İki büyük lider
Sultan Abdülhamid yıkılmak üzere olan Osmanlı Devleti'ni siyasi zekası ve diplomasisiyle otuz üç yıl ayakta tutmuştur.
Abdülhamid Han son derece merhametli bir insandır. Kendisine suikast düzenleyenlerin bile canını bağışlamıştır.
Sultan Abdülhamid saltanatı boyunca eğitime ve devletin gelişmesi için bir çok yeniliğe önem vermiştir.
Üniversiteler, ilkokullar, kız meslek okulları onun zamanında yapılmıştır. Kendi şahsi parasıyla Darülaceze'yi kurmuştur.
İçme suyu olarak İstanbul'a Hamidiye içme suyunu getirtmiştir.
Anadolu'ya kadar uzanan karayollarını ve dönemin en büyük projelerinden biri olan Hicaz demiryollarını yaptırmıştır.
Abdülhamid Hanın yaptığı kadar yapmak istediği ama yapamadığı bir çok eser vardır.
Bu eserler yapmak kendisi gibi bir proje adamı olan Cumhurbaşkanımıza nasip olmuştur.
Marmaray, Avrasya Tüneli Abdülhamid Han'ın yapamadığı yapılmasının da torunu Recep Tayyip Erdoğan'a kısmet olduğu eserlerdir.
Abdülhamid Han ve Recep Tayyip Erdoğan tarihin birleştirdiği iki büyük liderdir.
Abdülhamid Hanında Cumhurbaşkanımızında başına gelen olaylar birbirine çok benzemektedir.
Avrupalı devletler Osmanlı Devleti'ni "Hasta adam" olarak tanımlamıştır. Ancak Abdülhamid Han bunu hiçbir zaman kabul etmemiş, saltanatı boyunca devleti en iyi yerlere getirmeye çalışmıştır.
Osmanlı Devleti'ne geçit vermemeye çalışan Avrupalı devletler aynı planı Türkiye Cumhuriyeti üzerinde de uygulamaya çalışıyorlar.
Sultan Abdülhamid gibi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'da bu oyunun farkındadır. Avrupa, Türkiye Cumhuriyetini dünyada söz sahibi yapmamaya çalışıyor.
Ancak akıllara tarihe altın harflerle yazılacak olan Cumhurbaşkanımızın sözü geliyor.
"Dünya beşten büyüktür."
Sultan Abdülhamid Han "Dışarıdan borç alma emir altına girmektir" diyordu.
Yani "Borç almaya alışan adam, emir almayada alışır" demek istiyordu.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'da Abdülhamid Han gibi ekonomiye çok önem veren bir liderdir.
Ülkemizde daha önceden kurulan iktidarlar IMF kapısından ayrılmamıştır, hatta aldıkları borçları ödeyemeden iktidarı bırakmıştır.
Abdülhamid Hanın torunu Recep Tayyip Erdoğan ise ülke ekonomisi için IMF'ye olan borçları ödemiş ve dışa bağımlılığımızı engellemiştir.
Abdülhamid Hanın ve Cumhurbaşkanımızın en önemli benzerliği dış güçlerin iç işlerimize müdahale etme isteğidir. Bu konuda iki lider içinde başarılı olamayınca bu kez suikast girişimlerine başlamışlardır.
Yine başarısız olunca daha iğrenç planlar kurmaya başlamışlardır.
Hani bir söz vardır ya "Hain içeriden olunca kapı kilit tutmazmış" işte iki liderinde başına gelen içlerindeki hainlerin dış güçlerin maşası haline gelmesinden kaynaklanır.
Sultan Abdülhamid Han döneminde İttihatçılar (İttihatçıların bir kısmı masondur ve dış güçlere hizmet ederler) devletin her alanına sızmış ve Abdülhamid Hanı bir ateş çemberi içinde bırakmıştır.
Tıpkı şu an günümüzde FETÖ'nün devletin her kesimine sızması gibi.
İttihat ve Terakki kurucularından olan İbrahim Temo "Hak, hürriyet, eşitlik için Abdülhamid Hanı tahttan indirmemiz" gerek diyordu. Ancak ne kadar komiktir ki ülkenin kurtuluşunu Abdülhamid Han'ı tahttan indirmeye bağlayan İbrahim Temo, Sultan tahttan indirildikten sonra Romanya'ya yerleşmiş ve yaşamını orda sürdürmüştür.
Aslında mantıklı düşünürsek FETÖ lideri Fetullah Gülen, İbrahim Temo'nun torunu olabilir. Çünkü bu hain terör örgütü de aynı bahanelerle Cumhurbaşkanımıza ve ülkemize karşı darbe yapmaya kalkıştılar.
Ancak bu hainlerin hain lideri ne hikmetse yurt dışındadır. Bu hainler hiçbir zaman vatan sevgisini bilemezler.
Tarihe 31 Mart Olayı olarak geçen İngilizler tarafından tertiplenen İttihatçılar tarafından oynanan iğrenç bir darbeyle Sultan Abdülhamid Han tahttan indirilmiştir.
Cuntacılar darbenin yapıldığı gün korkuyla hareket ediyorlardı. Çünkü Sultan Abdülhamid'in emrinde büyük bir ordu vardı. İsyancıların içinde bulunan Mahmut Şevket Paşa; "Abdülhamid Han eğer askere emir verirse asker bizi tükürüğüyle boğar" diyordu.
Ancak Sultan Abdülhamid böyle bir emir vermemiştir. "Ben kendi saltanatım için müslüman kanı dökmem" diyordu.
Avrupalı devletler Sultan Abdülhamid Han'ın tahttan inmesini dört gözle bekliyordu. İttihatçılar silah zoruyla Şeyhülislamdan fetva almış, Meclisi Mebusan'da ise yaptıkları tek oturumda Abdülhamid Han'ı tahttan indirme kararı almışlardır.
Bu kararı Abdülhamid Han'a bildirmek için bir heyet seçtiler. Bu heyette Aram Efendi, Esat Toptan, Emanuel Karaso ve padişahın yaverliğini yapmış olan Arif Hikmet Paşa bulunuyordu.
Dış güçler ve içimizdeki hainler Sultan Abdülhamid Han'a yaptıklarını Cumhurbaşkanımızada yapmak istiyorlardı.
15 Temmuz'da da hain bir kalkışmayla denediler. Ancak Cumhurbaşkanımızın zekası ve halkın vatan sevgisiyle başarılı olamadılar.
Bize düşen Cumhurbaşkanımızın yanında olmaktır. Abdülhamid Hanın otuz üç yıl ayakta tuttuğu devleti İttihatçılar dokuz buçuk yılda parçalamıştır.
Abdülhamid Han son derece merhametli bir insandır. Kendisine suikast düzenleyenlerin bile canını bağışlamıştır.
Sultan Abdülhamid saltanatı boyunca eğitime ve devletin gelişmesi için bir çok yeniliğe önem vermiştir.
Üniversiteler, ilkokullar, kız meslek okulları onun zamanında yapılmıştır. Kendi şahsi parasıyla Darülaceze'yi kurmuştur.
İçme suyu olarak İstanbul'a Hamidiye içme suyunu getirtmiştir.
Anadolu'ya kadar uzanan karayollarını ve dönemin en büyük projelerinden biri olan Hicaz demiryollarını yaptırmıştır.
Abdülhamid Hanın yaptığı kadar yapmak istediği ama yapamadığı bir çok eser vardır.
Bu eserler yapmak kendisi gibi bir proje adamı olan Cumhurbaşkanımıza nasip olmuştur.
Marmaray, Avrasya Tüneli Abdülhamid Han'ın yapamadığı yapılmasının da torunu Recep Tayyip Erdoğan'a kısmet olduğu eserlerdir.
Abdülhamid Han ve Recep Tayyip Erdoğan tarihin birleştirdiği iki büyük liderdir.
Abdülhamid Hanında Cumhurbaşkanımızında başına gelen olaylar birbirine çok benzemektedir.
Avrupalı devletler Osmanlı Devleti'ni "Hasta adam" olarak tanımlamıştır. Ancak Abdülhamid Han bunu hiçbir zaman kabul etmemiş, saltanatı boyunca devleti en iyi yerlere getirmeye çalışmıştır.
Osmanlı Devleti'ne geçit vermemeye çalışan Avrupalı devletler aynı planı Türkiye Cumhuriyeti üzerinde de uygulamaya çalışıyorlar.
Sultan Abdülhamid gibi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'da bu oyunun farkındadır. Avrupa, Türkiye Cumhuriyetini dünyada söz sahibi yapmamaya çalışıyor.
Ancak akıllara tarihe altın harflerle yazılacak olan Cumhurbaşkanımızın sözü geliyor.
"Dünya beşten büyüktür."
Sultan Abdülhamid Han "Dışarıdan borç alma emir altına girmektir" diyordu.
Yani "Borç almaya alışan adam, emir almayada alışır" demek istiyordu.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'da Abdülhamid Han gibi ekonomiye çok önem veren bir liderdir.
Ülkemizde daha önceden kurulan iktidarlar IMF kapısından ayrılmamıştır, hatta aldıkları borçları ödeyemeden iktidarı bırakmıştır.
Abdülhamid Hanın torunu Recep Tayyip Erdoğan ise ülke ekonomisi için IMF'ye olan borçları ödemiş ve dışa bağımlılığımızı engellemiştir.
Abdülhamid Hanın ve Cumhurbaşkanımızın en önemli benzerliği dış güçlerin iç işlerimize müdahale etme isteğidir. Bu konuda iki lider içinde başarılı olamayınca bu kez suikast girişimlerine başlamışlardır.
Yine başarısız olunca daha iğrenç planlar kurmaya başlamışlardır.
Hani bir söz vardır ya "Hain içeriden olunca kapı kilit tutmazmış" işte iki liderinde başına gelen içlerindeki hainlerin dış güçlerin maşası haline gelmesinden kaynaklanır.
Sultan Abdülhamid Han döneminde İttihatçılar (İttihatçıların bir kısmı masondur ve dış güçlere hizmet ederler) devletin her alanına sızmış ve Abdülhamid Hanı bir ateş çemberi içinde bırakmıştır.
Tıpkı şu an günümüzde FETÖ'nün devletin her kesimine sızması gibi.
İttihat ve Terakki kurucularından olan İbrahim Temo "Hak, hürriyet, eşitlik için Abdülhamid Hanı tahttan indirmemiz" gerek diyordu. Ancak ne kadar komiktir ki ülkenin kurtuluşunu Abdülhamid Han'ı tahttan indirmeye bağlayan İbrahim Temo, Sultan tahttan indirildikten sonra Romanya'ya yerleşmiş ve yaşamını orda sürdürmüştür.
Aslında mantıklı düşünürsek FETÖ lideri Fetullah Gülen, İbrahim Temo'nun torunu olabilir. Çünkü bu hain terör örgütü de aynı bahanelerle Cumhurbaşkanımıza ve ülkemize karşı darbe yapmaya kalkıştılar.
Ancak bu hainlerin hain lideri ne hikmetse yurt dışındadır. Bu hainler hiçbir zaman vatan sevgisini bilemezler.
Tarihe 31 Mart Olayı olarak geçen İngilizler tarafından tertiplenen İttihatçılar tarafından oynanan iğrenç bir darbeyle Sultan Abdülhamid Han tahttan indirilmiştir.
Cuntacılar darbenin yapıldığı gün korkuyla hareket ediyorlardı. Çünkü Sultan Abdülhamid'in emrinde büyük bir ordu vardı. İsyancıların içinde bulunan Mahmut Şevket Paşa; "Abdülhamid Han eğer askere emir verirse asker bizi tükürüğüyle boğar" diyordu.
Ancak Sultan Abdülhamid böyle bir emir vermemiştir. "Ben kendi saltanatım için müslüman kanı dökmem" diyordu.
Avrupalı devletler Sultan Abdülhamid Han'ın tahttan inmesini dört gözle bekliyordu. İttihatçılar silah zoruyla Şeyhülislamdan fetva almış, Meclisi Mebusan'da ise yaptıkları tek oturumda Abdülhamid Han'ı tahttan indirme kararı almışlardır.
Bu kararı Abdülhamid Han'a bildirmek için bir heyet seçtiler. Bu heyette Aram Efendi, Esat Toptan, Emanuel Karaso ve padişahın yaverliğini yapmış olan Arif Hikmet Paşa bulunuyordu.
Dış güçler ve içimizdeki hainler Sultan Abdülhamid Han'a yaptıklarını Cumhurbaşkanımızada yapmak istiyorlardı.
15 Temmuz'da da hain bir kalkışmayla denediler. Ancak Cumhurbaşkanımızın zekası ve halkın vatan sevgisiyle başarılı olamadılar.
Bize düşen Cumhurbaşkanımızın yanında olmaktır. Abdülhamid Hanın otuz üç yıl ayakta tuttuğu devleti İttihatçılar dokuz buçuk yılda parçalamıştır.
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.