Doların sahipleri, ya Dolar'ı ve Amerika'yı da gözden çıkarttıysa…
Bakış açısı diye bir şey var.
Eğer düz mantıkla değerlendirip, ezberlenmiş/klişe ve geleneksel bir açısıyla görmeye çalışırsan, olanla/olacak olanla senin gördüklerin farklılaşır.
Değerlendirme ve analizler gerçeklikten uzak kalır.
"Av Mevsimi" diye bir film vardı,
Katili bir türlü bulamıyorlardı.
Cem Yılmaz'ın, ölürken "bakış açını değiştir" mesajı sayesinde olay çözülmüştü ya; aynen onun gibi, küresel gelişmeleri doğru değerlendirmek için de böylesi bir perspektif, olmazsa olmaz mesabesindedir.
Gelin küresel gerçekliğe birlikte bakalım…
—Dünya yeni bir düzene doğru hızla ilerliyor,
—Yeni bir parasal sistem oluşuyor veya mevcut küresel finans sisteminde derin bir değişiklik oluyor,
—BM başta olmak üzere küresel ittifakların anlam ve içeriği değişiyor,
—İnternet tabanlı dijitalizasyon eliyle bireysel ve toplumsal algı ve alışkanlıklarda radikal bir değişim söz konusu…
Bunlara nazaran mikro gerçeklik diyeceğimiz olaylar da var.
Bunun en başında Amerika'nın, Rusya ve Çin'e sergilediği husumet/karşıtlık ve oluşturduğu küresel cephe geliyor.
Alt başlıklar ise;
Amerika ile Çin arasında yaşanan ticaret savaşları,
Rusya-Ukrayna savaşı ve buna mukabil başta Amerika olmak üzere Avrupa'nın Rusya yaptırımları ve sürecin zamana yayılmasıyla ortaya çıkan sosyolojik yıpratıcılık,
Küresel tedarik zincirindeki kırılmalar,
Enerji/Gıda ve sağlıkla ilgili yaşanan küresel krizler,
Ve tüm ülke ekonomilerinin yaşadığı enflasyon/büyüme/faiz sorunu…
An itibariyle ana hatlarıyla yaşanan sorun başlıkları bunlar.
Düz mantıkla bakılarak, şu değerlendirme ve tespitler yapılıyor;
"Amerika, Çin'i sıkıştırıyor ama Çin en fazla Amerikan tahvillerine sahip ülkedir.
Şanghay Beşlisi kendi aralarındaki ticareti artırırsa doların rezerv para özelliği azalır ve dolar, zamanla daha da değersizleşir,
Rusya, sahip olduğu enerji kartıyla Avrupa'yı hizaya getirir,
Amerika da karışık; Amerikan ekonomisi de berbat durumda ve ummadık zamanlarda krizler yaşayabiliyor. Böyle bir Amerika dünyaya nasıl nizam verecek…"
Bu iddiaların haklılık payı var mı?
Tabi ki var.
Ama bir noktayı pas geçtiğimizi düşünüyorum.
Arkadaşlar,
Tamam, görünen gerçeklik bu fakat planlanan gerçeklik bu mu veya nedir?
Bunu biliyor muyuz veya bunu pas geçerek yaptığımız öngörünün isabetinden nasıl emin olabiliriz?
Veya bu bakış açısıyla asıl gerçeklikten uzak kalmıyor muyuz?
Bazıları "yok be, o kadar da değil yani" diyerek beni ütopyacılıkla itham edebilir,
Ama ben yine de aldırmayacağım ve "Bakış açını değiştir" bağlamında bir soruyu ortaya atıyorum;
Dolar da Amerika da ya gözden çıkartıldıysa?..
Nasıl mı olur?
Birileri gücü ve aklı elinde tutuyor ise; sağ gösterip sol vurmayı da iyi bilir.
Düz mantıkla bakanlar ise şaşı bak şaşır kabilinden apışıp kalırlar.
Çünkü o birileri, küresel gelenekselliği çoktan değiştirmişken/yeni nesil reflekslerle hareket stratejilerini uygulamaya koymuşken; sen hala dedenizin düşünsel liginde oynar gibi, sunulan ve öyle istenen kalıplarla değerlendirmeye ve analiz yapmaya çalışırsan; neyin ne olduğunu ve nereye varılmak istendiğini göremezsin!
Hep dedim; Güç ve Akıl Sahipleri/Paranın Sahipleri/Yeni Düzen Plancıları için, Amerika diğer herhangi bir ülkeden daha farklı ve daha önemli değildir.
Onlar önem verdiği için ve istediği sürece, Amerika önemlidir ve önemli kalır.
Amerika'nın şuana kadarki önemi ise, Güç ve Aklı elinde bulunduranlara operasyonel başkentlik yapmış olmasındandır.
Bu mutlak/değişmez ve sonsuz bir durum mudur?
Hayır, o iş öyle değil işte…
Duyum ve gözlemlerim çerçevesinde şunu söylemek istiyorum;
Doların da/Amerika'nın da/Gücün de/Aklın da sahibi olanlar öyle bir operasyona giriştiler ki; tıpkı İkinci Dünya Savaşı/tıpkı Sovyetler Birliğinin bitişi süreçleri gibi ama tüm dünyada çok daha radikal değişimler yaratacak bir operasyon…
Ne olabilir? Nereye varılır?
—Çin bir şekilde dize getirilecektir.
Ama bu yapılırken Amerika'nın da gözden çıkartılması söz konusudur.
—Güç ve Akıl sahiplerinin headquarters'i (operasyon merkezi) değişecek, Avrupa'ya kayacak ve muhtemelen de Almanya olacaktır.
—Doların rezerv durumu hızla düşürülecek ve Euro birincil para olacaktır.
Hani, Çin'in elinde çok fazla tasarruf fazlası dolar ve Amerikan tahvili var deniyor ya; Euro rezerv olmaya başlayınca Çin'in elindeki bu kozun pek bir önemi de kalmayacaktır.
—Çin'in ekonomik düşüşüne paralel olarak bu ülkede şiddetli yoksunluk/kıtlık/açlık vb. gibi insani trajediler yaşanacak ve bunun sonucunda kavimler göçü gibi bir muhacerat hareketi başlayacaktır.
Bu göç harekatı, Çin'e komşu ülkelerin de benzer krizler yaşaması nedeniyle kahir ekseriyetle Moğolistan üzerinden Rusya'ya doğru yaşanacaktır.
Çin'in nüfusunu düşündüğünüzde yaşanacak göç harekatının boyutunu ve Rusya'da oluşturacağı etkiyi varın siz düşünün.
—Keza, bölgenin diğer güçlü ülkesi olan Hindistan da Euro merkezli yeni rezerv para politikasıyla yoksullaşmaya başlayacak ve dolara endeksli ekonomisi iyice zayıflayacaktır.
Şunu sorabilirsiniz;
Ya Avrupa'nın elindeki dolarlar ne olacak veya bahsettiğin bu gelişmelere Avrupa Birliği müsaade edecek mi?
Arkadaşlar,
Avrupa'nın elinde esasa etki edecek bir dolar veya Amerikan tahvili yok.
İkincisi, Güç ve Akıl Sahiplerinin bu tercihine Avrupa Birliği'nin hayır demek gibi bir lüksü de yok.
Çünkü Güç ve Aklı elinde bulunduranlar Amerikan ve dolar kartını kullanırken diğer yandan da, Avrupa Birliği ve Euroyu hep stepnede tutuyordu.
Daha doğrusu, AB ve Euro'nun da, sahibi ve belirleyicisi onlardı.
Yazılarımda hep demiştim; Paranın Sahipleri hiçbir zaman tek planla/tek yolla ve tek alternatifle çalışmaz. Birbirine zıt görünen/birbirinin rakibi gibi bilinen ve hatta bir diğerine düşmanlık eden olgu ve güçleri kendileri için çalıştırmayı ve farklı şekilde konumlandırmayı iyi bilirler.
Basit anlatırsak; nasıl ki birbirine rakip görünen pek çok otomobil firmasının sahibi aynı şirket ise, bu da öyle…
Şimdi, küresel boyutta yapılan ise şu; aynı firmanın sahip olduğu ikincil markayı öne çıkartmak ve önde olanın popülaritesini düşürmek…
Bu durum ne zaman olacak ve neleri değiştirecek, neler yaşatacak?
Yaklaşık beş senedir yazdığım gibi, bu süreç başladı ve devam ediyor. Ama bu yazıda bahsettiğim etabın startı yeni verildi ve 2025'le birlikte ete kemiğe bürünecek gibi görünüyor.
Fakat Çin'le ilgili kısım bu yılın ikinci yarısında ve 2024'ün tamamında dünyanın ana gündemini teşkil edecek.
Parasal boyutla ise, doların düşüşü ve euronun yükselişi ekonomileri dolara endeksli olduğu için pek çok gelişen ülkede ciddi krizlere sebebiyet verecek.
Sadece Güç ve Akıl sahiplerinin yeni düzen planında önemli destinasyon olarak gördükleri ülkeler bu sıkıntılardan azade kalabilecek veya daha az sıkıntı yaşayacak.
Ama bütün dünya şu veya bu ölçüde bu yeni kasırgadan nasibini alacak!
Batan ülkeler de olacak, değişen haritalar da…
Değişen rejimler de olacak, yeni doğan ülkeler de…
Bugünün kudretlisi pek çok yönetimler, yerlerini yeni jenerasyon yönetimlere bırakmak zorunda kalacak. Bugün, 60 yaş ve üzeri olanlar yönetsel emekli olacak, 40 yaş ve altında olanlar ise ülkelerinde yeni konsept yönetimleri oluşturacaktır.
Sonuç:
Proaktif bakış açısına sahip olanlar/bakış açısını değiştirebilenler veya at gözlüğünü atabilenler doğru okuyacak/gerçekliği fark edecek ve bu yeni düzen süreçlerinde daha etkin konumlanma edinebileceklerdir.
Gelenekselciler/değişmemeyi maharet addedenler ve deve kuşu gibi davranmak isteyenler ise sadece kendini ve halkını kandırmış olacaktır!
Tek ve en önemli gerçek şudur;
Küresel bazda, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Eğer düz mantıkla değerlendirip, ezberlenmiş/klişe ve geleneksel bir açısıyla görmeye çalışırsan, olanla/olacak olanla senin gördüklerin farklılaşır.
Değerlendirme ve analizler gerçeklikten uzak kalır.
"Av Mevsimi" diye bir film vardı,
Katili bir türlü bulamıyorlardı.
Cem Yılmaz'ın, ölürken "bakış açını değiştir" mesajı sayesinde olay çözülmüştü ya; aynen onun gibi, küresel gelişmeleri doğru değerlendirmek için de böylesi bir perspektif, olmazsa olmaz mesabesindedir.
Gelin küresel gerçekliğe birlikte bakalım…
—Dünya yeni bir düzene doğru hızla ilerliyor,
—Yeni bir parasal sistem oluşuyor veya mevcut küresel finans sisteminde derin bir değişiklik oluyor,
—BM başta olmak üzere küresel ittifakların anlam ve içeriği değişiyor,
—İnternet tabanlı dijitalizasyon eliyle bireysel ve toplumsal algı ve alışkanlıklarda radikal bir değişim söz konusu…
Bunlara nazaran mikro gerçeklik diyeceğimiz olaylar da var.
Bunun en başında Amerika'nın, Rusya ve Çin'e sergilediği husumet/karşıtlık ve oluşturduğu küresel cephe geliyor.
Alt başlıklar ise;
Amerika ile Çin arasında yaşanan ticaret savaşları,
Rusya-Ukrayna savaşı ve buna mukabil başta Amerika olmak üzere Avrupa'nın Rusya yaptırımları ve sürecin zamana yayılmasıyla ortaya çıkan sosyolojik yıpratıcılık,
Küresel tedarik zincirindeki kırılmalar,
Enerji/Gıda ve sağlıkla ilgili yaşanan küresel krizler,
Ve tüm ülke ekonomilerinin yaşadığı enflasyon/büyüme/faiz sorunu…
An itibariyle ana hatlarıyla yaşanan sorun başlıkları bunlar.
Düz mantıkla bakılarak, şu değerlendirme ve tespitler yapılıyor;
"Amerika, Çin'i sıkıştırıyor ama Çin en fazla Amerikan tahvillerine sahip ülkedir.
Şanghay Beşlisi kendi aralarındaki ticareti artırırsa doların rezerv para özelliği azalır ve dolar, zamanla daha da değersizleşir,
Rusya, sahip olduğu enerji kartıyla Avrupa'yı hizaya getirir,
Amerika da karışık; Amerikan ekonomisi de berbat durumda ve ummadık zamanlarda krizler yaşayabiliyor. Böyle bir Amerika dünyaya nasıl nizam verecek…"
Bu iddiaların haklılık payı var mı?
Tabi ki var.
Ama bir noktayı pas geçtiğimizi düşünüyorum.
Arkadaşlar,
Tamam, görünen gerçeklik bu fakat planlanan gerçeklik bu mu veya nedir?
Bunu biliyor muyuz veya bunu pas geçerek yaptığımız öngörünün isabetinden nasıl emin olabiliriz?
Veya bu bakış açısıyla asıl gerçeklikten uzak kalmıyor muyuz?
Bazıları "yok be, o kadar da değil yani" diyerek beni ütopyacılıkla itham edebilir,
Ama ben yine de aldırmayacağım ve "Bakış açını değiştir" bağlamında bir soruyu ortaya atıyorum;
Dolar da Amerika da ya gözden çıkartıldıysa?..
Nasıl mı olur?
Birileri gücü ve aklı elinde tutuyor ise; sağ gösterip sol vurmayı da iyi bilir.
Düz mantıkla bakanlar ise şaşı bak şaşır kabilinden apışıp kalırlar.
Çünkü o birileri, küresel gelenekselliği çoktan değiştirmişken/yeni nesil reflekslerle hareket stratejilerini uygulamaya koymuşken; sen hala dedenizin düşünsel liginde oynar gibi, sunulan ve öyle istenen kalıplarla değerlendirmeye ve analiz yapmaya çalışırsan; neyin ne olduğunu ve nereye varılmak istendiğini göremezsin!
Hep dedim; Güç ve Akıl Sahipleri/Paranın Sahipleri/Yeni Düzen Plancıları için, Amerika diğer herhangi bir ülkeden daha farklı ve daha önemli değildir.
Onlar önem verdiği için ve istediği sürece, Amerika önemlidir ve önemli kalır.
Amerika'nın şuana kadarki önemi ise, Güç ve Aklı elinde bulunduranlara operasyonel başkentlik yapmış olmasındandır.
Bu mutlak/değişmez ve sonsuz bir durum mudur?
Hayır, o iş öyle değil işte…
Duyum ve gözlemlerim çerçevesinde şunu söylemek istiyorum;
Doların da/Amerika'nın da/Gücün de/Aklın da sahibi olanlar öyle bir operasyona giriştiler ki; tıpkı İkinci Dünya Savaşı/tıpkı Sovyetler Birliğinin bitişi süreçleri gibi ama tüm dünyada çok daha radikal değişimler yaratacak bir operasyon…
Ne olabilir? Nereye varılır?
—Çin bir şekilde dize getirilecektir.
Ama bu yapılırken Amerika'nın da gözden çıkartılması söz konusudur.
—Güç ve Akıl sahiplerinin headquarters'i (operasyon merkezi) değişecek, Avrupa'ya kayacak ve muhtemelen de Almanya olacaktır.
—Doların rezerv durumu hızla düşürülecek ve Euro birincil para olacaktır.
Hani, Çin'in elinde çok fazla tasarruf fazlası dolar ve Amerikan tahvili var deniyor ya; Euro rezerv olmaya başlayınca Çin'in elindeki bu kozun pek bir önemi de kalmayacaktır.
—Çin'in ekonomik düşüşüne paralel olarak bu ülkede şiddetli yoksunluk/kıtlık/açlık vb. gibi insani trajediler yaşanacak ve bunun sonucunda kavimler göçü gibi bir muhacerat hareketi başlayacaktır.
Bu göç harekatı, Çin'e komşu ülkelerin de benzer krizler yaşaması nedeniyle kahir ekseriyetle Moğolistan üzerinden Rusya'ya doğru yaşanacaktır.
Çin'in nüfusunu düşündüğünüzde yaşanacak göç harekatının boyutunu ve Rusya'da oluşturacağı etkiyi varın siz düşünün.
—Keza, bölgenin diğer güçlü ülkesi olan Hindistan da Euro merkezli yeni rezerv para politikasıyla yoksullaşmaya başlayacak ve dolara endeksli ekonomisi iyice zayıflayacaktır.
Şunu sorabilirsiniz;
Ya Avrupa'nın elindeki dolarlar ne olacak veya bahsettiğin bu gelişmelere Avrupa Birliği müsaade edecek mi?
Arkadaşlar,
Avrupa'nın elinde esasa etki edecek bir dolar veya Amerikan tahvili yok.
İkincisi, Güç ve Akıl Sahiplerinin bu tercihine Avrupa Birliği'nin hayır demek gibi bir lüksü de yok.
Çünkü Güç ve Aklı elinde bulunduranlar Amerikan ve dolar kartını kullanırken diğer yandan da, Avrupa Birliği ve Euroyu hep stepnede tutuyordu.
Daha doğrusu, AB ve Euro'nun da, sahibi ve belirleyicisi onlardı.
Yazılarımda hep demiştim; Paranın Sahipleri hiçbir zaman tek planla/tek yolla ve tek alternatifle çalışmaz. Birbirine zıt görünen/birbirinin rakibi gibi bilinen ve hatta bir diğerine düşmanlık eden olgu ve güçleri kendileri için çalıştırmayı ve farklı şekilde konumlandırmayı iyi bilirler.
Basit anlatırsak; nasıl ki birbirine rakip görünen pek çok otomobil firmasının sahibi aynı şirket ise, bu da öyle…
Şimdi, küresel boyutta yapılan ise şu; aynı firmanın sahip olduğu ikincil markayı öne çıkartmak ve önde olanın popülaritesini düşürmek…
Bu durum ne zaman olacak ve neleri değiştirecek, neler yaşatacak?
Yaklaşık beş senedir yazdığım gibi, bu süreç başladı ve devam ediyor. Ama bu yazıda bahsettiğim etabın startı yeni verildi ve 2025'le birlikte ete kemiğe bürünecek gibi görünüyor.
Fakat Çin'le ilgili kısım bu yılın ikinci yarısında ve 2024'ün tamamında dünyanın ana gündemini teşkil edecek.
Parasal boyutla ise, doların düşüşü ve euronun yükselişi ekonomileri dolara endeksli olduğu için pek çok gelişen ülkede ciddi krizlere sebebiyet verecek.
Sadece Güç ve Akıl sahiplerinin yeni düzen planında önemli destinasyon olarak gördükleri ülkeler bu sıkıntılardan azade kalabilecek veya daha az sıkıntı yaşayacak.
Ama bütün dünya şu veya bu ölçüde bu yeni kasırgadan nasibini alacak!
Batan ülkeler de olacak, değişen haritalar da…
Değişen rejimler de olacak, yeni doğan ülkeler de…
Bugünün kudretlisi pek çok yönetimler, yerlerini yeni jenerasyon yönetimlere bırakmak zorunda kalacak. Bugün, 60 yaş ve üzeri olanlar yönetsel emekli olacak, 40 yaş ve altında olanlar ise ülkelerinde yeni konsept yönetimleri oluşturacaktır.
Sonuç:
Proaktif bakış açısına sahip olanlar/bakış açısını değiştirebilenler veya at gözlüğünü atabilenler doğru okuyacak/gerçekliği fark edecek ve bu yeni düzen süreçlerinde daha etkin konumlanma edinebileceklerdir.
Gelenekselciler/değişmemeyi maharet addedenler ve deve kuşu gibi davranmak isteyenler ise sadece kendini ve halkını kandırmış olacaktır!
Tek ve en önemli gerçek şudur;
Küresel bazda, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
Şadi samuncuoğlu
Ekrem Şevik
Mehmet Kara
Hakan S.
Ziya
Mehmet Hak
Kemal B.
Zafer T.
Murat Öz
Hasan