TİC Holding Header
  • USD 32.551
  • EUR 34.988
  • Altın 2443.497
  • BIST 100 9754.6

Anayasa hazırlık sürecine katkı yazıları (5)

YENİ ANAYASA’NIN İÇERİĞİNE DAİR DÜŞÜNCELERİMİZ

Anayasalar elbette ki, sihirli değnekler değildir. Yeni Anayasa hemen tüm dertlerimize deva olmayacaktır. Bu kısa hatırlatmadan sonra bize göre yeni anayasada düzenlenmesi gereken hususlara değineceğiz.

-Yeni Anayasa’da insan hak ve özgürlüklerini temel alan Demokratik, Laik, Sosyal, Hukuk devleti temel ilkesi dışında değiştirilemeyecek hiçbir madde bulunmamalıdır.

-Yönetim şeklinin cumhuriyet olduğu ve demokratik yönetimin esas alındığı, devletin üniter olduğu, bayrağın ve istiklal marşının ülke bütünlüğünü temsil ettiği ve başkentin Ankara olduğu belirtilmeli.

-Vatandaşlık tanımlanması bir etnik köken üzerinden değil , Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı esası üzerinden gerçekleştirilmesi

-Süreç sonunda ortaya çıkacak yeni anayasa, kimsenin etnik kimliği, dili, cinsiyeti, cinsel yönelimi, inancı, siyasi görüşü, yaş, engellilik ya da medeni hali nedeniyle ayrımcılık görmeyeceği, tüm canlıların yaşam hakkına ve dünyaya saygılı, barış içinde demokratik bir yaşamı güvenceye almalıdır.

-Herkesin, farklı kimlikleri, inançları/inançsızlıkları, fikirleri ve yaşam tercihiyle, eşit olarak katılabileceği bir toplumda yaşamak arzusunu dokunulmaz ve vazgeçilemez bir hak olarak görmelidir.

-İnsanların, devletten ve devlet dışı kesimlerden gelecek baskılara maruz kalmadan ve başkalarının hoşgörüsüne muhtaç olmadan, özgürce yaşadığı bir ülkenin vatandaşları olduklarını ön kabul olarak teyit etmelidir.

-Böyle bir toplumda barış içinde yaşamayı sağlayacak olan medeni, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel hakların yeni anayasa ile hayata geçmesini ve korunmasını teminat altına alınmalıdır.

-Yeni anayasa 1982 Anayasası gibi İnsan Haklarına ‘saygılı’  olmakla yetinmemelidir. Yeni Anayasa ‘İnsan Hak ve Özgürlüklerine Dayanan’, ‘ Bireyin Hak ve Özgürlüklerini Dokunulamaz ve Kutsal’ gören bir anayasa olmalıdır. Anayasa ve yasaların hiçbir nedenle, temel insan hak ve özgürlüklerini yok edici, ortadan kaldırıcı, askıya alıcı olarak yorumlanamayacağı ilkesi gerek Anayasa’nın gerekçe bölümünde gerekse ilk maddelerde düzenlenecek temel ilkeler kısmında açık, seçik ve hiçbir aksi yoruma neden olmayacak bir şekilde yer almalıdır.

-Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana iki temel öcüden biri olarak algılanan ve bu öcüye karşı baskıcı bir anlayışla yorumlanan ‘LAİKLİK’ ilkesinin, hiçbir şekilde bireylerin din ve vicdan özgürlüğünü, dinini ve inancını yaşama özgürlüğüne karşı olarak yorumlanamayacağı bilakis Laiklik ilkesinin vatandaşların din ve vicdan özgürlüğünün garantisi olarak yorumlanacağı belirtilmelidir.

-Sosyal devlet ilkesinin güçlü bir şekilde korunması, yaşlı, çocuk ve kadınların pozitif ayrımcılığa tabi tutulması sağlanmalıdır. Herkesin temel yaşam gereksinimlerinin devlet tarafından sağlanması garanti altına alınmalıdır. Sosyal güvencesiz tek bir vatandaş kalmamalı kimseni yokluktan perişan olmasına göz yumulmamalıdır.

-Ülke gelirlerini adil dağılımı konusunda gerekli hassasiyet gösterilmeli geri kalmış bölgelerin eşitlik veya makul bir denge sağlanıncaya kadar desteklenmesi öngörülmelidir.

-Cumhuriyet tarihinin iki temel öcüsünden bir diğeri olan bölünme paranoyasından kurtulmalı ve insanların anadil başta olmak üzere ülkede yaşayan bütün etnik ve dini yapıların öznelliklerini korunması devlet güvencesine bağlanmalı ve korunmalıdır. Kültürel zenginlikler desteklenmeli ayırımcılığa tabi tutulmamalı ve yasaklanmamalıdır. Bölücülük tehdidinin baskı ve hak ihlalleri ile değil, özgür, huzurlu ve refah içerisinde bir toplumda ancak son bulabileceği gerçeği kabul edilmelidir.

-Askerin siyaset üzerindeki tahakkümü kırılması ve sivil siyasetin temellerinin sağlamlaştırılması için, Genelkurmay Başkanlığı’nın Savunma Bakanlığı’na bağlanması, Genelkurmay Başkanlığının bütçe ve harcamalarının siviller tarafından denetlenmesi sağlanmalıdır. Cumhuriyetin kurucusu, kollayıcısı ve koruyucusunun sadece ve halkın bizatihi kendisi olduğu belirtilmelidir.

-1980 darbesinin mahsulü olan YÖK’ün tamamen kaldırılması gerek görülürse üniversiteler arasında eş güdümün sağlanması amacıyla farklı ve demokratik bir özerk kurumun kurulması

-Yüksek Seçim Kurulu ( YSK), Seçim Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu’nun çoğulcu ve katılımcı demokrasi hukukun üstünlüğü kurallarına uygun olarak yeniden düzenlenmesi gereği belirtilmelidir.

-Kürsü dokunulmazlığı dışında başta Milletvekilliği olmak üzere kamusal görev gören her türden görevlinin dokunulmazlığı kaldırılmalı.

-Sivil ve/veya Askeri idarenin hiçbir eylem ve işlemi yargı denetimi dışında tutulmamalıdır.

-Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlayacak kurum ve kurallar oluşturulmalıdır. HSYK bünyesindeki siyasi temsilcilerin karar alınmasında oy hakları olmamalıdır.

-Hukukun üstünlüğüne riayet edilen uluslararası hukuk yöntemlerinin herkese ve eşit bir şekilde uygulanmasının sağlanması ve hukuki ayırımcılığın yasaklanarak olağandışı yargı mekanizmalarını ortadan kaldırılması (özel yetkili ağır ceza mahkemeleri, askeri Yargıtay vb.), savunma hakkı ve masumiyet karinesinin hiçbir şekilde ihlal edilmesine olanak tanınmamalıdır.

-Hukukun üstünlüğünün tanınması ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası kurum ve sözleşmelere uygun idari ve yargısal normlara uyulmasına özel bir hassasiyet gösterilmelidir.

-Vatandaşlık tanımlanması bir etnik köken üzerinden değil Türkiyelilik veya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı esası üzerinden gerçekleştirilmelidir.

-Millet Egemenliğin kullanımının 1982 Anayasasında olduğu gibi yetkili organlar yolu ile kullanılması şeklinde değil, sadece ve sadece yasama, yürütme ve yargı eliyle Millet adına kullanılacağı düzenlenmelidir. 1982 Anayasasındaki düzenleme (Yetkili organ tabiri) nedeniyle Asker,YÖK ilgili ilgisiz pek çok kurum durumdan vazife çıkarıp, Milletin Egemenliğine el atma cesaretini bulmuşlardır.

-Kadınların ve çoğulcu toplumsal yapının temsil ve katılımını güçlendirecek, kamu yararının doğal ekolojik dengeyi gözetmeyi kolaylaştıracak şekilde yorumlandığı, doğaya saygılı, adil bir sosyal devlet temel ilkelerden olmalı.

-Devletin kadınlara, çocuklara karşı, aile içi de dahil olmak üzere, her türlü şiddeti önlemekle yükümlü kılınmalıdır.

-Devletin işleyişinde Âdem-i Merkeziyet (Yerinden Yönetim) öncüllendiği, Merkezde toplanan kaynakların ve gücün yerele dağıtıldığı bir yapıya dönülmelidir. Bu durum hem halkın hem de iş dünyasının Ankara’da çöreklenen merkezi katı oligarşik yapı nedeniyle iş ve sosyal hayatlarında çektikleri sorunları azaltacaktır. Merkezi İdare’Nin Yerel Yönetimlerin yetkilerini aşma ve/veya kötüye kullanmalarına karşı idari ve yargısal denetim için düzenlemeler yapmalıdır.

-Mülkiyet hakkı ve özel teşebbüs hakkının kamu yararı gibi soyut ve yoruma açık nedenlerle sınırlandırılması keyfiyetinin önüne geçilmeli, daha somut kriterlerle, girişimcilerin önünün açılması gerekmektedir.

-Toplu sözleşme, sendika, dernek, vakıf ve diğer sivil-mesleki örgütlenmelerin önündeki engellerin kaldırılması, modern demokrasinin belkemiği olan sivil toplum örgütlenmelerinin caydırıcılıkla korkutulması değil, teşvik edilmesi gerekmektedir.

-Cumhurbaşkanının çok yetkili, az sorumlu durumu değiştirilmeli, ihtiyaca ve oluşturulması düşünülen yeni sistemdeki amaca uygun olarak ya yetkilerinin daraltılması ya da sorumluluklarının arttırılması gerekmektedir. Ancak her halukarda parlamenter sistemden vazgeçilmemelidir.

SONUÇ:
Bugün önümüze gelen fırsat 200 yıllık Anayasal Tarihimizin en büyük fırsatıdır. Bu fırsatı iyi değerlendirmemiz gerekmektedir. Çünkü bu fırsat modern demokrasilere uygun, milletimizin ve gelecek kuşakların milletler arasında onurlu bir yer edinmesi için ilk ve son şans olabilir. Aksi bir durum milletimizin sivil anayasa ve siyasete olan inancını olumsuz etkileyebilecektir.

Elbette tüm yazılı metinler gibi Anayasalar da, okuyanın, yorumlayanın ve uygulayanın zihniyetine göre değer kazanır. Bu nedenle, tek başına yazılı metinler ne kadar mükemmel olurlarsa olsunlar yeterli olamazlar. Daha güzel bir ülke ve gelecek için başta yasa koyucular, yorumlayıcılar ve uygulayıcılar olmak üzere tüm halkın demokratik, özgürlükçü, insan hak ve özgürlüklerine inanmış bir zihniyete kavuşmaları da gerekmektedir.
 

makâlenin 4.sayfası

 

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri