2018'de 'Erken Seçim' var mı..?
Yazarlar, yorumcular, muhalefet var diyor.
AK Parti “şimdilik” gündemimizde yok; “biz 2002’den beri seçimlerin zamanında yapılmasından yana bir partiyiz” diyor.
Var mı, yok mu tartışmaları sürerken ben de fikrimi paylaşmak istedim.
Ama söyleyeceklerim “duyum” değil, yorum…
Siyaset ve konjonktürü okuyarak oluşan düşüncelerim.
İçinde bulunduğumuz kritik süreci nazarı dikkate alarak yaptığım gelecek projeksiyonu çerçevesinde öngörülerim.
Şimdi gelişmelere bakalım.
AK Parti-MHP ittifakı tamam.
İttifak’ın kanuni zemini yakında Meclis’te kabul edilecek.
Büyük ihtimalle BBP’de bu ittifaka, bir şekilde dahil olacak.
İttifak Protokolü’nün içeriği, sanki bir erken seçime işaret ediyor.
Suriye meseleleri ve özellikle Afrin Harekatı milletin iktidara ve MHP’ye olan soğukluğunu gideriyor.
Gerek AK Parti’nin ve gerekse de MHP’nin milli duruş ve uzlaşması halkımız nezdinde itibar ve tasvip görüyor.
Her iki parti açısından da, siyaseten pozitif bir değişim ve ilerleme göze çarpıyor.
Açıklanan veya açıklanmayan anketler de bunu destekler sonuçlar veriyor.
Suriye’de durum 3. Etap diyebileceğimiz bir konuma çevriliyor.
Bu süreçte Türkiye’nin doğrudan temasları elimizi güçlendirecek gibi görünüyor.
Bu doğrudan diyalog; özellikle Fırat’ın doğusuna dair atılacak adımlar için gerekli ve önemli olacaktır.
Ama, Başkanlık seçimi öncesi Suriye Rejimiyle doğrudan bir iletişim kurulacağını düşünmüyorum. Çünkü bu durumun iç siyasette izahı çok zor olabilir.
Bir başka durum ise; mültecilerle ilgili içerde artan huzursuzluk ve memnuniyetsizliktir.
Erdoğan’ın konuşmalarında sürekli konuya vurgu yapması tesadüfi değildir. “Afrin Harekatıyla oluşacak güvenli bölgelere mültecileri yerleştireceğiz” söylemini her konuşmasında dillendirmesi kamuoyuna ve seçmenlere mesajdır.
Bu nedenle de; Suriye Rejimiyle doğrudan diyalog ve iletişimin yapılacak bir erken seçim sonrası başlatılması ilm-i siyaset ve hikmet-i hükümet boyutuyla daha tercih edilebilir olduğu kanaatindeyim.
Muhalefet dağınık.
Ve AK Parti, CHP’yi HDP ittifakına zorluyor.
Böylesi bir ittifakın getirisinden, götürüsü daha fazla olur.
Akşener ve İyi Parti politikasız bir politika içinde siyaset yapmaya çalışıyor.
Hal böyle olunca; muhalefeti hazırlıksız yakalamış bir konumda seçime gitmek iktidar için büyük avantaj sağlayacaktır.
Düşünün…
AK Parti ve MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı referandum öncesinden beri belli.
Fakat CHP lideri, “ne ben adayım, ne de adayımız filan kişi” diyemiyor.
Ciddi ve sıkı çalışma süreci gerektiren seçim atmosferinde bu durum muhalefet için ciddi bir handikaptır.
Muhalefet tüm hesaplarını ikinci tura kalmak, AK Parti-MHP ittifakı ise ilk turda başkanı seçtirmek üzere bir çalışma içerisinde.
Bu durum bile, muhalefetin nasıl bir hesapsız, hazırlıksız ve belirsizlik içinde olduğunu gösteriyor.
Duruma bu açıdan bakınca, bir erken seçim en muhtemel alternatif gibi görünüyor.
Ekonominin bölgesel istikrarsızlıktan ve küresel verilerden ayrı düşünülmesi mümkün değildir.
Bu açıdan 2019 öngörüleri konusunda emin olmak zordur.
Erdoğan karşıtı iç ve dış muhalefet ekonomik gidişatın önemini iyi bilmektedir.
Erdoğan’a başkanlık yolunda en büyük sıkıntı ve zarar ancak ekonomik bozulma ile verilebilir.
Erdoğan bunun da farkında diye düşünüyorum.
Bu ekonomik saik ve durumu da dikkate alınca, yine 2018 sonu bir erken seçim en olası ve makul gelişme olacaktır.
ABD özelinde ama bütün dünyada ciddi bir kaynama ve kaynaşma var.
Küresel bir istikrarsızlık sözkonusu.
Bugün, ABD içinde her kafadan bir ses çıkıyor.
Biliyoruz ki; ABD öksürse dünya sıtma olur.
Hele de; ülkemiz gibi ekonomik ve siyasi dengeleri kırılgan ülkeler ABD’de oluşan istikrarsızlıktan doğrudan etkilenir.
ABD açısından, 2019 için net, somut öngörü ve tesbitte bulunmanın zor olduğu bir süreçteyiz.
ABD ve ilintili küresel gidişatı da nazarı dikkate aldığımızda bu sene sonunda yapılacak bir seçim iktidar ve Erdoğan için en olumlu vetiredir.
İçerde peşpeşe hazırlanan kamusal çalışmalar rutinin dışında bir hareketlilik gösteriyor.Tarım politikaları, vergi düzenlemeleri, FETÖ davalarıyla ilgili sonuç alıcı muhakemeler ve benzeri pek çok konuda hızlı karar süreçleri boşuna değildir.
AK Parti teşkilatlarında hızlı ve keskin yenilemeler, kongre süreçleri, bürokratik ve siyasi yeniden yapılandırma hazırlık ve çalışmaları 2019 Kasım’ına yönelik değildir.
Sanki, daha erken bir tarihte seçim olacak şekildedir.
Öyle görünüyor ki, Nisan ayında AK Parti il-ilçe kongreleri bitecek ve büyük ihtimalle Haziran ayında Büyük Kongresini gerçekleştirecektir.
Bu süreçte Meclis, çok hızlı çalışarak İttifak teklifini ve seçime dönük diğer acil uyum yasalarını bitirecektir.
Erdoğan gibi, siyaset okumasını iyi bilen bir liderin seçim zamanlaması konusunda hata yapacağını düşünmüyorum.
AK Parti, genelde genel seçimlerde yüksek, mahalli idare seçimlerinde nispeten daha düşük oy almıştır.
Biliyorsunuz, mahalli idare seçimleri Mart, genel seçim ise Kasım-2019’da olacaktır.
Erdoğan, bu iki seçim arasındaki ince ayrıntının çok iyi farkındadır.
Bu defa, bu durumun yaşanmasını istemeyecek ve Yerel seçimleri sonraya bırakacaktır.
Her ne kadar, “biz AK Parti olarak seçimleri hep zamanında yaptık ve yapmaktan yanayız” deseler de; “yeni sistemin yeni seçimi” erkene alınacak ve 2018’in en geç Kasım’ında Başkanlık ve Parlamento seçimleri yapılacaktır.
Bir de; yabancı dostlarla, Küresel akla sahip kişilerle, ekonomik ve siyasi merkezlerle yaptığım istişare ve sohbetlerden edindiğim izlenim de bu minvaldedir.
Artık hayırlısı…
15 Temmuz’da mı olur, yoksa Ekim-Kasım 2018 mi olur bilinmez.
Ama bir erken seçime gidiyoruz diye düşünüyorum.
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
AK Parti “şimdilik” gündemimizde yok; “biz 2002’den beri seçimlerin zamanında yapılmasından yana bir partiyiz” diyor.
Var mı, yok mu tartışmaları sürerken ben de fikrimi paylaşmak istedim.
Ama söyleyeceklerim “duyum” değil, yorum…
Siyaset ve konjonktürü okuyarak oluşan düşüncelerim.
İçinde bulunduğumuz kritik süreci nazarı dikkate alarak yaptığım gelecek projeksiyonu çerçevesinde öngörülerim.
Şimdi gelişmelere bakalım.
AK Parti-MHP ittifakı tamam.
İttifak’ın kanuni zemini yakında Meclis’te kabul edilecek.
Büyük ihtimalle BBP’de bu ittifaka, bir şekilde dahil olacak.
İttifak Protokolü’nün içeriği, sanki bir erken seçime işaret ediyor.
Suriye meseleleri ve özellikle Afrin Harekatı milletin iktidara ve MHP’ye olan soğukluğunu gideriyor.
Gerek AK Parti’nin ve gerekse de MHP’nin milli duruş ve uzlaşması halkımız nezdinde itibar ve tasvip görüyor.
Her iki parti açısından da, siyaseten pozitif bir değişim ve ilerleme göze çarpıyor.
Açıklanan veya açıklanmayan anketler de bunu destekler sonuçlar veriyor.
Suriye’de durum 3. Etap diyebileceğimiz bir konuma çevriliyor.
Bu süreçte Türkiye’nin doğrudan temasları elimizi güçlendirecek gibi görünüyor.
Bu doğrudan diyalog; özellikle Fırat’ın doğusuna dair atılacak adımlar için gerekli ve önemli olacaktır.
Ama, Başkanlık seçimi öncesi Suriye Rejimiyle doğrudan bir iletişim kurulacağını düşünmüyorum. Çünkü bu durumun iç siyasette izahı çok zor olabilir.
Bir başka durum ise; mültecilerle ilgili içerde artan huzursuzluk ve memnuniyetsizliktir.
Erdoğan’ın konuşmalarında sürekli konuya vurgu yapması tesadüfi değildir. “Afrin Harekatıyla oluşacak güvenli bölgelere mültecileri yerleştireceğiz” söylemini her konuşmasında dillendirmesi kamuoyuna ve seçmenlere mesajdır.
Bu nedenle de; Suriye Rejimiyle doğrudan diyalog ve iletişimin yapılacak bir erken seçim sonrası başlatılması ilm-i siyaset ve hikmet-i hükümet boyutuyla daha tercih edilebilir olduğu kanaatindeyim.
Muhalefet dağınık.
Ve AK Parti, CHP’yi HDP ittifakına zorluyor.
Böylesi bir ittifakın getirisinden, götürüsü daha fazla olur.
Akşener ve İyi Parti politikasız bir politika içinde siyaset yapmaya çalışıyor.
Hal böyle olunca; muhalefeti hazırlıksız yakalamış bir konumda seçime gitmek iktidar için büyük avantaj sağlayacaktır.
Düşünün…
AK Parti ve MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı referandum öncesinden beri belli.
Fakat CHP lideri, “ne ben adayım, ne de adayımız filan kişi” diyemiyor.
Ciddi ve sıkı çalışma süreci gerektiren seçim atmosferinde bu durum muhalefet için ciddi bir handikaptır.
Muhalefet tüm hesaplarını ikinci tura kalmak, AK Parti-MHP ittifakı ise ilk turda başkanı seçtirmek üzere bir çalışma içerisinde.
Bu durum bile, muhalefetin nasıl bir hesapsız, hazırlıksız ve belirsizlik içinde olduğunu gösteriyor.
Duruma bu açıdan bakınca, bir erken seçim en muhtemel alternatif gibi görünüyor.
Ekonominin bölgesel istikrarsızlıktan ve küresel verilerden ayrı düşünülmesi mümkün değildir.
Bu açıdan 2019 öngörüleri konusunda emin olmak zordur.
Erdoğan karşıtı iç ve dış muhalefet ekonomik gidişatın önemini iyi bilmektedir.
Erdoğan’a başkanlık yolunda en büyük sıkıntı ve zarar ancak ekonomik bozulma ile verilebilir.
Erdoğan bunun da farkında diye düşünüyorum.
Bu ekonomik saik ve durumu da dikkate alınca, yine 2018 sonu bir erken seçim en olası ve makul gelişme olacaktır.
ABD özelinde ama bütün dünyada ciddi bir kaynama ve kaynaşma var.
Küresel bir istikrarsızlık sözkonusu.
Bugün, ABD içinde her kafadan bir ses çıkıyor.
Biliyoruz ki; ABD öksürse dünya sıtma olur.
Hele de; ülkemiz gibi ekonomik ve siyasi dengeleri kırılgan ülkeler ABD’de oluşan istikrarsızlıktan doğrudan etkilenir.
ABD açısından, 2019 için net, somut öngörü ve tesbitte bulunmanın zor olduğu bir süreçteyiz.
ABD ve ilintili küresel gidişatı da nazarı dikkate aldığımızda bu sene sonunda yapılacak bir seçim iktidar ve Erdoğan için en olumlu vetiredir.
İçerde peşpeşe hazırlanan kamusal çalışmalar rutinin dışında bir hareketlilik gösteriyor.Tarım politikaları, vergi düzenlemeleri, FETÖ davalarıyla ilgili sonuç alıcı muhakemeler ve benzeri pek çok konuda hızlı karar süreçleri boşuna değildir.
AK Parti teşkilatlarında hızlı ve keskin yenilemeler, kongre süreçleri, bürokratik ve siyasi yeniden yapılandırma hazırlık ve çalışmaları 2019 Kasım’ına yönelik değildir.
Sanki, daha erken bir tarihte seçim olacak şekildedir.
Öyle görünüyor ki, Nisan ayında AK Parti il-ilçe kongreleri bitecek ve büyük ihtimalle Haziran ayında Büyük Kongresini gerçekleştirecektir.
Bu süreçte Meclis, çok hızlı çalışarak İttifak teklifini ve seçime dönük diğer acil uyum yasalarını bitirecektir.
Erdoğan gibi, siyaset okumasını iyi bilen bir liderin seçim zamanlaması konusunda hata yapacağını düşünmüyorum.
AK Parti, genelde genel seçimlerde yüksek, mahalli idare seçimlerinde nispeten daha düşük oy almıştır.
Biliyorsunuz, mahalli idare seçimleri Mart, genel seçim ise Kasım-2019’da olacaktır.
Erdoğan, bu iki seçim arasındaki ince ayrıntının çok iyi farkındadır.
Bu defa, bu durumun yaşanmasını istemeyecek ve Yerel seçimleri sonraya bırakacaktır.
Her ne kadar, “biz AK Parti olarak seçimleri hep zamanında yaptık ve yapmaktan yanayız” deseler de; “yeni sistemin yeni seçimi” erkene alınacak ve 2018’in en geç Kasım’ında Başkanlık ve Parlamento seçimleri yapılacaktır.
Bir de; yabancı dostlarla, Küresel akla sahip kişilerle, ekonomik ve siyasi merkezlerle yaptığım istişare ve sohbetlerden edindiğim izlenim de bu minvaldedir.
Artık hayırlısı…
15 Temmuz’da mı olur, yoksa Ekim-Kasım 2018 mi olur bilinmez.
Ama bir erken seçime gidiyoruz diye düşünüyorum.
Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.