve doğalgaz!..

Sevgili bir portre okurları; bu hafta hepimizin bildiği ama arka planında ne tür oyunların, atraksiyonların, siyasi ve ekonomik ilişkilerin olduğu meçhul bulunan

petrol ve doğalgazla ilgili birkaç haftalık bir “bir portre” serisine başlıyorum. Eminim ki! Türkiye’nin dünden bugüne petrol gerçeğiyle ilgili sizlerle paylaşacağım bilgi ve olaylar ilginizi çekecektir.

 

Bu hafta genel bir giriş yaparak, yeni çıkan petrol yasasının ekonomik ve stratejik yansımalarını ele alıp, doğalgaz ve yenilenebilir enerji ile devam edeceğim.

DEVLETLERİN SINIRLARI PETROL İLE BELİRLENMİŞTİR

Petrol ve doğalgaz günümüz yaşamının en vazgeçilmez parçası olmaya devam etmektedir. Petrol uzun yıllardır süre gelen enerji alanındaki hâkimiyetlerini sürdürmekte ve yakın gelecekte de sürdürmeye devam edeceği kesin olarak gözükmektedir. Osmanlı imparatorluğunun bitişiyle başlayan süreçte ve 1. Dünya Savaşı sonrası, devletlerin sınırlarının belirlenmesinde bile en temel belirleyici değer “petrol”  olmuştur. O yıllarda temelleri atılan enerji ekonomisinde günümüzde bile “ petrol hakimiyeti” tartışmasız devam etmektedir.

Türkiye kuruluşundan bu yana petrolde ve son çeyrek yüzyılda kullanımı gittikçe artan doğalgazda maalesef kendi kendine yeterlik boyutunu bir türlü kazanamamıştır. Petrolle ilgili milli şirketimiz TPAO üretim kapasitesi olarak, ülke tüketimini karşılamada hiçbir zaman % 20’leri aşamamıştır. Özellikle 1950’lerden sonra dış ticaret açıklarının ana parametresi petrole olan bağımlılık olmuş son çeyrek yüzyılda ise buna doğalgaz da eklenmiştir.

TÜRKİYE PETROL KONUSUNDA BAĞIMSIZ HAREKET EDEMEMİŞTİR

Türkiye petrol konusunda 2000’li yıllara kadar, pek de bağımsız hareket edememiş ve petrol arama ve sondaj stratejisinde çok uluslu petrol şirketlerinin dışsal baskısına boyun eğmek zorunda kalmıştır. Bu şirketlerin, piyasa, plan ve projeksiyonlarında Türkiye’nin petrol tüketimi hep büyük bir alan teşkil etmiş olup, ülkedeki petrol üretimi bu denklemde hep “belirlenmiş sabit bir miktar”dan öteye geçirtilmemiştir. Durumun böyle devam etmesi içinde; uluslararası petrol şirketlerince her türlü  “lobi” faaliyeti, gerek ekonomik, gerek yasal ve gerekse de gayri meşru şekilde durmaksızın süre gelmiş ve amacına da ulaşmıştır.

TÜRKLER DIŞA BAĞIMLI OLMAYA MECBUR EDİLMİŞTİR

Bir ülke için en hayati ve stratejik ihtiyaç olan petrol konusunda ülkemiz; akla gelen her tür ulusal ve uluslararası atraksiyonlarla  “dışa bağımlı” olmaya maalesef ki mecbur kalmıştır. Türkiye’de yıllarca aynı petrol yasası uygulana gelmiş ve bu yasanın değişmesi konusunda hükümetler ve siyasi-bürokratik iradeler hiçbir şey yapamamış ya da yapma isteği her türlü engelleme enstrümanları kullanılarak engellenmiştir.

Hatta bu hafta içinde çıkartılan petrol yasasının 2002 yılından bu yana çıkartılmak istendiği ve ancak on yıl içinde değiştirildiği düşünüldüğünde bu tespitin ne kadar manidar olduğu aşikârdır.

TÜRKİYE DE PETROL ARAMA VE ÇIKARMA ÇABALARINA ENGEL OLMAYA ÇALIŞTILAR

Çünkü Mayıs ayının son haftası yapılan meclis görüşmelerinde bu yasa değişikliğine taraf olanların kimi medya veya siyasi grup tarafından nerdeyse, “ Amerikan uşaklığı ve vatana ihanet”  suçlaması ile muhatap olmaları, bu alandaki global “ekonomik tetikçilerin” ne derece etkin olduğunu göstermektedir.  

29 MAYIS GECESİ PETROL UMUDUMUZU GERÇEKLEŞTİRECEK FİTİL TBMM’DE ATEŞLENDİ

Ama tüm bunlara rağmen 29 Mayıs 2013 gecesi her tür engelleme ve lobi faaliyetlerine rağmen çıkan petrol yasası ülkemizde petrol arama ve sondajı için çok ciddi bir süreci başlatacaktır.
2002 yılından bu yana ekonomideki dışa ve dış ekonomik organizasyonlara bağımlılık azaldıkça petrol konusunda da “ milli refleks ve inisiyatif” artmış ve TPAO’nun bütçesi birkaç kat artırılmıştır. Bu bağlamda da yeni arama ve bunun sonucu açılan kuyu sayısında çok ciddi artış ortaya çıkmıştır. Türkiye’de son yıllardaki yönetimin, “global petrol lobisi”nin, özellikle de gelişmekte olan ve üçüncü dünya ülkelerine yönelik faaliyet gösteren “ekonomik tetikçilerinin” çalışmalarına engel olarak onların etkilerinin azaltılmasıyla, ülkemiz de petrol ve doğalgaz alanında kendi milli stratejisini oluşturmaya başlamıştır. Özel sektöre de bu alanda yatırım yapabilmesi için yeni yasayla birlikte ciddi kolaylıklar getirilmiştir.

Türkiye önümüzdeki on yılda hem dahil de ve hem de komşu ülkelerde petrol ve doğalgaz konusunda çok önemli adımlar atma planları yapmaktadır. Çünkü gelişen ekonomisi ve hızla artan enerji ihtiyacıyla ayağındaki prangaları parçalayarak çok ciddi merhale kat etmesi gerektiğini bariz şekilde müşahede etmektedir. Türkiye’de yapılması kararlaştırılıp, yakında inşası başlayacak olan nükleer santral bile enerji alanında artık Türkiye’nin daha bağımsız hareket edebilirlik noktaya geldiğini göstermektedir.

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞININ ÇIKMA NEDENİ PETROL’DÜR

Öncelikle tarihimizin ne kadar sığ ve sebep-sonuç bağlantısı olmadan anlatıldığına bir örnek olmak üzere Birinci Dünya Savaşı’nın ana gerekçesini petrolün oluşturduğuna dikkat çekmemiz şarttır.
Yani temel sorun, İran, Irak, Suriye, Kuveyt, Azerbaycan gibi yerlerdeki petrole hangi emperyalist ülkenin daha önce ulaşacağı sorunuydu. Çünkü dünyanın gelecekteki en önemli enerji kaynaklarının Ortadoğu’da yoğunlaştığı anlaşılmıştı.

PETROL GERÇEĞİNİ BİLEN SULTAN ABDÜLHAMİD HEDEF SEÇİLDİ

Lakin batının bildiği petrol gerçeğini bilen bir diğer önemli şahsiyet Sultan Abdülhamit Hazretleri idi. Bunu, Bağdat ve Hicaz demiryollarının geçtiği noktalar ile petrol çıkan bölgeleri gösteren haritaya baktığınızda daha net olarak görebilirsiniz. Ne tuhaf, değil mi! Tren hatları, petrol çıkan bölgelerden geçirilmiştir. Ve bu demiryolu inşaatı nedeniyle tüm sinsi planlar ve hain senaryolar Abdülhamid ve imparatorluğu için uygulanmaya başlandı.

Nitekim 1908 yılının Mayısında Concession Sydicate Limited şirketinin operasyon şefi George B. Reynolds, İran sınırları içindeki Mescid-i Süleyman bölgesinde dünyanın o zamana kadar gördüğü en zengin petrol yataklarını patlattığında Abdülhamid iktidarının sonu da gözükmeye başlamıştı.

MAYIS 1908’DE OSMANLI’NIN SONU HAZIRLANIRKEN, MAYIS 2013’TE OSMANLININ TORUNLARI SONU BAŞLANGICA ÇEVİRDİ

Osmanlı İmparatorluğunun petrol ile buluşmasının başlamadan sonu Mayıs 1908’te belirlenirken, Osmanlı’nın torunları Mayıs 2013 yılında TBMM’de çıkarılan petrol yasası ile sonun başlangıcını yeniden belirlediği unutulmamalıdır.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca hazırlanan
'Türk Petrol Kanunu Tasarısı' özeti.

Haftaya yeni petrol yasasının ekonomik ve sosyal yaşamımıza ve yatırımlara dair değerlendirmesi yer alan “bir portre”de konuya farklı bir perspektifle devam edeceğiz.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri