Ne olacak peki şimdi?
Göreceksiniz ki yaşamın pratiğinde hiç bir şey değişmeyecek.
Çünkü, sosyal yaşamın kuralları yasalarla, efendime söyleyeyim, anayasalarla falan değişmez.
Elli yedi yıllık hayatımda anayasalar silindi, baştan yazıldı kaç kere.
Olmadı değiştirildi, bilmem şu kadar kere.
Daha mı demokrat olduk? Hayır.
Daha mı medeni olduk? Hayır.
Daha mı özgür olduk? Hayır.
Daha mı eşit olduk? Hayır.
Bilimde, sanatta, sporda, felsefede, sanayide, ekonomide, yaşam kalitesinde, insan haklarında, bireysel haklarda, bireysel özgürlüklerde, bireysel disiplinde, bireysel ve toplumsal ahlakta, hayattan zevk almakta, hayatın tadını çıkartmakta, yaratıcılıkta, üreticilikte, yeni düşünce ve yeni bir akım yaratmakta, özgünlükte, v.s. sayın sayabildiğiniz, benim unuttuğum kadar kategoriyi ki uygar dünyanın kriterleri olsun.
Bunlarda, bunların bir kaçında, bunların herhangi birinde, ne zaman dünyaya örnek olduk?
Bırakın örnek olmayı, ne zaman ilk üçe, ilk beşe, ilk ona girdik?
Ortadoğu’ya imrenen bir Allah’ın kulu var mı?
Ya da Afrika’ya?
Oralarda yaşamanın hayalini kuran, oralarda hayat ne güzel diyen tek bir kişi var mı?
O coğrafyalarda yaşayanların hayali bile bir şekilde batıya kapağı atmak değil mi?
Niye Afganlar, Suriyeliler, Faslılar, Cezayirliler, Pakistanlılar, Libyalılar akın akın Avrupa’ya yerleşmeye çalışıyor da, daha yakın kültürü olan Suudi Arabistan, Katar, Yemen Küveyt gibi sözüm ona zengin ülkeleri tercih etmiyor.
Üç tarafı denizle çevrili bir ülkede çöl kültürüyle yaşamaya devam ederseniz; daha kırk kere anayasa, elli kere system değiştirseniz de hayatı değiştiremezsiniz.
Akdenizli olmaya çalışan bir halkı 1945’ten bu yana Ortadoğulu olmaya şartlarsanız ne yaparsanız yapın
Yukarıdaki kriterleri yakalayamazsınız.
Yapılan her olumlu ya da olumsuz değişiklik kağıt üzerinde kalır.
Bizim gibi toplumlarda itaat esastır.
Karşı çıkılmaz.
Yanlışa itaat, yanlışa isyandan evladır.
Sen ne kadar doğruyu söylersen söyle.
Bunu siyasi anlamda söylemiyorum.
Sosyal anlamda söylüyorum.
Herhangi bir görüşten yana ya da karşı olarak da değil, ortadan konuşuyorum.
Yanlışı görüp de, bu yanlışın genel geçer doğru kabul edildiği durumlarda karşı çıkarsanız dışlanır, cezalandırılırsınız. Sana mı kaldı diye çullanırlar.
Dolayısıyla hiç bir şey değişmeyecek.
Osmanlı Tuğrası çıkartmalı Doblo sahibi evetçi yine babasının malı sanarak emniyet şeridinden gitmeye devam edecek. Osmanlı ahlakından bihaber.
Her zaman olduğu gibi Passatlı hayırcı yine boşaltamayacağı kavşağa sırf yeşil yandı diye önü dolu olduğu halde girip trafiği kilitleyecek. Sen beklersen de kornaya asılacak.
Yaya geçidinde dahi yayaya yol vermek için durum da bakın arkada ne cayırtı kopuyor. Evetçisi, hayırcısı kornaya asılıyor kurallara uyduğunuzda.
Her zaman olduğu gibi hayırcı vatandaş usulsüz işini halletmek için memura rüşvet vermeye, evetçi memur da almaya devam edecek.
Her zaman olduğu gibi evetçi adamını bulup hakedenin yerine işe girmeye, hayırcı da hakeden yerine adamını işe almaya devam edecek.
Her zaman olduğu gibi rakısını içen içmeye, namazını kılan kılmaya ama birbirlerinin hayatlarına müdahaleden korkmaya ve birbirlerini hor görmeye devam edecek.
Her zaman olduğu gibi hayırcı siyasetçi koltuğu bırakmayıp ‘Tek adamlığa‘ , evetçi siyasetçi çoğulcu değil, çoğunlukçu zihniyetle ‘Kibirli‘ siyaset yapmaya devam edecek.
Evetçi polisler, hayırcı hakimler, evetçi savcılar, hayırcı bürokratlar yine her zaman olduğu gibi vatandaştan yana değil, devlet adı altında hükümetten yana olacaklar ve terfi peşine düşecekler.
Yani dostlar, aslında hiç bir şey değişmeyecek.
Yaklaşık bir asırdır neler değişti ama yaşam tazımız değişmedi.
Çünkü yasaların ruhunu toplum yansıtır.
Biz değişmedikçe,
Birlikte eğlenemedikçe,
Kederde değil, mutlulukta bir araya gelemedikçe,
Başkalarının üzüntüsüyle üzülmek kadar, onların başarısıyla, mutluluğuyla mutlu olmayı da beceremedikçe,
Dedikoduyu ve dedikoducuyu kim olursa olsun içimizden atmadıkça,
İftira kültüründen uzaklaşmadıkça,
Raskibi tebrik etmeyi bilemedikçe,
Bizden farklı olana saygı gösteremedikçe,
Kısacası yasaları, anayasayı, sistemi falan değil, birey olarak kendimizi değiştirmedikçe, ne yaparsak yapalım yerimizde sayacağız.
Yani eski tas, eski hamam olacak.
SOSYAL MEDYADAKİ SAHTE OY VİDEOLARI
Bunların tamamının provokatif olduğunu, kurgu olduğuna inanıyorum.
Çünkü sorarlar adama "Kardeş çekeceğine müdahale etseydin ya" diye.
Bunlar yapılırken hayırcılar çişe mi gitmişti?
MÜHÜRSÜZ OY PUSULALARINA DAİR
Mühürsüz oy pusulalarının kullanıldığı sandıklarda ‘Hayır’ bloğunun temsilcileri yok muydu? O zaman niye itiraz edip bir yanlışı ilk pusulalarda düzeltmek yerine sonucu beklediniz?
Yoksa evet'in yoğun çıkacağı yerlerdeydi ve "Oh oh iptal edilir" diye sustunuzda, kabul edilir deyince mi şarladınız?
Hiç kimse mi işini doğru dürüst yapmaz yahu?..
Herkeste bir sinsilik, bir kurnazlık.
"Elbette içimizde bu yazdıklarımdan istisna olan bir avuç azınlık vardır. Onlar üstüne alınmasın lütfen!.."
Bir dahaki yazıda buluşmak üzere.
Kalın sağlıcakla.
Çünkü, sosyal yaşamın kuralları yasalarla, efendime söyleyeyim, anayasalarla falan değişmez.
Elli yedi yıllık hayatımda anayasalar silindi, baştan yazıldı kaç kere.
Olmadı değiştirildi, bilmem şu kadar kere.
Daha mı demokrat olduk? Hayır.
Daha mı medeni olduk? Hayır.
Daha mı özgür olduk? Hayır.
Daha mı eşit olduk? Hayır.
Bilimde, sanatta, sporda, felsefede, sanayide, ekonomide, yaşam kalitesinde, insan haklarında, bireysel haklarda, bireysel özgürlüklerde, bireysel disiplinde, bireysel ve toplumsal ahlakta, hayattan zevk almakta, hayatın tadını çıkartmakta, yaratıcılıkta, üreticilikte, yeni düşünce ve yeni bir akım yaratmakta, özgünlükte, v.s. sayın sayabildiğiniz, benim unuttuğum kadar kategoriyi ki uygar dünyanın kriterleri olsun.
Bunlarda, bunların bir kaçında, bunların herhangi birinde, ne zaman dünyaya örnek olduk?
Bırakın örnek olmayı, ne zaman ilk üçe, ilk beşe, ilk ona girdik?
Ortadoğu’ya imrenen bir Allah’ın kulu var mı?
Ya da Afrika’ya?
Oralarda yaşamanın hayalini kuran, oralarda hayat ne güzel diyen tek bir kişi var mı?
O coğrafyalarda yaşayanların hayali bile bir şekilde batıya kapağı atmak değil mi?
Niye Afganlar, Suriyeliler, Faslılar, Cezayirliler, Pakistanlılar, Libyalılar akın akın Avrupa’ya yerleşmeye çalışıyor da, daha yakın kültürü olan Suudi Arabistan, Katar, Yemen Küveyt gibi sözüm ona zengin ülkeleri tercih etmiyor.
Üç tarafı denizle çevrili bir ülkede çöl kültürüyle yaşamaya devam ederseniz; daha kırk kere anayasa, elli kere system değiştirseniz de hayatı değiştiremezsiniz.
Akdenizli olmaya çalışan bir halkı 1945’ten bu yana Ortadoğulu olmaya şartlarsanız ne yaparsanız yapın
Yukarıdaki kriterleri yakalayamazsınız.
Yapılan her olumlu ya da olumsuz değişiklik kağıt üzerinde kalır.
Bizim gibi toplumlarda itaat esastır.
Karşı çıkılmaz.
Yanlışa itaat, yanlışa isyandan evladır.
Sen ne kadar doğruyu söylersen söyle.
Bunu siyasi anlamda söylemiyorum.
Sosyal anlamda söylüyorum.
Herhangi bir görüşten yana ya da karşı olarak da değil, ortadan konuşuyorum.
Yanlışı görüp de, bu yanlışın genel geçer doğru kabul edildiği durumlarda karşı çıkarsanız dışlanır, cezalandırılırsınız. Sana mı kaldı diye çullanırlar.
Dolayısıyla hiç bir şey değişmeyecek.
Osmanlı Tuğrası çıkartmalı Doblo sahibi evetçi yine babasının malı sanarak emniyet şeridinden gitmeye devam edecek. Osmanlı ahlakından bihaber.
Her zaman olduğu gibi Passatlı hayırcı yine boşaltamayacağı kavşağa sırf yeşil yandı diye önü dolu olduğu halde girip trafiği kilitleyecek. Sen beklersen de kornaya asılacak.
Yaya geçidinde dahi yayaya yol vermek için durum da bakın arkada ne cayırtı kopuyor. Evetçisi, hayırcısı kornaya asılıyor kurallara uyduğunuzda.
Her zaman olduğu gibi hayırcı vatandaş usulsüz işini halletmek için memura rüşvet vermeye, evetçi memur da almaya devam edecek.
Her zaman olduğu gibi evetçi adamını bulup hakedenin yerine işe girmeye, hayırcı da hakeden yerine adamını işe almaya devam edecek.
Her zaman olduğu gibi rakısını içen içmeye, namazını kılan kılmaya ama birbirlerinin hayatlarına müdahaleden korkmaya ve birbirlerini hor görmeye devam edecek.
Her zaman olduğu gibi hayırcı siyasetçi koltuğu bırakmayıp ‘Tek adamlığa‘ , evetçi siyasetçi çoğulcu değil, çoğunlukçu zihniyetle ‘Kibirli‘ siyaset yapmaya devam edecek.
Evetçi polisler, hayırcı hakimler, evetçi savcılar, hayırcı bürokratlar yine her zaman olduğu gibi vatandaştan yana değil, devlet adı altında hükümetten yana olacaklar ve terfi peşine düşecekler.
Yani dostlar, aslında hiç bir şey değişmeyecek.
Yaklaşık bir asırdır neler değişti ama yaşam tazımız değişmedi.
Çünkü yasaların ruhunu toplum yansıtır.
Biz değişmedikçe,
Birlikte eğlenemedikçe,
Kederde değil, mutlulukta bir araya gelemedikçe,
Başkalarının üzüntüsüyle üzülmek kadar, onların başarısıyla, mutluluğuyla mutlu olmayı da beceremedikçe,
Dedikoduyu ve dedikoducuyu kim olursa olsun içimizden atmadıkça,
İftira kültüründen uzaklaşmadıkça,
Raskibi tebrik etmeyi bilemedikçe,
Bizden farklı olana saygı gösteremedikçe,
Kısacası yasaları, anayasayı, sistemi falan değil, birey olarak kendimizi değiştirmedikçe, ne yaparsak yapalım yerimizde sayacağız.
Yani eski tas, eski hamam olacak.
SOSYAL MEDYADAKİ SAHTE OY VİDEOLARI
Bunların tamamının provokatif olduğunu, kurgu olduğuna inanıyorum.
Çünkü sorarlar adama "Kardeş çekeceğine müdahale etseydin ya" diye.
Bunlar yapılırken hayırcılar çişe mi gitmişti?
MÜHÜRSÜZ OY PUSULALARINA DAİR
Mühürsüz oy pusulalarının kullanıldığı sandıklarda ‘Hayır’ bloğunun temsilcileri yok muydu? O zaman niye itiraz edip bir yanlışı ilk pusulalarda düzeltmek yerine sonucu beklediniz?
Yoksa evet'in yoğun çıkacağı yerlerdeydi ve "Oh oh iptal edilir" diye sustunuzda, kabul edilir deyince mi şarladınız?
Hiç kimse mi işini doğru dürüst yapmaz yahu?..
Herkeste bir sinsilik, bir kurnazlık.
"Elbette içimizde bu yazdıklarımdan istisna olan bir avuç azınlık vardır. Onlar üstüne alınmasın lütfen!.."
Bir dahaki yazıda buluşmak üzere.
Kalın sağlıcakla.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.